Abbas'ın Ankara ziyaretinin Türkiye’nin Hamas ile ilişkileri üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Hem Abbas hem de Hamas Hareketi’nin temsilcileri aynı anda Ankara'da olacak

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AFP)
TT
20

Abbas'ın Ankara ziyaretinin Türkiye’nin Hamas ile ilişkileri üzerinde nasıl bir etkisi olacak?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (AFP)

Ömer Önhon

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, 14-15 Ağustos tarihlerinde Ankara'ya resmi bir ziyaret gerçekleştirecek. Ziyaret, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde yaptığı konuşmaya karşılık olarak muhalefet kanadındaki bir siyasetçinin Türkiye'nin Filistin Devlet Başkanı’nı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) hitap etmesi için davet etmesini önermesinin ardından gündeme geldi.

Erdoğan, Abbas'ın davet edildiğini, ancak Abbas'ın daveti reddettiğini ve önce Türkiye'den özür dilemesini istediğini açıkladı. Böylece Türk kamuoyu, Erdoğan hükümeti ile Abbas liderliğindeki Filistin Yönetimi arasında, dile getirilmeyen bir gerilim olduğunun farkına varmış oldu. Gerilimin detaylarına ise değinilmedi.

AK Parti iktidarının eski Dışişleri Bakanı ve Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Erdoğan ile yollarını ayırıp kendi siyasi partisini kurarak 2024 cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinde Erdoğan'a karşı muhalefet cephesinde yer aldı.

Filistin davasına verdiği destek ve özellikle Hamas Hareketi’ne duyduğu sempati ile bilinen Davutoğlu, Abbas'ın TBMM’ye hitap edememesi halinde İsmail Heniyye’nin davet edilmesini önerdi. Davutoğlu'nun bu önerisi geniş çaplı bir tartışmaya yol açmış, destekçileri ve muhalifleri, lehinde ve aleyhinde görüşler ileri sürmüşlerdi.

Bundan birkaç gün sonra İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Abbas'ın Ankara'yı ziyaret edeceğini duyurdu. Aynı sıralarda Tahran'da İsmail Heniyye suikastı gerçekleşti.

Abbas, göreve gelmesinden bu yana, sonuncusu 2023 yılının Temmuz ayında olmak üzere, Türkiye'yi birkaç kez ziyaret etti.

Türkiye, hangi parti iktidara gelirse gelsin, İsrail ile ilişkiler ne kadar iyi ya da kötü olursa olsun her zaman Filistin halkının yanında yer aldı ve iki devletli çözümü destekledi.

Ancak Erdoğan'ın politikaları, İsrail’in yanı sıra Ortadoğu’daki ve Batı’daki bazı ülkelerle ilişkiler pahasına olsa da Hamas Hareketi’ne yönelik sıcak duyguları başta olmak üzere, biraz daha farklı bir yaklaşımla şekillendi.

Erdoğan hükümeti ve Türkiye’deki diğer muhafazakâr çevreler Hamas’ı ‘terörist’ olarak değil, işgal altındaki topraklarını geri almak isteyen bir kurtuluş örgütü olarak nitelendiriyor.

Erdoğan ve yetkilileri, sık sık Hamas'tan 2006 yılında Gazze'de seçimleri kazanan, ancak bu zafere rağmen iktidardan uzaklaştırılan meşru bir siyasi parti olarak bahsediyor.

Türkiye, Tel Aviv’deki büyükelçisini geri çekmek (büyükelçilik faaliyetlerine devam etmekle birlikte), İsrail ile dış ticareti askıya almak ve Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD) İsrail aleyhine açtığı soykırım davasına katılmak için resmi talepte bulunmak gibi bazı pratik adımlar attı. Fakat Türkiye, Filistinlilerin haklarını savunmak için gösterdiği çabaların ve yaptığı katkıların yeterince takdir edilmediğini düşünüyor.

Türkiye, Tel Aviv’deki büyükelçisini geri çekmek, İsrail ile dış ticareti askıya almak ve UAD’da İsrail aleyhine açılan soykırım davasına katılmak için resmi talepte bulunmak gibi bazı pratik adımlar attı.

Erdoğan hükümetinin politikaları Abbas'ın yanı sıra, Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) ile olan bağları ve İran'a yakınlığı nedeniyle Hamas Hareketi ile iyi geçinemeyen bazı bölge ülkeleriyle de yabancılaşmasına yol açmış olabilir.

Buna karşın Erdoğan ve Abbas aralarındaki kırılgan ilişkiye rağmen zaman zaman iletişim kurmaktan geri durmadılar. Abbas, samimi ilişkilere sahip olmasa da Erdoğan ile görüşmeye devam etti ve Türkiye'nin Filistin ulusal uzlaşısına katkıda bulunma girişimlerine karşı çıkmadı.

Abbas, kapana sıkışmış durumda. Hamas ile gergin ilişkileri, İsrail ve başta ABD olmak üzere diğer aktörlerle ilişkilerini sürdürme ihtiyacı gibi çeşitli nedenlerle, İsrail'e yönelik tepki ve kınamalarında suskun kaldı.

dfvbty
İstanbul'da 3 Ağustos'ta düzenlenen gösteride Heniyye suikastı kınandı (AFP)

Abbas, ziyaretinin ilk günü olan 14 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek, 15 Ağustos'ta ise tatilde olduğu için olağanüstü toplanacak olan TBMM’ye hitap edecek. Abbas'ın TBMM’deki konuşması sırasında yabancı ülkelerden ve uluslararası kuruluşlardan temsilcilerin yanı sıra, Gazze'den tedavi için Türkiye'ye gelen yaralı Filistinliler de hazır bulunacak.

TBMM’de duyguların yükselmesi, Ankara sokaklarının İsrail'i protesto etmek için Filistin ve Türk bayrakları taşıyan Filistin destekçileriyle dolması ve iki gün boyunca alınacak sıkı güvenlik önlemlerinin başkenti felç etmesi bekleniyor.

Abbas'ın etkili bir konuşma yapması beklenmese de en azından Filistinliler arasında dayanışmaya dair mesajlar vereceği ve İsrail'den savaşı durdurmasını ve 'iki devletli çözüm' için barış müzakerelerine yeniden başlamasını talep edeceği düşünülüyor. Öte yandan Abbas'ın ziyareti, Erdoğan'a, Filistin politikalarının sadece Hamas'a dayanmadığını gösterme fırsatı verecek ve Filistinlilerin kararlı bir destekçisi olarak Türkiye ve Müslüman ülkelerdeki prestijini arttıracak.

Ancak Abbas'ın ziyareti Hamas ile Türkiye arasındaki ilişkilere zarar vermeyecek. Hamas Hareketi’nin temsilcilerinin Abbas'ın ziyareti sırasında Ankara'da ve TBMM’de hazır bulunmaları bekleniyor. Ancak resmi bir heyetin parçası olarak ya da yeni Siyasi Büro Başkanı Yahya Sinvar'ın adına burada bulunmuyorlar.

Abbas ve Hamas yetkililerinin Ankara’da bir araya gelmesi sürpriz değil, zira Türkiye'nin İsmail Heniyye ve Halid Meşal ile uzun süredir iyi ilişkileri var. Heniyye artık aramızda değil ve Meşal de Hamas’a liderlik etmek üzere seçilmedi.

Türkiye'nin Sinvar ile ilişkileri Heniyye ile olduğu kadar yakın olmayabilir. 7 Ekim saldırısının beyni olan ve İran'a yakınlığıyla bilinen Sinvar yönetimindeki Hamas ile ilişkiler daha karmaşık ve hem kullanılmaya hem de eleştiriye açık olacaktır.

İsrail, Hamas'a göz ucuyla bile bakan herkesi ‘terör destekçisi’ olarak etiketlerken kendisi de şu anda korkunç bir savaş yürütüyor. Netanyahu'nun politikaları onu Filistinlilere karşı bir soykırımcıya dönüştürdü. Aşırı sağcılar ve radikal dinciler, birçok İsraillinin ve Yahudinin karşı çıkmasına rağmen kendi inançlarına göre bir İsrail yaratmaya çalışıyorlar.

İsrail'deki bu kesimin öfkeden gözü hiçbir şey görmüyor. Filistinli tutuklulara yapılan işkence ve hatta tecavüz, aşırı sağcı bakanlar ve destekçileri tarafından etkili bir caydırıcı eylem olarak meşrulaştırılıyor. Uluslararası alanda ise Netanyahu, durumu İran-Hizbullah-Hamas'tan oluşan “şer ekseni” ile İsrail ve Batı arasında bir çatışmaya dönüştürmeye çalışıyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



İsrail ordusundan Gazzelilere kuzeye gitmenin tehlikeli olduğu uyarısı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda bir evin enkazı üzerinde oturan Filistinli kadın (Reuters)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda bir evin enkazı üzerinde oturan Filistinli kadın (Reuters)
TT
20

İsrail ordusundan Gazzelilere kuzeye gitmenin tehlikeli olduğu uyarısı

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda bir evin enkazı üzerinde oturan Filistinli kadın (Reuters)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’nda bir evin enkazı üzerinde oturan Filistinli kadın (Reuters)

İsrail ordusunun Arapça sözcüsü olan Avichay Adraee bugün yaptığı açıklamada, Gazzelileri Gazze Şeridi'nin güneyinden kuzeyine yani Netzarim Koridoru’na doğru gitmemeleri konusunda uyardı. Adraee, ordunun bölgedeki faaliyetleri çerçevesinde böyle bir hareketin ‘tehlikeli olmaya devam ettiğini’ söyledi.

X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada Adraee, ordunun Gazzelileri genel olarak ve özellikle de Netzarim Koridoru’nda konuşlu İsrail askerlerine yaklaşmamaları konusunda uyardığını bildirdi.

Adraee, Hamas'ın pazar günü yürürlüğe giren anlaşmanın tüm maddelerine uyması halinde Gazzelilerin önümüzdeki haftadan itibaren kuzeye dönebileceğini belirtti.

Adraee, Gazze Şeridi'nin güneyinde Refah Sınır Kapısı yakınlarında, Philadelphia (Selahaddin) Koridoru ve İsrail askerlerinin konuşlandığı tüm bölgelere yaklaşmanın tehlikeli olduğunu vurguladı.

Ayrıca önümüzdeki günlerde Gazze Şeridi boyunca uzanan deniz alanında balık tutma ve yüzme konusunda ‘yüksek risk’ olduğunu vurgulayan Adraee, İsrail'in Gazze Şeridi sınırında oluşturduğu tampon bölgeye yaklaşılmaması konusunda da uyarıda bulunarak, bunun ‘son derece tehlikeli’ olduğunu ifade etti.

Batı Şeria’daki bölgelerde operasyonlar sıklaştı

Filistinli kaynaklara göre İsrail askerleri Batı Şeria'daki bölgelerin giriş ve çıkışlarının çoğunda önlemlerini sıkılaştırdı. Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığına göre yerel kaynaklar, işgalci İsrail güçlerinin Ramallah ve el-Bireh çevresindeki güvenlik önlemlerini sıkılaştırırken Atara/Birzeit yolunu beton bloklarla kapattığını belirtti. Kefer Malik yolunu Eriha ve Nablus şehirlerine araçların gidişini engelleyecek şekilde kapatmaları nedeniyle şehre giriş ve çıkışlar yapılamıyor.

Kaynaklara göre İşgalci İsrail ordusu Ramallah'ın kuzeyinde, kuzeybatısında ve doğusunda çok sayıda askeri kontrol noktası oluşturarak, şehrin kuzeybatısındaki Nebi Salih Kapısı kontrol noktasında araçlarda arama ve kimlik kontrolü yaptı. Kuzeybatıdaki Abud köyü girişinde ve kuzeydeki Ein Siniya köyü girişinde kontrol noktası kuran İsrail askerleri, şehrin kuzeyindeki Atara el-Beled kontrol noktasından da geçişleri engelledi.

İsrail güçleri Eriha’ya giriş ve çıkışları kapatmaya devam ederek Eriha’dan çıkışları engelliyor. Ordu ayrıca Ürdün Vadisi'ndeki Teyasir ve Hamra kontrol noktalarındaki askeri önlemlerini sıkılaştırarak araçların geçişini engelledi ve büyük bir araç krizi yarattı. İki kontrol noktasında dünden bu yana Filistinlilerin günlük yaşamlarını olumsuz etkileyen sıkı ve daha önce eşi benzeri görülmemiş önlemler alınıyor.

İsrail ordusu ayrıca Beytüllahim'in güneydoğusundaki el-Menşiye girişinde bir askeri kontrol noktası kurarak araçlarda arama yaptı ve yolcuların kimliklerini kontrol etti, yüzlerce vatandaş ise geçişlerine izin verilmesi için uzun kuyruklarda bekledi. WAFA’nın aktardığına göre el-Menşiye girişi Beytüllahim’in güney kırsalındaki köylerin şehir merkezine ulaşabildikleri tek yol ve İsrail güçleri bu girişi sık sık kasıtlı olarak demir bir kapı ile kapatıyor.

İsrail güçleri, işgal altındaki Kudüs'ün kuzeydoğusundaki Ceb'a Askeri Kontrol Noktası’nı her iki yönde de kapatarak boğucu bir trafik sıkışıklığına neden oldu. Kontrol noktasının çevresindeki engebeli toprak yollardan geçmeye çalışan vatandaşların araçlarına saldıran İsrail askerleri, araçlardan birinin camlarını kırıp anahtarlarına el koydular.