Bilimkurgu gibi ama gerçek: Tek hücreli canlıyla fare yaratmak mümkün

Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
TT

Bilimkurgu gibi ama gerçek: Tek hücreli canlıyla fare yaratmak mümkün

Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)
Çalışmadaki kök hücreleri birbirinden ayırmak için kullanılan genetik belirleyiciler, iki farenin göz ve kürk renklerinin farklılaşmasını sağladı (Gao Ya ve Alvin Kin Shing Le)

Uluslararası bir araştırma ekibi, daha önce görülmemiş bir adım atarak tek hücreli canlıdan aldıkları genetik araçlarla fare kök hücreleri yarattı. 

Bu kök hücrelerle tam gelişmiş bir fare üretmenin mümkün olduğunu gösterdiler. 

Nature Communications adlı akademik dergide yayımlanan makale konuyla ilgili araştırmanın sonuçlarını yayımlarken bu çalışmayı haberleştiren bilim siteleri "Kulağa bilimkurgu gibi geliyor" ve "Emsalsiz bir kilometre taşına ulaşıldı" gibi ifadeler kullandı. 

Hayvanların yaşamadığı dönemden kalma tek hücreli canlıyla insanların ortak atalara sahip olduğu belirtilirken yeni araştırmanın, hayvanlarla tek hücreli akrabaları arasındaki evrimsel ilişkiye dair yeni bir perspektif sunduğu da aktarıldı. 

Bu çalışmada, Londra Kraliçe Mary Üniversitesi'nden Dr. Alex de Mendoza ve Hong Kong Üniversitesi'nden bilim insanları işbirliği yaptı. 

Yakalı kamçılılar diye de bilinen tek hücreli choanoflagellatlarda bulunan bir genle kök hücreleri yaratıldı. Sonra da bu hücreler canlı farelerin yetiştirilmesinde kullanıldı. 

Yakalı kamçılılar, hayvanların yaşayan en yakın akrabaları olarak da biliniyor. Genomlarında Sox ve POU genlerinin bazı türleri var. 

Bu genlerse gelişen bir embriyonun erken safhalarında var olan, canlıyı oluşturan özelleşmiş tüm hücre tiplerine dönüşebilme yeteneğindeki henüz farklılaşmamış hücreler için kullanılan pluripotentlik özelliğini çalıştırıyor.

Dr. de Mendoza çalışmayla ilgili şu ifadeleri kullanıyor:

Tek hücreli akrabalarımızdan edindiğimiz moleküler araçları kullanarak başarılı bir şekilde fare yaratmayı başardık. Bu araştırma kök hücre oluşumunda kilit önem taşıyan genlerin kök hücrelerden çok daha önce var olmuş olabileceğini ortaya koyuyor.

2012'de belli bir organa ait hücreleri vücutta herhangi bir hücrenin yerini alabilecek kök hücrelere dönüştüren araştırmaları nedeniyle tıp dalında Nobel'e layık görülen Japon bilim insanı Shinya Yamanaka da Sox ve POU genlerine işaret etmişti. 

Son araştırmaya kadar Sox ve POU genlerinin yalnızca hayvanların evrimiyle var olduğuna inanılıyordu. Dr. de Mendoza bulgularını şöyle açıklıyor:

Choanoflagellatlarda kök hücreler yok, onlar tek hücreli organizma. Ancak sonrasında çok hücreli hayvanların muhtemelen daha kompleks bedenler üretmek için yeniden düzenlediği bu genlere sahipler.

Bu çalışma evrimsel biyolojinin yanı sıra onarıcı tıpta da ses getirebilir. Yeni bilgilerle birlikte zarar gören dokuların onarımı ve hastalıkların tedavisinde yeni kök hücre yöntemleri geliştirmek mümkün.

Independent Türkçe, Phys.org, Science Daily



Net sıfırın arkasındaki bilim insanları uyardı: Ülkeler kötüye kullanabilir

Araştırmacılar küresel sıcaklıkları düşürme hedefinde büyük ölçüde ormanlar gibi doğal karbon yutaklarına bel bağlanmasının yanıltıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor (Reuters)
Araştırmacılar küresel sıcaklıkları düşürme hedefinde büyük ölçüde ormanlar gibi doğal karbon yutaklarına bel bağlanmasının yanıltıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor (Reuters)
TT

Net sıfırın arkasındaki bilim insanları uyardı: Ülkeler kötüye kullanabilir

Araştırmacılar küresel sıcaklıkları düşürme hedefinde büyük ölçüde ormanlar gibi doğal karbon yutaklarına bel bağlanmasının yanıltıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor (Reuters)
Araştırmacılar küresel sıcaklıkları düşürme hedefinde büyük ölçüde ormanlar gibi doğal karbon yutaklarına bel bağlanmasının yanıltıcı sonuçlar doğurabileceğini belirtiyor (Reuters)

Küresel ısınmayla mücadelede net sıfır emisyon hedefinin bilimsel dayanağını geliştiren araştırmacılar, ülkelerin hile yapabileceğine dair uyardı. 

Net sıfır, esasen atmosfere salınan sera gazlarıyla atmosferden çıkarılan miktarın dengede olması anlamına geliyor.

Paris İklim Anlaşması'nda belirtilen küresel sıcaklık artışını 2 dereceyle sınırlama ve mümkünse 1,5 derecenin altında tutma hedefi kapsamında net sıfır temel bir yere sahip.

Orman ve turbalık gibi doğal karbon yutakları, insan kaynaklı karbon salımlarının yılda yaklaşık yarısını temizliyor. 

Ancak net sıfırın arkasındaki bilim insanları, bu doğal yutakların emdiği karbonun hesaba katılmasının küresel ısınmanın önüne geçmeyeceğini söylüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 18 Kasım Pazartesi günü yayımlanan makalede, doğal yutakların temizlediği karbonu dahil eden ülkelerin aslında net sıfırla amaçlanan hedefe ulaşmadan, ulaşıyormuş gibi görünebileceği ifade ediliyor.

Küresel sıcaklıkların yükselmesini durdurmak için salımların, kara ve okyanusların "pasif" temizliğine dayanmadan net sıfıra ulaşması gerekiyor. Bu sayede doğal yutakların fazla karbondioksiti emmeyi sürdürerek gazın atmosferik oranlarını düşürmesi ve okyanusun derinlerinde devam eden ısınmayı dengelemesi mümkün olabilir.

Ancak pek çok ülke net sıfır hedeflerine doğal yutakları da dahil ediyor. 

Norveç'teki CICERO Uluslararası İklim Araştırmaları Merkezi'nden ve çalışmanın yazarlarından Glen Peters, "Bazı ülkeler bunu kasten kötü niyetli bir şekilde kullanabilir" diyerek ekliyor: 

Bu durum, toplam arazileri içinde geniş orman alanlarına sahip ülkelerde daha büyük bir sorun yaratacak.

Bilim insanları 11-22 Kasım'da Azerbaycan'da düzenlenen COP29 İklim Zirvesi'nde net sıfırın ne anlama geldiğinin açıkça belirtilmesi çağrısı yaparak "jeolojik net sıfıra" dikkat çekiyor.

Oxford Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Myles Allen, "Ülkelerin jeolojik net sıfır ihtiyacını kabul etmesi gerekiyor" diyor: 

Yani 2050 civarında halen fosil yakıtları kullanarak karbondioksit üretiyorsanız, ürettiğiniz karbondioksiti toprağa geri vermeye yönelik bir planınız olması gerekiyor.

Araştırmacılar doğal karbon yutaklarının korunması gerektiğini de vurguluyor. Ayrıca bunların sadece yeni bir orman dikilmesi gibi durumlarda net sıfır hedefinde hesaba katılabileceğini ekliyorlar.

"Pasif karbon yutaklarını korumak zorundayız. Ormanlarımızı ve okyanuslarımızı korumak zorundayız çünkü net sıfır emisyonun insanlara vaat ettiğimiz şeyi yapabilmesi, yani küresel ısınmayı durdurması için bu karbon yutağı hizmetini sağlamalarına ihtiyacımız var" diyen Allen ekliyor: 

Ancak bu pasif yutaklar, devam eden fosil yakıt kullanımını bir şekilde telafi ediyormuş gibi davranamayız.

Independent Türkçe, Guardian, New Scientist, Nature