Sudani ‘kara kutuyu’ Tahran'a taşıyor

El-Hekim Trump'ın silahlı gruplara yönelik uyarılarını açıkladı

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
TT

Sudani ‘kara kutuyu’ Tahran'a taşıyor

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani kabine toplantısında (Reuters)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin İran ziyareti önümüzdeki hafta sonuna ertelendi. Iraklı kaynaklar Sudani'nin Tahran'a, İran'a sadık Iraklı silahlı grupların dağıtılması konusu ve muhtemelen Irak'ın son zamanlarda ABD tarafından silahların sadece devletin elinde sınırlandırılması konusunda aldığı ‘çok net uyarı mesajları’ da dahil olmak üzere, sıcak bölgesel ve yerel dosyalar götüreceğini söyledi.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Tesnim haber ajansına konuşan İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi'ye göre ziyaret, ikili ilişkileri geliştirmek ve mevcut bölgesel gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunmak üzere, iki ülke arasında devam eden istişarelerin güçlendirilmesi çerçevesinde gerçekleşiyor. Söz konusu ziyaret ayrıca üst düzey İranlı yetkililerle yoğun görüşmeleri içeriyor.

Irak hükümeti bu haberi yalanlamadı ya da doğrulamadı. Ancak bu haber, İran Dini Lideri Ali Hamaney'in son dönemde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed rejiminin devrilmesi sonrası ‘direniş ekseni’ içinde yaşananlara ilişkin bir dizi konuya açıklık getirme konusunda aktif olmasının ardından hem Irak içinde (özellikle de İran'a bağlı silahlı gruplar düzeyinde) hem de İran içinde çeşitli çevrelerde artan endişeler ortamında geldi.

Sudani'nin kara kutusu

Bağdat'ta, Irak'ın ABD'nin seçilmiş Başkanı Donald Trump'tan bir ‘uyarı mesajı’ aldığına dair resmi olmayan haberler yayıldı ve bunların bir kısmı perşembe akşamı Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim tarafından açıklandı. Sudani'ye ulaşan ve ABD'nin tutumunda keskin bir değişimi temsil eden mesajın Trump'ın gizli elçisi aracılığıyla geldiği belirtilirken, bazı kaynaklar bunun Trump'ın Sudani ile yaptığı habersiz bir telefon görüşmesi aracılığıyla gerçekleştiğini ifade etti.

İktidardaki Şii Koordinasyon Çerçevesi'nin liderlerinden biri olan el-Hekim, Iraklı silahlı grupların hedef alındığına dair ABD yönetiminden gelen bilgilerin varlığını doğruladı. Ancak ABD Başkanı seçilen Donald Trump yönetiminin ‘İran'daki rejimi devirmek ya da Irak'taki siyasi sistemi hedef almak niyetinde olmadığını’ söyledi.

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim ile birlikte (Irak Başbakanlık Ofisi)     Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim ile birlikte (Irak Başbakanlık Ofisi)           

Bağdat'ın güneyindeki Necef kentinde düzenlenen bir miting sırasında konuşan el-Hekim şu ifadeleri kullandı: “Gruplara karşı alınacak bir pozisyon var... ABD yönetiminden ve silahlı grupların sahibi olan bazı çerçeve güçlerden aldığımız bilgiler bu yönde. Söz konusu hedef almanın resmi bir siyasi güç olarak Koordinasyon Çerçevesi ile hiçbir ilgisi yok; bu doğrudan İran'a sadık silahlı gruplara (Ketaib Hizbullah, en-Nuceba ve diğerleri gibi) yönelik... Şu ana kadar görünen durum budur.”

El-Hekim, Irak'ta siyasi bir değişim sürecine girildiğine dair söylentilerle ilgili olarak da şunları söyledi: “Bunlar sosyal medyada dolaşan söylentiler… Ben bunu ne uluslararası ve bölgesel siyasetçilerden ne de Suriye'deki olaylardan sonra bize gelen resmi heyetlerle doğrudan temaslarımız sırasında duydum.”

El-Hekim, Irak'ın siyasi sisteminin hedef alınmaması yönünde ‘uluslararası bir irade’ olduğu konusunda emin görünüyordu. Bu bağlamda el-Hekim, “Irak'ın istikrarını korumaya yönelik uluslararası bir irade var. Çünkü Irak'taki herhangi bir kaos tüm bölgenin güvenliğinin bozulması anlamına geliyor ve bölge ülkeleri bunu reddediyor. Mevcut rejimin aynı yapıyla korunması yönünde bir eğilim var” ifadelerini kullandı.

El-Hekim'in silahlı gruplar olmaksızın siyasi sistemin devam edeceğine dair güvence vermesiyle birlikte gözler Irak Başbakanı’nın Tahran'a yapacağı ziyarete çevrildi. Bu ziyarette Başbakan’ın İran yönetimi önünde açacağı bir ‘kara kutu’ var gibi görünüyor. Zira silahlı grupların dağıtılması meselesi her ne kadar Irak'ın silahları devletle sınırlama kararı olsa da Irak'taki birçok silahlı grup sadece askerî açıdan değil ideolojik açıdan da İran'la bağlantılı ve bu nedenle İran tarafıyla bu konuda samimi görüşmeler yapılmasını gerektiriyor.



DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
TT

DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)

Analistler, terör örgütü DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin’in kınayla boyanmış turuncu sakalıyla, resmi olarak bu unvana sahip olmasa da muhtemelen örgütün en güçlü adamı haline geldiğini düşünüyorlar.

DEAŞ, örgütün liderinin Ebu Hafs el-Haşimi el-Kureyşi olduğunu iddia etse de gözlemciler bu takma ismi taşıyan gerçek biri olup olmadığını sorgularken muhtemelen örgütü Somali'den yönetmekle sorumlu olan Abdulkadir Mumin dikkati çekiyor.

Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Araştırmaları Merkezi’nden (International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence/ICSR) Tore Hamming, Mumin’in DEAŞ’ın küresel ağındaki en önemli, en güçlü ve en fazla kontrole sahip ismi olduğunu söyledi.

Hamming, liderlerin teker teker öldürüldüğü bu karanlık örgütte Mumin’in şimdiye kadar hayatta kalmayı başaran birkaç üst düzey isimden biri olduğunu ve bunun da ona örgüt içinde bir tür statü kazandırdığını belirtti.

Somali'nin örgüt için önemi

Mumin’in ABD tarafından birkaç ay önce düzenlenen saldırıda öldürüldüğü sanılıyordu, ancak öldüğüne dair herhangi bir kanıt elde edilemediği için hayatta olduğu ve faaliyetlerine devam ettiği düşünülüyor. Somali'nin mali nedenlerden ötürü örgüt için önemli olduğunu belirten Hamming, buradan Kongo, Mozambik, Güney Afrika, Yemen ve Afganistan'a para gönderdiklerini, dolayısıyla iyi bir mali modele sahip olduklarını vurguladı.

h67u8ı
DEAŞ liderlerinin her zaman Arap kökenli oldukları biliniyor (Reuters)

Bu mali faaliyetlere ilişkin hiçbir bilgi yok, çünkü bu miktarları tahmin etmek bile imkansız. Paranın bir yerden başka bir yere giderken izlediği güzergahları tam olarak belirlemek de öyle.

Mumin’in DEAŞ liderliğine uzanan yolculuğu

Yarı özerk Puntland bölgesinde doğan Mumin, bir süre İsveç'te yaşadıktan sonra İngiltere'ye yerleşti. 2000'li yılların başında Londra ve Leicester'da camilerde ve internette dolaşan videolarda radikal bir vaiz olarak tanınan Mumin, Somali'ye döndüğünde İngiliz pasaportunu yaktı ve El Kaide ile bağlantılı eş-Şebab örgütü lehine propaganda yapmaya başladı. Ardından 2015 yılında DEAŞ saflarına geçti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan Avrupalı bir istihbarat yetkilisi, DEAŞ'ın küçük bir bölgeyi kontrol etmesine karşın geniş bir kitleye hitap ettiğini ve para dağıttığını söyledi. Aynı yetkili, geçtiğimiz mayıs ayında Mozambik'te DEAŞ’ın Faslı ve Afrikalı üyelerinin bir terör saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı.

Yetkiliye göre Mumin ayrıca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı Ugandalı örgüt Müttefik Demokratik Güçler’i (ADF) finanse etti. Şu an ADF’nin bin ile bin 500 arasında üyesi olduğunun tahmin edildiğini belirten yetkili, ADF üyelerinin Mumin'in yardımıyla radikalleşme, silah ve finansman arayışını sonlandırıp silahlı saldırılara başladıklarını kaydetti.

İdeolojide değişim

Bazı gözlemcilere göre Mumin, DEAŞ’ın lider kadrosunda halife olarak görülüyor, ancak resmi olarak biat etmesi, kökleri Ortadoğu'ya dayanan, Suriye ve Irak'ta 2014 yılından 2019 yılına kadar süren bir halifelik kuran DEAŞ içinde ideolojik bir değişim anlamına gelecek.

Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (The Counter Extremism Project/CEP) adlı düşünce kuruluşunun direktörü Hans-Jakob Schindler, Mumin’in DEAŞ’ın başına geçmesinin DEAŞ destekçileri ve sempatizanları arasında bir kargaşaya neden olacağını değerlendirdi.

Fakat Horasan Vilayeti ve Batı Afrika Vilayeti gibi DEAŞ'a bağlı grupların liderlerinin operasyonel faaliyetleri örgütün liderliğini istemelerine neden olabilir. Somalili olan Mumin, DEAŞ’ın geleneksel liderlik kriterlerini karşılamasa da coğrafi konumu ona bazı avantajlar sağlıyor.

Afrika Boynuzu

ABD’nin West Point Askeri Akademisi’ne bağlı CTC Sentinel - Combating Terrorism Center’a göre Afrika Boynuzu örgüte Arap Maşrık (Levant) bölgesindeki istikrarsızlıktan koruma ve daha fazla hareket özgürlüğü sağlamış olabilir. Merkez, bu liderlik özelliklerinin, mali kaynakları savaşı kazanmanın anahtarı olarak gören terör örgütü El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin'inkilerle örtüştüğünü vurguladı.

Mumin'in emrindeki militan sayısı az olmasına rağmen liderlik piramidinin tepesine yükselmesi, DEAŞ içindeki değişimleri de yansıtıyor. Hamming’e göre bu değişimlerden ilki halifenin artık DEAŞ'deki en önemli figür olmaması, ikincisinin ise örgütün aslında Afrika'ya doğru kademeli bir stratejik kayma arayışında olması. Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen Avrupalı istihbarat kaynağı ise Avrupa'ya ulaşan şiddet görüntülerinin yüzde 90'ının Afrika'dan geldiğini söyledi. Ancak CTC Sentinel'e göre örgütün liderliği Ortadoğu'da kalmaya devam ettiğinden ‘her şey aynı kalıyor’.