Trump'ın eski danışmanı: İsrail, İran'ın nükleer programını çökertmek için mükemmel bir fırsatı kaçırdı

Ama halen seçenekleri var

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant bir yeraltı karargahında 26 Ekim 2024 tarihinde İran'a yapılan saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant bir yeraltı karargahında 26 Ekim 2024 tarihinde İran'a yapılan saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
TT

Trump'ın eski danışmanı: İsrail, İran'ın nükleer programını çökertmek için mükemmel bir fırsatı kaçırdı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant bir yeraltı karargahında 26 Ekim 2024 tarihinde İran'a yapılan saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant bir yeraltı karargahında 26 Ekim 2024 tarihinde İran'a yapılan saldırıyı izliyor. (İsrail Savunma Bakanlığı)

ABD eski Başkanı Donald Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, İsrail'in bu hafta İran'a düzenlediği saldırıda İran'ın nükleer programını çökertmek için mükemmel bir fırsatı kaçırdığını söyledi.

Bolton, New York Post gazetesinde yayınlanan makalesinde, “Hava savunma ve füze üretim tesisleri gibi seçilen hedefler tamamen meşruydu. İran'ın savunma ve saldırı kabiliyetlerinin önemli ölçüde zarar gördüğüne şüphe yok, ancak bu yeterli değil. Joe Biden yönetiminin yoğun baskısı altında olan Başbakan Binyamin Netanyahu hükümeti en ciddi tehdidi vurmadı” ifadelerini kullandı.

Bolton, “İranlı mollaların nükleer emelleri -Tahran'ın nükleer cihazları uluslararası terörist gruplara aktarma tehdidi de dahil olmak üzere- ABD ve diğer birçok ülke için ciddi riskler oluşturuyor. Ancak bu tehdit halen devam ediyor. Bu hata Biden ve danışmanlarının vicdanlarında ağır bir yük oluşturmalı.”

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton sözlerini şöyle sürdürdü:

“Biden ve danışmanları, İran'ın Yahudi devletine yönelik ‘ateş çemberi’ stratejisinde sadece bir cephe olan Gazze'ye odaklanmaya devam ediyor. Ancak Biden, İran'ın sadece İsrail için değil, ABD için de oluşturduğu stratejik tehdidi ve İran'ın kitle imha silahları edinmesini engelleme konusundaki çıkarlarımızı ele almak bir yana, hiçbir zaman anlamadı. 2023'teki Hamas saldırısından bu yana Beyaz Saray tehdidin nedenlerine (Tahran'daki rejime) değil, belirtilerine odaklandı ama seçim gününden sonra İsrail'in eline bir fırsat daha geçecek. Biden artık İsrail'i, İran'ın nükleer hedeflerine karşı kararlı bir saldırı başlatarak ABD politikasına müdahale etmemesi konusunda uyaramaz. Kazananı belirlemek uzun zaman alabilir ama seçim oyları kullanılmış olacak.”

ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP) ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton (AFP)

Bolton, “Elbette İsrail zayıf bir başkanın seçim sonrası misillemelerinden muaf olmayacak. Barack Obama 2016 sonunda İsrail'in sınırlarıyla ilgili bir Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararını veto etmeyi reddettiğinde bunu kanıtladı ama en azından ABD'deki seçim sonuçları korkusu bir engel teşkil etmeyecek. Diğer yandan İran da 5 Kasım'dan sonra İsrail'e karşı harekete geçmek için bekleyebilir. Kimin kazanacağını ya da sonucu ne zaman öğreneceğimizi kimse bilmiyor ve kazananın politikaları bile net değil.”

Bolton, “Kamala Harris'in İsrail'e karşı Biden'dan daha az dostane olması muhtemel. Donald Trump'ın pozisyonu ise belirsiz. Trump'ın ilk döneminde yaptığı gibi İsrail'i destekleyeceğini düşünenler için sadece şunu söylüyorum: ‘Bir daha düşünün.’ Trump'ın Netanyahu'ya olan nefreti aşikâr ve anayasanın bir dönem daha kazanmasını yasaklamasıyla birlikte Trump için ABD seçim politikasının önemi eskisinden çok daha az olacak.”

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Bolton şu ifadelerle devam etti: “Trump 2019'da eski İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif'le görüşmeye çok yakındı ve ikinci döneminde de bunu kolayca yapabilir. O her zaman bir anlaşma peşinde, kendisini iyi göstereceğini düşündüğü herhangi bir anlaşma… Her halükârda karar nihai olarak İsrail'in. İran'ın nükleer faaliyetlerine karşı 5 Kasım'dan önce harekete geçmeyen İsrail, bundan sonra harekete geçip geçmeyeceğine karar vermeli.”

Bolton, “Bazı gözlemciler İsrail'in İran'ın son derece hassas olan petrol ve gaz altyapısına saldırması gerektiğine inanıyor. Örneğin, ihracat tesislerinin yok edilmesi İran'ı uluslararası kazançlarının neredeyse tamamından mahrum bırakacak, bu da ülke ekonomisini büyük ölçüde etkileyecek. Diğer yandan bu, rejime giderek daha fazla düşman olan İran halkının tekrar ona sempati duymasına neden olabilir.”

Bolton, “Elbette İran'ın nükleer programını vurmak küresel anlamda herhangi bir ekonomik zarara yol açmayacak. İran kamuoyundan sadece olumsuz tepkiler gelecek. Gerçekten de rejimin nükleer silah elde etmek için uzun süredir devam eden nükleer programını ortadan kaldırmak, İran içindeki güvenilirliğine ölümcül bir darbe olacak. İran nükleer ve konvansiyonel yetenekler için sayısız milyarlar harcadı, ancak İsrail saldırısı bu yeteneklerin tamamen yetersiz olduğunu kanıtladı.”

Bolton makalesini şu sözlerle noktaladı: “Nükleer programın kaybı mollaları daha fazla iç muhalefete maruz bırakabilir ve rejimin kendisini tehdit edebilir. İsrail, İran'ın nisan ayındaki füze ve insansız hava aracı saldırılarının (İHA) ardından Biden'ın baskısına boyun eğdi. Ardından ekim ayında İran'ın ikinci saldırısına maruz kaldı ve güçlü bir karşılık vermesine rağmen bu yeterli olmadı. 5 Kasım'dan sonra şunu hatırlayın, zira İsrail bununla yaşamak zorunda kalacak: İran'ın üçüncü girişimi nükleer olabilir.”



İsrail, Ortadoğu'da imparatorluk mu kurmak istiyor?

Esad yönetiminin devrilmesiyle İsrail ordusu Golan Tepeleri'ni geçmişti (Reuters)
Esad yönetiminin devrilmesiyle İsrail ordusu Golan Tepeleri'ni geçmişti (Reuters)
TT

İsrail, Ortadoğu'da imparatorluk mu kurmak istiyor?

Esad yönetiminin devrilmesiyle İsrail ordusu Golan Tepeleri'ni geçmişti (Reuters)
Esad yönetiminin devrilmesiyle İsrail ordusu Golan Tepeleri'ni geçmişti (Reuters)

İsrail'in tanınmış gazetelerinden Haaretz, Tel Aviv yönetiminin Ortadoğu politikasını masaya yatırdı.

Haberde, İsrail'in son dönemdeki hamleleriyle Ortadoğu'da "imparatorluk inşa ettiği" izlenimi yaratmaya başladığı belirtiliyor.

Heyetu Tahriru'ş Şam (HTŞ) öncülüğündeki rejim karşıtlarının Beşar Esad yönetimini devirmesinin ardından İsrail ordusunun Golan Tepeleri'ndaki tampon bölgeye girdiği hatırlatılıyor. 

İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den bu yana işgal altında tutuyor. İsrail'le Suriye arasında 1974'te imzalanan Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması'yla tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti. 

Ancak Esad'ın devrilmesinin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun talimatıyla İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) 1974'ten bu yana ilk kez tampon bölgeye girmişti. Birleşmiş Milletler hamleyi kınarken, ABD ve İsrail bunun "geçici bir hareket" olduğunu savunmuştu. 

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, 13 Aralık'ta yaptığı açıklamada, tampon bölgede yer alan ve 7 Aralık sonrası Hermon Dağı'nda işgal edilen bölgede, kış aylarında kalınması için talimat verdiğini belirtmişti.

Bunlara ek olarak İsrail ordusunun Şam'a 25 kilometre kadar yaklaştığı bildirilmişti.

"İsrail gerçekten Ortadoğu'da bir imparatorluk mu kuruyor?" başlıklı analizde, İsrail ordusunun Gazze işgali ve Lübnan'da Hizbullah'la çatışmalarına da dikkat çekilerek, şu ifadelere yer veriliyor: 

İsrail'in 42 yıl önce Lübnan'ı işgal etmesinden bu yana ilk kez başka ülkelerin egemenlik alanlarını ele geçirmesi ya da işgal etmesi hâlâ şoke edici geliyor. Ancak İsrail'in Gazze üzerindeki planlarını daha az korkunç hale getirmek pek mümkün değil. Toplu sürgün ve Gazze Şeridi'nin kuzeyin neredeyse tamamen yok edilmesi, ganimet beklentisiyle sınırlarda kamp kuran yerleşimciler artık dünün haberleri.

Aylar süren çatışmaların ardından İsrail ve Lübnan arasında 27 Kasım'da 60 günlük ateşkes anlaşması imzalanmıştı. 

Ancak analizde, İsrail'deki radikal sağcı yerleşimcilerin Lübnan sınırını işgal ettiğine dikkat çekiliyor. Uri Tzafon (Uyan Kuzey) adlı yerleşimci grup, aralıkta İsrail'in kuzeyinden Lübnan'a girmiş ve burada çadırlar kurmuştu. 

IDF başta haberleri yalanlamış daha sonraysa yerleşimcilerin Lübnan'a girdiğini doğrulamıştı. Ordu yetkilileri daha sonra yerleşimcilerin buradan çıkarıldığını bildirmişti. 

Independent Türkçe, Haaretz, Times of Israel