İsraillilerin çoğunluğu Netanyahu'nun Kahire görüşmelerini iptal etmesini bekliyor

General Brik ve Olmert, Philadelphia taleplerini uydurma bir kriz olarak nitelendirdi.

 Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Philadelphia Koridoru'nda duvarın bir bölümünün önünde görülen Filistin bayrağı, Temmuz 2007. (AP)
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Philadelphia Koridoru'nda duvarın bir bölümünün önünde görülen Filistin bayrağı, Temmuz 2007. (AP)
TT

İsraillilerin çoğunluğu Netanyahu'nun Kahire görüşmelerini iptal etmesini bekliyor

 Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Philadelphia Koridoru'nda duvarın bir bölümünün önünde görülen Filistin bayrağı, Temmuz 2007. (AP)
Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Philadelphia Koridoru'nda duvarın bir bölümünün önünde görülen Filistin bayrağı, Temmuz 2007. (AP)

Müzakere ekibinin tüm üyelerini içeren üst düzey bir İsrail heyetinin müzakereleri yeniden başlatmak üzere Kahire'ye gelmesine ve Başbakan Binyamin Netanyahu'nun ABD Başkanı Joe Biden'a esneklik gösterme sözü vermesine rağmen, İsrailli uzmanların çoğunluğu Netanyahu'nun tutumunu değiştirmediğini; müzakereleri sabote etmeye ve iptal etmeye çalışmaya devam edeceğini söyledi. Ancak ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby Washington'da yaptığı açıklamada, mevcut görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini duyurdu. İsrailli bir yetkili de Mısırlılarla son iki gün içerisinde Philadelphia (Selahaddin) Koridoru'nda yürütülen müzakerelerde ilerleme kaydedildiğini bildirdi.

Bu çelişkili açıklamalar ışığında yarın (Pazar) Kahire'de ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman es-Sani, Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kâmil ile İsrail ve Mısır'dan üst düzey yetkililerin katılacağı bir ‘müzakere zirvesi’ düzenlenmesi bekleniyor.

Görsel kaldırıldı.Dün (Cuma) meydana gelen patlamanın ardından Gazze üzerinde yükselen dumanlar (Reuters)

Üst düzey bir İsrailli yetkili, İsrail'in Hamas'ın İsrail haritalarına yanıt vermesini ve yarın müzakerelere katılmayı kabul etmesini umduğunu, böylece arabulucuların iki taraf arasında gerçek zamanlı olarak hareket edebileceğini ve bir anlaşmaya doğru ilerleyebileceğini söyledi.

Washington'da yaptığı açıklamada, yarınki müzakerelerin tüm tarafları kapsayacağını ifade eden Kirby, herkesin müzakereleri olumlu bir sonuca ulaştırma niyetiyle geldiğini vurguladı.

Netanyahu ve eşi Sara dün, Hamas'ın esaretinden kurtulan ve yakınları halen Gazze'de tutulan bazı kaçırılmış kadınlarla bir araya geldi. Netanyahu görüşmede, esirleri geri getirmek için her şeyi yapacağına söz verdi. Kaçırılan Ohad Ben Ami'nin kızı Ella Ben Ami, toplantıdan sonra bir anlaşmaya varma olasılığı hakkında şunları söyledi: “İçimde bunun yakın zamanda gerçekleşmeyeceğine dair ağır ve zor bir his var. Babamın, esaret altındaki kızların ve herkesin hayatı için endişeleniyorum.”

Esir Sasha Trubanov'un annesi Lena Trubanov ise toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, “Başbakanla uzun bir süre görüştük ve tüm acılarımızı dile getirdik. Umarım bizi dinlemişlerdir. Netanyahu gözlerimin içine baktı ve oğlumu ve tüm akrabalarımı sağ salim eve getirmek için elinden geleni yapacağını söyledi. Bu toplantıdan, girdiğimden biraz daha fazla umutla çıktım. Umarım beni tekrar hayal kırıklığına uğratmazlar” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.İsrail-Gazze sınırı üzerinde bir İsrail askeri helikopteri, 23 Ağustos 2024. (Reuters)

Topraklarımızda Özgürüz Hareketi’ne göre bu akşam (Cumartesi) İsrail genelinde yaklaşık 80 yerde gösteriler düzenlenmesi bekleniyor. Ana gösteri Tel Aviv'de gerçekleşecek. Hareketten yapılan açıklamada, “Gösteriler, takas anlaşmasını desteklemek ve seçim tarihi belirlemek için bir çağrıdır” denildi.

İsrail'deki çoğu uzman, Netanyahu'nun niyetine şüpheyle yaklaşıyor ve onu savaşın alevlerini canlı tutmak ve iktidarda kalmasını sağlamak için anlaşmayı kasıtlı olarak sabote etmekle suçluyor. Yedek orduda general olan Itzhak Brik, savaşın başlangıcından bu yana Netanyahu ile yaptığı altı görüşmeden sonra, onun bir anlaşma istemediğine ikna olduğunu söyledi. Brik, “Altı ay önce Philadelphia Koridoru hakkında uzun uzun konuştuk ve hikâyeyi bildiğini ama umursamadığını açıkça gördük. Sina ile Gazze Şeridi arasındaki tünellerin çok az olduğunu ve İsrail için bir güvenlik tehdidi oluşturmadığını biliyor. Güvenlik zafiyetlerini gidermek için pek çok başka ve daha iyi çözüm var. Ancak Netanyahu bunların hiçbirini istemiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Eski Başbakan Ehud Olmert de Netanyahu'nun esirlerin geri dönmesini istemediğini söyledi. Olmert, “Önümüzdeki hafta ve muhtemelen sonraki haftalarda da devam etmesi beklenen son müzakerelerde anlaşmaya varılması ihtimali yok. Muhtemelen müzakereler zaman içinde kısıtlanmadan devam edecek ya da bir noktada patlayacak. Güneyde ve muhtemelen şiddetli çatışmaların devam ettiği kuzeyde yeni bir askeri operasyon turuyla sona erecek. Sonunda Hizbullah'ın uzun menzilli roket atışları, İsrail'in henüz görmediğimiz ölçekte bir karşılık vermesi ve tam ölçekli bir savaşa dönüşmesi mümkün görünüyor. Netanyahu'nun önceliklerine ve görünüşe göre Yahya Sinvar'ın ihtiyaçlarına hizmet eden tek gelişme bu” ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.Gazze Şeridi-Mısır sınırındaki Selahaddin Koridoru olarak da bilinen Philadelphia Koridoru’nda BM araçları (Arşiv - AFP)

Olmert sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda yaşananlar ne kadar dehşet ve acı verici olsa da savaşı durduracak ve esirleri geri getirecek bir anlaşmaya varmaktan halen çok uzağız. Bunun tek sebebi Hamas, Başbakan, siyaset, Siyonizm, aşırı sağ ve etrafımızı saran tüm kötülükler değil; İsrail toplumunun ne istediğini gerçekten bilmemesi ve ezici çoğunluğun esirlerin tamamını geri getirme arzusu ile bu anlaşma için ödemeye hazır olduğu bedel arasındaki yol ayrımında garip bir şekilde durmasıdır. İsrail toplumunun ne kadar utanç içinde olduğunu anlamak için Şabat günlerinin sonunda kaçırılanları görmek yeterli. Her durumda bu başarısızlığın bedelini ödeyeceğiz.”



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.