Psikologlar romantik ilişkilerde heyecanı ve merakı diri tutmanın farklı yollarını paylaşıyor.
Birleşik Krallık'ın tanınmış gazetelerinden Guardian'ın haberinde, uzun süreli romantik ilişkilerde ilk baştaki kıvılcımın farklı dönüşümlerden geçerek nasıl korunabileceğine dair çeşitli perspektifler sunuluyor.
Kıvılcımı nasıl yakalarız?
Psikolog Susan Quilliam, bazen ilişkinin ilk başında kişilerin bir kıvılcım hissedemeyeceğini belirtiyor. Bunun nedeni bir önceki ilişkide yaşanan sorunlar ve hayal kırıklıkları olabilir. Ancak bu, partnerinizle uzun süreli ilişki için uygun olmadığınız anlamına gelmiyor. Quillam, kıvılcımın kaynağını şöyle açıklıyor:
İlişkilerde bizi etkileyen kıvılcım, partnerinizle yarattığınız dinamikle, birbirinizi anlayıp takdir etmenizle oluşur.
Sosyolog Jacqui Gabb, sevdiğiniz kişiyle ilk tanıştığınız anları hatırlamanızı sağlayacak bir müzik listesi oluşturmanızı tavsiye ediyor. Geri dönüp dinlediğinizde bu parçalar bir "çıpa" görevi görür ve savrulduğunuzda ilişkiye tutunmanızı sağlar.
Aynı evde yaşarken sorunlara nasıl yaklaşmalısınız?
Çift terapisti Joanna Harrison, birlikte eve taşınan çiftlerin gündelik sorunlarla ilgili yaşadığı çatışmalar hakkında dürüst ve açık şekilde konuşabilmesi gerektiğini belirtiyor. Harrison, kişilerin birlikte zorlukların üstesinden gelebileceğini görmesinin önemine dikkat çekerek şunları söylüyor:
Hem iyi hem de kötü şeyleri birlikte atlatmış olmanın verdiği memnuniyetten dolayı ilk kıvılcıma dair bir parıltı hissedebilirsiniz, bu da ortak deneyim sayesinde birbirinize bağlandığınızı hissetmenizi sağlar.
Aşinalığın romantizmi bozması nasıl önlenir?
Partnerinizle paylaştığınız ortak geçmiş, özel şakalar ve birini derinden tanımanın verdiği keşif duygusu ilişkiyi güçlendirdiği gibi, zamanla bu aşinalık romantizmi de yok edebilir.
Psikoterapist Susanna Abse, bu evrede ilişkiyi canlı tutmanın yolunun, birlikte geçirecek zaman yaratma ve iyi iletişim kurmaktan geçtiğini vurguluyor. Bunun cinsellik açısından da olumlu etkileri olacağını belirten Abse, şöyle devam ediyor:
Genellikle insanların bir bağ hissetmediği için cinselliğe yanaşmadığını duyuyorum. Bazı çiftler cinsel ilişki yoluyla bağlanırken, birçok insansa bağ kurduktan sonra cinsellikle ilgili hisler geliştirebilir.
Klinik psikolog Dr. Karen Gurney, çocuk sahibi olmanın da özellikle ilk dönemlerde cinselliğe olumsuz etki edebileceğine dikkat çekiyor. Gurney, çiftlerin günde en az 10 dakika ayırarak hoşlarına giden veya zor buldukları şeylerle ilgili birbirleriyle iletişim kurmasını tavsiye ediyor.
50 yılı devirdikten sonra nasıl devam etmeli?
Abse, bu dönemde cinselliğin ikinci planda kalabileceğini, hastalık, emeklilik ya da menopoz gibi süreçlerin ön plana çıkabileceğini belirtiyor.
Uzman, bu safhada birliktelik duygusunu ve bağı kaybetmemek için çiftlerin birlikte vakit geçirmeye özen göstermesi gerektiğini söylüyor.
Psikoterapist, "Hayatınızda sizi bir şeyler yapmaya teşvik eden, partnerinizle keşif ve yaratıcılık içeren bir ortaklık içinde olduğunuzu hissettiren şeyler bulmalısınız" diyor.
Quilliam da partnerlerin yaşlandığını kabul etmesinin önemini vurguluyor. Psikolog, ilgiyi diri tutmak için çiftlerin günde en az 10 dakika birbirlerine hayatla ilgili "derin sorular" sormasını öneriyor.
Independent Türkçe, Guardian