Herodot'un Ermenilerin kökenine dair teorisi çürütüldü

MÖ 484-425'te yaşayan Herodot, Ermenilerin Balkan kökenli olduğunu öne sürmüştü (Wikimedia Commons)
MÖ 484-425'te yaşayan Herodot, Ermenilerin Balkan kökenli olduğunu öne sürmüştü (Wikimedia Commons)
TT

Herodot'un Ermenilerin kökenine dair teorisi çürütüldü

MÖ 484-425'te yaşayan Herodot, Ermenilerin Balkan kökenli olduğunu öne sürmüştü (Wikimedia Commons)
MÖ 484-425'te yaşayan Herodot, Ermenilerin Balkan kökenli olduğunu öne sürmüştü (Wikimedia Commons)

Genetik analiz, Ermenilerin kökenine dair teoriyi çürüttü. 

Ermenilerin, Balkan halkı Friglerden geldiği düşüncesi büyük ölçüde kabul gören bir teoriydi. Bu fikrin benimsenmesinde en büyük rolü oynayan isim de Herodot.

Yunanlı tarihçi, Pers ordusundaki Ermenilerin Frigya'dan gelen askerlere benzer giyindiğini görünce aynı kökenden geldikleri sonucuna varmıştı. 

Dilbilimciler de Ermenicenin, Hint-Avrupa dil ailesinin Trako-Frig grubundaki dillerle ortak yönlerine dikkat çekerek bu teoriyi desteklemişti.

Ancak İrlanda'daki Trinity Koleji liderliğindeki genetik çalışma başka bir hikaye anlatıyor. 

Bilim insanları, Ermenilerden ve Ermeni Yaylaları'nın eski gruplarından aldıkları DNA örneklerini, Balkan halklarından alınan eski ve yeni genetik veriyle karşılaştırdı. Ekip, genomların tamamını inceleyerek eşsiz bir çalışmaya imza attı.

Ermenistan Ulusal Bilimler Akademisi'nden Levon Yepiskoposyan, yazarları arasında yer aldığı çalışmanın "Ermeni Yaylaları'nın genetik atlasını çıkarmaya çalışan ilk araştırma" olduğunu söylüyor.

Bulgularını hakemli dergi American Journal of Human Genetics'te 25 Kasım Pazartesi günü aktaran ekip, Ermenilerle Balkan halkları arasında güçlü bir genetik bağlantı olmadığını ortaya koydu.

Makalenin başyazarı Dr. Anahit Hovhannisyan, "Yüzlerce yıl boyunca tarihsel inançlar geçmişe dair anlayışımızı şekillendirdi ve çoğu zaman teorileri gerçek kabul etmemize neden oldu" diyerek ekliyor:

Ancak tüm genom dizilimine erişim ve antik DNA araştırmalarının ilerlemesiyle, artık bu uzun süredir var olan fikirleri sorgulayabilir, yeni bir çerçeveye oturtabilir ve insan popülasyonlarının tarihine ilişkin çok daha incelikli ve bilimsel temellere dayanan bir görüş ortaya koyabiliriz.

Araştırmacılar Ermenilerin kökeniyle ilgili bir başka düşünceyi daha çürüttü. Sason Ermenilerinin genellikle Süryani kökenli olduğu düşünülüyordu.

Batman ilçesi Sason, Ermeni Yaylaları'nın da güney kısmında yer alıyor. 

Bu halkın Süryani kökeni, çeşitli tarihi metinlerin yanı sıra İncil'de de geçiyor. Ancak bu düşünceyi destekleyen güçlü bir kanıt bulamayan ekip, Sason halkının yakın geçmişte epey küçüldüğünü ve bu şekilde diğer gruplardan ayrıldığını tespit etti. 

Diğer yandan bilim insanları, Cilalı Taş Devri'ndeki Levantlı çiftçilerle ilişkili bir grubun, Ermeni Yaylaları'ndaki genetik yapıyı etkilediğini buldu. 

Ekip bunun arkasında Erken Tunç Çağı'ndan sonraki bir göç dalgası olduğunu tahmin ediyor. Cambridge Üniversitesi'nden makalenin bir diğer yazarı Andrea Manica, bulguların diğer çalışmalarla uyuştuğunu söyleyerek ekliyor:

Tam olarak nereden ve ne zaman geldiğinin yanı sıra böylesine yaygın bir göç dalgasını neyin tetiklediğine dair sorular henüz cevaplanmadı.

Ermeniler arasındaki farklılıkları da inceleyen araştırmacılar, Ermeni Yaylaları'nın doğu, batı ve iç kesimlerindeki grupların büyük oranda benzer bir genetik yapıya sahip olduğunu saptadı.

Independent Türkçe, Phys.org, Greek Reporter, American Journal of Human Genetics



Tohumlarını metrelerce uzağa fırlatan salatalığın gizemi açığa çıktı

Tohumlarını metrelerce uzağa fırlatan salatalığın gizemi açığa çıktı
TT

Tohumlarını metrelerce uzağa fırlatan salatalığın gizemi açığa çıktı

Tohumlarını metrelerce uzağa fırlatan salatalığın gizemi açığa çıktı

Eşek hıyarı bitkisinin tohumlarını nasıl metrelerce uzağa fırlatabildiği ortaya çıktı. 

Salatalığın akrabası olan eşek hıyarı (Ecballium elaterium), tohumlarını geniş bir alana yaymak için rüzgara pek ihtiyaç duymuyor. 

Bu bitkiler olgunlaştığı zaman, tohumlarını inanılmaz bir hızda 10 metreden uzağa fırlatıyor. 

Eşek hıyarı, patlamayı andıran bu beceri sayesinde etrafının kalabalıklaşıp rekabetin artmasının da önüne geçiyor.

Bilim insanları, patlamadan önce meyvelerin içinde basınç biriktiğini bilse de sürecin detaylarına hakim değildi.

Birleşik Krallık'taki Manchester ve Oxford üniversitelerinden bir araştırma ekibi, saniyede 8 bin 600 kare yakalayan bir kamerayla bu süreci gözler önüne serdi.

Eşek hıyarı, tohumları o kadar hızlı fırlatıyordu ki yayımlanan görüntüler 400 kat yavaşlatıldı. 

Araştırmacılar ayrıca tohum fırlatmadan önce ve sonra ölçümler yaptı ve bitkilerin röntgenini çekti.

Bulgularını PNAS adlı hakemli dergide 25 Kasım Pazartesi günü yayımlayan ekip, patlamadan önceki haftalarda meyvenin sıvıyla dolduğunu tespit etti.

Ardından tohum fırlatılmasından birkaç gün önce bu sıvının bir kısmının gövdeye geçtiği kaydedildi. Bu sayede gövde, meyveyi kaldırabilmek için genişleyip uzuyor ve sertleşiyordu. 

Dik duran bitki, 45 derecelik açıyla eğilerek çok iyi bir atış pozisyonuna sahip oluyordu. Makalenin yazarlarından fizikçi Dr. Finn Box "Bu aklımızı başımızdan aldı" diyor.

30 milisaniye süren patlamaysa şöyle gerçekleşiyor: Olgunlaşmış meyve, sapından ayrılarak salatalığın tabanında bir delik açıyor. Araştırmacılar bu sırada tohumların saniyede 20 metreye varan hızlara çıktığını buldu. Meyve ayrılırken, gövde geri tepiyor. Ardından meyve arkasına dönerek tohumların fırlama açısını değiştiriyor. 

Daha sonra içindeki sıvı püskürerek meyvenin basıncını azaltırken, tohumların da hızı düşüyor. 

Bilim insanları eşek hıyarının, ters yöne dönebilen tek bitki olduğunu düşünüyor. 

Araştırmacılar ellerindeki verilere dayanarak farazi bir bitkinin tohumları nasıl fırlatacağını da hesapladı. 

Yapılan testlerde hiçbir türün, gerçekteki kadar başarılı olamadığı görüldü. Örneğin gövdenin daha kalın olmasının, çoğu tohumun bitkinin yakınına düşmesine yol açacağını tespit ettiler.

Makalenin bir diğer yazarı Dr. Derek Moulton, bulgular hakkında şöyle diyor:

Bu bize evrimin, bu özel türün tohum saçmasına ne kadar ince bir ayar çektiğini hissettirdi.

Independent Türkçe, IFL Science, New York Times, PNAS