İngiltere ve Almanya benzeri görülmemiş bir savunma anlaşması

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (Arşiv- Reuters)
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (Arşiv- Reuters)
TT

İngiltere ve Almanya benzeri görülmemiş bir savunma anlaşması

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (Arşiv- Reuters)
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius (Arşiv- Reuters)

İngiltere Savunma Bakanı John Healey ve Alman mevkidaşı Boris Pistorius bugünLondra'da, Alman uçaklarının İskoçya'daki bir askeri üsten faaliyet göstermesine olanak tanıyacak “tarihi” bir savunma anlaşması imzalayacak.

İngiltere Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, “Trinity House Anlaşması” olarak adlandırılan benzeri görülmemiş anlaşmanın, “artan Rus saldırganlığı ve büyüyen tehditler karşısında ulusal güvenliği ve ekonomik büyümeyi güçlendirmeyi” amaçladığını söyledi. İngiltere ve Almanya arasında türünün ilk örneği olan bu anlaşma, aynı zamanda iki ülke ordularının NATO'nun doğu kanadını güçlendirmek üzere daha sık birlikte eğitim yapmalarını da öngörüyor.

Anlaşma uyarınca Alman P8'leri Kuzey Atlantik kıyılarının korunmasına “katkıda bulunmak” üzere İskoçya'daki Lossiemouth üssünden “periyodik olarak” görev yapacak. Anlaşma ayrıca iki NATO üyesinin, şu anda İngiltere'nin Storm Shadow füzelerinin kapsadığı hedeflerden daha uzağa ulaşabilecek uzun menzilli saldırı silahları geliştirmek için iş birliği yapmasını öngörüyor.

Anlaşma kapsamında İngiliz çeliğinden top üretmek üzere bir fabrika kurulacak ve bu fabrika 400'den fazla yeni istihdam yaratacak. İngiltere Savunma Bakanı John Healey yaptığı açıklamada, anlaşmanın “Almanya ile ilişkilerimizde bir dönüm noktası olduğunu ve Avrupa'nın güvenliğini önemli ölçüde arttırdığını” belirterek, “Önümüzdeki aylarda ve yıllarda bu yeni iş birliğini geliştireceğiz” ifadelerini kullandı.

Alman Bakan Boris Pistorius anlaşmanın, İngiltere'de 14 yıllık Muhafazakâr iktidarın ve ülkenin Avrupa Birliği'nden çıkışının ardından, “İngiltere ve Almanya'nın yakınlaştığının” kanıtı olduğunu söyledi. Alman Bakan “Avrupa'da güvenliği hafife almamalıyız” uyarısında bulundu.

Pistorius, “Rusya Ukrayna'ya savaş açtı, silah üretimini önemli ölçüde arttırdı ve Doğu Avrupa'daki ortaklarımıza karşı defalarca hibrid saldırılar düzenledi... Bu anlaşma ile NATO müttefiklerinin mevcut ihtiyaçların farkına vardığını gösteriyoruz” dedi.



Çin, insan hakları sicilini eleştirdikten sonra Batı'yı Gazze'deki "yaşanan cehennemi" görmezden gelmekle suçladı

New York'ta BM Genel Kurulu (BM Fotoğrafları)
New York'ta BM Genel Kurulu (BM Fotoğrafları)
TT

Çin, insan hakları sicilini eleştirdikten sonra Batı'yı Gazze'deki "yaşanan cehennemi" görmezden gelmekle suçladı

New York'ta BM Genel Kurulu (BM Fotoğrafları)
New York'ta BM Genel Kurulu (BM Fotoğrafları)

Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer 13 ülke dğn Birleşmiş Milletler'de Çin'i Sincan ve Tibet'teki insan hakları ihlalleri iddiaları nedeniyle eleştirirken, Pekin de onları Gazze Şeridi'ndeki “cehennemi” görmezden gelmekle suçladı.

Çin'in Uygurlara ve diğer Müslümanlara yönelik muamelesine ilişkin çatışmalar New York'taki BM'de ve Cenevre'deki İnsan Hakları Konseyi'nde sık sık yaşanan bir olay haline geldi. BM iki yıl önce yayınladığı bir raporda, Çin'in Sincan bölgesindeki Uygurları ve diğer Müslümanları “keyfi ve ayrımcı bir şekilde gözaltına almasının” insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini belirtti. Raporda “ciddi insan hakları ihlallerinin” işlendiği ifade edilmişti.

Avustralya'nın BM Büyükelçisi James Larsen BM Genel Kurulu İnsan Hakları Komitesi'nde yaptığı konuşmada, “Çin'i gönüllü olarak üstlendiği uluslararası insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmeye ve BM'nin tüm tavsiyelerini uygulamaya çağırıyoruz. Buna, hem Sincan'da hem de Tibet'te keyfi olarak gözaltına alınanların serbest bırakılması ve kayıp aile üyelerinin akıbetinin ve nerede olduklarının acilen açıklığa kavuşturulması da dahildir” ifadelerini kullandı.

James Larsen, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Almanya, İzlanda, Japonya, Litvanya, Hollanda, Yeni Zelanda, Norveç, İsveç ve İngiltere adına konuştu.

Pekin, Uygurlara kötü muamele yapıldığı iddialarını uzun zamandır kesin bir dille reddediyor. Çin'in BM Büyükelçisi Fu Cong dün yaptığı açıklamada, Batılı ülkeler grubunu “çatışmayı kışkırtmak için yalanlara” başvurmakla suçladı. “Bu yıl komitede en çok dikkat çekmesi gereken insan hakları durumu şüphesiz Gazze'dir. Avustralya ve ABD, diğer birkaç ülkenin yanı sıra, barışçıl ve sakin Sincan'a yönelik saldırılar ve karalama kampanyaları başlatırken, bu cehennem hayatını küçümsediler” dedi.

Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) militanları 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'e saldırarak 1.200 kişiyi öldürdü ve yaklaşık 250 kişiyi kaçırdı. ABD'nin müttefiki olan İsrail, Gazze'ye karşı başlattığı saldırılarda 42.000'den fazla kişinin öldüğünü ve 2,3 milyonluk Gazze nüfusunun neredeyse tamamının yerinden edildiğini açıkladı.

Fu, eğer Gazze'deki ölü sayısı "bazı Batılı ülkelerin vicdanını uyandırmaya yetmiyorsa, o zaman onların Müslümanların insan haklarını korudukları iddiası en büyük yalandan başka bir şey değildir" dedi. Bağımsız BM insan hakları uzmanları geçen ay Batılı ülkeleri Gazze'deki eylemlerine rağmen İsrail'i desteklemekle eleştirmişti.

ABD Büyükelçi Yardımcısı Lisa Carty komiteye yaptığı açıklamada, Washington'un Gazze'de derhal ateşkes sağlanması, Hamas'ın elindeki rehinelerin derhal serbest bırakılması ve İsrail'in bölgeye daha fazla yardım girmesine izin vermesi çağrısında bulunduğunu söyledi. Carty, “Sincan'da (Çin tarafından) devam eden zulümleri, Tibetlilere yönelik baskıları ve Hong Kong'daki demokratik kurumlara yönelik kısıtlamaları kınamaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Pakistan'ın BM Büyükelçisi Munir Akram, 80 ülke adına İnsan Hakları Komisyonu'na Sincan, Hong Kong ve Tibet ile ilgili konuların Çin'in iç meselesi olduğunu belirten bir açıklama okudu. Grup ayrıca insan haklarının siyasallaştırılmasına ve çifte standarda karşı olduğunu belirtti.

Avustralya Büyükelçisi Larsen, “Hiçbir ülkede mükemmel bir insan hakları sicili yoktur. Ancak hiçbir ülke insan hakları yükümlülüklerinin adil bir şekilde incelenmesinden muaf değildir. Hepimizin yararına olan ve tüm devletlerin sorumluluk taşıdığı uluslararası insan hakları yükümlülüklerine zarar vermemeliyiz” ifadelerini kullandı.