ABD’deki Müslüman topluluklar ile Trump arasındaki uzlaşının arkasında hangi gizli güdüler var?

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

ABD’deki Müslüman topluluklar ile Trump arasındaki uzlaşının arkasında hangi gizli güdüler var?

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İsa en-Nehari

ABD’de Cumhuriyetçi Parti, 1970'li ve 1980'li yıllar boyunca çalışma hayatı, ticaret ahlakı ve ailenin istikrarı gibi değerlere sahip olması nedeniyle ABD'ye gelen Müslüman göçmenlerin gözdesiydi. Washington Post gazetesine göre 2000 yılındaki Başkanlık seçimlerinde Müslümanların yaklaşık yüzde 70'i George W. Bush'a oy verdi.

Ancak Müslüman toplulukların tutumlarındaki en önemli değişim, Müslümanların kendilerini gözetim altında ve şüphe oklarının hedefinde olduklarını hissettikleri, Cumhuriyetçilerin onları şüpheli ve hatta Amerikan karşıtı olarak tanımlayan söylemlerinin arttığı 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra yaşandı. Öfke, 2009 ve 2012 seçimleri sırasında zirveye ulaşırken pek çok Müslüman, kendilerini mavi bir seçmen bloğuna dönüştürmek için kollarını açan Demokrat Parti'yi desteklemeye yöneldi. Donald Trump 2017 yılında Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkeleri hedef alan seyahat yasağıyla bu uçurumu daha da derinleştirdi.

Husumetten desteğe

Ancak adı Müslümanlara getirdiği yasaklarla anılan adam 2024 yılındaki başkanlık seçimleri sırasında onlara elini uzattı ve onlar da buna karşılık verdi. Bu durum iki eğilimi yansıtıyor. Bunlardan birincisi, Müslümanların Joe Biden yönetiminin politikaları karşısında artan hayal kırıklığı, ikincisi ise Trump'ın kazanmak için özellikle Michigan gibi kararsız bir eyalette bu seçmenlere hitap etmesinin gerekiyor olması.

Trump cumartesi günü, Michigan'daki Arap ve Müslüman toplulukların liderleriyle birlikte, eyalette bulunan Büyük Camii'nin vaizi Yemen asıllı ABD vatandaşı Bilal ez-Zuheyri'nin önderliğinde Cumhuriyetçi Parti’nin adayına desteklerini açıklamak üzere düzenlenen bir seçim mitingine katıldı.

Bu hamle öncesinde Trump’ın seçim kampanyası ekibi, damadı Jared Kushner ve Lübnan asıllı Arap İşleri Koordinatörü Massad Boulos tarafından yönetilen Arap ve Müslüman topluluklarla çeşitli toplantılar gerçekleştirildi. Trump 11 Ekim'de Müslüman topluluğun bazı liderlerini 20 dakikalık özel ve kapalı kapılar ardında gerçekleşen bir toplantıya davet etti. Ardından 26 Ekim’de Trump ile Michigan’da bölgenin Müslüman topluluklarını temsil eden imamlar ve Amerikan İslam merkezlerinin başkanlarından oluşan bir heyet arasında bir başka toplantı yapıldı. Bu toplantı sırasında Michigan'daki Büyük Cami'nin vaizi beş talepte bulundu.

Müslümanlar ne istiyor?

Michigan'daki Müslüman toplulukların temsilcisi Zuheyri, Trump ile görüşmesinde “Sizden Ortadoğu ve Ukrayna'daki savaşlara, özellikle de Gazze'de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu on binlerce masum insanın ölümüne neden olan savaşa son vermenizi ve adınızın tarihe savaşları başlatan değil, durduran başkan olarak geçmesini istiyoruz” dedi.

Gazze’deki savaş, Başkan Joe Biden'ı İsrail'in binlerce Filistinli sivili öldüren askeri operasyonlarını sürdürmesine olanak sağlamakla suçlayan Müslüman toplulukların tepkisini çekerken çok sayıda Müslüman ve Arap, şimdiden Başkan'a verdikleri desteği gözden geçirmeye başladı. Şarku’l Avsat’ın  Pew Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir anketten aktardığı verilere göre Müslümanların sadece yüzde altısı ABD'nin Filistin ve İsrail konusundaki tutumunun dengeli olduğuna inanıyor.

Ancak Müslüman toplulukların Trump'ı desteklemesine yol açan tek sebep savaşların sona erdirilmesi talebi değil, bir diğer talep olan aile değerlerinin korunması da bu destekte büyük rol oynuyor. Bazı Müslümanlar Demokrat Parti'nin LGBT gündemini sürdürme konusunda çok ileri gittiğine inanıyor. Başkan yardımcılığına aday gösterilmeden önce Kongre'nin ilerici kanadının en önde gelen seslerinden biri olan Kamala Harris'in Cumhuriyetçi Partiyi aşırı sola götürebileceğine dair bazı korkular hakim.

Müslüman topluluklar tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Çocukları, okul müfredatında masumiyetlerini etkileyebilecek ve doğal gelişimlerini engelleyebilecek etkilerden korumanın gerekli olduğuna inanıyoruz. Müfredatın ulusumuzun dört bir yanındaki ailelerin paylaştığı temel değerlere saygı göstermesini ve çocuklarımızın yararını gözetmesini sağlayacak politikaları destekliyoruz.”

Müslüman topluluklar ayrıca Trump'a, kazanması halinde, bir sonraki yönetimde kendilerini temsil edenlerin sayısının artırılması ve üst düzey makamlarda yer almaları çağrısında bulundu.

ABD’de 2023 yılı itibariyle, tamamı Demokrat Parti’de olmak üzere sadece dört Amerikalı Müslüman Kongre'ye seçildi. Şu an üç Müslüman, Temsilciler Meclisi'nde görev yapıyor.

Trump'ı İslamofobiye karşı sağlam bir duruş sergilemeye çağıran Zuheyri, İslam dini hakkında medyada yer alan haksız ve yanlış haberleri, Trump'ın en çok haksızlığa uğrayan başkanlardan biri olarak maruz kaldığı durumla karşılaştırdı. Zuheyri, Müslümanların en haksız şekilde temsil edilen azınlıklardan biri olduğunu ve medyanın hem Müslümanlar hem de Trump ile ilgili yanılgılar yaydığı için bu durumu paylaştıklarını söyledi.

Bu görüşmenin ardından Trump, Detroit dışında Müslüman toplulukların temsilcileriyle birlikte mitingde boy gösterdi ve bölgedeki bir grup imamla görüştüğünü söyledi. ‘Savaşları sona erdireceği ve Ortadoğu'ya barış getireceği’ için Müslüman seçmenlerin desteğini hak ettiğini vurgulayan Trump, “Onların tek istediği de bu” dedi.

Trump’ın önünde bir meydan okuma

Müslüman topluluklardan aldığı bu desteğe rağmen, Biden'ın göreve geldikten hemen sonra iptal ettiği ve Müslümanlar tarafından sıcak karşılanan seyahat yasağını, yeniden yürürlüğe koyacağını açıklayan Trump, geçtiğimiz eylül ayında yasağı Gazze'den gelen mültecilerin ABD'ye girişini engelleyecek şekilde genişleteceğini söylemişti. Antisemitizmle mücadele konulu bir etkinlik sırasında, seçimler öncesinde Yahudi seçmenlere ulaşma çabalarını güçlendirmeye çalışırken, yasağı Gazze'den gelen mültecilerin ABD'ye girişini engelleyecek şekilde genişleteceğini ifade etti. Bu çelişki, özellikle de İsrail'in sadık bir destekçisi olduğu ve Kudüs'ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığı düşünüldüğünde Trump'ın Müslümanlara hitap etmekle İsrail'i desteklemek arasında denge kurmakta ne kadar zorlandığını gösteriyor.

Kıyasıya rekabet

Michigan'daki Müslüman topluluklar, Trump'ın aralarındaki kazanımlarını pekiştirdiği eyaletin toplam nüfusunun yaklaşık yüzde 2,4'ünü temsil ediyor. Michigan, ABD'de seçimi belirleyecek yedi kararsız eyaletten biri olarak biliniyor. Yaklaşık 8.4 milyon kayıtlı seçmeni ve kazanmak için gereken 270 Seçiciler Kurulu oyunun 15'ine sahip olan eyalet, aynı zamanda Pennsylvania ve Wisconsin'in yanı sıra ‘mavi duvar’ diye adlandırılan Demokrat Parti'ye oy verme alışkanlığı edinmiş 18 eyaletten biri.

Trump, başkanlık seçimlerine dokuz gün kala New York'un ikonik Madison Square Garden'ında destekçilerini toplarken Harris de kritik öneme sahip Pennsylvania eyaletinde seçmenlerini harekete geçirmeyi planlıyor.

İki aday, ABD'deki en bölücü seçim mücadelelerinden birinde seçmenleri ikna etmeye çalışırken anketler, 5 Kasım'daki oylama öncesinde adayların yarışta başabaş olduklarını gösteriyor. Trump'ın kendi memleketi olan ve Demokratların güçlü kalesi olarak bilinen New York'ta 20 bin kişi kapasiteli Madison Square Garden'da düzenleyeceği mitingin medyada geniş yankı uyandırması bekleniyor.



Mısır Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı: İsmailiye'de doğalgaz boru hattı kazasında iki kişi öldü, altı kişi yaralandı

Mısır'da bir gaz boru hattının patlamasına ilişkin olayın arşiv fotoğrafı (AFP)
Mısır'da bir gaz boru hattının patlamasına ilişkin olayın arşiv fotoğrafı (AFP)
TT

Mısır Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı: İsmailiye'de doğalgaz boru hattı kazasında iki kişi öldü, altı kişi yaralandı

Mısır'da bir gaz boru hattının patlamasına ilişkin olayın arşiv fotoğrafı (AFP)
Mısır'da bir gaz boru hattının patlamasına ilişkin olayın arşiv fotoğrafı (AFP)

Mısır Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı dün İsmailiye ilininEbu Sultan ilçesindeki Beluf Doğalgaz Boru Hattı Kompleksi’nde bakım çalışmaları sırasında bir kaza meydana geldiğini ve kazada iki kişinin hayatını kaybettiğini, altı kişinin de yaralandığını duyurdu.

Bakanlık tarafından yazılı olarak yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Saat 18:40'ta Süveyş Petrol Bölgesi'ne İsmailiye ilinin Ebu Sultan ilçesindeki Beluf Doğalgaz Boru Hattı Kompleksi’nde yüksek bir patlama sesi duyulduğu yönünde bir ihbar geldi. Acil durum ekipleri hemen olay yerine sevk edildi. Kazanın, doğalgaz hattının bakım için hazırlanması sırasında yapılan rutin çalışmalar sırasında meydana geldiği tespit edildi.”

Bakanlık, kazanın meydana geldiği bölümün çalışmalar başlamadan önce tamamen boşaltıldığını, yani ‘kaza anında doğalgaz bulunmadığını’ açıkladı. Açıklamaya göre teknik ekipler olay yerine vardıklarında, iletim tuzağının kaynak noktasından hat ile ayrıldığını tespit etti.

Kazada iki kişi hayatını kaybetti, altı kişi yaralandı ve yaralılar Fayed Genel Hastanesine kaldırıldı.

Bakanlık, bu bölgedeki boru hattında gaz bulunmadığı için olayın doğalgaz tedarikini etkilemediğini vurguladı.


Lübnan: Şiilerin kaos yaratma ya da kabineyi boykot etme gibi bir planı yok

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, İmam Musa es-Sadr'ın kayboluşunu anma töreninde konuşurken (Meclis Başkanlığı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, İmam Musa es-Sadr'ın kayboluşunu anma töreninde konuşurken (Meclis Başkanlığı)
TT

Lübnan: Şiilerin kaos yaratma ya da kabineyi boykot etme gibi bir planı yok

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, İmam Musa es-Sadr'ın kayboluşunu anma töreninde konuşurken (Meclis Başkanlığı)
Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, İmam Musa es-Sadr'ın kayboluşunu anma töreninde konuşurken (Meclis Başkanlığı)

Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, ülkedeki silahların akıbeti konusunda iş birliğine ve tartışmaya açık olduklarını söyledi. Öte yandan Şarku’l Avsat’a konuşan bakanlık kaynakları, Şii İkilisi’den (Emel Hareketi ve Hizbullah) bakanların, ordunun komuta kademesi tarafından hazırlanan ve devletin tüm topraklar üzerinde otoritesini genişletmek amacıyla silahların devletle sınırlandırılması kararını uygulamaya koymayı amaçlayan planı görüşmek üzere önümüzdeki cuma günü yapılacak kabine toplantısına katılmayacaklarını ve Hizbullah'ın toplantıya karşı sokakları harekete geçirme niyeti olmadığını belirttiler.

Meclis Başkanı Berri, Musa es-Sadr ve iki arkadaşının kayboluşunu anma töreninde yaptığı konuşmada ‘kötü niyetli zihinlerin, ülkeyi ve halkını özgürleştiren, onurunu ve ulusal egemenliğini koruyan direnişin silahlarından daha tehlikeli olduğunu’ söyledi.

Berri sözlerine şöyle devam etti:

“Bu inkara rağmen, Lübnan olarak gurur ve onur kaynağımız olan bu silahların akıbetini, anayasa, görev yemini, (Başbakan Nevvaf Selam hükümetinin) bakanlar kurulu bildirisi ve uluslararası yasalar ve sözleşmeler çerçevesinde sakin ve uzlaşmacı bir diyalog içinde tartışmaya açık olduğumuzu yineliyoruz.”


Netanyahu: Husilerle olan çatışma yeni bir aşamaya geçti

İsrail tarafından Husilerin kontrolündeki Sana'daki bir benzin istasyonuna düzenlenen hava saldırısını yarattığı hasar (EPA)
İsrail tarafından Husilerin kontrolündeki Sana'daki bir benzin istasyonuna düzenlenen hava saldırısını yarattığı hasar (EPA)
TT

Netanyahu: Husilerle olan çatışma yeni bir aşamaya geçti

İsrail tarafından Husilerin kontrolündeki Sana'daki bir benzin istasyonuna düzenlenen hava saldırısını yarattığı hasar (EPA)
İsrail tarafından Husilerin kontrolündeki Sana'daki bir benzin istasyonuna düzenlenen hava saldırısını yarattığı hasar (EPA)

Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi dün yaptığı konuşmada, İsrail’in perşembe günü Sana'ya düzenlediği saldırısında Husi başbakanı ve bazı bakanların öldürülmesine misilleme olarak Husilerin İsrail'e karşı füzeler, insansız hava araçları (İHA) ve deniz ablukası ile operasyonlarını yoğunlaştıracağına söz verdi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise perşembe günü Yemen’e düzenlenen saldırıda olanların ‘sadece başlangıç’ olduğunu söyledi.

Netanyahu, İsrail'in Güvenlik İşleri İçin Küçültülmüş Bakanlar Kurulu (KABİNET) toplantısı sırasında yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun ‘Husi hükümetinin ve üst düzey askeri liderlerinin çoğunu ortadan kaldırdığını ve bunun sadece başlangıç olduğunu’ belirterek İsrail’in Husileri hedef almaya devam edeceğini vurguladı.

Geçtiğimiz perşembe günü Sana’ya gerçekleştirilen hava saldırılarıyla ilgili açıklamasında, bu saldırıların Husilerle çatışmada ‘yeni bir aşamanın başlangıcı’ olduğunu söyleyen Netanyahu, hava saldırısının Sana'da bir araya gelen ve Husi lider Abdulmelik el-Husi’nin konuşmasını dinleyen üst düzey Husi liderlerini hedef aldığını belirtti. Netanyahu, operasyonda Husi hükümetinin bakanları ve üst düzey komutanlarının da öldürüldüğünü doğruladı.

Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi, televizyon ekranlarında yaptığı konuşmada, öldürülen bakanların ‘sivil alanlarda çalışan bakanlar’ olduğunu, savunma ve içişleri bakanlarının İsrail saldırısından sağ kurtulduğunu açıkladı. İsrail’e karşı askeri, güvenlik, siyasi, ekonomik ve medya alanlarında bu kutsal savaşın devam edeceğinin altını çizen Abdulmelik el-Husi, “Füzeler, İHA’lar ve deniz ablukası ile askeri operasyonlarımız, istikrarlı ve giderek yoğunlaşan bir şekilde düşman İsrail’i hedef almaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.