İsrail basını Lübnan'da ateşkes için 60 günlük ateşkes taslağını duyurdu

İsrail tarafından Lübnan'ın güneyinde, Sur şehri yakınlarındaki Abbasiye köyünde bulunan sanayi bölgesine düzenlenen hava saldırısının ardından yaralı bir kişiyi tahliye eden kurtarma ekipleri, 30 Ekim 2024 (AFP)
İsrail tarafından Lübnan'ın güneyinde, Sur şehri yakınlarındaki Abbasiye köyünde bulunan sanayi bölgesine düzenlenen hava saldırısının ardından yaralı bir kişiyi tahliye eden kurtarma ekipleri, 30 Ekim 2024 (AFP)
TT

İsrail basını Lübnan'da ateşkes için 60 günlük ateşkes taslağını duyurdu

İsrail tarafından Lübnan'ın güneyinde, Sur şehri yakınlarındaki Abbasiye köyünde bulunan sanayi bölgesine düzenlenen hava saldırısının ardından yaralı bir kişiyi tahliye eden kurtarma ekipleri, 30 Ekim 2024 (AFP)
İsrail tarafından Lübnan'ın güneyinde, Sur şehri yakınlarındaki Abbasiye köyünde bulunan sanayi bölgesine düzenlenen hava saldırısının ardından yaralı bir kişiyi tahliye eden kurtarma ekipleri, 30 Ekim 2024 (AFP)

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, dün İsrail ve Hizbullah arasında Lübnan’da ateşkese ilişkin bir anlaşma taslağını yayınladı. Ateşkes önerisi 60 günlük bir uygulama süresiyle başlıyor.

Ateşkes taslağına göre bu süre zarfında Lübnan ordusu sınır boyunca konuşlanacak ve Hizbullah'ın Güney Lübnan'daki silahlarına el koyacak.

Taslağa göre İsrail ordusu çatışmaların sona ermesinden itibaren 7 gün içinde Lübnan'ı terk edecek ve yerini Lübnan ordusuna bırakacak. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerlerinin geçişi kolaylaştırılacak.

Times of Israel gazetesi, İsrail sınırı boyunca Lübnanlı 10 bin askerin konuşlandırılacağını aktardı.

Taslakta “60 günün sonunda İsrail ve Lübnan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanması ve sınır anlaşmazlıklarının çözümü için ABD aracılığıyla dolaylı müzakereler yürütecek” ifadeleri yer aldı.

ABD liderliğinde İtalya, Fransa, Almanya, İspanya, İngiltere, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü (UNIFIL) ve bölge ülkelerinin yer alacağı yeni bir Uluslararası İzleme ve Uygulama Mekanizması (IMEM) da kurulabilir. Taslağa göre İsrail ‘ihlallere karşı harekete geçmeyi’ seçebilir ve Lübnan topraklarından gelen tehditlere karşılık verebilir.

Eğer Lübnan ya da IMEM silah sevkiyatı ilgilenmiyorsa, İsrail ABD ile istişare ettikten sonra bu tür hedefleri vurabilir. Taslağa göre İsrail, Lübnan üzerinde istihbarat uçuşları yapmaya devam edebilecek, ancak bu uçuşlar çıplak gözle görülemeyecek ya da ses duvarını aşamayacak.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığı habere göre ABD ile İsrail arasında İsrail'in meşru müdafaa hakkını teyit eden bir yan taslak daha bulunuyor. Taslakta ABD'nin ateşkesin uygulanmasında ve Lübnan'ın yükümlülüklerini yerine getirmesinde öncü bir rol oynayacağı belirtiliyor.



Suudi Arabistan'ın BRICS'e katılması dengeleri nasıl değiştirir?

BRICS, Batı ülkelerine alternatif bir ekonomik ittifak geliştirmeyi amaçlıyor (Reuters)
BRICS, Batı ülkelerine alternatif bir ekonomik ittifak geliştirmeyi amaçlıyor (Reuters)
TT

Suudi Arabistan'ın BRICS'e katılması dengeleri nasıl değiştirir?

BRICS, Batı ülkelerine alternatif bir ekonomik ittifak geliştirmeyi amaçlıyor (Reuters)
BRICS, Batı ülkelerine alternatif bir ekonomik ittifak geliştirmeyi amaçlıyor (Reuters)

Rus devletine ait medya kuruluşu RT, Suudi Arabistan'ın BRICS'e katılması durumunda yaşanabilecek değişimlere dair bir analiz yayımladı. 

Moskova'daki Ortadoğu Çalışmaları Merkezi'nin direktörü Murad Sadıkzade'nin kaleme aldığı analizde, Suudi Arabistan'ın "sadece Arap devletleri arasında değil tüm İslam dünyasında lider güç konumunda" olduğu değerlendirmesi paylaşılıyor.

Riyad yönetiminin, "2030 Vizyonu" programı kapsamında petrole bağımlılığı azaltma, ekonomiyi çeşitlendirme, sağlık, eğitim ve altyapı gibi sektörleri geliştirme hedefiyle önemli yatırımlar yaptığı hatırlatılıyor. 

2009'da Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in katılımıyla oluşturulan BRIC, bir yıl sonra Güney Afrika Cumhuriyeti'ni de kapsayacak şekilde genişletilerek BRICS halini almıştı. Daha sonra yapılan çağrılar üzerine 1 Ocak 2024'te Mısır, Etiyopya, İran ve BAE gruba katılmış, Arjantin ise daveti reddetmişti. Suudi Arabistan da BRICS üyeliği davetinin değerlendirildiğini bildirmişti. 

Analizde, Riyad'ın hem Batı hem de Doğu ülkeleriyle ticari ve siyasi ilişkilerini güçlendirmek istediği ifade ediliyor. 

Suudi Arabistan'ın, BRICS üyesi olmasıyla yeni pazarlara erişebileceğine ve dünyanın en büyük gelişmekte olan ekonomilerinden bazılarıyla ticari ve ekonomik bağları güçlendirme fırsatı yakalayabileceğine dikkat çekiliyor.

2024 itibarıyla BRICS ülkelerinin toplam gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYH), küresel GSYH'nin yaklaşık yüzde 32'sini oluşturduğuna işaret edilen analizde, şu ifadelere yer veriliyor: 

Suudi Arabistan'ın bu ittifaka dahil olması, petrol ve petrol ürünleri pazarlarını genişletmesinin yanı sıra Vizyon 2030 planının bir parçası olarak altyapı ve teknolojik projelere yatırım çekmesine olanak tanıyacak. Çin ve Hindistan gibi enerjiye ihtiyaç duyan ülkelerle kurulan ortaklıklar, Suudi enerji kaynaklarına istikrarlı bir talep sağlayarak, küresel sahnede kritik bir enerji ortağı olarak ülkenin konumunu güçlendirecek.

Ayrıca BRICS üyeliğinin, Suudi Arabistan'a ekonomisini çeşitlendirmek için ek fırsatlar sunacağı belirtiliyor. Tarım sektöründe Brezilya ve Rusya'yla işbirliğinin gıda güvenliğini artırabileceği, Çin'le teknolojik alışverişin Suudi Arabistan'ın sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişini hızlandırabileceği vurgulanıyor. 

Öte yandan BRICS üyeliğinin, Suudi Arabistan'ın Batı ülkeleriyle ilişkisini etkileyeceğine de dikkat çekiliyor. Batı'nın Riyad yönetimine yaptırımları gündeme getirebileceği savunuluyor. 

Özellikle Donald Trump'ın yeniden ABD Başkanı olmasıyla, durumun daha da karmaşık hale gelebileceği yorumu yapılıyor. Trump'ın "Riyad'ı kendi gündemi doğrultusunda yönlendirmeye çalışabileceği, bunun da Suudi Arabsitan'ın BRICS'e katılımını güçleştirebileceği" savunulyor.

Independent Türkçe, RT, Arab News