Hizbullah İsrail'e karşı dengesini yeniden kazanmaya mı başlıyor?

İranlı “uzmanlar” sahayla yeniden bağlantı kurduktan ve savaşçıları değiştirdikten sonra çatışmaları yönetiyorlar

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerindeki binaları hedef aldığı yerin yakınlarında duran bir Hizbullah bayrağı (AFP)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerindeki binaları hedef aldığı yerin yakınlarında duran bir Hizbullah bayrağı (AFP)
TT

Hizbullah İsrail'e karşı dengesini yeniden kazanmaya mı başlıyor?

İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerindeki binaları hedef aldığı yerin yakınlarında duran bir Hizbullah bayrağı (AFP)
İsrail'in Beyrut'un güney banliyölerindeki binaları hedef aldığı yerin yakınlarında duran bir Hizbullah bayrağı (AFP)

Şii İkilisi’ne (Hizbullah-Emel Hareketi) yakınlığıyla bilinen Lübnanlı bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Hizbullah'ın Lübnan'ın güneyindeki çatışmalarının İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) uzmanları tarafından yönetildiğini açıkladı. Ancak İranlı unsurların çatışmalarda yer almadığını söyledi.

Kaynak, Lübnan'da savaşmak üzere İranlı gönüllülerin bulunduğuna dair Batı medyasında yer alan haberlerle ilgili bir soruya, “Bu konuda söylenenlerin hiçbir dayanağı yok” yanıtını verdi.

Kaynak sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu doğru olsa, çatışmada sadece Şii İkilisi’nden savaşçıların öldürülmüş olması mümkün olabilir mi? Bu doğru olsa bazıları sadece Hizbullah'ın faaliyetlerini araştıran ve güneydeki savaşların ilerleyişini takip eden, büyük ülkelerden çok sayıda istihbarat servisinin bulunduğu bir ülkede herhangi bir İranlının ölümü gizlenebilir mi?”

Ancak ‘Hizbullah’ın üst düzey askeri komutanlarıyla birlikte savaşların yürütülmesini denetleyen’ DMO ‘uzmanlarının’ sahadaki varlığını kabul eden kaynak, “Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, Yürütme Konseyi Başkanı Haşim Safiyuddin ve İslami Direniş'in diğer üst düzey komutanları İsrail tarafından suikasta uğradıklarında yanlarındayken ölen uzmanların isimlerini saklamıyoruz” ifadelerini kullandı.

rev
İsrail'in Merciyun Bölgesi’ni hedef alan hava saldırıları sonrası yükselen dumanlar (Reuters)

Kaynak, “İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 1701 sayılı kararının uygulanmasına yönelik koşullarını dayatmak amacıyla, Litani Nehri’nin güneyine ve kuzeyine doğru uzantısını silah zoruyla kontrol etmesine, güneyi nüfusundan arındırmasına ve yakılmış bir toprağa dönüştürmesine olanak tanıyan bir oldu-bitti dayatmak için İsrail'in kuzeyine bakan cephe hattı boyunca köyleri ve kasabaları yıkmaya ve buldozerlerle yerle bir etmeye devam ettiği sürece son söz her şeyden önce sahada olmaya devam edecek” diyerek çatışmalara siyasi çözüm şansının azaldığını ima etti.

Şarku’l Avsat’a konuşan kaynak, “Hizbullah, İsrail'le savaşının genel gidişatına ilişkin bir değerlendirme yaptı. Komuta kademesi, savaşta taraflar arasında dengesizliğe yol açan hataların üstesinden gelmeyi başardı. Geçtiğimiz haftanın son günlerinde İsrail ordusuna daha eşi ve benzeri görülmemiş kayıplar verdirme konusunda ilerleme kaydederek sahadaki dengesini yeniden kazanmaya başladı” diye konuştu.

Kaynak, şunları söyledi:

“Hizbullah ayrıca merkezi operasyon odası ile İsrail'le cephe hattında konuşlanmış grupları arasındaki iletişim eksikliğinden kaynaklanan dengesizliği de düzeltti. Cephe hattında konuşlanan grupların çoğunu Rıdvan Gücü’nden birimlerle değiştirerek savaşın ilk haftalarındaki insani kayıpları en aza indirmek için arka hatlardaki konumlarını güçlendirdi.”

Gelişmiş füze silahları

Hizbullah’ın komuta kademesinin, savaşçılarına çeşitli gelişmiş füze silahları sağladığını ve böylece bu hatlardaki gelişmiş silahlarla donatılmış grupların, Litani Nehri'ne bakan bölgelerin eteklerinde bulunan stratejik noktaları işgal etmek için girdiklerinde İsrail’in komando birlikleriyle çatışmak için doğru zamanda müdahale edebileceklerini vurgulayan kaynak, Hizbullah’ın çatışmanın gidişatını değerlendirirken boşlukları tespit ettiğini ve bunlara çözümler bulduğunu, böylece İsrail'le karşı karşıya gelebileceğini ve güneyin derinliklerine doğru ilerleyişini durdurabileceğini söyledi.

vrfb
İsrail’in Sur şehrine düzenlediği saldırıda yaralanan bir adamı enkazdan çıkaran kurtarma görevlileri (AFP)

Grupların yeniden konuşlandırılmasına, arka hatlar boyunca güncellenmiş noktalarda yeniden konuşlandırılmalarının eşlik ettiğini belirten kaynak, uyuyan hücrelerin, Lübnan sınırıyla doğrudan temas halinde bulunan İsrail yerleşimlerinin çoğunu hedef almasına izin verecek şekilde güçlendirildiğine dikkati çekerek “Bu da (israil’in) sınır köylerini ve belfelerini buldozerlerle yerle bir etmesinin, Direniş Hareketi’ni ateş altında tutan mevzilerini boşaltması için baskı oluşturmadığı anlamına geliyor” dedi.

Uyuyan hücrelerin harekete geçirilmesi

Uyuyan hücrelerin saflarını yeniden düzenlediğini söyleyen kaynak, “Şimdi ateş güçlerini koruyor, İsrailli komandolarla karşılaşmak ve güneyin derinliklerine nüfuz etmelerini önlemek için gelişmiş pusular kuruyor ve el yapımı patlayıcılar yerleştiriyorlar. Bununla birlikte sınırdaki köylerin ve kasabaların ön hatlarına hücumlarını hafifletmek ve el-Adeyse, et-Tayyibe, Merkaba ve Rab Selasin beldelerinin üst kesimlerindeki Saluki ve Hacir vadilerine bakan tepeleri ve yükseklikleri kontrol altına almalarını engellemek için oralara konuşlanıyorlar” diye konuştu.

Geçtiğimiz haftanın son günlerinde Hizbullah ile İsrail arasındaki çatışmaların, caydırıcılık dengesi durumuna ulaşılmasına yol açacak şekilde arttığını vurgulayan kaynak, İsrail ordusundaki kayıp sayısının artmasının da bunu teyit ettiğini söyledi. Kaynak, Hizbullah gruplarının ‘kolayca aşılamayacak savunmalarla güçlendirildiğini, özellikle de bazılarının ağır kalibreli bombalarla imha edilmesine rağmen hala ayakta olan tünellerin açık olduğunu’ söyledi.

İsrail'in Litani Nehri'nin kuzeyindeki güney kasabalarına yönelik yıkımını Beyrut'un güney banliyölerine ve tüm ilçeleriyle Bekaa'ya kadar genişletmeyi planladığını düşünen kaynak, İsrail’in nüfusunun çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu şehirleri hedef alarak, Hizbullah'a BMGK’nın 1701 sayılı kararın uygulanmasına ilişkin koşullarını kabul etmesi için baskı yapmayı amaçladığını, ancak bunu kendi yöntemleriyle gerçekleştirdiğini belirtti.

“Şiilerin sahip olduğu imkanların vurulması”

İsrail, ticari ve sanayi kuruluşlarını ve nüfusunun çoğunluğunu Şiilerin oluşturduğu büyük şehirlerin büyük bölümünü tahrip ederek ısrarla ekonomik altyapıyı hedef aldığını ve bu durumun durum Nebatiye, Sur, güney banliyöleri ve Baalbek için de geçerli olduğunu belirten kaynak, bunun, İsrail'in Şiilerin ekonomisini vurma ve kontrol edilemez çatışmalar yaratacak şekilde ev sahipleriyle yerinden edilenleri karşı karşıya getirmek için karma bölgelere göçü en üst düzeye çıkarma planı bağlamında gerçekleştiğini söyledi.

vfeb
İsrail’in Lübnan'ın güneyindeki Haret Sayda'ya düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği yerin yakınlarında duran iki Lübnan askeri (AFP)

Dolayısıyla güneydeki savaş sahnenin merkezinde yer almaya devam ederken İsrail ile Lübnan arasında arabulucu konumundaki ABD Başkanı Joe Biden'ın Kıdemli Danışmanı Amos Hochstein, önceki ziyaretlerinin aksine, ateşkese vararak ve orduyu, silahların Lübnan devletine münhasır olması şartı temelinde BMGK’nın 1701 sayılı kararının tüm hükümleriyle uygulanmasına hazırlanmak üzere konuşlandırarak savaşı sona erdirmenin yolunun açık olduğu iyimserliğiyle Tel Aviv'den Beyrut'a gelmediği sürece son sözü sahanın söyleyeceği açık.

Kaynak, son olarak “İsrail'le caydırıcılık dengesini yeniden kurduktan sonra Hizbullah'ın sahada ne kadar dayanabileceğini test etmeye başlayan bu savaş, Lübnan'daki tüm etkileri ve yansımalarıyla olduğu gibi mi devam edecek?” şeklinde konuştu.



Suriye'deki yeni yönetimin lideri Faruk eş-Şara ile görüştü ve ulusal diyalog çağrısı yaptı

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
TT

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Faruk eş-Şara ile görüştü ve ulusal diyalog çağrısı yaptı

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera (Telegram)

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera, bugün devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in iktidarının son yıllarında siyaset dışına itilen eski başkan yardımcısı Faruk eş-Şara ile bir araya geldi ve onu ulusal diyalog konferansına katılmaya davet etti.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Faruk'un kuzeni Mervan eş-Şara, “Ahmed eş-Şera Şam'a girdiği ilk günlerden itibaren Faruk eş-Şara'yı Şam'daki evinde ziyaret etti ve onu yakında düzenlenecek ulusal diyalog konferansına katılmaya çağırdı. Kuzenim Faruk bu daveti kollarını açarak kabul etti. Tesadüfe bakın ki kuzenim en son 2011 yılında Sahara Otel'de düzenlenen ulusal diyalog konferansına katılmıştı ve bundan sonra ilk kez önümüzdeki ulusal diyalog konferansına katılacak” ifadelerini kullandı.

Hdhh
Eski Suriye Devlet Başkan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Faruk eş-Şara şair Hadi Danyal ile birlikte (Facebook)

Faruk eş-Şara, yirmi yılı aşkın bir süre boyunca Suriye'nin dış politikasını şekillendiren ana sütunlardan biri oldu. Deneyimli siyasetçi, 1984 yılında merhum Devlet Başkanı Hafız Esed döneminde dışişleri bakanı olarak görev yaptı ve oğlu Beşşar 2000 yılında iktidara geldiğinde de bu görevde kaldı.

2006'da başkan yardımcısı olarak atandı ve Esed karşıtı protestoların patlak vermesinden aylar sonra 2011'de Şam'daki Sahara Otel'de düzenlenen ulusal diyalog konferansına başkanlık etti. Konferans sırasında eş-Şara çatışmaya siyasi bir çözüm bulunması çağrısında bulunan açıklamalar yaptı ve ardından uzun bir süre siyaset sahnesinden kayboldu.

Kuzeni, şimdi 86 yaşında olan Faruk eş-Şara'nın ‘ev hapsinde tutulduğunu, şoförü ve özel korumasının Esed rejiminden kaçma girişimini kolaylaştırmak suçlamasıyla hapse atıldığını ve geçen süre boyunca Şam'dan ayrılmasına izin verilmediğini’ söyledi.

Kdjkd
 (sağdan sola) Faris Buiz, Refik Hariri, Faruk eş-Şara, İlyas el-Heravi, Abdulhalim Haddam ve Gazi Kenan (Getty Images)

Mervan, “Kuzenimin sağlığı iyi ve şu anda Beşşar'ın 2000'den bugüne kadarki tüm yönetim dönemini anlatan bir kitap yayınlamaya hazırlanıyor” dedi.

Protestoların başlangıcından bu yana Faruk eş-Şara, mevcut rejime olan sadakati ile protestoların fitilinin ateşlendiği memleketi Dera'ya olan bağlılığı arasında kaldıktan sonra arabulucu rolü oynamayı teklif etti.

Cenaze törenlerinde ya da kişisel bir ziyaret sırasında nadiren görünmesi dışında 2011'den bu yana medya objektiflerinde ve resmi toplantılarda yer almadı.

Ailenin soyağacı tarihçisi olduğunu ifade eden Mervan, Ahmed ve Faruk eş-Şara'nın uzaktan akraba olduklarını belirterek şunları söyledi: “Biz aslında tek bir aileyiz. Ahmed eş-Şera'nın büyükbabasının erkek kardeşi Faruk'un teyzesiyle evli.”

Faruk eş-Şara, Esed'in protestolara yaklaşımıyla ilgili görüş ayrılıklarını kamuoyuna açıklayan tek yetkiliydi.

Aralık 2012'de Lübnan gazetesi el-Ahbar'a verdiği bir röportajda, Esed'in ‘nihai zafere ulaşana kadar olayları askeri yollarla çözme arzusunu gizlemediğini’ belirten Faruk eş-Şara, “Muhalifler savaşı askeri olarak çözemez. Güvenlik güçleri ile ordu birliklerinin yaptıkları da bir çözüm sağlamayacaktır” ifadelerini kullandı.

Krizi sona erdirecek bir geçiş dönemi üzerinde anlaşılması halinde Esed'in olası halefi olarak adı geçmişte defalarca gündeme gelen Faruk eş-Şara, bölge devletlerini ve Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi üyelerini kapsayan ‘tarihi bir çözüm’ çağrısında bulundu.

Faruk eş-Şara Temmuz 2013'te iktidardaki Baas Partisi'ndeki görevinden alındı. Yaklaşık 25 yıllık görev süresinin ardından Beşşar Esed'in iktidarı, 8 Aralık günü şafak vakti Ebu Muhammed el-Culani olarak bilinen Ahmed eş-Şera liderliğindeki Heyetu Tahriru’ş-Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhalif grupların Şam'a girmesi ve devlet başkanının kaçmasıyla sona erdi.