Hafter’in Ankara ile yakınlaşması Libya'daki Ulusal Birlik Hükümeti’ni etkileyecek mi?

Gözlemciler bunun Türkiye'nin dış politikasında ‘radikal değişikliklere’ yol açmasını bekliyor.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halife Hafter'in oğlu Belkasım'ı Ankara'da kabul etti. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halife Hafter'in oğlu Belkasım'ı Ankara'da kabul etti. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu)
TT

Hafter’in Ankara ile yakınlaşması Libya'daki Ulusal Birlik Hükümeti’ni etkileyecek mi?

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halife Hafter'in oğlu Belkasım'ı Ankara'da kabul etti. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu)
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Halife Hafter'in oğlu Belkasım'ı Ankara'da kabul etti. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter'in oğlu Belkasım'ın geçtiğimiz hafta sonu Türkiye'ye gerçekleştirdiği ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştüğü ziyaret, siyasi ve ekonomik ilişkilerin geleceğine dair çeşitli soru işaretleri yarattı.

‘Dünün hasımları’, yani Libya'nın doğusundaki askeri liderler ile Ankara arasındaki pozisyon değişikliğinin nedenlerine ek olarak, söz konusu ziyaretin Libya'nın doğusundaki askeri liderler ile uzun zamandır Ankara’nın ‘kilit müttefiki’ olarak tanımlanan Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) arasındaki ilişkilerin geleceği üzerindeki etkilerine dair sorular da ortaya çıktı.

Her ne kadar bazı analistler -özellikle Türk tarafından- ziyaretin, ülkelerinin çatışmanın iki cephesi olan doğu ve batı Libya arasında dengeli siyasi ve ekonomik ilişkiler kurma isteği çerçevesinde gerçekleştiğini vurgulasalar da, söz konusu durum bazılarının bu yakınlaşmanın Ankara'nın dış politikasında ‘radikal değişikliklere’ yol açacağı tahmininde bulunmasına engel olmadı.

Eski Libya Dışişleri Müsteşarı Büyükelçi Hasan es-Sağir'e göre Belkasım'ın ziyareti, her ne kadar kendilerine sadık medya kanallarının çoğu bu ziyareti görmezden gelse de Dibeybe ve müttefiklerini gerçekten üzdü.

Es-Sağir Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, ziyaretin ekonomik bir çerçeveye büründüğünü, ancak ‘siyasi boyutlardan ve doğu Libya için elde edilen kazanımlardan da yoksun olmadığını’ söyledi. Es-Sağir, Hakan Fidan’ın Belkasım'ı Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılandırma Fonu Başkanı sıfatıyla kabul etmesini de şöyle değerlendirdi: “Bu, Türkiye'nin Temsilciler Meclisi’ni (TM) yasama organı olarak tanımasının ardından yürütme işlevine ve yetkisine sahip bir Libya organını ikinci kez tanıması, ancak TM tarafından atanan hükümeti tanımamasıdır.”

Libya'da iki hükümet iktidar için mücadele veriyor: Birincisi başkent Trablus merkezli Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki UBH, ikincisi ise parlamento tarafından yetkilendirilen ve Usame Hammad başkanlığında doğu bölgesi ile güneydeki bazı bölgeleri yöneten Libya İstikrar Hükümeti (LİH).

Belkasım ve Fidan arasındaki görüşme, Trablus'taki savaşın 2020 ortalarında sona ermesinden bu yana bir Türk yetkili ile Hafter'in oğullarından biri arasındaki ilk kamuya açık görüşme oldu.

Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Üyesi Muhammed Muazib, Hafter'in oğlunun Ankara ziyaretinden dolayı Libya'nın batısındaki Dibeybe hükümeti ve diğer siyasi güçlerin herhangi bir rahatsızlık duymadığını belirterek, bunun Türkiye'nin krizin taraflarını bir araya getirmede daha büyük bir rol oynamasına yol açabileceğini ifade etti. Muazib Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, Ankara'nın ekonomik çıkarları doğrultusunda son dönemde dış politika stratejilerinde değişiklikler yaptığını ve daha önce ilişkilerinin gergin olduğu bölgedeki birçok ülke ve oluşuma açıldığını belirtti. Muazib ayrıca, Hafter'in oğlunun ziyaretinin ‘bazılarının iddia ettiği gibi Ankara'nın batı Libya ve Dibeybe hükümetine yönelik tutumunda olumsuz bir değişim ya da Dibeybe hükümetiyle ilişkilerinin sallantıda olduğu anlamına gelmediğini’ söyledi.

sdfrgt
Yakın zamanda Dibeybe hükümetine tedarik edilen gelişmiş Türk Akıncı insansız hava aracı (Baykar internet sitesi)

İki ülke arasında askeri ve güvenlik alanlarında imzalanan çok sayıda anlaşma ve mutabakat zaptı ile ekonomik anlaşmalar ışığında Türkiye bir hafta önce UBH’ye modern Akıncı insansız hava araçları (İHA) verdi.

Muazib, ziyaretin siyasi sahneye, özellikle de ‘yeni hükümetin’ kurulmasına etkide bulunma ihtimalini en aza indirerek, bunun uluslararası toplumun mutabakatına bağlı olduğunu söyledi.

sder
UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin geçen hafta Türkiye Genelkurmay Başkanı Metin Gürak ile yaptığı görüşmeden (Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı)

Libyalı siyasi analist Abdullah el-Kebir de Ankara ile Dibeybe hükümeti arasındaki ilişkilerin, özellikle de Dibeybe hükümeti Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanındığı için, etkileneceği ihtimalini dışladı. Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, “Belkasım'ın ziyaretinden ötürü Dibeybe hükümetinin büyük bir endişe duyacağına dair belirti yok” diyen el-Kebir, TM Başkanı Akile Salih'in Ağustos 2022'de Türkiye'ye yaptığı bir önceki ziyareti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeyi hatırlatarak, bunun Dibeybe ve müttefiklerinde büyük bir rahatsızlık yaratmadığını ve siyasi sahneyi değiştirmediğini söyledi.

El-Kebir, Türkiye'nin Libya'nın doğusuna, özellikle de LUO liderliğine açılma yönündeki tutumunun değişmesinin nedeninin ‘Türkiye'nin oradaki mevcut yeniden inşa sürecinde daha fazla sözleşme elde etme arzusu’ olduğuna inanıyor.

Hafter nisan ayı başında Bingazi'de çeşitli projeleri hayata geçirmek üzere Türk şirketleriyle sözleşmeler imzalamıştı. Libyalı çevreler bu ziyaretin ve Türkiye'nin Hafter'le iletişime geçtiğine dair daha önce yaptığı açıklamaların, Hafter'in uzun vadeli muhaliflerini kendisine karşı tutumlarını düşmanlıktan iş birliği ve koordinasyona kaydırmaya ikna etmede ne kadar başarılı olduğunu gösterdiğini ve bunun Dibeybe hükümetinin önündeki zorlukları arttırabileceğini düşünüyor.

cfvgbnh
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TM Başkanı Akile Salih'i TBMM Başkanı ile birlikte kabul etti. (Türkiye Cumhurbaşkanlığı)

Öte yandan Birleşik Krallık merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü'nde analist olan Celal Harşavi, iki rakip hükümet arasında bütçenin kalkınma bölümüne ayrılan ‘büyük ödenekler’ konusunda yaşanan rekabete dikkat çekerek, Türkiye'nin Belkasım Hafter'le yakınlaşmasının ekonomik nedenlerden kaynaklandığını belirtti. Harşavi, “Belkasım, Türk şirketlerinin doğuda üzerinde çalıştığı projeler için belgesel krediler talep edecek ve Libya Merkez Bankası Başkanı Sıddık el-Kebir'den, (el-Kebir ile Ankara arasındaki yakın ilişki hakkında bilinenler göz önüne alındığında) bu kredileri kabul etmesi yönünde bir yanıt gelmesi muhtemel” ifadesini kullandı. Harşavi ayrıca, “Burada Dibeybe projeleri için verilen kredilerin aynı şekilde kabul edilip edilmeyeceğini göreceğiz” dedi.

Harşavi, “Eğer Türkiye yalnızca doğunun imarına önem verseydi batı ihmal edilirdi” diyerek sözlerini noktaladı.



Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
TT

Witkoff'un önerisi: Hamas arabuluculara cevabını ‘notlarla’ iletti

Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)
Dün Gazze şehrine düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından feryat eden Filistinli bir kadın (Reuters)

Hamas kaynakları bugün, hareketin ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un 60 günlük ateşkes önerisiyle ilgili cevabını arabuluculara ilettiğini doğruladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar, Hamas'ın ortak bir Filistin pozisyonu oluşturmak amacıyla Katar'da ve Beyrut dahil diğer başkentlerde Filistinli grupların liderleriyle yoğun temaslarda bulunduğunu ve toplantılar düzenlediğini bildirdi.

Kaynaklar, Hamas liderliği ve gruplar açısından cevabın olumlu olarak nitelendirilebileceğini, ancak İsrail işgaline karşı açık bir önyargı taşıyan teklifin taşıdığı tüm olumsuzluklara rağmen, uygulanmasının başarılı olması için bazı notların da eklenmesi gerektiğini belirtti.

Kaynaklar, teklifle ilgili yapılan tüm düzenlemelerin oybirliğiyle kabul edildiğine dikkat çekerek, İsrail'e baskı yapma konusunda samimi bir Amerikan iradesi olması halinde teklifin kabul edileceğini ifade ettiler.

Kaynaklar, yanıtta yer alan notlardan birinin, İsrailli esirlerin Witkoff belgesinde belirtildiği gibi ilk hafta sadece iki gün içinde teslim edilmesini önlemeyi, bunun yerine son anlaşmada olduğu gibi aşamalı olarak iki ay boyunca anlaşmanın tam olarak etkili olmasını sağlamayı amaçladığını açıkladı.

Hareket kaynakları dün Şarku’l Avsat'a yaptıkları açıklamada, teklife ilişkin yorumlarla birlikte olumlu bir yanıt verileceğini belirttiler.

Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)Filistinli bir kadın, Cuma günü Gazze Şehri'ne düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından çığlık atıyor (Reuters)

Kaynaklar o dönemde teklifin birçok ‘tuzak’ taşıdığını ve birçok koşulunun Filistinliler için durumu daha da karmaşık hale getirdiğini ifade etmişti. Kaynaklar, 60 günlük sürenin ateşkes anlaşmasını açıkça bağlayıcı hale getirmemesi ve İsrail'i buna bağlamadan, hatta başarılı olması halinde süreyi uzatmadan gevşek bir şekilde ortaya koyması da dahil olmak üzere, sunulan metinde birçok ikilemin belirgin olduğuna dikkat çekti. Bu durum, İsrail'in kalan esirlerin teslimi için belirlenen yedinci günden sonra istediği zaman Gazze'de Lübnan tarzı saldırılar gerçekleştirmesine ve altmış günün ardından savaşı tamamen yeniden başlatmasına açıkça izin verecektir.

Teklif ayrıca esir takası için üzerinde anlaşmaya varılmış herhangi bir kriter olmaksızın belirli bir sayı belirliyor ve sadece 125 müebbet ve yüksek cezalı mahkûmun serbest bırakılmasını öngörüyor ki bu sayı hayatta kalan ve ölen İsraillilerin sayısıyla orantılı olmadığı gibi bir önceki ateşkes aşamasında kullanılan kriterlere bile ulaşmıyor.

Kaynaklar o dönemde Hamas liderliğinin teklifin metnini inceledikten sonra, canlı ve ölü esirlerin serbest bırakılmasının bedeli konusunda bile İsrail'in ateşkes vizyonunu benimsediğini gördüklerini söyledi.

Kaynaklar, teklifte savaşı sona erdirecek net bir garantiden bahsedilmediğini, konunun müzakerelerin kaderine bırakıldığını, bunun da esasen savaşı sona erdirmek istemeyen ve herhangi bir anlaşmaya uymayı reddeden İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun elinde kalacağı anlamına geldiğini açıkladı.

Anlaşma metninin İsrail'in çekilmesi ve hatta yardım girişinin devam etmesi konusunda da herhangi bir garanti vermediğini belirten kaynaklar, insani yardım maddesinin de bir önceki anlaşmada kabul edilen insani yardım protokolünün uygulanmasına atıfta bulunmadığına, bunun yerine müzakereler ve anlaşmanın uygulanması sırasındaki gelişmelere göre devreye sokulmasını öngördüğüne dikkat çekti. Başka bir deyişle anlaşma metni, tüm ihtiyaçları karşılamadan ve enkazı kaldırmak için ağır ekipman ve diğerlerini getirmeden, İsrail'in bu insani dosyada üstünlüğünü korumasına izin veriyor.

İsrailli siyasi kaynaklar anlaşma metninin ne savaşın sona ermesini ne İsrail'in Gazze Şeridi'nden çekilmesini ne de insani yardımın serbestçe girişine izin verdiğini doğruladı.

Hamas kaynakları, teklifin herhangi bir anlaşma için İsrail'in ve Netanyahu hükümetinin koşullarını öne sürdüğünü, Filistinlilere ise hiçbir şey garanti etmediğini ve sadece hareketten net bir ödül olmaksızın esirleri teslim etmesini istediğini söylüyor.

Yeni anlaşma ateşkesin 60 gün sürmesini, ABD Başkanı Donald Trump'ın taraflara bu süre zarfında taahhütte bulunma garantisi vermesini ve ilk gün 5 İsrailli esir ile 9 cesedin, yedinci gün de aynı sayıda kişinin serbest bırakılmasını öngörüyor.

Anlaşma, insani yardımın iki tarafın üzerinde mutabık kalacağı bir anlaşma yoluyla yapılmasını ve sadece Birleşmiş Milletler (BM) ve Kızılay gibi mutabık kalınan kanallar aracılığıyla dağıtılmasını, yani özel sektöre hiçbir malın verilmemesini öngörüyor.