"Yeni normal" pandemiyle kalıcı hale gelmiş olabilir mi?

Yeni araştırma toplumun daha evcimen hale geldiğine işaret ediyor

Pandemi kısıtlamaları kalktıktan sonra bile dışarıda geçirilen süre çok az artsa da eski halini almadı (Reuters)
Pandemi kısıtlamaları kalktıktan sonra bile dışarıda geçirilen süre çok az artsa da eski halini almadı (Reuters)
TT

"Yeni normal" pandemiyle kalıcı hale gelmiş olabilir mi?

Pandemi kısıtlamaları kalktıktan sonra bile dışarıda geçirilen süre çok az artsa da eski halini almadı (Reuters)
Pandemi kısıtlamaları kalktıktan sonra bile dışarıda geçirilen süre çok az artsa da eski halini almadı (Reuters)

Kovid-19 pandemisinin ardından evde geçirilen sürenin kayda değer derecede arttığı ortaya kondu. 

Dünya çapındaki koronavirüs salgını günlük aktivitelerden çalışma biçimine kadar hayatın genelinde derin bir etki yaratırken "yeni normali" de beraberinde getirmişti. 

Çoğu kişinin evde geçirdiği vakit aniden çarpıcı bir şekilde artmış, insanlar ekmek yapmaktan yeni bir dil öğrenmeye kadar çeşitli işlerle bu zamanı değerlendirmeye çalışmıştı. 

Journal of the American Planning Association adlı hakemli dergide dün (30 Ekim) yayımlanan bir araştırmaya göre bu süreç toplumu daha evcimen bir hale getirmiş olabilir. 

Yaklaşık 34 bin ABD'liyle bir anket yürüten bilim insanları, evde ve dışarıda geçirilen süredeki değişimi 2003'ten 2023'e kadar takip etti.

Bu süre zarfında dışarda geçiririlen süre azalırken, özellike 2019'la birlikte bu eğilimde ciddi bir artış kaydedildi. Bu tarihten itibaren dışarıda yapılan aktivitelere ayrılan sürenin günde yaklaşık 1 saat düştüğü gözlemlendi.

2022 ve 2023'te evde geçirilen sürenin değişmemesi, pandeminin kalıcı bir etki yaratmış olabileceğine işaret ediyor. 

Yeni çalışmada ayrıca gün içinde yolculuğa ayrılan sürenin de 12 dakika azaldığı kaydedildi. 

Uzmanlar sözkonusu değişimin pandemiyle birlikte çok sayıda işyerinin evden çalışma düzenine geçmesiyle bağlantılı olduğunu söylüyor. 

Bunun yanı sıra başka çalışmalarda özellikle genç kuşağın evde daha fazla zaman geçirdiği saptanmıştı. Teknolojinin gelişmesiyle çevrimiçi iletişimin kolaylaşması bunun nedenlerinden biri olabilir. 

Ancak Kovid-19 pandemisinin ilk yılında yapılan bir çalışmada gençlerin salgın döneminde yalnızlaştığı ortaya konmuştu.

Diğer yandan temmuzda yayımlanan ve 17 bin Avustralyalıyı içeren başka bir araştırmada, pandemide evde geçirilen zaman artmasına karşın bu durumun yalnızlaşmaya yol açmadığı bulunmuştu.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Nancy Kong, 2018-2020 dönemini kapsayan bulgular hakkında "Çoğu kişi yalnızlık seviyesinde herhangi bir artış yaşamadı" diyerek ekliyor:

Ancak 15-25 yaş grubundaki gençlerde ve dışa dönük kişilerde yalnızlıkta bir artış olduğunu gördük. Bu grupların, özellikle de sosyal ağlar kurmaya devam eden gençlerin daha fazla fiziksel temasa ihtiyacı olabilir.

Yeni araştırmaysa pandemi kısıtlamalarından sonraki dönemdeki davranış değişikliğini incelemesi açısından önem arz ediyor.

Araştırmayı yürüten şehir plancıları, mevcut durumun kentlerde bazı değişimlere yol açabileceğini düşünüyor. 

ABD'deki Clemson Üniversitesi'nden makalenin başyazarı Eric A. Morris, "Sürekli ofiste olan çalışanlar yokken şehirlerin; kent sakinlerini, çalışanları ve müşterileri çekmek için çalışmasının gerektiği bir dünyada, yerel yetkililer diğer güçlü yönlerine daha fazla yatırım yapmaya çalışabilir" diyerek ekliyor:

Bunlar arasında rekreasyon, eğlence, kültür, sanat ve daha fazlası için fırsatlar yaratmak yer alıyor. Merkezi şehirler üretimden çok tüketim merkezleri olmaya doğru kayabilir.

Independent Türkçe, Australian Broadcasting Corporation, Phys.org, New York Times, Journal of the American Planning Association, Journal of Adolescent Health, Journal of Economic Behavior & Organization



Oscarlı yıldız, yeni dizisi için "her oyuncunun rüyası" diyor

Prömiyerini 7 Kasım'da yapacak dizinin Türkiye'de hangi platformda izleyiciyle buluşacağı henüz bilinmiyor (Peacock)
Prömiyerini 7 Kasım'da yapacak dizinin Türkiye'de hangi platformda izleyiciyle buluşacağı henüz bilinmiyor (Peacock)
TT

Oscarlı yıldız, yeni dizisi için "her oyuncunun rüyası" diyor

Prömiyerini 7 Kasım'da yapacak dizinin Türkiye'de hangi platformda izleyiciyle buluşacağı henüz bilinmiyor (Peacock)
Prömiyerini 7 Kasım'da yapacak dizinin Türkiye'de hangi platformda izleyiciyle buluşacağı henüz bilinmiyor (Peacock)

Eddie Redmayne halihazırda büyücüden ressama, teorik fizikçiden seri katile kadar pek çok farklı rolü canlandırdı. 

Aktör bu defa, yeni gerilim dizisi The Day of the Jackal'da ilk kez bir suikastçıyı oynayacak. Redmayne, bukalemun gibi kılık değiştiren bu karakteri canlandırırken keyfine diyecek yoktu.

"Benim için bir oyun alanıydı"

42 yaşındaki Oscarlı aktör, GamesRadar+'a verdiği röportajda "Buna bayıldım" diyor. 

Benim için bir oyun alanıydı. Onun, bir karakter olarak ilgi çekici bulduğum özelliklerinden biri, bilmece gibi biriyken yol boyunca karşılaştığı tüm farklı kahramanların ondaki farklı nitelikleri yansıtması veya ortaya çıkarması.

Britanyalı yıldız, sözlerine şöyle devam ediyor:

Ama sadece onu oynamak değil, aynı zamanda onun karakterlerini de oynamak zorunda olmanız her aktörün rüyası. Çocukken düşündüğünüz ve oyuncu olduğunuzda yapmak istediğiniz tüm o şeyler: Makyaj, protez, farklı kostümler, diller, aksanlar gibi... Çok keyifliydi.

Frederick Forsyth'ın 1971 tarihli aynı adlı romanının modernize edilmiş bir uyarlaması olan 10 bölümlük dizi, Redmayne'in canlandırdığı tetikçi Charles'ın (en azından adının bu olduğunu söylüyor) tartışmalı bir siyasi figürü öldürmekle görevlendirilmesini konu alıyor.

Kitaptaki hedef, 1970'te ölen eski Fransa Cumhurbaşkanı Charles De Gaulle'ken, dünyayı dolaşan tetikçinin dizideki hedefi kurgusal bir karakter.

Ancak Redmayne'in canlandırdığı tetikçinin, La Casa de Papel'deki meşhur Tokyo rolüyle tanınan Úrsula Corberó tarafından canlandırılan eşi, kocasının evden uzakta geçirdiği zamanlardan şüphelenmeye ve gerçekte ne yaptığını araştırmaya başlayınca sorunlar başlıyor.

"Züppe bir suikastçı"

Redmayne, dizinin "titiz" kostüm departmanını överken, canlandırdığı karakteri diğer ünlü casuslardan ayıran şeyi şöyle açıklıyor:

O bir tür aylak, züppe bir suikastçı. Onu her gördüğünüzde farklı bir şey giymesi ve sürekli değişmesi, muhteşem kostüm tasarımcımız Natalie Humphries için gerçekten önemliydi. Bunun üzerine eğilmek eğlenceliydi.

Yıllar sonra ilk kez televizyona dönen Fantastik Canavarlar (Fantastic Beasts) serisinin yıldızı, CBR.com'a yaptığı açıklamada da "Bu işin ölçeğinin daha önce yaptığım her şey kadar büyük ve sinematik olduğunu gördüm" ifadelerini kullandı.

Redmayne, projeyi "heyecan verici ve zorlayıcı" bulduğunu da sözlerine ekledi.

Independent Türkçe, GamesRadar+, CBR.com