Esed’in Devlet Başkanlığı Medya Ofisi Direktörü: Putin, iktidarının son günlerinde Esed'in çağrılarına yanıt vermedi

Sakr, devrik Suriye Devlet Başkanı Esed’in Ruslara İranlılardan daha çok güvendiğini söyledi

Putin ve Esed Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde, 11 Aralık 2017 (Sputnik - AP)
Putin ve Esed Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde, 11 Aralık 2017 (Sputnik - AP)
TT

Esed’in Devlet Başkanlığı Medya Ofisi Direktörü: Putin, iktidarının son günlerinde Esed'in çağrılarına yanıt vermedi

Putin ve Esed Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde, 11 Aralık 2017 (Sputnik - AP)
Putin ve Esed Suriye’deki Hmeymim Hava Üssü’nde, 11 Aralık 2017 (Sputnik - AP)

Suriye Devlet Başkanlığı Medya Ofisi'nin eski direktörü Kamil Sakr, devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed'in iktidarının son döneminin ayrıntılarını ve Moskova'ya gitmeden önceki saatleriyle ilgili gizli kalmış yanları anlattı. Sakr, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Esed'in iktidarının son haftasında üç gün boyunca arama girişimlerine yanıt vermediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Cumartesi akşamı Al Arabiya'nın Mizaj platformunda yayınlanan ‘Şam Saatiyle’ adlı podcast programından aktardığına göre  Sakr, Esed’in rejiminin düştüğü 9 Aralık pazar günü şafak sökmeden önce salı, çarşamba ve perşembe günleri boyunca Başkan Putin ile temas kurmak için girişimlerde bulunduğunu, ancak başarısız olduğunu ve kendisini yalnız hissettiğini belirtti.

Esed’in Putin'i aramaya çalıştığını, fakat ona ulaşamadığını, ertesi gün yeniden denediğini ve üçüncü seferinde (Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Özel Temsilcisi Alexander) Lavrentyev'i arayarak Esed'in kendisiyle konuşmak istediğini Başkan Putin'e iletmesini istediğini belirten Sakr, bundan iki saat sonra Başkan Putin'in Belarus'u ziyaret ettiği ve Esed'le konuşamayacağı cevabının geldiğini kaydetti.

d88o9
Humus'ta Beşşar Esed yanlılarını tutuklamak için düzenlenen operasyon sırasında yeni Suriye yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin bir üyesi, 3 Ocak 2025 (AP)

Esed'e yakın olan Suriyeli eski yetkili, Esed'in Moskova'dan aldığı cevabın ikna edici olmadığını belirterek “Devlet başkanları nerede olurlarsa olsunlar, nereye giderlerse gitsinler, her zaman özel bir iletişim ekibine sahip oldukları bilinir. Hatta dışişleri bakanları bile bir şey olduğunda herhangi bir ülkeden arayabilirler” ifadelerini kullandı.

Sakr, silahlı muhalif grupların Humus kentinin kontrolünü ele geçirmesiyle içinde bulunduğu durumun farkına o anda vardığını da sözlerine ekledi.

Destek talebi

İktidarının son günleride Esed ve Putin arasındaki iletişimde yaşanan tek aksaklık bu değil gibi görünüyor. Putin ve Esed arasında Esed’in devlet başkanı sıfatıyla Moskova'ya gerçekleştirdiği son görüşmenin dikkat çekici ayrıntılarını anlatan Sakr, “Esed, kasım ayı sonlarında Putin ile görüşmek ve yardım istemek için Moskova'daydı. Suriye Askeri Operasyon Yönetimi, Halep’in kontrolünü ele geçirdiğinde Esed'in Rusya Devlet Başkanı ile görüşmesi planlanmıştı. Çarşamba günü geldi, ama görüşme cuma günü gerçekleşti. (Halep perşembe günü Askeri Operasyonun Yönetimi’nin kontrolü altına girmişti)

Sakr, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Görüşme önce Halep'in kurtarılmasından bir gün sonra cuma günü saat 14.00'da planlandı. Daha sonra saat 15.00'a ve ardından saat 17.00'a ertelendi. Rusya, bize görüşmenin sadece Beşşar Esed için olduğunu ve Kremlin'e özel korumasıyla gideceğini bildirdi.

Esed’in Devlet Başkanlığı Medya Ofisi Direktörü, Putin'in Esed'in sadece görüşme talebini ertelemekle kalmadığını, Esed'in talep ettiği ‘desteği’ de sağlamadığı sonucuna varıyor.

xzc
Şam'da Devlet Başkanı Esed ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i gösteren bir poster, Mart 2022 (Reuters)

Sakr, şunları ekledi:

“Görüşmenin sonucu, Esed’in Putin'den İran'ın askeri destek sağlamasına izin vermesini istemesi ve bunun gerçekleşmemesi anlamında iyi olmadı. Son aylarda İran İran destekli güçlerin ve milislerin sayısı nispeten azalmıştı.”

Bir İran uçağının tehdit edilmesi

Putin'in Esed'in talebine nasıl bir karşılık verdiğine değinen Sakr, Esed’in kendisine ‘Başkan Putin'in doğrudan (Esed'in önünde) Genelkurmay Başkanı’nı aradığını ve ondan İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) üyelerinin Hmeymim Hava Üssü üzerinden istedikleri ne varsa geçirebilmesi için gerekli koşulları yaratmasını istediğini’ söylediğini aktardı.

Ancak bunun tam tersinin olduğunu ve görünüşe göre İranlıların Esed'e İran uçaklarının Hmeymim Hava Üssü’ne gidebileceğine, Irak hava sahasını geçebileceğine ve Hmeymim Hava Üssü’ne iniş yapabileceğine dair herhangi bir sinyal ya da güvence almadıklarını bildirdiklerini söyleyen Sakr, yaşananların ‘bir aldatmaca olduğu’ dışında başka bir açıklaması olmadığı değerlendirmesinde bulundu.

Ne İranlıların ne de Rusların bu son denkleme dahil olmak istediklerini ve herkesin geri adım attığını söyleyen Sakr, “İranlılar o sırada Suriye tarafını bir İran uçağının Irak hava sahasına ulaştığında Amerikalılar tarafından Tahran'a dönmemesi halinde bombalanacağı konusunda uyarıldığı yönünde bilgilendirdiler” diye konuştu.

acsdfrgt
İran Dışişleri Bakanı Arakçi ve devrik Suriye Devlet Başkanı Esed arasındaki görüşmeden bir kare, Aralık 2024 (İran Dışişleri Bakanlığı)

Suriye Devlet Başkanlığı Medya Ofisi'nin eski direktörü, Esed'in cumhurbaşkanı olarak Moskova'ya yaptığı son ziyaret sırasında ‘önemli’ olarak gördüğü bir noktaya dikkati çekti. Genellikle devlet başkanları arasında gerçekleşen görüşmelerden sonra bir basın açıklaması yapıldığını hatırlatan Sakr, “Özellikle ziyaret Telegram platformundaki Rusça kanallar aracılığıyla sızdırıldığından Ruslara bu noktayı sorduk. Onlara ortak bir açıklama olup olmayacağını sorduğumuzda Suriye tarafı olarak hangi noktalar üzerinde konuşacağımızı sordular. Biz de bu noktaları kendilerine ilettik, fakat yanıt gelmedi ve ardından bir saat daha beklememiz istendi. Cuma akşamı saat 21.00 oldu. Ardından Rus tarafı bu konuda yarın sabah, yani cumartesi günü karar vereceklerini bildirdi. Ama cumartesi sabahı Esed bana Rusya Devlet Başkanı'nın Esed'in konutuna birini gönderdiğini ve kendisinin (yani Putin'in) ziyaretin duyurulmasından yana olmadığını bildirdiğini söyledi... Hepsi bu kadar” diye konuştu.

“En çok Ruslara güveniyordu”

Esed'ın müttefiklerine ne kadar güvendiğiyle ilgili değerlendirmede bulunan Sakr, şunları söyledi:

“Esed Ruslara İranlılardan daha fazla güveniyordu. Çünkü onlar daha güçlü ve rejimini koruyabilme konusunda daha fazla imkana sahipti. (Esed) İranlılarla olan ilişkisinin ağırlığının farkındaydı, ancak onları terk edemezdi.”

Sakr, İranlıların lojistik konularda Esed'in iradesi dışında kararlar aldıklarını ve bazen ona danışmadan hareket ettiklerini vurguladı.

Şam Uluslararası Havaalanı’ndaki çalışmalarla ilgili anlaşmazlığı örnek gösteren Sakr, “İran uçuşları durdurulana kadar oraya inen her MAHAN (DMO'ya yakın bir havayolu şirketi) uçağıyla birlikte havaalanı İsrail tarafından bombalandı. İranlıların sadece Rusların gözetiminde olan Hmeymim Hava Üssü’ne inmeleri gerekiyordu” diye aktardı.

ascdfrg
2023 yılında İsrail'in hava saldırısı sonrasında Şam Uluslararası Havalimanı pistinde meydana gelen hasarı inceleyen Suriyeli yetkililer (SANA)

İran’ın da nispeten hayal kırıklığına uğramış hissettiğini düşünen Sakr, “Çünkü Suriye ile Arap ülkeleri arasında İran'la ilişkiler pahasına bir yakınlaşma öz konusuydu. Hizbullah kuruluşundan bu yana en ağır darbeyi almıştı ve şartlar elverişli değildi” yorumunda bulundu.

Yarı Devlet Başkanı: Esma Esed

Esed'ın eşi Esma Esed’in kocasının iktidarı sırasındaki rolüne de değinen Sakr, onun ‘yarı devlet başkanı’ olduğunu söyledi.

Esma Esed'in kocası üzerinde büyük bir etkisi olduğunu ve onu etkileme kabiliyeti sayesinde çok sayıda dosyaya erişim sağladığını belirten Sakr, “Bu dosyalara müdahale ettiğini ya da karıştığını söyleyemem, ama müdahale edebileceğini söyleyebilirim” dedi.

hyjukıo9
Halk Sarayı'nın odalarından birinde bulunan Esma Esed'in bir fotoğrafı (Reuters)

Beşşar Esed’in ‘omurgasız bir olmadığını’ vurgularken, ‘eşini ülke yönetiminde bir ortak olarak gördüğünü’ belirten Sakr, Esed’in bu bakış açısının Esma Esed’in güçlü bir konuma sahip olabilmesinin yanı sıra, faaliyet gösterdiği çeşitli alanlarda muazzam bir varlık ve güç kazandırdığını söyledi.



HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
TT

HDK’nın Sudanlılara yönelik uygulamaları değişiyor mu?

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)
HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Independent Arabia – Hasan Hamid)

Osman el-Esbat

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) kontrolündeki bölgelerde yaşayanların çoğu, HDK üyelerinin yeni şehirleri işgal ettiklerinde gerçekleştirdikleri misillemelere, özellikle de kasım ayında el-Cezire eyaletinin doğu ve kuzey köylerinde sivillere yönelik tacizlere ve yaygın olarak ihlallere maruz kalıyor. Öyle ki en temel insan haklarına dahi en ufak bir saygı gösterilmiyor. Geçtiğimiz yılın haziran ayında el-Cuneyna şehrinde Batı Darfur sakinlerine karşı gerçekleştirilen katliamların eşlik ettiği bu suçlar hem resmi düzeyde hem de halk tabanında şoka ve öfkeye yol açarken yerel ve uluslararası taraflarca kınanıyor.

HDK komutanları, Sudan'ın çeşitli şehirlerinde ve bölgelerinde sivilleri etkileyen ihlallerden duydukları endişeyi dile getirirken, HDK üyeleri tarafından işlenen tüm ihlalleri atfettikleri ‘isyancı’ olarak tanımladıkları kişileri, sahada yargılayarak ve olumsuz olaylarla ve ihlallerle mücadele için bir komite kurarak kontrol altına alacaklarının sözünü verdiler.

HDK Komutanı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) 1 Ocak’ta Sudan'ın 69’uncu Bağımsızlık Günü vesilesiyle yaptığı konuşmada, “İyi niyetli halkımıza, çeşitli bölgelerde kendilerine karşı meydana gelen ihlallerden dolayı derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Kontrolümüz altındaki bölgelerde kanunsuzluk yapanları kontrol etmek için yoğun çaba sarf ettik ve sarf etmeye devam ediyoruz. Birçok bölgede bunu başardık. Bunu milli ve ahlaki sorumluluğumuzdan dolayı yapmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Ancak gözlemciler ve uzmanlar, ABD yönetiminin Hamideti’ye Sudan halkına karşı işlenen sistematik ihlallerdeki rolü, ‘soykırım gerçekleştirmesi’ ve belirli etnik gruplardan kadınlara ve genç kızlara tecavüz ve diğer acımasız cinsel şiddet biçimleriyle kasıtlı olarak hedef alması nedeniyle yaptırım uyguladığından bu acımasız uygulamaları ve bunların Sudan halkı üzerindeki olumsuz yansımalarını nasıl görüyorlar? HDK, bu ihlalleri durdurabilir mi?

Organize bir çalışma

Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı habere göre Hartum'daki Ulusal Çalışmalar Merkezi'nden strateji ve kriz yönetimi uzmanı Dr. Amin Ismail Majzoub, HDK üyelerinin başlıca hedefinin yağma, talan ve tecavüzle halk arasında panik ve korku tohumları ekmek olduğunu söyledi. Dr. Majzoub’a göre HDK’nın birçok üyesi arasındaki eğitim ve bilgi krizinin yanı sıra komuta ve kontrol kaybı da ihlallerde daha önce eşi ya da benzeri görülmemiş bir artış yaşanmasına katkı sağladı.

Dr. Majzoub, sözlerini şöyle sürdürdü:

“HDK, kontrolü altındaki bölgelerde ve şehirlerde yaşayanlar arasında endişe ve panik yaratmak için savaştaki politikalarından ve taktiklerinden biri olarak ihlaller gerçekleştiriyor. Dolayısıyla başta Darfur ve Kordofan’daki çeşitli bölgelerde meydana gelenler olmak üzere etnik ve ırksal ihlaller ve katliamlar bu strateji çerçevesinde gerçekleşti.”

İhlalleri gerçekleştirenlerin ortaya çıkarılmayacağını ve ihlallerin durdurulmayacağını söyleyen Dr. Majzoub, “Böyle bir hamle büyük grupların HDK'dan ayrılması anlamına gelir. Çünkü bu, milislerin ülkenin dört bir yanında halkı aşağılamak ve terörize etmek için ustalaştığı önemli bir strateji ve organize bir çalışma” diye konuştu.

defvrgth
Darfur'daki çatışmalardan kaçan Sudanlılar Sudan ve Çad arasındaki sınırı geçerken (Reuters)

Adalet ve hesap verebilirliğe değinen Dr. Majzoub, “Adaletin bugün ya da yarın tecelli edeceğine, Afrika ve Asya kıtasında yaşanan çatışmaları ve savaşların sonuçlarına göre boyutu ne olursa olsun suç işleyen herkesin hukuk yoluyla hesap vereceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

Dr. Majzoub, değerlendirmesine şöyle devam etti:

“Uzlaşı, özür dileme, maddi ve manevi tazminat ve müzakere gibi çeşitli isimler altındaki bir geçiş dönemi adaleti, stratejisini ve üyelerinin inançlarını başkalarının haklarını yağmalamak, talan etmek ve onlara saldırmak üzerine kuran HDK ile işe yaramaz. Çünkü bu strateji, geçiş dönemi adaleti ile bağdaşmıyor. Dolayısıyla bu güçler ve muhalifleri HDK'yı askeri, siyasi ve sosyal hayattan silmek için savaş ya da müzakere seçeneğine sahipler.”

Tutuklama kampanyası

El-Cezire eyaletindeki HDK'ya bağlı sivil idarenin başkanı Sıddık Osman Ahmed, yönetiminin ‘isyancılar’ olarak nitelendirdiği kişileri ortadan kaldırmak için devam eden bir tutuklama kampanya başlattığını açıkladı. Şimdiye kadar 800'den fazla kişinin tutuklanıp hapse atıldığını söyleyen Ahmed, bazılarının emirlere uymadıkları için vurularak öldürüldüğünü, bazılarının kaçtığını belirtti. Ahmed’e göre kampanya sayesinde bu durum ortadan kalkmaya başladı.

Sivil İdare Başkanı Ahmed, şunları söyledi:

“Şafşafa çarşılarında tutuklama kampanyası başlattık. Sivilleri ihlallerden korumak ve bölgede güvenliği ve istikrarı sağlamak için 350 kişilik bir polis gücü kurduk. HDK'yi sorumluluktan muaf tutmuyoruz. HDK, eyalettin kontrolünü elinde tuttuğundan güvenliği sağlamaktan ve üniformalarını giyerek yağma yapanlarla mücadele etmekten sorumlu. Hapishanelerden salıverilen isyancılar ve suçlular olduğunu tespit ettik. Bunlar arasında ordu ile bağlantılı olanlar da var silahlı hareketlere bağlı olanlar da.”

SCDFVGTHY
Sudan ordusu ile HDK arasındaki çatışmalar devam ederken av fişekleri tutan bir çocuk (Reuters)

Kuralların ihlali

Uluslararası hukuk ve insani işler uzmanı Mahir Fireyni, “HDK’nın ihlalleri, cinayet, yağma, soykırım, tecavüz, zorla yerinden etme ve gözaltı gibi suçları işleyerek, en temel insan haklarına en ufak bir saygı göstermeden ve hukuka aykırı bir şekilde sivilleri ezmek için sistematik olarak kullanılan bir savaş aracı haline geldi” değerlendirmesinde bulundu.

HDK'nın Darfur ve el-Cezire'de gerçekleştirdiği ihlallerin ardından uluslararası ve yerel kamuoyu önünde tamamen savunmasız hale geldiğini söyleyen Fireyni, “HDK artık siyasi ya da toplumsal herhangi bir desteğe sahip değil. Zira savaş sırasında onun yanında olmakla suçlananlar bile el-Cezire’de işlenen ihlaller nedeniyle onu reddetti” şeklinde konuştu.

HDK'nın doğru fırsatı kaçırdığını, halkın sempatisini ve sadakatini kaybettiğini ve bu fırsatı bir daha asla yakalayamayacağını belirten Fireyni, HDK’nın Sudan'ı ya da Sudan'ın herhangi bir bölgesini yönetme konusunda geleceğinden bahsetmenin güç olduğunu ifade etti.

Rakamlar ve trajediler

El-Cezire Konferans Platformu, kasım ayındaki olaylar sırasında 400 binden fazla kişinin yerinden edildiğini tahmin ediyor. Platform, günlük yerinden edilme hareketleri ve bölgedeki iletişim eksikliği nedeniyle verilerin güncellenememesinden dolayı bu sayının 600 bine ulaşabileceğini öngörüyor.

El-Cezire Konferans Platformu tarafından yayınlanan rapora göre el-Cezire’nin doğusundaki 515 köy arasında 400'den fazlası tamamen, geriye kalan 115 köy ise kısmen boşaltılmış durumda. Geriye kalan köy sakinleri HDK'nın sıkı kuşatması ve tekrarlanan ihlalleri altında yaşamaya çalışıyor.

Yerel kaynaklara göre el-Cezire’nin doğusundaki olaylar 450'den fazla kişinin hayatına mal olurken, kadınlara ve genç kızlara karşı yaklaşık 27 tecavüz ve cinsel şiddet vakası gerçekleşti.

Birleşmiş Milletlerin (BM) tahminlerine göre Sudan'daki savaş 14 binden fazla kişinin ölümüne neden olurken, Sınır Tanımayan Doktorlar/Médecins Sans Frontières (MSF), bu sayının en az 40 bin olduğunu tahmin ediyor.

Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) son güncellemesine göre ülkede yirmi aydır devam eden silahlı çatışmalar 3,2 milyonu mülteci olmak üzere yaklaşık 14,8 milyon insanın yerinden edilmesine neden olurken yarısından fazlası çocuk olmak üzere 30 milyondan fazla insan yardıma muhtaç durumda. Bunların 18 milyonu, akut gıda güvensizliğiyle karşı karşıya. Savaş, aynı zamanda Sudan'daki çocukların yüzde 80'ini, yani 17 milyonunu eğitim hakkından mahrum bıraktı.

BM, ‘daha önce benzerine rastlanmamış bir insani kriz’ olarak nitelendirdiği Sudan'daki durum çerçevesinde yardıma muhtaç olarak tanımladığı toplam 30,4 milyon kişiden 20,9 milyonuna yardım sağlamak için 4,2 milyar dolarlık çağrıda bulundu.