Trump'a yönelik ikinci suikast girişimi seçimi kazanma şansını etkiler mi?

Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat rakibi Kamala Harris (Reuters)
Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat rakibi Kamala Harris (Reuters)
TT

Trump'a yönelik ikinci suikast girişimi seçimi kazanma şansını etkiler mi?

Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat rakibi Kamala Harris (Reuters)
Cumhuriyetçi aday Donald Trump ve Demokrat rakibi Kamala Harris (Reuters)

Beyaz Saray yarışı son aşamasına girerken eski başkan ve Cumhuriyetçi başkan adayı Donald Trump iki ay içinde ikinci kez dün (pazar) bir suikast girişiminin hedefi oldu.

Girişimin hemen ardından Trump, destekçilerine e-posta göndererek daha fazla para ve bağış toplamalarını istedi. Ancak İngiliz The Times gazetesine göre bu son olayın yaklaşan seçimleri etkileme olasılığı halen şüpheli.

Demokrat aday Kamala Harris son haftalarda çoğu ankette Trump'ın önünde yer alsa da, iki rakip arasında geçen hafta yapılan ve Harris'in zaferi olarak görülen münazaradan sonra bile yarış çok yakın görünüyor.

Dünkü suikast girişiminden sonraki durum, temmuz ortasındaki ilk girişimden sonraki durumdan çok farklı görünüyor. İlk suikast girişiminde Trump kulağından yaralanmış ve saldırı sonrasında yüzünden kanlar akarken yumruğunu kalabalığa doğru kaldırırken görülmüştü. O dönemde hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi taraftaki pek çok gözlemci bu saldırının seçimin sonucunu etkileyeceğini düşünmüştü.

The Economist, yeni bir suikast girişiminin Trump'ın son aylarda travma üstüne travma yaşayan başkanlık kampanyasını olumlu etkileyeceğine inanıyor.

Dergi, Harris'in birkaç gün önce Trump'a karşı yaptığı güçlü münazaranın ardından medyanın ilgisini çekmesinin, medyanın suikast girişimine odaklanmasıyla birlikte daha az yankı bulacağına dikkat çekti.

İngiliz Sky News kanalı ise Trump'ın kampanya ekibinin ‘son suikast girişiminin kendisine sunduğu siyasi fırsatın farkında olduğunu’ düşünüyor.

Kanal tarafından yayınlanan analizde, “Kamala Harris, Trump'ı büyük ölçüde geride bıraktığı münazaranın ardından anketlerde Trump'la arasındaki farkı kapatmış ve hatta bazı kritik eyaletlerde seçmen desteğinde az da olsa öne geçmişti. Medyanın tüm ilgisi bu gelişmeye odaklanmış durumda ve temmuz ayındaki bir önceki suikast girişimi hakkında artık konuşulmuyor. Dolayısıyla bu yeni girişim Beyaz Saray yarışında önemli bir faktör” ifadeleri yer aldı.

Eski başkanlara yönelik suikast girişimleri onlara olan desteği artırdı mı?

The Times'a göre, suikast girişiminden kurtulan eski başkanlar kamuoyu desteğinde geçici bir artış elde etti, ancak bu kısa sürdü.

Ronald Reagan 1981'de Washington DC'deki Hilton Oteli'nden çıkarken bir kurşunla neredeyse öldürülüyordu. Reagan'ın anketlerdeki oy oranı sonraki iki ay boyunca ortalama sekiz puan yükseldi, ancak ABD'nin resesyona girmesiyle birlikte düşmeye başladı ve yılı göreve geldiği zamankinden on puandan fazla daha düşük bir seviyede tamamladı.

1975'te 17 gün içinde iki suikastçının suikast girişimine hedef olan eski Başkan Gerald Ford, saklanmayacağını ya da kamuoyu önüne çıkmayı bırakmayacağını açıkladıktan sonra oy oranlarının mütevazı bir şekilde yükseldiğini gördü. Anketlerdeki oy oranı yaklaşık iki puan yükseldi, ancak bir ay içinde suikast girişiminden önceki seviyenin altına düştü ve bir yıl sonra yeniden seçilemedi.

Önümüzdeki günlerde yapılacak anketler, Trump'a yönelik son suikast girişimin oy oranlarını etkileyip etkilemediğini gösterecek.



Tahran: ABD zenginleştirmenin yasaklanmasında ısrar ederse müzakereler başarısız olur

İslami ve Pezeşkiyan geçen ay nükleer programla ilgili bir sergide santrifüj maketlerinin önünde (İran Cumhurbaşkanlığı)
İslami ve Pezeşkiyan geçen ay nükleer programla ilgili bir sergide santrifüj maketlerinin önünde (İran Cumhurbaşkanlığı)
TT

Tahran: ABD zenginleştirmenin yasaklanmasında ısrar ederse müzakereler başarısız olur

İslami ve Pezeşkiyan geçen ay nükleer programla ilgili bir sergide santrifüj maketlerinin önünde (İran Cumhurbaşkanlığı)
İslami ve Pezeşkiyan geçen ay nükleer programla ilgili bir sergide santrifüj maketlerinin önünde (İran Cumhurbaşkanlığı)

İran, Washington'un Tahran'ın uranyum zenginleştirmesini engellemekte ısrar etmesi halinde ABD ile yürütülen nükleer müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanacağı uyarısında bulundu.

İran Dışişleri Bakanı'nın Siyasi İşler Yardımcısı Mecid Taht Revançi bugün yaptığı açıklamada, Washington'un Tahran'ın uranyum zenginleştirmeyi tamamen durdurmasında ısrar etmesi halinde ABD ile nükleer müzakerelerin ‘hiçbir yere varamayacağını’ söyledi.

ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff dün yaptığı açıklamada, ABD ile İran arasında varılacak herhangi bir anlaşmanın uranyum zenginleştirmenin durdurulmasını da içermesi gerektiğini söyledi. Öte yandan Tahran nükleer programının amaçlarının tamamen barışçıl olduğunu iddia ediyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Revançi, “Zenginleştirme konusundaki tutumumuz net. Bunun vazgeçmeyeceğimiz ulusal bir kazanım olduğunu defalarca vurguladık” dedi.

Revançi sözlerini şöyle sürdürdü: “Zenginleştirme konusunda asla taviz vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Başından beri söylediğimiz gibi, eğer onların pozisyonu sıfır zenginleştirme ise, pratikte işlerin yürümemesi doğaldır.”

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, ülkesinin uluslararası güçlerle ‘anlaşma olsun ya da olmasın’ uranyum zenginleştirmeye devam edeceğini söyledi.

Arakçi X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Eğer ABD, İran'ın nükleer silah elde etmemesini sağlamak istiyorsa, bir anlaşmaya varmak mümkün. Biz bu sonucu sonsuza kadar garanti altına alacak bir çözüme ulaşmak için ciddi görüşmelere hazırız… İran'ın zenginleştirmesi anlaşma olsun ya da olmasın devam edecek” ifadelerini kullandı.

Witkoff dün ABC News'e verdiği demeçte, nükleer zenginleştirme konusunda ABD için net bir kırmızı çizgi olduğunu belirtti. Witkoff, “Yüzde 1 oranında bile zenginleştirmeye izin veremeyiz. Çünkü zenginleştirme nükleer silahlara olanak sağlar. Buraya bir bomba atılmasına izin vermeyeceğiz” şeklinde konuştu.

ABD elçisi Steve Witkoff (Arşiv- APABD elçisi Steve Witkoff (Arşiv- AP

Witkoff olası bir anlaşmanın bu temel üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Bizim açımızdan her şey zenginleştirmeyi içermeyen bir anlaşmayla başlar. Bunu asla kabul edemeyiz.”

İran, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, Rusya, Çin ve ABD ile birlikte 2015 yılında nükleer programına ilişkin bir anlaşma imzalamıştı.

2015 anlaşması uranyum zenginleştirmeyi yüzde 3,67 ile sınırlandırmıştı. Ancak Tahran şu anda askeri kullanım için gerekli olan yüzde 90'dan çok da uzak olmayan yüzde 60'lık bir seviyede zenginleştirme yapıyor.

Nükleer programının sadece sivil amaçlı olduğunu savunan Tahran, barışçıl amaçlarla uranyum zenginleştirmeye devam etme hakkının ‘müzakere edilemez’ olduğunu vurguluyor, ancak zenginleştirme oranı ve seviyesi konusunda geçici kısıtlamaları kabul etmeye hazır olduğunu söylüyor.

12 Nisan'dan bu yana Washington ve Tahran, Tahran'ın nükleer programına ilişkin olarak on yıl önce imzalanan uluslararası anlaşmanın yerine geçecek yeni bir anlaşma için Umman'ın arabuluculuğunda dört tur görüşme gerçekleştirdi.