Alexander Dugin: Batı'yı kaybediyor olabiliriz ama dünyayı yeniden keşfediyoruz

“Putin'in beyni” diye anılan Rus filozof Al Majalla’ya özel bir röportaj verdi

Görsel: Michelle Thompson (Al Majalla)
Görsel: Michelle Thompson (Al Majalla)
TT

Alexander Dugin: Batı'yı kaybediyor olabiliriz ama dünyayı yeniden keşfediyoruz

Görsel: Michelle Thompson (Al Majalla)
Görsel: Michelle Thompson (Al Majalla)

Ahmed Mahir

“Putin'in beyni” diye anılan Rus siyaset bilimci ve filozof Alexander Dugin, Al Majalla'ya verdiği özel röportajda ABD Başkanı Joe Biden yönetiminin Ukrayna'nın Rusya topraklarını vurmak üzere uzun menzilli füzeler kullanmasına izin veren son kararını eleştirdi. Dugin, kararın savaşta tehlikeli bir aşamanın habercisi olduğunu söyledi.

Dugin’in, Donald Trump karşısındaki yenilgisinin ardından görev süresi yakında sona erecek olan ABD başkanına duyduğu öfke röportaj boyunca hissedilse de bu öfkeyi sakin ve ölçülü bir tonda ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Biden'ın ‘çılgın’ saldırganlığı karşısında yılmayacağına inandığını ve bunun Moskova'nın savaş alanındaki üstünlüğünü etkilemeyeceğini söyleyen Dugin, Biden’ın Rusya topraklarına karşı uzun menzilli füzeleri kullanması için Kiev’e izin verme kararının, ‘Trump'ı son derece utanç verici bir duruma sokmayı’ amaçladığını belirtti.

Dugin, Moskova'daki evinden Zoom üzerinden verdiği röportajda, Trump'ın 20 Ocak'ta göreve başlamadan önce ekibini seçtiği ara dönemde ABD'nin yapabileceği tek şeyin Rusya'yı kışkırtmak ve Kiev'e karşı nükleer silah kullanmaya ve hatta uzun menzilli füzelerle Avrupa ülkelerinin başkentlerini hedef almaya zorlamak olduğu uyarısında bulundu. Rus filozof, “Bu da Trump'ın savaşı sona erdirme çabasında elini kolunu bağlayabilir” dedi.

Bin günü aşkın bir süredir devam eden savaşın Rusya'ya ekonomik olarak zarar verip vermediği sorusuna Dugin, bunun tam tersinin doğru olduğunu vurgulayarak, “Yaptırımlar Rusya'nın Batı'ya olan bağımlılığını azalttığı, iç üretimini arttırdığı ve sanayi sektörünü geliştirdiği için bir lanetten ziyade bir nimet haline geldi” yanıtı verdi.

Bir yandan da Rusya'nın çok kutuplu bir dünyaya yönelik revize edilmiş olan ve Küresel Güney ülkeleriyle yeniden ittifaklar kurmayı ve ABD liderliğindeki ‘Atlantik İmparatorluğu’ndan uzaklaşmayı amaçlayan yaklaşımına değinen Dugin, “Batı'yı kaybetmiş olabiliriz ama şimdi Küresel Güney'i ve Suudi Arabistan, Türkiye, İran, Endonezya ve Pakistan gibi İslam dünyasındaki yeni kutupları keşfediyoruz. Rusya tarihinde ilk kez Müslüman dünyası gerçek bir öneme sahip hale geldi” diye konuştu.

İste Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı Rus siyaset bilimci ve filozof Alexander Dugin’le gerçekleştirilen röportajın tam metni:

*Sayın Trump'ın göreve başlamasına neredeyse iki ay kaldı: Ukrayna savaşındaki gelişmeleri nasıl görüyorsunuz?

Savaşın gidişatı açısından sadece konvansiyonel silahların kullanımını dikkate alırsak, zafer kaçınılmaz olarak Rusya'nın olacaktır. Bu zaferin yakın mı yoksa uzak mı olduğunu söyleyemesem de sahada açıkça görüldüğü üzere inisiyatifi yeniden ele geçirdik. Hem nitelik hem de nicelik açısından konvansiyonel silahların savaşın gidişatını temelden değiştirmeyeceği de ortada. Kursk'a yapılan saldırıya rağmen stratejik güç dengesi sabit kaldığı için bu durum, ABD seçimlerinden önce de açıktı.

Beyaz Saray'dan ayrılmak üzere olan Başkan Biden'ı, özellikle Trump'ın savaşı sona erdirme ve Ukrayna'ya barış getirme arzusunu ifade ettiği açıklamalarıyla birlikte, bu dengeyi bozmak için umutsuz girişimlere iten de bu. Trump'ın Ukrayna rejimine yönelik büyük yardım akışını durduracağına inanıyorum ve bunu umuyorum. Bu gerçekleşirse zafer çok yakında bizim olacak. Çünkü Ukrayna rejimi silahlanma alanında tamamen Batı'nın devasa yardımına bağımlı.

*Sayın Biden'ın Ukrayna'da uzun menzilli füzelerin kullanılmasına izin veren son kararı hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bu karar, göreve geldiğinde Sayın Trump'ı töhmet altında bırakmayı mı amaçlıyor?

Mesele de bu. Gerçek sebep bu. Gerçekte, Rusya topraklarını hedef alan saldırılar temel güç dengesini etkilemeyecek. Bu saldırılar, acılara ve kayıplara neden olabilir ama ilişkileri ya da büyük dengeleri değiştiremez. Bu hamlelerle ulaşılabilecek tek provokasyon Rusya'nın nükleer silahlarla karşılık vermesi olur.

Bu bağlamda ve bu acil koşullar altında, seçimden sonra görevde kalma şansını kaybeden Biden, Trump için zor koşullar yaratmaya ve Rusya ile savaşı sona erdirmesini zorlaştırmaya çalışıyor gibi görünüyor. Bu strateji, yeni ABD yönetimini utandırmayı ve onu dış politika ve uluslararası ilişkiler açısından zor bir duruma sokmayı amaçlıyor.

Umarım Başkan Putin kırmızı çizgileri aşmaktan kaçınacak kadar akıllı davranır ama bu kez Rusya'nın tepkisinin son derece tehlikeli olabileceğini düşünüyorum.

Biden'ın ABD’nin çıkarlarına aykırı hareket etmesi, herkesçe açıkça görülen şekilde bunaması ve sorumluluğunu üstlenebileceği kararlar alamaması nedeniyle tüm insanlığı büyük bir tehlikeye attığı için vatana ihanetle suçlanması gerektiğine inanıyorum. Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünü, sadece ABD'nin ulusal çıkarlarını riske atmakla kalmayıp aynı zamanda pervasız liberal yaklaşımlarıyla bir bütün olarak insanlığın geleceğini de tehdit eden bu ‘çılgın küreselciler’ grubundan hesap sormak için bir fırsat olarak görüyorum.

Umarım Başkan Putin kırmızı çizgileri aşmaktan kaçınacak kadar akıllı davranır

ama bu kez Rusya'nın tepkisinin son derece tehlikeli olabileceğini düşünüyorum. Avrupa başkentlerinin şu anda gerçek bir tehditle karşı karşıya olduğuna inanıyorum. Ukrayna'nın NATO üyelerinin desteğiyle Rusya topraklarına uzun menzilli füzelerle yapacağı yeni bir saldırı, Rusya’nın NATO'ya karşı nükleer bir karşılık verilmesine yol açabilir. Bu artık açık ve ciddi bir olasılık.

*Peki, sizce Sayın Putin nükleer silahları kademeli olarak kullanma tehdidini hayata geçirme konusunda gerçekten ciddi mi?

Ciddi olmanın da ötesinde… Rusya’nın nükleer doktrinini gözden geçirdiğine dair pratik kanıtlar sunarak Avrupa başkentlerine açık ve doğrudan bir mesaj verdi. Daha önce hiçbir hava savunma sisteminin karşı koyamayacağı hipersonik bir silaha sahip olduğumuzdan bahsettiğimizde bize inanmadılar. Oysa Avrupa'da ya da NATO üyesi bir ülkenin topraklarında herhangi bir yeri, herhangi bir engele takılmadan kolaylıkla hedef alabiliriz.

*Ancak Putin'in Batı'nın Ukrayna’da uzun menzilli füzeler konuşlandırılmasına verdiği agresif yanıtın, Trump'la bir barış anlaşmasına varma ihtimalini zayıflatabileceğini düşünmüyor musunuz?

İyi ama durumu kim agresifleştiriyor? Eğer Başkan Biden, Ukrayna’ya Rusya topraklarına uzun ve orta menzilli füzelerle saldırma izni verdiyse, bu başlı başına bir agresiflik değil mi? Bu kesinlikle saldırgan bir eylem. Eğer Sayın Trump, ülkesinin bize karşı ilan ettiği savaşta kendimizi savunma kabiliyetimizden endişe duyuyor ve bunu yapamayacağımızı düşünüyorsa, bu büyük bir talihsizlik olur. Ancak biz kesinlikle karşılık vereceğiz. Çünkü bu tür eylemlere müsamaha gösteremeyiz.

Batı'nın gerilimi tırmandırdığını ve aynı zamanda bizim karşılık verme hakkımızı reddettiğini düşünün. Batı'nın gerilimi tırmandırmasına izin veriliyor ama bizim bunu yapmamız yasak öyle mi? Bu kesinlikle kabul edilemez. Onlar gerilimi tırmandırırsa, biz de tırmandırırız. Onlar saldırırsa, biz de saldırırız.

Putin, nükleer silah kullanma konusunda çok ciddi. Rusya'nın nükleer doktrinini gözden geçirdiğinin pratik kanıtlarını sunmuştu. Bu da Avrupa başkentlerine açıktan ve doğrudan verilmiş bir mesajdır.

Öte yandan, eğer tepkimiz zayıf olursa, kendimizi Gazzelilerin ve Batı Şerialıların ya da Lübnan'daki Hizbullah'ın yaşadığına benzer bir durum içinde bulma riskiyle karşı karşıya kalırız. Böyle bir senaryoda bizi basitçe yok edecek ve ortadan kaldıracakları kesin. ABD'nin önemli bir müttefiki olan İsrail, karşılık veremedikleri için Gazze halkını fiilen yok etti. Filistinlilerin kendilerini savunacak silahları yoktu ve şimdi kendilerini savunma hakları bile ellerinden alındı ve bu da Filistinlilerin neredeyse soykırıma uğramasına yol açtı. Bu duruma düşmek istemiyoruz, bu yüzden gerekli ve uygun gördüğümüz en kısa sürede karşılık vereceğiz.

*Ancak bu savaşı 2022 yılında başlatan Rusya oldu. Putin'i eleştirenler, Putin'in Ukrayna'yı işgali olarak adlandırdıkları şey olmasaydı, bu senaryoya ulaşamayacağımızı söylüyorlar. Bu savaşı kim başlattı, Sayın Putin'in kendisi mi?

Hayır, bu savaş Sayın Biden, küreselciler ve Nazi benzeri bir hükümeti destekleyen ve onu bize karşı iten Demokratlar tarafından başlatıldı. Her şeyi bizi kışkırtmak amacıyla planladılar. Ukrayna’da (eski Kiev yönetimine atıfla) 2014 yılında darbeyi gerçekleştirdiler ve Ukrayna'yı bize karşı silahlandırmaya başladılar. Bu onların hatası ve sorumluluğuydu.

Trump görevdeyken özellikle Rusya yanlısı değildi, asla olmadı. Katı bir liderdi. Yine de çatışma dondurulmuştu. Minsk anlaşmaları mükemmel olmasa da bir şekilde devam ediyordu. Trump'la birlikte bir çözüm olasılığı vardı. Trump fırsatı, Biden ise kıyameti temsil ediyordu.

*Savaşın maliyetinin yıllık 100 milyar dolardan fazla olduğu tahmin ediliyor. Bunları resmi istatistiklerden okuyorum, 2024 bütçesi askeri harcamalarda yüzde 70'lik bir artış gösteriyor. Savaş uzadıkça işler daha da zorlaşıyor. Demek istediğim: Bu savaş Rusya için sürdürülebilir mi?

Kesinlikle sürdürülebilir. Yaptırımlar uygulanırken ve ekonomimiz askeri sanayiye daha fazla odaklanırken kayda değer bir ekonomik büyümeye tanık olmamız gerçekten ilginç bir paradoks. Savaş ekonomisinin gerçekten de genel ekonomimizin ana itici gücü haline geldiğini fark etmeye başladık. Bu yaptırımlar olmasaydı, potansiyelimizin büyük bir kısmını kaybetmiş olurduk. Yaptırımlar Batı'ya olan aşırı bağımlılığımızı azaltarak ekonomimizi güçlendirdi. Yerli üretime ve sanayi sektörünün gelişimine yöneldik. Bu ise Rus ekonomisinde kayda değer bir büyümeye yol açtı.

xcsdfvergt
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping Kazan'da düzenlenen BRICS Zirvesi sırasında toplu fotoğraf çektirirken, 23 Ekim 2024 (AFP)

Bu eğilimlerle bir yandan ekonomimizin büyümesini sürdürürken, diğer yandan onlarca yıl savaşabiliriz. Halkımız arasındaki dayanışma güçleniyor ve moralimiz sürekli yükseliyor. Buna karşın Ukrayna, daha da harap oluyor ve tamamen Batı kaynaklarına bağımlı hale geliyor. Bağımsızlığından ya da egemenliğinden geriye hiçbir şey kalmadı, ekonomi ve finans sektörleri tamamen çöktü.

Bir büyüme evresindeyiz. Rusya ekonomisi savaş nedeniyle değil, yaptırımlar nedeniyle patlama yaşıyor. 1990'lı yıllarda ve belki de daha sonraki aşamalarda, Batı ile ekonomik ilişkilerimizin önemini abarttık. Ancak şimdi Küresel Güney'de yeni fırsatlar keşfediyoruz. Özellikle Suudi Arabistan, BAE, Türkiye, İran, Katar, Endonezya ve Pakistan gibi Müslüman ülkelerle yeni ittifaklar kuruyoruz. Rusya tarihinde ilk kez Müslüman dünyası bizim için gerçekten önemli. Aynı durum Hindistan, Çin, Afrika ve tabii ki Latin Amerika için de geçerli. Evet, Batı'yı kaybediyor olabiliriz ama dünyayı yeniden keşfediyoruz.

 



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant