Mısırlılar Nefertiti büstünü geri almayı başarabilecekler mi?

Mısırlılar, Nefertiti büstünü Almanya'dan almak için harekete geçti

Berlin Neues Müzesi’ndeki Nefertiti büstü (AFP)
Berlin Neues Müzesi’ndeki Nefertiti büstü (AFP)
TT

Mısırlılar Nefertiti büstünü geri almayı başarabilecekler mi?

Berlin Neues Müzesi’ndeki Nefertiti büstü (AFP)
Berlin Neues Müzesi’ndeki Nefertiti büstü (AFP)

Bundan yaklaşık 111 yıl önce, Mısır’ın Yeni Krallık döneminin MÖ 1353 ve 1336 yılları arasındaki 18’inci hanedanı dönemi hükümdarlarından Firavun Akhenaten'in karısı Kraliçe Nefertiti'nin bugün dünya çapında kadın güzelliğinin sembolü haline gelen büstünün bulunduğu bir kutu Mısır'dan Almanya'ya doğru yola çıktı.

Renkli kireçtaşından yapılmış olan büst, Alman Mısırbilimci Ludwig Borchardt başkanlığındaki bir Alman heyeti tarafından 1912 yılında Tell el-Amarna'daki (bugünkü adıyla Yukarı Mısır’ın Minye bölgesi) kazılar sırasında antik Mısır’da yaşamış heykeltıraş Thutmose'un atölyesinde bulundu.

Yaklaşık 3 bin 500 yıl öncesine MÖ 1345 yılına tarihlenen büst, 47 santimetre yüksekliğinde, yaklaşık 20 kilogram ağırlığında ve Kraliçe Nefertiti'nin başını, boynunu ve omuzlarının bir kısmını gösteriyor.

Mısırlı arkeolog ve eski Tarihi Eserler Bakanı Dr. Zahi Havas, Nefertiti büstünün Almanya'dan geri alınması için bir imza kampanyası başlattığını duyurdu.

Başkent Kahire’nin merkezindeki Amir Taz Sarayı'nda cumartesi günü halka açık bir seminerde konuşan Dr. Havas, eşsiz bir eser olan büstün yolculuğunu, Mısır'dan nasıl çıktığını ve büstün geri alınması için başlattığı kampanyanın detaylarını anlattı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Dr. Havas, “Nefertiti büstünü geri alma işlemlerini başlatabilmem için bir milyon Mısırlıdan bu belgeyi imzalamalarını istiyorum” dedi.

Mısır'dan 1913 yılının eylül ayında çıkarılan büst, Berlin Neues Müzesi'ne yerleştirilene kadar oradan oraya seyahat etti. Şarku’l Avsat’ın bir kopyasına ulaştığı imza kampanyası belgesine göre Mısır büstü geri almak için birçok girişimde bulundu. Belgede, Almanya tarafından 2007 yılında onaylanan ve Mısır tarafından 1973 yılında kabul edilen UNESCO Kültür Varlıklarının Kanunsuz İthal, İhraç ve Mülkiyet Transferinin Önlenmesi ve Yasaklanması İçin Alınacak Tedbirlerle İlgili Sözleşmesi'nin 13b maddesi uyarınca yasadışı yollarla ülkeden çıkarılan kültür varlıklarının gerçek sahiplerine iadesinin mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirilmesi gerektiği belirtiliyor.

Dr. Havas, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Atılacak adımların temelinde, Nefertiti'nin büstünün iadesi için Almanya hükümetine kamuoyu baskısı uygulanması ve heykeli bize iade etmesi için uluslararası topluma çağrıda bulunmak üzere toplu çabalar yer alıyor. Almanya Kültür Bakanlığı’ndan, Prusya Kültür Mirası Vakfı’ndan ve Neues Müzesi yönetiminden bu talebi dikkate almaları ve yanıt vermeleri istenecek. Dünyanın artık bir uyanış içinde olduğuna ve çalınan tarihi eserlerin iade edilmek istendiğine inanıyorum. Fransa Cumhurbaşkanı Macron bile ülkesinin Afrika’nın tarihi eserlerini gasp ettiğini ve bunların iade edilmesi gerektiğini açıkladı” diye konuştu.

Dr. Havas, şöyle devam etti:

“British Museum'daki Rosetta Taşı, Louvre Müzesi’ndeki Zodyak ve Berlin Neues Müzesi'ndeki Nefertiti büstü gibi eşsiz Mısır eserlerinin iade edilmesini ve Büyük Mısır Müzesi’nde sergilenmesini istiyorum.”

Büstün iadesini talep etmeye, heykelin 1924 yılında Berlin'de resmi olarak sergilenmesiyle başlayan Mısır, 1925 yılında Almanya’nın arkeolojik kazılarını yasaklamakla bile tehdit etti. Mısır, bundan dört yıl sonra heykeli başka parçalarla takas etmeyi önerse de Almanya bunu reddetti. Heykel Almanya'da çok popüler ve birçok yerde heykelin resimleri ve posterleri bulunuyor. Hatta Mısır’ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek 1980'li yılların sonlarında Berlin'e gerçekleştirdiği ziyaret sırasında, o dönem basında çıkan haberlere göre heykeli ‘Mısır'ın Berlin Büyükelçisi’ olarak tanımladı.

Dr. Havas, 2011 yılında Mısır'ın Tarihi Eserler Yüksek Konseyi'nin genel sekreterliği görevine getirildiğinde Alman hükümetine bir mektup gönderdi. Dr. Havas, mektubunda büstün iadesini talep ettiğini belirterek “Başbakanın onayını almış olmama rağmen, mektupta onun imzasını istediklerini söylediler” dedi.

Dr. Havas, mektupta şöyle diyor:

“Büyük Mısır Müzesi'nde AM 21300 numarasıyla kayıtlı kireçtaşından Nefertiti büstünün iadesi için resmi bir talepte bulunmak üzere Mısır Hükümeti adına size yazıyorum.”

Resmi düzeyde ise Almanya'nın Kahire Büyükelçisi 2017 yılında dönemin Mısır Tarihi Eserler Bakanı Dr. Halid El-Enani ile yaptığı görüşmede, bakanın kendisini Nefertiti büstünün iadesi konusunda ikna edemediğini ifade etmişti. Alman Büyükelçi, Nefertiti büstünün Almanya'da çok popüler olduğunu belirtti.

Eski Mısır Turizm ve Tarihi Eserler Bakanı Dr. Halid el-Enani, 2020 yılında Almanya'ya gitti ve eserlerin geri alınmasına ilişkin bir açıklamada bulundu. Dr. Enani, o dönemde yaptığı açıklamalarda, Nefertiti büstünün Mısır'dan tartışmalı bir şekilde çıktığını Almanların eşsiz bir heykel parçası olduğu için onu ellerinde tutuklarını söyledi.

Tarihi Eserler Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Dr. Muhammed Abdulmaksud ise “Nefertiti büstünü geri almak için kampanya başlatılmasına övgüde bulundu. Bunun takdire şayan bir çaba olduğunu ifade eden Dr. Abdulmaksud, “Ancak büstü bu şekilde geri almak çok zor. Devletin diplomatik ilişkileriyle ve resmi olarak müdahale etmesi gerekiyor. Bunun yararlı ve daha uygulanabilir olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu. Mısır'ın diplomatik kanallarının, Tarihi Eserler Bakanlığı değil, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, Büyük Mısır Müzesi'nin açılışına ivme kazandırmak için kısa bir süreliğine de olsa yurtdışından önemli parçaların kurtarılması için çalışması gerektiğini vurgulayan Abdulmaksud, ancak bunun diplomatik anlayış ve koordinasyonla yapılmasını önerdi.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.