Tahran, Berlin'in İran konsolosluklarını kapatma kararını "şiddetle" protesto etti

Kapatma kararı, Tahran'ın İranlı-Alman bir muhalifi idam etmesinden sonra geldi

 Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
TT

Tahran, Berlin'in İran konsolosluklarını kapatma kararını "şiddetle" protesto etti

 Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)
Berlin'deki İran Büyükelçiliği binası (EPA)

İran, Berlin'in Almanya'daki üç konsolosluğunu kapatma kararını protesto etmek üzere Tahran'daki Alman Büyükelçiliği maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığı’na çağırdı.

İran Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, söz konusu karar kınanarak “mantıksız bir karar” ve “gerekçelendirilemez” olarak nitelendirildi. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre açıklamada, Alman maslahatgüzarının “güçlü bir protesto” iletmek üzere çağrıldığı belirtildi.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock dün yaptığı açıklamada, Tahran'ın Almanya doğumlu İranlı muhalif Cemşid Şarmehd’i idam etmesine tepki olarak Almanya'nın topraklarındaki üç İran konsolosluğunu kapatma kararı aldığını duyurdu.

Annalena Baerbock New York'tan yaptığı televizyon konuşmasında, muhalifin “diktatör ve adaletsiz bir rejim” tarafından “öldürülmesinin” ardından “Frankfurt, Münih ve Hamburg'daki üç İran başkonsolosluğunu kapatmaya karar verdiğini” söyledi.

Alman Dışişleri Bakanlığı'na göre kapatma kararları, söz konusu yerlerde çalışan 32 konsolosluk görevlisini etkileyecek.

Baerbock, Almanya'nın Tahran'daki büyükelçiliğini ve İran'la olan “diplomatik kanallarını”, özellikle de “rejim tarafından haksız yere tutuklanan” “diğer Almanları” savunmak için koruduğunu söyledi.

“İran rejimi Almanların tutuklanmasının öneminin tamamen farkındaydı” diyen Bakan, Berlin'in Tahran'ı ‘bir Alman vatandaşının idam edilmesinin ciddi sonuçları olacağı konusunda düzenli ve açık bir şekilde bilgilendirdiğini’ hatırlattı.

Baerbock, Şarmehd’in “öldürülmesinin” “Ortadoğu'daki son gelişmelerle aynı zamana denk geldiğini ve mollalar gibi diktatör ve adaletsiz bir rejimin normal diplomatik mantığa göre işlemediğini gösterdiğini” ifade etti.

69 yaşındaki Cemşid Şarmehd, Nisan 2008'de Şiraz'da (güney) bir camiye düzenlenen saldırıya karıştığı iddiasıyla yıllarca hapis yattıktan sonra pazartesi günü idam edildi.



ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
TT

ABD'de "seçim ve Kürt sorunu" paneli: Suriye ve Türkiye politikalarıyla ilgili neler konuşuldu?

Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)
Panelde, ABD başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt meselesini nasıl etkileyeceği değerlendirildi (@KurdishPeaceOrg/Twitter)

ABD'de 29 Ekim'de düzenlenen panelde, 5 Kasım'da yapılacak başkanlık seçimleri ve Kürt sorunu ele alındı. 

Amerikan Üniversitesi Uluslararası Hizmet Okulu ve Kürt Barış Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen panelde, ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerinin Ortadoğu'daki Kürt sorununa etkileri değerlendirildi. 

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, etkinlikte yaptığı konuşmada, Washington'ın "resmi olarak bir Kürt sorununu tanımadığını" savunarak şu iddiaları paylaştı: 

Ne Trump'ın ne de Harris'in bir 'Kürt politikası' olacak. Bizim yürüttüğümüz politika, bölgede istikrarı korumaya çalışmak ve bu istikrara katkıda bulunmak isteyen kişilerle çalışmaktır.

Türkiye'de Kürtlerle devam eden görüşmelere dikkat çeken Jeffrey, Ankara'nın diplomatik çabalarına destek verilmesi gerektiğini söyleyerek şöyle devam etti: 

Elinden geldiğince bunu teşvik etmek ABD'nin çıkarınadır. Bu, Türkiye'nin iç meselesidir, savaşta olmayan istikrarlı bir Türkiye istiyoruz.

2015-2017'de ABD'nin Bahreyn Büyükelçisi olarak görev yapan William Roebuck, ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris'in seçimleri kazanması durumunda, DEAŞ'in Ortadoğu'da yarattığı tehdide odaklanmayı sürdüreceğini belirtti.

DEAŞ'la Mücadele Küresel Koalisyonu eski özel temsil yardımcısı Roebuck, ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) verdiği desteğin DEAŞ  tehdidine karşı önemli olduğunu da savundu. SDG'nin çatısını, Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG oluşturuyor. Ankara'nın tepkilerine rağmen ABD, SDG'yle işbirliğini sürdürüyor. 

Diğer yandan Donald Trump'ın, DEAŞ'in büyük ölçüde yenilgiye uğratıldığına inandığını belirten Roebuck, Cumhuriyetçi liderin yurtdışındaki askeri müdahaleyi azaltmaya yönelik politika izleyebileceğine işaret etti. 

Roebuck, bunlara ek olarak Ortadoğu'daki durum bağlamında ABD-Türkiye ilişkilerinin "karmaşık olduğunu" da vurgulayarak şu yorumları yaptı: 

Türkiye'nin Kuzeydoğu Suriye ve SDG'nin Suriye'deki varlığına dair çok karmaşık hesapları var.

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi Jeffrey, Amerikan askerlerinin Irak'tan çekilmesinin, zorunlu olarak Suriye'den çekilme gibi bir duruma yol açmayacağını savunurken Roebuck, ABD güçlerinin çekilmesinin Suriye'nin kuzeyinde "ciddi istikrarsızlığa yol açacak bir boşluk oluşturabileceğini" iddia etti. 

Ayrıca Roebuck, Türkiye'deki Kürt meselesinde uzlaşma sağlanmasının "istikrarı teşvik edebileceğini" ve özellikle "ABD'nin muhtemel çekilmesi bağlamında SDG'ye seçenekler sunabileceğini" savundu. 

Paneldeki konuşmacılar arasında, eski CIA danışmanı Henri Barkey de yer aldı. Enstitünün Twitter sayfasından yapılan paylaşımlarda aktarıldığına göre Barkey, Washington'ın "asıl meselesinin Kürtler değil DEAŞ  olduğunu" savundu ve şu iddiaları ekledi:

Suriye'nin kuzeyindeki Kürt yönetiminin çökmesi DEAŞ'in geri dönmesi anlamına gelecektir, bunu da kimsenin istediğini sanmıyorum.

Diğer yandan Ankara'daki Türk Havacılık ve Uzay Sanayii AŞ (TUSAŞ) binasına 23 Ekim'de düzenlenen saldırı dünya gündeminde geniş yankı bulmuştu. SDG'nin komutanı Mazlum Kobani, Fransız haber ajansı AFP'ye açıklamasında, saldırganlarla birlikte 7 kişinin öldüğü ve 22 kişinin yaralandığı olayla bağlantılarının olmadığını öne sürmüştü. Kobani, ayrıca Ankara'yla diyaloğa açık olduklarını da savunmuştu. TUSAŞ saldırısını daha sonra PKK üstlenmişti.

Independent Türkçe, Npasyria, AFP