Çin'in Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’ne temkinli yaklaşmasının dört nedeni

Kalkınma Yolu Projesi, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi için bir alternatif mi yoksa tamamlayıcı mı?

Irak’ın güneyindeki Basra ilinin kuzeyinde yer alan Nahr Bin Ömer Petrol Sahası’ndaki petrol boru hattı, 22 Mart 2022
Irak’ın güneyindeki Basra ilinin kuzeyinde yer alan Nahr Bin Ömer Petrol Sahası’ndaki petrol boru hattı, 22 Mart 2022
TT

Çin'in Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’ne temkinli yaklaşmasının dört nedeni

Irak’ın güneyindeki Basra ilinin kuzeyinde yer alan Nahr Bin Ömer Petrol Sahası’ndaki petrol boru hattı, 22 Mart 2022
Irak’ın güneyindeki Basra ilinin kuzeyinde yer alan Nahr Bin Ömer Petrol Sahası’ndaki petrol boru hattı, 22 Mart 2022

Shirley Ze Yu

Asya ve Avrupa'nın kesişme noktasında yer alan Irak’ın coğrafi konumu, iki büyük bölgesel güç olan Suudi Arabistan ve İran ile sınır komşusu olması nedeniyle hem bir nimet hem de bir lanet. Ancak geniş petrol rezervlerine sahip olmasına rağmen Irak’ın kıyaya 58 kilometre olan uzaklığı, uluslararası sulara doğrudan erişimini sınırlıyor. Irak bu yüzden ihraç etmek için petrolünü Arap Yarımadası'ndan Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı üzerinden geçirerek Akdeniz'e ulaştırmak zorunda.

Bu yüzden çevre sularda barış ve komşu ülkelerle iyi ilişkiler Irak ekonomisi için kritik öneme sahip. Irak, ticaret hacmini artırmak ve ekonomisini çeşitlendirmek için demiryolu ve karayolu taşımacılığını birleştiren ikili bir koridor olan bin 200 kilometre uzunluğundaki 'Kalkınma Yolu Projesi’ni geliştirmeyi planlıyor. Bu yol Basra şehrindeki Büyük Faw Limanı'ndan başlayıp Basra'dan ve petrol zengini bölgelerden geçerek kuzeye, Türkiye sınırına kadar uzanıyor.

Kalkınma Yolu Projesinde İran ve Türkiye'nin desteğiyle, Süveyş Kanalı'nı atlayarak ve inşa halindeki Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru'nu (IMEC) tamamlayarak alternatif bir Avrasya rotası oluşturulması amaçlanıyor.

Kalkınma Yolu Projesi’nin başarılı bir şekilde uygulanması halinde yerel istihdam olanaklarını artıracağı, kıtalar arası ticareti kolaylaştıracağı ve yeşil kalkınmaya odaklanan özel ekonomik bölgeler ve yeni şehirler kurulmasını sağlayacağına ve böylece, petrol dışındaki projeler için ekonomik kaldıraç olan yeni bir gerçekliği destekleyeceğine şüphe yok.

zxscdfg
Nahr Bin Ömer Petrol Sahası açıklarında Şattularap Nehri’ndeki bir tekne, 18 Temmuz 2022 (AFP)

On yıllar süren savaş Irak'ın siyasi bütünlüğünü zayıflattı ve Kalkınma Yolu Projesi de çeşitli güvenlik ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya. Kalkınma Yolu Projesi, Avrasya bölgesi ticareti için potansiyel bir koridor olacağından malların serbestçe akışının güçlü bir güvenlik yapısıyla garanti altına alınması gerekiyor. Peki, böyle bir güvenlik garantisini kim verecek? Böylesi büyük bir projeyi hayata geçirecek siyasi iradenin birbirini takip eden liderlikler ve yönetimler tarafından sürdürülmesini kim sağlayacak?

Üstüne üstlük Kalkınma Yolu Projesi’nin gelecekte başarılı olması için Asya ve Avrupa, özellikle de Çin ve Avrupa arasındaki ticaretin güçlü bir şekilde büyümesi gerekiyor. Fakat Batı ülkeleriyle Çin arasındaki mevcut ticari anlaşmazlık, Avrupa’nın bazı Çin ürünlerine, özellikle de elektrikli arabalara ek gümrük vergisi uygulamasına ve üretim ve tedarik zincirlerini Çin'den diğer Asya ülkelerine kaydırmasına yol açmıştı. Önümüzdeki on yıl içinde Çin ve Avrupa arasında ticareti yapılan malların hacminin önemli ölçüde artması beklenmiyor. Bu sorunlu bir durum, çünkü Kalkınma Yolu Projesi, inşaat ve işletme maliyetlerini dengelemek için yüksek ticaret hacimlerine dayanıyor. Bu yüzden Çin Asya ile Avrupa arasındaki ticaret hacminin azalması, böylesine büyük bir altyapı projesinin mali uygulanabilirliği ve ekonomik sürdürülebilirliği açısından iyiye işaret değil.

Kuşak ve Yol Girişimi’nin tamamlayıcısı olarak Kalkınma Yolu Projesi

Birçok kişi, Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’nin Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) için bir alternatif mi yoksa tamamlayıcı mı olduğunu sorguluyor. BRI, daha önce var olmayan altyapı bağlantıları ve ticaret koridorları oluşturarak Avrasya ticaretini modernleştirmeyi amaçlıyor. Bugün Avrasya’daki kıtasal demiryolu ağları, Çin'in doğu kıyısından ve Orta Asya üzerinden Batı Avrupa'ya ticaret hatlarını birbirine bağlıyor. Bunun yanında kara koridorlarını Çin'in güneybatısından Süveyş Kanalı üzerinden ticareti yapılan malların Batı Avrupa'ya ulaştığı Pakistan'daki Gwadar Limanı’na ulaştırıyor. Özel bir rota yok, çünkü ‘tüm yollar Roma'ya çıkar’. Dolayısıyla Irak ve Türkiye arasında oluşturulacak potansiyel bir ulaşım koridoruyla Çin malları Pakistan'daki Gwadar Limanı'ndan doğrudan Körfez üzerinden Irak'taki Büyük Faw Limanı'na kadar uzanabilir. Şarku'l Avsat'ın Majalla'dan aktardığı analize göre bu rota, Çin'in uluslararası rakibi Hindistan'ın ihraç ettiği benzer mallardan daha hızlı ve daha ucuza sevkiyat yapılmasını sağlayacağı için Çin'e önemli bir avantaj sunacaktır.

“Kalkınma Yolu Projesi’nin bir rakibi daha var, o da IMEC ve en az onun kadar iddialı bir proje.

Ancak Kalkınma Yolu'nun başka bir rakibi daha var, o da IMEC ve en az onun kadar iddialı bir proje. IMEC aynı zamanda ABD ile ABD’nin bölgedeki müttefikleri tarafından yönetiliyor. Bu çok yönlü ulaşım koridoru, küresel bir ticaret merkezi haline gelmeye başlayan Hindistan, büyük ticaret fazlalarına sahip olan ve büyük ekonomik dönüşümler geçiren Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan, ABD'nin önemli bir müttefiki ve küresel teknoloji lideri olan İsrail ve nihai tüketici pazarı olan Avrupa arasındaki ticari bağlantıları güçlendirmeyi amaçlıyor. IMEC, Hindistan'ın küresel sanayileşmedeki artan önemi ve katılımcı ülkeler arasındaki ekonomik entegrasyon açısından küresel ticaret için yeni bir paradigma yaratmaya hazırlanıyor.

sdvfev
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, (ortada) BP CEO'su Murray Auchincloss (solda) ve Irak Petrol Bakanı Hayan Abdulgani arasında Kerkük'te dört farklı petrol sahasının geliştirilmesine yönelik bir mutabakat zaptının imzalanırken hazır bulundu, 1 Ağustos 2024 (AFP)

Kalkınma Yolu Projesi ve IMEC doğrudan rekabet içinde olacaktır. Mevcut jeopolitik ortamda IMEC’in rotası, Hindistan'dan Avrupa'ya ticareti kolaylaştırmak için en uygun şekilde tasarlanırken, Kalkınma Yolu Projesi, öncelikle Rusya ve Çin'den gelen ticareti destekleyecektir.

Çin Irak'ın Kalkınma Yolu Projesi’ne temkinli yaklaşıyor

Çin, geçtiğimiz on yıl içinde altyapı ve şehir mühendisliği alanlarında dünyanın en gelişmiş deneyimini elde ederek bu alanda uzmanlaştı. Bunun etkilerini Mısır'ın Sahra Çölü'nün ortasında rekor bir sürede inşa ettiği yeni idari başkentinde ve Çin'in mühendislik alanındaki başarısının canlı kanıtı olan Suudi Arabistan'daki fütüristik şehir NEOM projesindeki tünellerde ve gökdelenlerde gördük.

Çin ayrıca Irak'ın savaş sonrası yeniden inşasında aktif olarak yer aldı. Basra elektrik santralini kurarak 6 bin 200 megawatttan fazla elektrik enerjisi üreten Çin, Irak'ın en büyük elektrik santrali kurucusu oldu. Çinli şirketler petrol ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) tesisleri, su arıtma tesisleri, havaalanları ve okulların geliştirilmesinde de rol oynadı. Çin aynı zamanda Irak'ın en büyük ticaret ortağı ve iki ülke diplomatik ilişkilerini stratejik ortaklığa yükseltti.

“Büyük Faw Limanı’nın inşası için ayrılan bütçenin inşası sırasında artırılması ve tamamlanma tarihinin 2025 yılına uzaması nedeniyle projenin mali açıdan uygulanabilirliği ise belirsizliğini koruyor.

Ancak Çin, altyapı ve ticarette hayati bir ortak olmasına rağmen, başlıca dört nedenden ötürü Irak'ın 17 milyar dolarlık Kalkınma Yolu Projesi’ne karşı temkinli yaklaşıyor. Bu nedenler şunlar:

1- Proje farklı inşaat ve mühendislik standartları nedeniyle potansiyel bir sorunla karşı karşıya. Örneğin, Güney Kore merkezli Daewoo Şirketi, Kalkınma Yolu Projesi’nin başlangıç noktası olan Büyük Faw Limanı için 2,6 milyar dolarlık bir inşaat sözleşmesi imzalarken, projenin başlangıçtaki fizibilite çalışmalarının çoğu Avrupalı şirketler tarafından yürütülmüştür. Bu yüzden Batı ile Çin arasındaki inşaat ve mühendislik standartlarındaki farklılıklar, proje için ek maliyetlere ve gecikmelere yol açabilir.

Hükümetin yetersizliği ve yolsuzluk olayları projenin hayata geçirilmesini engelleyecektir

2- Projenin mali açıdan uygulanabilirliği belirsizliğini koruyor. Büyük Faw Limanı’nın inşası için ayrılan bütçe, inşası sırasında artırılmış ve projenin tamamlanma tarihi 2025'e kadar uzatılmıştır. Kalkınma Yolu Projesi çerçevesindeki planlar, rota boyunca on beş istasyonun inşasını kapsıyor. Bu ise çok büyük bir çaba gerektiriyor. Çin, Irak genelinde ikili bir demiryolu ve karayolu ulaşım sistemi inşa edilirken, hükümetin petrol gelirlerinin gerekli finansmanı karşılamaya yeteceğine henüz ikna olmuş değil.

cdfvbg
Irak'ın güneyindeki Büyük Faw Limanı’na giden Hor Abdullah Kanalı sularında bekleyen Irak bandıralı bir petrol tankeri, 6 Haziran 2024 (AFP)

3- Mega boyuttaki altyapı projesini kuşatan siyasi sorunlar ve güvenlik riskleri devam ediyor. Hükümetin yetersizliği ve yolsuzluk olaylarının yanı sıra rant kavgası, şeffaf ve hesap verebilir bölgesel hükümetler gerektiren böylesi bir mega projenin uygulanmasını engelleyecektir. Hükümet içindeki istikrarsızlık, özellikle de projenin geçtiği Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) şiddet yanlısı aşırıcılık, şiddet olaylarının patlak vermesi halinde, güzergâh üzerindeki ulaşımı felç edebilir.

4- Çin, Kalkınma Yolu Projesi’ne temkinli yaklaşıyor, çünkü başka alternatifleri var. Çin, geçtiğimiz haziran ayında Özbekistan ve Kırgızistan ile Sincan Bölgesi’ndeki Kaşgar'ı Kırgızistan’ın güneyi üzerinden Özbekistan'ın doğusuna bağlayacak bir demiryolu hattı inşa etme konusunda anlaştı. Toplam 5 milyar dolara mal olması beklenen yeni demiryolu hattı Türkiye ve Batı Avrupa'daki mevcut demiryolu ağlarına bağlanacak. Çin'in batısından Batı Avrupa'ya uzanan yeni karayolu koridoru hem Rusya’yı hem de jeopolitik açıdan tartışmalı olan Kızıldeniz'i aşarak Avrupa ve Asya arasındaki ulaşım altyapısında büyük bir atılımı temsil ediyor. Bu alternatif yol Irak'tan Türkiye'ye geçen rotaya kıyasla mali açıdan daha uygulanabilir, jeopolitik açıdan daha az yıkıcı olacaktır. Aynı zamanda inşası sona yaklaştıkça daha yönetilebilir görünüyor.

Ancak Çin'in Irak ile artan ticaret ve yatırım ilişkileri ve Küresel Güney'e yönelik önyargısı nedeniyle, Kalkınma Yolu Projesi’ni tereddütsüz destekleyeceği varsayımı tamamen yersiz olmayabilir.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



ABD, Hızlı Destek Kuvvetleri'ne silah sevkiyatını kesme kararı aldı

Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
TT

ABD, Hızlı Destek Kuvvetleri'ne silah sevkiyatını kesme kararı aldı

Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)
Marco Rubio, Kanada'nın Ontario eyaletindeki John C. Munro Hamilton Uluslararası Havalimanı'nda gazetecilere Sudan hakkında konuşuyor (AP)

ABD, Sudan'daki çatışmanın kanlı tırmanışından Hızlı Destek Kuvvetleri'ni (HDK) sorumlu tutarak, bu güçlere sağlanan silah tedarikinin kesilmesi için uluslararası eylem çağrısında bulundu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Kanada'da gazetecilere yaptığı açıklamada, "Aldıkları silah tedarikini ve desteği kesmek için bir şeyler yapılmalı" dedi ve "orada yaşananlar korkunç" ifadesini kullandı.

Rubio, ABD'nin önerdiği ateşkesi kabul ettiğini açıklamasına rağmen, stratejik el Faşir şehrinin kontrolünü ele geçiren HDK’yi suçladı. "Karşı karşıya olduğumuz temel sorunun, HDK'nin bazı şeyleri kabul edip sonra da uygulamaması olduğunu düşünüyorum" dedi. HDK'nin bazı ülkelerden gelen dış fon ve desteğe bel bağladığını vurgulayarak, "Kim olduklarını biliyoruz ve bu konuda onlarla konuşup, olanları durduramazsak, bunun hem kendileri hem de dünya için kötü sonuçlar doğuracağını anlamalarını sağlayacağız" diye belirtti.

Bu arada, dün Sudan'ın kuzeyindeki Merowe şehrini hedef alan insansız hava araçları (İHA), ülkenin en büyük barajlarından birine ev sahipliği yapan kentte elektrik kesintisine neden oldu. Ordu, saldırıyı HDK'nin gerçekleştirdiğini iddia etti.


Bir raporda, Gazze Savaşı sırasında İsrail'e petrol sağlayan ülkelerin "soykırıma" "ortak" olduğu iddia ediliyor

İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor,  (İsrail Ordusu)
İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor, (İsrail Ordusu)
TT

Bir raporda, Gazze Savaşı sırasında İsrail'e petrol sağlayan ülkelerin "soykırıma" "ortak" olduğu iddia ediliyor

İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor,  (İsrail Ordusu)
İsrail ordusuna ait bir F-16 savaş uçağı, hava üssünden kalkış sırasında havadan havaya füzeler ve ilave yakıt tankları taşıyor, (İsrail Ordusu)

Sivil toplum kuruluşu Oil Change International tarafından dün yayınlanan bir rapora göre, Gazze Şeridi'ndeki savaş sırasında 25 ülke İsrail'e petrol tedarik etti. Raporda, iklim krizini körükleyen ve "soykırım" olarak nitelendirilen fosil yakıt bazlı sistem kınandı.

Brezilya'daki 30. Taraflar Konferansı (COP30) kapsamında yayınlanan rapora göre, Azerbaycan ve Kazakistan, 1 Kasım 2023 ile 1 Ekim 2025 tarihleri ​​arasında ham petrol sevkiyatının yüzde 70'ini gerçekleştirdi.

Rusya, Yunanistan ve Amerika Birleşik Devletleri, İsrail'e rafine petrol ürünlerinin en büyük ihracatçıları arasında yer alıyor. Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Amerika Birleşik Devletleri aynı zamanda İsrail'e askeri uçaklarda kullanılan JP-8 jet yakıtı sağlayan tek ülke.

Oil Change International, "Bu dönemde İsrail'e yakıt sağlayan ülkeler, İsrail'in vahşetinin tamamen farkındaydı" dedi. Örgüt, "Bu raporda, İsrail'in suç ortaklığı belgelenerek hesap sorulmasına olanak sağlanmıştır. Bu ülkeler, bu soykırımdaki rollerini kabul etmeli ve suç ortaklığına son vermelidir" ifadesini kullandı.

STK, petrol akışlarını analiz etmesi için araştırma şirketi Datadesk'i görevlendirdi ve söz konusu dönemde 323 sevkiyat tespit ederek, toplam 21,2 milyon ton petrol sevkiyatı tespit etti.

Gazze Şeridi'ndeki savaş, Hamas'ın güney İsrail'e düzenlediği ve AFP'nin resmi rakamlara dayanan verisine göre İsrail tarafında bin 221 kişinin ölümüne yol açan eşi benzeri görülmemiş bir saldırının ardından Ekim 2023'te patlak verdi.

Birleşmiş Milletler'in güvenilir bulduğu Gazze Sağlık Bakanlığı verilerine göre, o tarihten bu yana İsrail'in misilleme amaçlı askeri harekâtı sonucunda Gazze'de çoğunluğu sivil olmak üzere 69 binden fazla Filistinli öldürüldü.

Temmuz 2024'te Uluslararası Adalet Divanı, İsrail'in Filistin topraklarını işgalinin "yasadışı" olduğu sonucuna varan bir tavsiye kararı yayınlarken, bir BM komisyonu İsrail'i Gazze Şeridi'nde "soykırım" yapmakla suçladı.

İngiliz Uluslararası ve Karşılaştırmalı Hukuk Enstitüsü'nde insan hakları ve ekonomik işler araştırmacısı olan Irene Petropaoli ise devletlerin, Uluslararası Adalet Divanı'nın "soykırımın önlenmesi ve cezalandırılması" çağrısında bulunan geçici emrine uymakla yükümlü olduğunu ifade etti.

Açıklamada, "Devletler, İsrail'e yapacakları yardımların, özellikle askeri yardımların, kendilerini Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi uyarınca soykırıma ortak olma riskine maruz bırakabileceğini akıllarında tutmalıdırlar" denildi.


Suriye güvenlik personelleri Süveyda'da "isyancı çetelerin" açtığı ateş sonucu yaralandı

Suriye'nin batısındaki kıyı bölgelerinde daha önceki operasyonlar sırasında görev alan iç güvenlik güçleri personeli (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'nin batısındaki kıyı bölgelerinde daha önceki operasyonlar sırasında görev alan iç güvenlik güçleri personeli (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Suriye güvenlik personelleri Süveyda'da "isyancı çetelerin" açtığı ateş sonucu yaralandı

Suriye'nin batısındaki kıyı bölgelerinde daha önceki operasyonlar sırasında görev alan iç güvenlik güçleri personeli (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye'nin batısındaki kıyı bölgelerinde daha önceki operasyonlar sırasında görev alan iç güvenlik güçleri personeli (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye devlet televizyonu, dün akşam Süveyda ilindeki İç Güvenlik Güçleri'ne dayandırdığı haberinde, "isyancı çeteler" tarafından ilin kırsalında düzenlenen topçu ateşi sonucu çok sayıda güvenlik görevlisinin yaralandığını bildirdi.

Haberde, Süveyda'daki "isyancı çetelerin" ateşkesi üst üste üçüncü gün ihlal etmeye devam ettiği, ilin kırsalındaki mevzileri bombaladığı ve bunun sonucunda güvenlik güçlerinin yaralandığı belirtildi.

İç Güvenlik Güçleri basın açıklamasında, "Süveyda'daki ateşkesin tekrar tekrar ihlal edilmesinin sorumluluğu isyancı gruplara ve bölgeyi istikrarsızlaştırmaya çalışanlara aittir. İç Güvenlik Güçleri, isyancı grupların bölgedeki çeşitli eksenlerden ilerleme girişimlerini engellemiştir" ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, dün erken saatlerde, hükümetin Süveyda'da güvenliği sağlamak için müdahale girişiminde bulunduğunu belirterek, "Dürzi toplumuyla ilgili bir sorun yok ve krizi kontrol altına almak için durumla temkinli bir şekilde ilgileniyoruz" dedi.

Londra'daki Chatham House Enstitüsü'nde düzenlenen diyalog oturumunda eş-Şeybani, Suriye'nin herhangi bir şekilde bölünmesini tamamen reddettiğini ve tüm tarafların ve bileşenlerin Suriye ulusal dokusuna entegre edilmesi arzusunu yineledi.