Gazze'deki suçlar Netanyahu'yu "uluslararası alanda aranan" biri haline getirdi

Gallant ve el-Dayf'ın da yer aldığı “Uluslararası Suç” kararı. Washington, İsrailli yetkilileri kovuşturmayı reddediyor ve Avrupa ülkeleri hukuka bağlılıklarını teyit ediyor

 "Kemal Advan Hastanesi"nde bir Filistinli, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'yı vuran İsrail saldırısında yaralanan olan çocuğu taşıyor (AFP)
 "Kemal Advan Hastanesi"nde bir Filistinli, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'yı vuran İsrail saldırısında yaralanan olan çocuğu taşıyor (AFP)
TT

Gazze'deki suçlar Netanyahu'yu "uluslararası alanda aranan" biri haline getirdi

 "Kemal Advan Hastanesi"nde bir Filistinli, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'yı vuran İsrail saldırısında yaralanan olan çocuğu taşıyor (AFP)
 "Kemal Advan Hastanesi"nde bir Filistinli, dün Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'yı vuran İsrail saldırısında yaralanan olan çocuğu taşıyor (AFP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından dün çıkarılan tutuklama emri, tarihi bir emsal teşkil ederek İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu “uluslararası alanda aranan kişi” olarak kabul etti Netanyahu ve Galant, dün ölü sayısının 44,000'i aştığı Gazze'de “savaş suçu” işlemekle suçlanıyor.

Mahkemenin kararı Netanyahu, eski savunma bakanı Yoav Galant ve El Kassam Tugayları komutanı Muhammed El Dayf'ı kapsıyor. Mahkeme bu kişileri “insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları” ile itham etmek için geçerli nedenler bulduğunu belirtti.

Netanyahu kararı reddettiğini açıklamasının ardından UCM’yi "Yahudi karşıtlığı" ile suçladı. Mahkeme Savcısı Karim Khan ise Mahkemenin 124 üye ülkesine tutuklama emirlerinin uygulanması için harekete geçme çağrısında bulundu.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi'nin bir sözcüsü, Washington'un İsrailli yetkililere karşı alınan kararı kategorik olarak reddettiğini ifade etti.

Ancak Avrupa ülkeleri genel olarak uluslararası hukuka bağlılıklarını teyit ederken, bazıları tutuklama emrinin uygulanmasının onaylanması veya reddedilmesi konusunda çekincelerini dile getirdi. Avrupa Birliği dış politika temsilcisi Josep Borrell, "Birliğe üye ülkeler de dahil olmak üzere UCM’ye üye tüm devletlerin, mahkemenin kararlarını uygulamakla yükümlü olduğunu" vurguladı.

Filistin Ulusal Yönetimi kararı memnuniyetle karşılayarak “uluslararası hukuka ve kurumlarına olan umut ve güveni yeniden tesis ettiğini” belirtti. Hamas da kararı destekleyerek el-Dayf hakkındaki yakalama kararına atıfta bulunmadan “önemli bir tarihi emsal” olarak nitelendirdi.



Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
TT

Pakistan'ın kuzeyindeki saldırıda 43 kişi öldü

Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)
Pakistan'ın kuzeybatısında perşembe günü yapılan saldırılarda hayatını kaybeden bir kişinin cenaze töreni (AP)

Mezhepsel şiddete sahne olan Pakistan'ın kuzeybatısında Şii ailelerden oluşan iki konvoyun dün hedef alındığı iki saldırıda ölenlerin sayısı 7'si kadın, 3'ü çocuk olmak üzere 43 kişiye yükseldi.

Saldırıların gerçekleştiği Kurram'da yerel yetkili Javedullah Mehsud, ölenlerin yanı sıra “11'i ağır olmak üzere 16 kişinin de yaralandığını” söyledi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre olay yerindeki bir polis memuru kimliğinin açıklanmaması kaydı ile AFP'ye bu rakamı doğruladı.

Şiilerin kalesi Kurram'da bulunan Paraçinar'daki bir başka yerel yetkili ise "Vatandaşlar gece boyunca merkez çarşıda oturma eylemi düzenledi ve bu eylem şu ana kadar devam ediyor" dedi.

Buna karşılık, "cep telefonu şebekesi kesildi, ana yolda sokağa çıkma yasağı konuldu ve trafik askıya alındı."

Mehsud ise "barış ve düzeni yeniden tesis etmek için bir kabile konseyinin toplandığını" belirtti.

Ülkede özgürlükleri savunan bir sivil toplum kuruluşu olan Pakistan İnsan Hakları Komisyonu'na (HRCP) göre, temmuz ayından beri bu dağlık bölgede, Şii ve Sünni aşiretler arasında yaşanan şiddet olaylarında 70'ten fazla kişi hayatını kaybetti.

Periyodik olarak aşiret ve mezhep çatışmaları patlak veriyor, ardından bir aşiret konseyi (Jirga) tarafından ateşkese varıldığında şiddet sona eriyor. Haftalar ya da aylar sonra yeniden başlıyor.

Temmuz, eylül ve ekim aylarında Kurram ölümcül olaylara tanık oldu. O tarihten bu yana polis, diğer din mensuplarının yaşadığı bölgelere taşınan aileleri takip ediyor.

Bölgede farklı inançlara sahip kabileler arasındaki çatışmalar, özellikle toprak meselesiyle ilgilidir. Kabilelerin namus kurallarının güçlü olduğu yerlerde, genellikle güvenlik güçlerinin sürdürmekte zorlandığı düzene üstün gelirler.