Trump'ın terör sınıflandırması planı: İşgal senaryoları mı?

Seçilmiş başkanın son önerisi, ABD'yle Meksika arasındaki gerilimi tırmandırma riski taşıyor

Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı göçmen geçişlerine karşı sert önlemler almakla tehdit etti (Reuters)
Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı göçmen geçişlerine karşı sert önlemler almakla tehdit etti (Reuters)
TT

Trump'ın terör sınıflandırması planı: İşgal senaryoları mı?

Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı göçmen geçişlerine karşı sert önlemler almakla tehdit etti (Reuters)
Donald Trump, uyuşturucu kaçakçılığı ve yasadışı göçmen geçişlerine karşı sert önlemler almakla tehdit etti (Reuters)

Uzmanlar, Donald Trump'ın Meksikalı uyuşturucu kartellerini "yabancı terör örgütleri" diye sınıflandırma planının, ABD'nin Meksika'da askeri operasyonlar düzenlemesini mümkün kılacak yasal çerçeveyi oluşturabileceğini söylüyor.

Seçilmiş başkan, ABD'ye yasadışı uyuşturucu sokan kartelleri yıllardır yabancı terör örgütü olarak sınıflandırmakla tehdit ediyor. Bu ayrım, hükümetin bu örgütlere ek ekonomik ve sosyal yaptırımlar uygulamasına olanak tanır.

Böylelikle ABD Başkanı'nın, terör örgütlerine destek verdiğinden şüphelenilen yabancı ülkeker de dahil olmak üzere, terör örgütleriyle ilişkisi olanlara askeri operasyon düzenleme yetkisi de genişler. Başkan, terör örgütlerine karşı önlem amaçlı askeri güç de kullanabilir.

Bu tür bir eylemin düşmanlığı artırarak ABD'yle Meksika arasındaki ilişkiyi gereceği kesin. Meksika'nın eski ABD Büyükelçisi Gerónimo Gutiérrez, El País'e böyle bir adımın "ilişkileri 30 yıl geriye götüreceğini" söyledi.

2019'da Trump, Meksikalı uyuşturucu kartellerini neredeyse "terörist" sınıfına dahil edecekti fakat Meksika'yla uzlaştıktan sonra geri adım atmıştı.

Ancak seçilmiş başkan, geçen ay Turning Point USA için Arizona'da düzenlenen bir konferansta bu fikri yeniden dile getirmişti.

Trump, "Kartelleri derhal yabancı terör örgütü olarak tanımlayacağım" demişti.

Bunu hemen yapacağız ve federal kolluk kuvvetlerinin, Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza'nın ve sınır devriyesinin tüm gücünü kullanacağız.

Trump, kampanyasında yasadışı göç ve özellikle fentanil olmak üzere uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede saldırgan bir tutum sergilemişti. ABD'ye uyuşturucu akışını durdurma çabasında Meksika'yı sorumlu tutan Trump, ABD'nin en büyük ticaret ortaklarından biri olmasına rağmen ülkeden ithal edilen mallara yüzde 25 gümrük vergisi getirme sözü vermişti.

Ancak kartelleri "terörist" diye sınıflandırmak bir adım daha ileri gitmek anlamına geliyor.

Meksika Büyükelçiliği'nden üst düzey bir yetkili, El País'e "Kartelleri terör örgütü sınıfına almak, her iki ülke için de öngörülemez sonuçlar doğuracak stratejik bir hata olur" dedi.

Bir örgütü terör örgütü kapsamına dahil etmek, öncelikle para akışını durdurmayı ve federal savcıların kartel üyeleri ve müttefiklerine karşı cezai yaptırımlar uygulamasını sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca, özellikle 2001 tarihli Askeri Güç Kullanma Yetkisi Yasası'yla başkanın askeri operasyonlar gerçekleştirmesi için yasal dayanak da oluşturuyor.

cvfbg
Trump'ın Agenda47 adlı gündemine uyuşturucu kartellerini yok etmeye yönelik eylem planı da dahil. Kartelleri "terörist" diye etiketlemek, Meksika topraklarına askeri operasyonların önünü açıyor (Trump'ın seçim kampanyası)

Bu geniş kapsamlı yasa, ABD Başkan'ın 11 Eylül saldırılarını gerçekleştirenlerle bağlantılı kişi ve örgütlere karşı operasyonlar yürütmesini destekliyor. Ancak yasa, geniş ölçüde diğer terörist gruplara uygulanacak şekilde de yorumlanmıştı.

Örneğin Biden yönetimi, yasa kapsamında bir terörist grup olan Eş-Şebab'ı alt etme girişimi kapsamında Somali'de hava saldırıları gerçekleştirmişti.

Yasa, başkanın ABD Kongresi'nin onayı olmadan bir ülkeyi işgal etmesine veya savaş açmasına izin vermiyor.

Meksika Büyükelçiliği'nden üst düzey bir yetkili, Trump'ın fikrinin "farklı dinamiklere yanıt veren konseptleri karıştırdığını" söyledi.

Yetkili "Organize suç, ideoloji değil kâr amacı taşır ve bunu terörizm gibi değerlendirmek yalnızca kaynaklarla odağı gerçek çözümlerden uzaklaştırır" dedi.

Pazar günü Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum, iki ülkenin uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede işbirliği yapması gerektiğini vurgulayarak yanıt verdi.

Sheinbaum, "İşbirliği yapıyoruz, koordinasyon sağlıyoruz, birlikte çalışıyoruz ama asla boyun eğmeyeceğiz" dedi.

Meksika özgür, egemen, bağımsız bir ülke ve müdahaleyi kabul etmiyoruz. Bu bir işbirliği, bir koordinasyon ama boyun eğmek değil. Biz barışı inşa edeceğiz.

 Independent Türkçe



Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.