Mağrip Birliği yeniden canlanıyor: Ne galip ne de mağlup

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv
TT

Mağrip Birliği yeniden canlanıyor: Ne galip ne de mağlup

Fotoğraf: Reuters_Arşiv
Fotoğraf: Reuters_Arşiv

Ahmet Şarki

Geçtiğimiz mayıs ayının sonunda Kuzey Afrika medyası, sürpriz bir şekilde Tunus Cumhurbaşkanlığı tarafından yayınlanan, Cumhurbaşkanı Kays Said'in önerisi ve Birliğin beş üyesinin liderinin onayıyla "Arap Mağrip Birliği"ne yeni bir genel sekreterin atandığını belirten bir bildiriyi paylaştı. Şubat 1989’da imzalanan Marakeş Anlaşması’nın hükümleri, merkezi Rabat’ta bulunan Mağrip Birliği’nin genel sekreter pozisyonunu Tunus'a tahsis etmiş bulunuyor.

Analistler, Tunus’un bu girişimini, Fas ve Moritanya'yı dışlayan, Mağrip Birliği’ne alternatif olacak, farklı yapı ve hedeflerle yeni bir bölgesel ittifakın çekirdeğini oluşturacak, üç ülkeden oluşan yeni bir blok kurulması çağrısında bulunan Cezayir Devlet Başkanı Abdulmecid Tebbun’un karşıt projesine  bir tür isyan olarak değerlendirdi. Cezayir bu projesini, mart ayında Cezayir'de Tunus Devlet Başkanı Kays Said ve Libya Konseyi Başkanı Muhammed Yunus Menfi'nin katıldığı ve Fas, Tunus, Libya ve Moritanya'nın da aralarında bulunduğu beş ülkeden oluşan Arap Mağrip Birliği’nin kuruluşunun  35. yıldönümüne denk gelen "Gaz Zirvesi" oturumları aralarında yapılan ilk istişare toplantısı sırasında duyurmuştu.

Gazze savaşı, Ortadoğu ve Ukrayna'daki savaşlar da dahil olmak üzere bölgesel, Arap ve uluslararası düzeyde olayların hızlanması, Cezayir’in girişiminin ve zamanlamasının pratik olmadığını gösterdi. Aksine, Mağrip oluşumunu ve hatta Arap varlığını daha da bölüp parçalayabilir. Jeostratejik dönüşümlerden Avrupa aşırı sağının yükselişi, Mağrip bölgesinin güney kanadı olan Sahel ülkeleri de dahil olmak üzere Afrika'daki Rus-Amerikan rekabetine kadar çeşitli sarsıntılar karşısında onu zayıflatabilir.

Tunuslu diplomat Tarık bin Salem'in yeni genel sekreter olarak atanması, bölgede tansiyonun daha da yükselmeyeceği yönünde bir tür umut doğurdu.

Pek çok kişi bu atamayı, herkesin donmuş ya da ölü olarak tanımladığı Mağrip Birliği’ne bir şekilde hayatın geri dönüşü olarak değerlendirdi. Mağrip sokağının bu gelişme ile olumlu etkileşimi, diplomatik çatışmaların, siyasi anlaşmazlığın ve askeri tehdidin en karanlık dönemlerinde bile birlik duygularını ve özlemlerini ortaya çıkardı.

Cezayir hükümeti, 1980'li yılların sonunda merhum Kral İkinci Hasan, Cumhurbaşkanı Şadli bin Cedid ve Albay Muammer Kaddafi arasında varılan mutabakat sonucunda Marakeş'te kurulan Arap Mağrip Birliği’nden duyduğu memnuniyetsizliği gizlemiyor. Birliğin yapılarının yeniden canlandırılmasını Rabat’ın yeniden bölgesel ayrıcalık kazanması olarak görüyor. Ancak Tunus'un Birlik için bir başkan atamasını engelleyemez. Başkentinin güneyindeki Suheyrat şehrinde Libya uzlaşı konferanslarına ev sahipliği yapan Fas ile yakınlaşmaktan Libya'yı vazgeçiremez.

Doğuda Tunus ve Libya, batıda ise Fas ve Moritanya arasındaki son ekonomik ve ticari yakınlaşma, kartları karıştırdı

Mayıs ayında Pekin'de düzenlenen son Çin-Arap zirvesi, Fas'a ve Libya'daki krizin çözümü için tarafların bakış açılarını birbirine yakınlaştırmadaki rolüne verdiği desteği yeniledi. Trablusgarp, Rabat'a bir üst düzey elçi göndererek Kral Altıncı Muhammed'e Libya'nın beş ülkeden oluşan Birliğe ve Mağrip halklarının istikrar, güvenlik, ekonomik ve sosyal kalkınma ve entegrasyon konusundaki çıkarlarına hizmet edecek şekilde yapılarının yeniden canlandırılması çalışmalarına bağlılığını sürdürdüğüne, herhangi bir tarafın uzaklaştırılmasını veya dışlanmasını reddettiğine ilişkin bir mesaj gönderdi. Tunus da belki Arapların, Avrupalıların ve hatta Amerikalıların tavsiyeleriyle mesajı aldı ve görev süresi Temmuz 2022 sonunda sona eren, Cezayir ile tam anlaşamayan Büyükelçi Tayeb Bakouche'nin yerine yeni bir genel sekreter atamak için acele etti.

Cumhurbaşkanı Kays Said, Birliğin yapılarını yeniden canlandırarak ve Mağrip Ticaret ve Yatırım Bankası’nı faaliyete geçirerek ülkesinin elde edeceği ekonomik yararlar üzerine bahis oynuyor.

Öte yandan Cezayir, doğal gaz ihracatının ağırlıklı olarak Avrupa Birliği'ne yönelik olması nedeniyle bölgedeki ekonomik entegrasyonun bir öncelik olmadığını düşünüyor. Fas'ı doğal gaz tedarikinden mahrum bırakmak, ekonomik ve kalkınma projelerini engellemek için Ekim 2021'de Mağrip ile Avrupa arasındaki gaz boru hattının çalışmalarını askıya aldı, uçuşları engelledi, mal ve emtia ticaretini, seminerleri, konferansları ve hatta sportif faaliyetleri boykot etti. Üzerinde Fas haritası bulunan bir forma giyen herhangi bir spor takımı ile karşılaşmayı reddetti.

Cezayir derin devleti, Fas'ı ekonomik olarak zayıflatmanın ve çöldeki toprak bütünlüğünü bozarak coğrafi olarak bölmenin, Krallığın uluslararası, Arap ve Afrika  yönelimlerine karşı duran ve direnen bir bölgesel rol oynamasına yardımcı olacağına inanıyor. Ancak doğuda Tunus ve Libya, batıda ise Fas ve Moritanya arasındaki son ekonomik ve ticari yakınlaşma, kartları karıştırdı.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
TT

Filistin'i destekleyen Palestine Action grubunun Londra'daki eylemi sırasında 425'ten fazla kişi gözaltına alındı

Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)
Londra'da Palestine Action grubuna eylem yasağının kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir kadın İngiliz polisi tarafından çevrelenmiş halde yere otururken (Reuters)

Londra polisi, temmuz ayı başlarından bu yana ‘terör örgütü’ olarak sınıflandırılan ve yasaklanan Palestine Action grubunu desteklemek için dün düzenlenen yeni bir gösteride 425'ten fazla kişiyi gözaltına aldığını duyurdu.

Londra polisi tarafından yapılan açıklamada, bu sayının, vandalca eylemlerin ardından yasaklanan Palestine Action grubunu açıkça destekleyen herkesin tutuklanacağı uyarısının ardından kaydedildiği ve ayrıca kolluk görevlilerine karşı şiddet suçlamasıyla 25 kişinin tutuklandığı belirtildi.

dfgth
Londra'da Palestine Action grubunun bir destekçisini taşıyan polis memurları (AP)

Yüzlerce kişi öğle saatlerinde İngiliz Parlamento binası önünde toplanarak tutuklanma riskine aldırış etmeden “Soykırıma karşıyım. Palestine Action grubunu destekliyorum” yazılı pankartlar taşıdı.

Göstericiler arasındaki emekli Polly Smith (74) şöyle dedi:

“Biz terörist değiliz. Palestine Action grubunun var olma hakkı olduğunu söylemeliyiz. Yasak kaldırılmalı.”

Geri dönüşüm şirketi yöneticisi Nigel (62), grubu destekleyen bir pankart tutarak şöyle dedi:

“Hükümetimiz bu grubu yasaklamaya karar verdi. Bu tamamen yanlış. Protestoları durdurmaya çalışmak yerine (Gazze'deki) soykırımı durdurmak için daha fazla çaba sarf etmeleri gerekir.”

fgthyu7
Londra'da Palestine Action grubuna getirilen yasağın kaldırılması için düzenlenen bir gösteride, bir protestocu bir grup polis memuru tarafından polis arabasında gözaltına alınırken (Reuters)

Polis memurları ile tutuklamaları engellemeye çalışan katılımcılar arasında gerginlik yaşandı.

Metropolitan Polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, 150 tutukludan bir kısmının ‘polis memuruna şiddet uygulamak’ suçlamasıyla yargılandığı belirtildi.

Palestine Action grubu, üyelerinin özellikle Kraliyet Hava Kuvvetleri Üssü’nde gerçekleştirdiği eylemlerin ardından, temmuz ayı başlarında İngiltere’de ‘terör örgütleri’ listesine eklendi.

Defend Our Juries grubu o tarihten bu yana, Birleşmiş Milletler'in (BM) ‘orantısız’ olarak nitelendirdiği yasağı protesto etmek için gösteriler düzenliyor.

dfrgtyu
Londra'da Palestine Action grubunu destekleyen bir gösteride bir adam polis memurlarına bağırırken (Reuters)

Dünkü gösteriden önce 800'den fazla kişi gözaltına alınmış ve bunlardan 138'i ‘terör örgütünü desteklemek veya desteklemeye teşvik etmekle’ suçlanmıştı. Bu kişilerin çoğu altı ay hapis cezasına çarptırılırken, gösterilerin organizatörleri olarak görülenler 14 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabilir.

Palestine Action grubunun kurucu ortağı Huda Amouri, gruba getirilen yasağı mahkemede itiraz etme izni aldı ve hükümete bu izni temyiz etme hakkı tanındı.

Öte yandan dün Londra sokaklarında binlerce kişi Filistin yanlısı bir gösteri düzenlerken, İsrail Hamas'a karşı Gazze şehrini kontrol altına almak amacıyla Gazze'ye yeni saldırılar başlattı.


Beşinci kol faaliyetleri, Beyrut'un güneyindeki Filistin kamplarında güvenliği tehdit ediyor

Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
TT

Beşinci kol faaliyetleri, Beyrut'un güneyindeki Filistin kamplarında güvenliği tehdit ediyor

Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)
Lübnan ordusu ve İstihbarat Müdürlüğü mensupları Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişine konuşlandırıldı. (EPA)

Filistinli liderler, Fetih Hareketi’nin yakın zamanda başlattığı ve tüm kampları kapsayacağını iddia ettiği silah teslim sürecini engellemeye çalışan beşinci kol faaliyetlerinin Beyrut'ta bulunan Filistin kamplarındaki güvenlik durumunu karıştırdığından endişe ediyor.

Son iki gün içinde, Beyrut'un güneyinde bulunan Burc el-Baracne ve Şatilla kamplarında silahlı çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda yaralananlar oldu, yıkımlar meydana geldi ve birçok aile yerinden edildi. İki kampın çevresindeki sokaklara da kurşun yağdı.

Lübnan güvenlik kaynakları ve Filistin liderliği kaynakları, Burc el-Baracne'deki çatışmaların devam eden bir aile anlaşmazlığından, Şatilla'daki çatışmaların ise uyuşturucu satıcıları ve kanun kaçakları arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandığı konusunda hemfikir.

Çatışmaların yayılmasının önlenmesi

Lübnanlı bir güvenlik kaynağı, ‘çatışmalar sırasında ordunun çatışmaların kamp dışına yayılmasını önlemek için güvenlik önlemleri aldığını’ belirterek, ‘şu anda bu tür çatışmalarla başa çıkmak için kamplara girme planı bulunmadığını’ vurguladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynak, sorunun, Burc el-Baracne'de silahlarını teslim eden tek grubun El Fetih olması, diğer grupların, çetelerin ve ailelerin ise silahlarını halen ellerinde tutması ve tereddüt etmeden kullanması’ olduğunu söyledi.

Beşinci kol faaliyetleri

Filistin liderliğinden bir kaynak ise ‘kontrolsüz silahların tüm Lübnan için tehdit oluşturduğunu ve kamplar içindeki kanunsuzluğa son verecek caydırıcı bir güç bulunmadığını’ belirtti.

Kaynak Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Lübnan ordusundan ‘Filistin güçlerinin iç anlaşmazlıklar nedeniyle şu anda durumu kontrol edemediği göz önüne alındığında, durumun daha da gerilmesini önlemek için üzerine düşen görevi yerine getirmesini’ istedi.

Kaynak, “Ordunun Burc el-Baracne'de yaşananlara son vermek için müdahale edeceği tehdidi, çatışmaların durmasına yol açtı” dedi.

Filistin güvenlik güçleri Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda konuşlandırıldı. (AFP)Filistin güvenlik güçleri Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda konuşlandırıldı. (AFP)

Kaynak, ‘kamplardaki çatışmaları alevlendirmek için beşinci kol faaliyetlerinde bulunulacağı’ endişesini dile getirerek, ‘Şatilla kampı sakinlerinin kampa giren, savaşan grupların evlerine ateş açan ve ardından ayrılan bir yabancıyı gördüklerini’ belirtti.

Kaynak, ‘silahların teslim süreci başlamadan önce, kamplardaki güvenliği kontrol etmek için tüm gruplardan ortak bir Filistin güvenlik komitesi oluşturmak üzere ileri düzeyde istişareler yapıldığını, ancak silahların teslimi konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle bu istişarelerin dondurulduğunu’ ifade etti.

Silahların tesliminden etkilenenler

Konuya yakın kaynaklar Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Silahların teslim edilmesinin devam etmesinden zarar gören birçok kişi var. Bunlar, diğer grupların silahlarını teslim etmeyi reddettiği bir dönemde bu sürece ikna olmayan liderler ya da silahlarını teslim etmemeleri için kendisine yakın gruplara baskı uygulayan Hizbullah'ın kendisi olabilir. Bu durum, silahların devletin elinde toplanması kararına boyun eğmeyi reddetmesi nedeniyle Hizbullah'ı zor durumda bırakacaktır. Söz konusu gruplardan herhangi biri, silah teslim sürecini dondurmak için kamplardaki güvenlik durumunu kışkırtmaya çalışabilir.”

 Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişinde zırhlı bir araçta bulunan Lübnan askerleri (EPA)Beyrut'un güneyindeki Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nın girişinde zırhlı bir araçta bulunan Lübnan askerleri (EPA)

Devletin otoritesi

Milletvekili Ziyad el-Havat, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Filistinlilerin silah tesliminin ikinci aşamasının tamamlanmasının ardından Burc el-Baracne Mülteci Kampı’nda meydana gelen silahlı çatışmalar, şimdiye kadar uygulananların gözden geçirilmesini gerektiriyor. Diyalog ve koordinasyon, devletin elinde ciddi bir silah tekeline yol açmayacak adımlar ve tedbirlerle eş anlamlı olmamalıdır. Aksi takdirde, bu silahlar toplandıkları ve imha edildikleri sırada nasıl ortaya çıktılar?” diye vurguladı.

El-Havat sözlerini şöyle sürdürdü: “Silahların devletin elinde toplanması için kararlar ve sloganlardan daha fazlası olması gerekiyor. Devletin her şeyden önce bir ‘otorite’ olduğu söyleniyor ve biz uzun bir bekleyişin ardından devleti istiyoruz. Hizbullah'ın silahlarının teslim edilmesiyle bizi bekleyen süreç daha karmaşık olacak. Lübnan genelinde güçlü ve yetkin bir devlet arzumuzdan taviz vermeyeceğiz.”

Silah teslim süreci devam edecek

Burc el-Baracne ve Şatilla kamplarındaki güvenlik gelişmeleri, Fetih Hareketi’nin Beyrut'un güney banliyölerindeki Burc el-Baracne kampı ile Litani Nehri'nin güneyinde bulunan er-Reşidiye, el-Bas ve Burc eş-Şemali kamplarında Filistinlilerin silahlarını teslim almaya başlamasından iki hafta sonra gerçekleşti. Bu adım, 21 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Mahmud Abbas arasında yapılan Lübnan-Filistin zirvesinde alınan, Lübnan'ın tüm toprakları üzerindeki egemenliğini, devlet otoritesinin güçlendirilmesini ve silahların devletin elinde toplanmasını teyit eden kararlarla uyumlu.

Şarku’l Avsat'ın elde ettiği bilgilere göre, Fetih Hareketi’nin silahlarını teslim etme süreci el-Bedavi ve el-Celil kamplarında yakında tamamlanacak ve son aşamalar Ayn el-Hilve ve el-Miyye ve Miyye'de gerçekleşecek.


Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
TT

Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)

Hizbullah yetkilisi Mahmud Kamati bugün Reuters'a yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın dün yapılan ve silahların devletin elinde toplanması planını ele alan kabine toplantısını ‘ülkenin bilinmeyene sürüklenmesini önlemek için akıl ve sağduyuya dönme fırsatı’ olarak gördüğünü söyledi.

Lübnan kabinesi dün, ordunun silahların devletin elinde toplanması planını memnuniyetle karşıladı ve ordunun planı uygulamaya başlayacağını belirtti. Kabine bir zaman çizelgesi belirtmedi ve ordunun bu alandaki yeteneklerinin sınırlı olduğunu kaydetti. Ancak, İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarının devam etmesinin ordunun ilerlemesini engelleyeceğini de bildirdi. Kabine toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Morcos, kabinenin planı resmi olarak onayladığını söylemedi.

Kamati Reuters'a verdiği demeçte, Hizbullah'ın, hükümetin dün açıkladığı, bu konudaki ABD yol haritasının uygulanmasının İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğu açıklamasına dayanarak değerlendirme yaptığını belirtti.

Kamati, İsrail'in saldırılarını durdurup Güney Lübnan'dan çekilmediği sürece planın uygulanmasının bir sonraki duyuruya kadar askıya alınması gerektiğini vurguladı.

Kamati, “Hükümetin, ABD'nin yol haritasının uygulanmasında herhangi bir ilerlemenin İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğunu açıklaması, planın bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığı anlamına geliyor” dedi.

Lübnan kabinesi geçtiğimiz ay, tüm silahların devletin elinde toplanması için bir plan geliştirme görevini orduya verdi ve İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarını durdurması karşılığında Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını amaçlayan ABD yol haritasını onayladı.

Kamati, “Hizbullah bu iki kararı kategorik olarak reddetti. Lübnan hükümetinin ulusal güvenlik stratejisi hazırlamayı taahhüt etmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.

İsrail geçen hafta, Lübnan ordusu Hizbullah'ı silahsızlandırmak için adımlar atarsa Güney Lübnan'daki askeri varlığını azaltacağını ima etti. Ancak son olarak çarşamba günü dört kişiyi öldürdüğü bir saldırı gerçekleştirdi.

Lübnan, geçen yıl İsrail ile yaşanan savaştan bu yana Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda bölünmüş durumda.

Lübnan, ABD ve Hizbullah'ın yerel muhaliflerinin örgütü silahsızlandırması yönündeki baskısı altında. Ancak Hizbullah, silahsızlandırmayı tartışmanın bile büyük bir hata olacağını söyleyerek bunu reddediyor. İsrail ise Lübnan'a hava saldırılarını sürdürüyor ve güneydeki geniş toprakları işgal ediyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım geçen ay iç savaş ihtimalini gündeme getirerek, hükümeti örgüte karşı çıkmaya çalışmaması konusunda uyardı ve sokaklarda protestoların patlak verebileceğini söyledi.