Blinken, Fransız mevkidaşı ile telefonda Suriye ve Lübnan dosyalarındaki son gelişmeleri görüştühttps://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5097249-blinken-frans%C4%B1z-mevkida%C5%9F%C4%B1-ile-telefonda-suriye-ve-l%C3%BCbnan-dosyalar%C4%B1ndaki-son
Blinken, Fransız mevkidaşı ile telefonda Suriye ve Lübnan dosyalarındaki son gelişmeleri görüştü
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken / Fotoğraf: DPA
ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ve Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot dün akşam yaptıkları telefon görüşmesinde, Suriye ve Lübnan dosyalarındaki gelişmeleri ele aldılar.
ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Matthew Miller'ın ofisinden yapılan açıklamada, iki bakan Suriye'deki son gelişmeleri ve DEAŞ dahil olmak üzere “Suriye halkının daha iyi bir gelecek inşa etme fırsatını yakalamasına yardımcı olurken, istikrarsızlık riskini en aza indirmenin” yollarının yanı sıra Suriye liderliğinde kapsayıcı bir geçiş sürecine duyulan ihtiyacı ele aldı.
Blinken, "Suriye'deki tüm grupların insan haklarına, uluslararası insani hukuka saygı duyması ve azınlık mensupları da dahil olmak üzere sivilleri korumak için gerekli tüm önlemleri alması gerektiğini" vurguladı.
Ayrıca, "(ABD vatandaşı) Austin Tice de dahil olmak üzere, eski Esed rejimi altında kayıp olan ve haksız yere tutuklananların bulunması için uluslararası destek" çağrısında bulundu.
Açıklamada, ABD Bakanı'nın, Lübnan Silahlı Kuvvetlerine devam eden yardımı da dahil olmak üzere, Fransa'nın Lübnan'ı desteklemedeki liderliğini övdüğü ve Lübnan halkının kurumlarını yeniden inşa etmesine ve başkanlık seçimleri yoluyla liderliğini geri kazanmasına yardımcı olacak koordineli bir yaklaşımın öneminin vurgulandığı belirtildi.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün yaptığı açıklamada, Suriye'deki terör örgütü YPG'nin varlığının ortadan kaldırılmasının an meselesi olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre Fidan, Ankara'nın YPG'nin Suriye'deki varlığını sürdürmesine izin verecek herhangi bir politikayı kabul etmeyeceğini belirtti.
Ürdünlü mevkidaşı Eymen es-Safadi ile ortak bir basın toplantısı düzenleyen Fidan, “Bölgedeki her türlü oyunu görecek durumdayız. Sadece görecek durumda değil, aynı zamanda bozacak durumdayız.” dedi.
Suriye'nin kuzeyinde Türkiye destekli gruplar ile Ankara'nın terör örgütü PKK’nın uzantısı olarak gördüğü YPG'nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında çatışmalar yaşanıyor.
Ancak Washington, 2019'da Suriye'de DEAŞ'la savaşan bu güçleri, DEAŞ’ın bölgede yeniden ortaya çıkmasını önlemek için ‘elzem’ olarak görüyor. Batı'nın Suriye'deki SDG savaşçılarına vereceği desteğe karşı uyarıda bulunan Fidan, “Bölgede emelleriniz farklıysa, DEAŞ'ı bahane ederek, PKK'yı güçlendirerek başka bir politikaya hizmet edilmek isteniyorsa, ona da geçit yok” ifadelerini kullandı.
Fidan sözlerini şöyle sürdürdü: “Suriye'de ve bölgede DEAŞ tehdidine karşı birlikte neler yapabileceğimizi görüştük. DEAŞ, Müslüman toplumlar için bir zehirdir. Dinimizi kullanarak sınırsız şiddet uygulayarak, vahşice insanların öldürülmesi, terör yoluna gidilmesi, toplumların ve devletlerin bu yolla ifsat edilmesi, istikrarsızlığın ve kaosun oluşturulması bizim sessiz kalacağımız bir durum değildir.”
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) bugün Halep'in doğusundaki Münbiç kırsalında yer alan Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü ekseninde Türkiye yanlısı Suriye Milli Ordusu (SMO) birlikleri ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında, Türk insansız hava araçları (İHA) tarafından desteklenen yeni çatışmalar ve topçu atışları yaşandığını bildirdi.
SDG'ye ait bir İHA’nın Karakozak Köprüsü yakınlarındaki mevzilerini hedef alması sonucu 4 SMO mensubu hayatını kaybederken, aynı eksende bir SDG üyesi de topçu ateşi sonucu öldü.
Öte yandan, bir Türk İHA’sının SDG'ye ait bir askeri aracı hedef alması sonucu araç sürücüsü ağır yaralanarak tedavi için hastaneye kaldırıldı.
Bombardımanın Münbiç kırsalındaki cephelerde temkinli bir sükunetin hâkim olmasından saatler sonra yeniden başlaması dikkat çekti.
SOHR, çatışmaların başlamasından bu yana her iki taraftan 285 kişinin öldürüldüğünü belgeledi.
SDG'nin daha önce ABD arabuluculuğunda bir ateşkes ilan ettiğini, ancak karşılıklı ihlallerin ve yoğun bombardımanın devam etmesi nedeniyle anlaşmanın başarısız olduğunu, bunun da ölü ve yaralı sayısının artmasına ve her iki tarafın ateşi arasında kalan sivillerin trajedisinin derinleşmesine yol açtığını belirtmek gerekiyor.