Gallant Filistin'de Netanyahu'ya karşı çıktı ve Lübnan'da onu destekledi

Görevden alınan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant (DPA)
Görevden alınan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant (DPA)
TT

Gallant Filistin'de Netanyahu'ya karşı çıktı ve Lübnan'da onu destekledi

Görevden alınan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant (DPA)
Görevden alınan İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant (DPA)

Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından dün (Salı) İsrail Savunma Bakanlığı görevinden alınan Yoav Gallant, Yahudi devletinin Gazze Şeridi'nde Hamas'a karşı yürüttüğü operasyonu şekillendiren ancak savaşın geleceği konusunda Başbakan’la temelde anlaşmazlığa düşen eski bir general.

Eylül ayında Lübnan'daki askeri operasyonların genişletilmesinin arkasındaki başlıca güç olan Gallant, İsrail'in en büyük siyasi ve askeri destekçisi ABD'nin başkanlık seçimleriyle meşgul olduğu bir günde ve Gazze Şeridi'nde Hamas'a karşı yürütülen savaşın sonucu konusunda Netanyahu ile aylardır süren görüş ayrılıklarının ardından görevden alındı.

Sert tutumuyla tanınan ve Netanyahu'nun partisinin bir üyesi olan Gallant, İsrail'in savaşı, İran destekli Hizbullah'ın 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısından sonra sınır ötesi saldırılar düzenlemeye başladığı Lübnan'a genişletmesi gerektiğinde ısrar etti.

İki yetkili Lübnan'la olan kuzey cephesinde hemfikirken, bir yıldır süren savaşın Hamas'ı zayıflattığı ancak esir sorununu çözemediği Gazze Şeridi'ndeki güney cephesinde derin bir anlaşmazlık yaşadı.

Netanyahu dün yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz aylar boyunca güven erozyona uğradı. Bunun ışığında bugün Savunma Bakanı'nın görevine son vermeye karar verdim” dedi. Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, Gallant'ın halefi olarak atandı.

Gallant 18 Eylül'de İsrail'in askeri harekatının ‘ağırlık merkezinin kuzeye kayacağını’ duyurmuş ve bunu ‘savaşta cesaret, kararlılık ve sebat gerektiren yeni bir aşamanın başlangıcı’ olarak tanımlamıştı.

Günler sonra İsrail, Hizbullah'ın komuta yapısını zayıflatan bir dizi yıkıcı bombalamanın ardından kara kuvvetlerinin Lübnan toprakları içinde Hizbullah'a karşı operasyonlara başladığını duyurdu.

Ortadoğu merkezli güvenlik danışmanlık şirketi Le Beck International'ın jeopolitik uzmanı Michael Horowitz, “Gallant, 7 Ekim saldırılarından sadece birkaç gün sonra İsrail'in inisiyatifi kuzeye taşıması gerektiği fikrini destekleyen ilk kişiydi” ifadesini kullandı.

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın eski analisti Kalev Ben-Dor, “Argüman, bir savaşta önce daha güçlü düşmanla savaşmanın tercih edileceğiydi ve Hizbullah'ın gücü Hamas'ınkinden çok daha fazla” dedi.

‘Sorumlu’ politikacı

Horowitz'e göre, Gazze savaşının başlamasından yaklaşık bir yıl sonra Gallant, doğru ya da yanlış, ileriyi gören ve İsrail'in inisiyatifi yeniden ele geçirebileceğine inanan biri olarak görülüyordu.

Ben-Dor, bir deniz komandosu, merhum Başbakan Ariel Şaron'un askeri danışmanı ve 2008-2009 yıllarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri operasyonunu yöneten üst düzey askeri komutan olan Gallant'ın kendisini ‘sorumlu’ bir politikacı olarak empoze ettiğini belirtti.

‘Gallant’ın aptalca politikalar üzerinde durmak yerine savaşı kazanmaya ve ulusal çıkar olarak algılanan şeylere odaklanan bir figür’ olduğunu belirten Ben-Dor, bu özelliğinin ‘siyasi görüşlerini paylaşmayan’ İsrailliler arasında bile takdir gördüğünü ifade etti.

65 yaşındaki Gallant, İsrail'in Gazze Şeridi'nde devam eden ve Hamas'a bağlı Sağlık Bakanlığı'nın rakamlarına göre çoğu sivil en az 43 bin 391 kişinin ölümüne neden olan askeri harekatıyla bağlantılı olarak savaş suçu işlemekle suçlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerinde çoğu sivil bin 206 kişinin ölümüne neden olan benzeri görülmemiş Hamas saldırısına yanıt olarak askerî harekâtını başlattı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Kerim Khan mayıs ayında, Netanyahu ve Gallant hakkında savaş suçları, insanlığa karşı suçlar, cinayet ve sivillerin kasıtlı olarak aç bırakılması gibi suçlamalarla tutuklama emri çıkarılmasını talep etti. Ancak Tutuklama emirleri henüz çıkarılmadı.

‘Saçmalık’

Gallant, 2023'ün başından bu yana protesto dalgasına yol açan tartışmalı yargı reformları ve Gazze Şeridi'nde ateşkes müzakereleri de dahil olmak üzere Netanyahu ile defalarca çatıştı.

Horowitz, daha önce kendisini görevden almaya yönelik en az bir girişimden kurtulan Gallant'ın İsraillileri bir araya getirebilecek ulusal bir figür olduğunu söyledi.

Görevden alındığı açıklanır açıklanmaz yüzlerce İsrailli protesto için sokaklara döküldü.

Üç çocuk babası Gallant, merkez sağ Kulanu Partisi’yle siyasete girdikten birkaç yıl sonra 2019 yılında Netanyahu'nun Likud Partisi’ne katıldı.

İsrail medyası ağustos ayında Gallant'ın, Netanyahu'nun savaşın amacının Gazze Şeridi'nde Hamas'a karşı ‘tam bir zafer’ elde etmek olduğu yönündeki açıklamasını ‘saçmalık’ olarak küçümsediğini aktardı.



ABD seçimlerine damga vuran 3 konu

Her 4 Trump seçmeninden biri, Cumhuriyetçi Parti'nin adayına yönelik suikast girişimlerinin kendileri için en önemli faktör olduğunu söyledi (AP)
Her 4 Trump seçmeninden biri, Cumhuriyetçi Parti'nin adayına yönelik suikast girişimlerinin kendileri için en önemli faktör olduğunu söyledi (AP)
TT

ABD seçimlerine damga vuran 3 konu

Her 4 Trump seçmeninden biri, Cumhuriyetçi Parti'nin adayına yönelik suikast girişimlerinin kendileri için en önemli faktör olduğunu söyledi (AP)
Her 4 Trump seçmeninden biri, Cumhuriyetçi Parti'nin adayına yönelik suikast girişimlerinin kendileri için en önemli faktör olduğunu söyledi (AP)

5 Kasım'da düzenlenen ABD başkanlık seçimlerinde sandığa gidenler farklı gerekçelerle oyunun rengini belirledi. 

Ülke çapında 115 binden fazla seçmenle görüşen AP haber ajansı, bu sebeplerin ülkedeki bölünmüşlüğü gösterdiğini öne sürdü. 

60 yaşındaki Kamala Harris ve ondan 18 yaş büyük Donald Trump'a oy verenlerin ülkenin farklı sorunlarına işaret ettiği bildirildi. 

Demokrat Parti'nin adayını destekleyenler, sandığa gitme nedenleri arasında ilk sıraya demokrasinin kaderini koydu. Bu sonuçtan yola çıkan AP, seçime giden son düzlükte Trump'ı faşistlikle suçlayan Kamala Harris'in seçmenleri istediği gibi etkileyebildiği sonucuna varıyor. Zira Harris seçmenlerinin üçte ikisi bu yanıtı verdi. 

Kürtaj politikası, ifade özgürlüğünün geleceği, yüksek fiyatlar da önem taşısa da "demokrasinin kaderi" başat yanıt oldu. Her 10 Harris seçmeninden üçü ekonomiyi, ikisi kürtajı, biriyse sağlık ve iklim değişikliğini işaret etti.

Cumhuriyetçi Parti'ye oy verenlerinse göç ve enflasyona odaklandığı görüldü. ABD-Meksika sınırındaki durum ve hayat pahalılığı başabaş çıktı. Her iki Trump destekçisinden biri bunları zikretti.

Seçim kampanyasının başından beri bu iki başlığa odaklanan Trump'ın ısrarla verdiği mesajların seçmende yankılandığı yorumu yapılıyor. Cumhuriyetçilerin Demokrat Partililer kadar çeşitli konulardan bahsetmemesi de dikkat çekiyor. 

Diğer yandan Trump seçmenlerinin üçte biri demokrasiye dair endişelerini dile getirdi. 

Donald Trump gümrük vergileri koyarak ülkedeki istihdamı artırmayı ve petrol üretimine ağırlık vererek ekonomiyi canlandırmayı vaat ediyor. Bu tarz hamlelerle market etiketlerindeki fiyatları düşüreceğini savunuyor. 

Trump göçmenlerin kaçak yollarla ülkeye girmesini de sonlandıracağını 2016 ve 2020 seçimlerinde olduğu gibi öne sürüyor. 

dfvdfv
Demokratlar, Hillary Clinton'dan sonra bir kez daha ABD tarihinin ilk kadın başkanını seçtirmek için uğraştı (AP)

Seçmenlerin iki adaya bakışı da farklılık gösteriyor. "Güçlü lider" sıfatı, Harris'ten çok Trump'a yakıştırılırken Biden yönetiminin başkan yardımcısının başkan olacak ahlaka sahip olduğu daha fazla düşünülüyor. Trump'a açılan çok sayıda davanın, ahlaka dair algıda rol oynadığı öngörülüyor. 

2020'yle kıyaslama yapıldığında yine her 10 Trump seçmeninden en az 8'i beyaz. 

Harris ise Biden'ın birleştirdiği seçmen tabanında kayba uğramış gibi: Mevcut ABD Başkanı, siyah seçmenlerden 10'da 9 destek alırken Harris 8'de kaldı. Hispaniklerde de 10'da 6'dan 5'e düşüldü. 

30 yaş altı seçmenler azınlıkta kalsa da orada da Harris'in, Biden'ın sağladığı 10'da 6'lık oranı 5'e düşürdüğü ortaya çıktı. 

Bu grupların Trump'a desteği artırdığı görüldü. 

Harris kentler ve çevresinde, Trump ise küçük kasabalar ve kırsalda daha iyi performans sergiledi. 

Kadınlardan alınan destekte yüzde 53'le Harris önde. Trump ise yüzde 44'ünün oyunu alabildi. Erkeklerdeyse durum tam tersi. Yüzde 44'e karşı 52'yle Trump'ın üstünlüğü var. 

Independent Türkçe, AP, WSJ