Yolcu uçaklarının vurulduğu 5 meşhur olay

Kazakistan'da düşen uçakla ilgili tartışmalar sürüyor

Kazakistan'da en az 38 kişinin öldüğü trajik olayda uçağın neden düştüğü henüz netleştirilemedi (Reuters)
Kazakistan'da en az 38 kişinin öldüğü trajik olayda uçağın neden düştüğü henüz netleştirilemedi (Reuters)
TT

Yolcu uçaklarının vurulduğu 5 meşhur olay

Kazakistan'da en az 38 kişinin öldüğü trajik olayda uçağın neden düştüğü henüz netleştirilemedi (Reuters)
Kazakistan'da en az 38 kişinin öldüğü trajik olayda uçağın neden düştüğü henüz netleştirilemedi (Reuters)

Azerbaycan'dan Çeçenistan'a gitmek üzere havalanan yolcu uçağının Kazakistan'da düşmesinin yankıları sürüyor.

25 Aralık'ta yaşanan olayda gözler Rusya'ya çevrilmişti. Ön incelemelerde uçağı Rus hava savunma sistemlerinin vurmuş olabileceği öne sürülmüştü. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugünkü açıklamasında "trajik olayın Rus hava sahasında yaşanması nedeniyle" özür diledi.

Amerikan gazetesi Washington Post, tarihte yolcu uçaklarının vurulduğu 5 ünlü olayı derledi.

Kore Havayolları'ının 007 sefer sayılı uçuşu

1983'te New York'tan Alaska'ya oradan da Seul'e doğru yol alan Kore Havayolları'na ait 007 sefer sayılı uçak, navigasyon sistemindeki bir arıza nedeniyle Sovyet hava sahasına girdi.

Bunun ardından bir Sovyet jeti yolcu uçağını vurdu. Olayda uçaktaki 296 kişinin tamamı hayatını kaybetti. Kurbanlardan biri de Georgia eyaletinden Demokrat Kongre üyesi Larry McDonald'dı.

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Sovyet pilotun yolcu uçağını askeri bir istihbarat uçağı sanmış olabileceği belirtildi.

Sovyet yönetimi başta sorumluluğu üstlenmeyince ABD'yle diplomatik kriz yaşandı. Rus siyasetçiler ancak olaydan 8 yıl sonra Güney Kore'ye özürlerini iletti.

İran Havayolları'nın 655 sefer sayılı uçuşu

1988'de İran-Irak Savaşı'nın son aylarında, ABD donanmasına ait güdümlü füze kruvazörü USS Vincennes, Basra Körfezi'nde devriye gezerken İran ordusuyla çatışmalar yaşandı.

Bu sırada Dubai'ye giden İran Havayolları'na ait 655 sefer sayılı uçak, USS Vincennes tarafından vuruldu. Uçaktaki 290 kişinin hepsi öldü.

Amerikan donanması, yolcu uçağının İran'a ait bir savaş jeti sanılarak ateş açıldığını kabul etti.

Dönemin ABD Başkanı Ronald Reagan, İran yönetimine özürlerini iletti.

Sibirya Havayolları'nın 1818 sefer sayılı uçuşu

2001'de Sibirya Havayolları'na ait 1818 sefer sayılı uçak, İsrail'in Tel Aviv şehrinden Rusya'nın Novosibirsk kentine giderken Karadeniz'de vuruldu. Uçaktaki 78 kişinin hepsi hayatını kaybetti. Yolcular ve mürettebat dahil uçakta 38 Rus, 40 İsrail vatandaşı vardı. 

Olaydan bir hafta sonra Rusya ve Ukrayna'dan yapılan açıklamalarda, uçağın uçaksavarla vurulmuş olabileceği belirtildi. Uçuş sırasında Rusya ve Ukrayna, Kırım'da ortak askeri operasyon düzenliyordu.

Sonrasında Ukrayna ölen İsrail ve Rusya yurttaşları için kişi başı 200 bin dolar tazminat ödedi.

Malezya Havayolları'nın 17 sefer sayılı uçuşu

2014'te Malezya Havayolları'na ait 17 sefer sayılı uçak, Ukrayna'nın doğusunda karadan havaya atılan bir füzeyle vuruldu. 

Uçaktaki 298 kişinin hepsi hayatını kaybetti. Bu, bugüne dek bir uçağın vurularak düşürüldüğü en ölümcül olaydı.

Füze, Rusya destekli ayrılıkçılarla Ukrayna ordusu arasındaki çatışmalar sırasında ateşlendi. 2022'de Hollanda'da yapılan duruşmada, milis güçlerinde görev yapan iki Rus ve bir Ukraynalı olaydan suçlu bulundu. 

Füzeyi hangi tarafın ateşlediği netleştirilemedi. Uluslararası incelemelerde suçun Rusya'da olduğu savunuldu. Kremlin ise iddiaları reddetti.

Ukrayna Havayolları'nın 752 sefer sayılı uçuşu

Ukrayna Havayolları'na ait 752 sefer sayılı uçak, 2020'de Tahran'dan havalandıktan kısa süre sonra vuruldu. 

Uçaktaki 176 kişinin tamamının öldüğü olayda İran başta sorumluluğu reddetti. Ancak sonradan iki uçaksavar füzesinin uçağı vurduğu itiraf edildi. 

Yaklaşık bir yıl sonra 10 İranlı yetkili, olaydan suçlu bulundu. 

Independent Türkçe, Washington Post, Forbes



Taliban dünyaya açılıyor: Stratejik zafer

İktidarda beşinci yılına giren Taliban'ın kadınlara yönelik sürekli yeni yasaklar getirmesi uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (AFP)
İktidarda beşinci yılına giren Taliban'ın kadınlara yönelik sürekli yeni yasaklar getirmesi uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (AFP)
TT

Taliban dünyaya açılıyor: Stratejik zafer

İktidarda beşinci yılına giren Taliban'ın kadınlara yönelik sürekli yeni yasaklar getirmesi uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (AFP)
İktidarda beşinci yılına giren Taliban'ın kadınlara yönelik sürekli yeni yasaklar getirmesi uluslararası kamuoyunun tepkisini çekiyor (AFP)

Taliban yönetimindeki Afganistan diğer ülkelerle diplomatik ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. 

Washington Post'un (WP) analizinde, iktidardaki dördüncü yılını doldurmasına rağmen Taliban'ın sadece Rusya tarafından tanındığına dikkat çekiliyor. 

Ancak Avrupa'daki göçmen karşıtlığı ve Orta Asya'daki militan gruplara ilişkin endişeler nedeniyle Batılı ülkelerin Taliban'la daha fazla iletişim kurmaya başladığı belirtiliyor.

ABD Başkanı Donald Trump'ın geçen haftaki açıklamasında Bagram Hava Üssü'nü geri almak istediklerini duyurması tartışma yaratmıştı. Afganistan Genelkurmay Başkanı Fasihuddin Fıtrat ise "Tek karış toprak için bile pazarlık yapılmayacak" demişti.

Ancak CNN'in haberinde, Trump yönetiminin üssü geri almak için marttan bu yana Taliban'la gizli görüşmeler yürüttüğü belirtilmişti. WP, Taliban yönetiminin görüşmelere dair bilgi paylaşmayı reddettiğini aktarıyor. Öte yandan Washington'la müzakerelerin bile Taliban'ın "inkar edilemez bir aktöre" dönüştüğünü gösterdiği yorumu paylaşılıyor. 

Eski Pakistan Dışişleri Bakanı Aziz Ahmed Chaudhry, "Taliban, henüz resmi şekilde tanınmasa da Afganistan'ın yöneticisi olarak muamele görüyor" diyor. 

Avrupa'da göçmen karşıtı partilere desteğin artmasıyla Afgan göçmenlerin sınır dışı işlemleri için Taliban'la görüşmelerin sıklaştığı belirtiliyor. ABD dahil birçok ülkenin, Afganistan-Pakistan sınırında faaliyet gösteren IŞİD'in Horasan koluyla (IŞİD-H) mücadelede Taliban'la iletişime geçtiği de aktarılıyor. 

Görüşmelerin Taliban için "stratejik zafer" anlamına geldiğine dikkat çekilen analizde, dışarıya açılma hamlelerinin örgütte ihtilaf yarattığı da vurgulanıyor. Kandahar'daki muhafazakar kadronun Batı ülkeleriyle iletişimi sınırlı tutmak istediği belirtiliyor. 

Analizde, Çin'in de bölgede daha aktif hale gelmeye başladığına işaret ediliyor. Afganistan ve Pakistan yönetiminden temsilciler, Çin'in başkenti Pekin'de mayısta bir araya gelerek, karşılıklı ilişkileri maslahatgüzarlıktan büyükelçilik seviyesine çıkarma kararı almıştı. Pekin'in hem bölgedeki nüfuzunu hem de IŞİD-H bağlantılı militanlara karşı güvenliği artırmak için böyle bir hamle yaptığı yazılıyor.

Rusya'nın temmuzda duyurduğu Taliban'ı tanıma kararının da güvenlik endişeleriyle alındığı belirtiliyor. Moskova'daki konser salonuna geçen yıl martta düzenlenen saldırıda en az 139 kişi yaşamını yitirmiş, olayı IŞİD-H üstlenmişti. 

Independent Türkçe, Washington Post, CNN


AB-ABD ilişkileri raporu: Avrupa, Truman Show’a döndü

Trump, AB ülkelerine Ukrayna savaşına finansmanlarını artırma baskısı da yapmıştı (Reuters)
Trump, AB ülkelerine Ukrayna savaşına finansmanlarını artırma baskısı da yapmıştı (Reuters)
TT

AB-ABD ilişkileri raporu: Avrupa, Truman Show’a döndü

Trump, AB ülkelerine Ukrayna savaşına finansmanlarını artırma baskısı da yapmıştı (Reuters)
Trump, AB ülkelerine Ukrayna savaşına finansmanlarını artırma baskısı da yapmıştı (Reuters)

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (EFCR) ve Avrupa Kültür Vakfı'nın ortak raporunda, ABD Başkanı Donald Trump'ın Avrupa'ya karşı "kültür savaşı" yürüttüğü savunuldu.

Bugün yayımlanan raporda, Trump'ın popülist ve radikal sağcılarla ittifaklar kurarak Avrupa Birliği (AB) politikasının "ideolojik ağırlık merkezini değiştirmeyi" hedeflediği yorumu yapılıyor:

Trump ve yandaşları bunu ancak Avrupalılar müsaade ettiği için yapabiliyor. Birincisi, Trumpçılar toplumlardaki kutuplaşmayı ve Avrupa'da yükselen "yeni sağ"ı kullanıyor. İkincisi, Avrupalı liderler arasındaki bölünme ve tereddütlerden yararlanıyorlar.

Trump'ın Avrupalı müttefikleri arasında Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Slovakya lideri Robert Fico ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi isimlerin yer aldığı belirtiliyor. Cumhuriyetçi liderin, sağ ittifaklarla gümrük vergisi tehditlerinden ifade özgürlüğü tartışmalarına, güvenlik harcamalarından göç meselesine kadar birçok konuda AB'deki krizleri körüklediği savunuluyor. 

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in, Avrupa'nın "temel ortak değerlerden uzaklaştığı" yorumunu şubatta yaptığı da hatırlatılıyor. ECFR'den Pawel Zerka, Vance'in açıklamasının kültür savaşının açıkça ilan edildiği an olduğunu söylüyor: 

Trump, Avrupa’ya karşı kültür savaşı yürütüyor.

Zerka, Trump'ın o zamandan bu yana AB liderlerini Ukrayna'nın geleceği hakkındaki görüşmelerden dışladığına, kıtadaki ana akım siyasi partilere saldırdığına ve gümrük vergisi görüşmelerinde Brüksel'i zorladığına dikkat çekiyor. 

Avrupa Komisyonu'na bağlı Avrobarometre (Eurobarometer) kuruluşunun anket verilerine göre vatandaşların AB'ye güveni 2007'den bu yana en yüksek seviyede. Neredeyse tüm AB ülkelerinde, blokun değerlerine bağlılık görüldüğü aktarılıyor. 

Romanya, Polonya ve Çekya hariç tüm ülkelerde çoğunluğun, AB'nin Avrupa vatandaşlarını küresel krizlerden ve güvenlik risklerinden korumakta daha aktif rol üstlenmesi gerektiğini söylediği belirtiliyor. 

Raporda, AB'nin durumu Truman Show'a da benzetiliyor. Jim Carrey'nin canlandırdığı Truman Burbank'in, bir film setinin içinde sıkışıp kaldığı ve başkaları tarafından kurgulanmış bir gerçeklikte yaşadığını anladığı 1998 yapımı filme işaretle şöyle deniyor: 

Avrupa, Truman Show'da sıkışıp kalmış durumda, Trump'ın Amerikası da yönetmen koltuğunda oturuyor.

"Avrupa, Trump'ın Amerikası'yla bir kültür savaşı içindedir" ifadesine yer verilen çalışmada, AB liderlerine "kendi senaryosunu yazan bir Avrupa'yı savunmaları" için harekete geçme çağrısında bulunuluyor. 

Independent Türkçe, Guardian, BBC


Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
TT

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan BM Genel Kurulu'na hitabında Gazze'den fotoğraflar gösterdi (AFP)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul Salonu'nda BM'nin 80. Genel Kurulu görüşmelerinde katılımcılara hitap etti. ABD Başkanı Donald Trump'ın ardından Birleşmiş BM Genel Kurulu'nda konuşan Erdoğan yaklaşık 40 dakika süren konuşmasının geniş bir bölümünü Gazze'ye ayırdı. Erdoğan, İsrail'in 23 aydır Gazze'de her saat başı bir çocuğu öldürdüğünü söyledi.

Konuşmasının başında, "Filistin'i tanıyan devlet sayısının giderek arttığı bir dönemde Filistin Devlet Başkanı Sayın Mahmud Abbas'ın bugün bizzat aramızda olamayışından duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum" diyen Erdoğan, Trump yönetiminin Abbas ve heyetine vize vermeme kararını eleştirdi.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları için "soykırım" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle konuştu:

Erdoğan, New York'taki BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, İsrail'in 23 aydır Gazze'de her saat başı bir çocuğu öldürdüğünü söyledi.

Tüm ülkeleri Filistin Devleti'ni tanımaya çağıran Erdoğan, “Gazze'de 700 günü aşkın süredir soykırım devam ediyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti, enkaz altında kaç kişi olduğu bilinmiyor... (Dünyanın başka yerlerinde) Bir çocuğun eline küçük bir diken batsa anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de çocuklar anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Ölenlerin 20 binden fazlası çocuk. İsrail tarafından, Gazze'de son 23 aydır her saat bir çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor.  Bu insanlığın dip noktasıdır.” dedi.

“Gazze halkı açlık silahıyla öldürülüyor” diyen Erdoğan, “Gazze'de devam eden vahşetin hiçbir gerekçesi olamaz. Gazze'de devam eden soykırımla insanlık için en karanlık dönemi yaşıyoruz... Gazze'de her şey hedef alınıyor ve yok ediliyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'in kontrolden çıktığını ve Netanyahu'nun rehineleri umursamadığını belirtti.

Avrupa'nın benimsediği değerlerin Gazze'de devam eden olaylar nedeniyle aşındığını ifade eden  Erdoğan, “Gazze'de soykırım yapanların hesap vermesi gerektiğini” vurguladı.

Suriye konusunda Erdoğan, Suriye'nin maruz kaldığı adaletsizliklerin Esad rejiminin düşüşüyle sona erdiğini değerlendirdi. “Terörizmden arındırılmış, birleşik bir Suriye için” çalışmaların yapılacağını teyit eden Erdoğan, “Suriye'nin istikrarının tüm komşu ülkelerin çıkarına olduğunu” vurguladı.