Sağlık için 6 basit hamle

Doğanın içinde spor yapmak hem vücudunuza hem de psikolojinize iyi gelecektir (Pixabay)
Doğanın içinde spor yapmak hem vücudunuza hem de psikolojinize iyi gelecektir (Pixabay)
TT

Sağlık için 6 basit hamle

Doğanın içinde spor yapmak hem vücudunuza hem de psikolojinize iyi gelecektir (Pixabay)
Doğanın içinde spor yapmak hem vücudunuza hem de psikolojinize iyi gelecektir (Pixabay)

"30 yaşına basınca sağlık kötüleşmeye başlar" deseler de bilim insanları ufak değişikliklerle bunun önemli ölçüde önlenebileceğini söylüyor.

Kas ve kemik erimesi, hızlı kilo alma, güç kaybı gibi durumları tamamen engellemek imkansız olabilir. Ancak hayatınızda yapacağınız 6 basit değişiklikle sağlığınızı daha uzun süre korumanız mümkün. 

1. Daha fazla lifli gıda tüketin

Lif bakımından zengin yiyecekler kalp hastalığı ve diyabete karşı koruma sağlarken bağırsak sağlığı konusunda da etkili. 

2015'te yapılan bir araştırma, günde 10 gram daha fazla lif tüketmenin ölüm ihtimalini yüzde 10 azalttığını ortaya koydu. 

Her gün 30 gram tüketilmesi ve yaş aldıkça buna daha çok dikkat edilmesi öneriliyor. 

İşlenmiş gıdalara karşı çıkan uzmanlar, liflerin kinoa gibi sağlıklı tohumlar, kuruyemiş, meyve ve sebze gibi farklı kaynaklardan alınmasının iyi olacağını söylüyor.

2. Esneyin ve güçlenin 

Kalp ve damar sistemini canlandırmak sağlık için önemli. Yürüme, koşu, bisiklet dışında vücudu esnek hale getirip güçlendirmek de faydalı.

Kasları güçlendirmek ve daha esnek hale getirmek için haftada en az iki gün egzersiz yapılması öneriliyor. 

Özellikle yaşlandıkça azalan kasları ve testosteron seviyelerini korumak için yapılacak ağırlık egzersizleri, kemik yoğunluğu ve bilişsel işlev için de yararlı. 

Vücuttaki en büyük kaslardan biri olan gluteus maximusun da aralarında bulunduğu pek çok bölgeyi çalıştıran squat egzersizi özellikle tavsiye ediliyor. 

Esnemek içinse daha dinamik hareketlerin statiklerden iyi olduğu bildiriliyor. 

3. Uykunuzu geliştirin 

"Uyku en iyi ilaç" dense de günün önemli bir kısmını ayırdığımız bu aktivitenin kalitesini artırmak mümkün. 

Uyku kalitesinin düşüklüğü ve süresinin azlığı yüksek tansiyon, diyabet, obezite, depresyon, kalp krizi ve felç gibi pek çok sağlık sorununa neden olabiliyor. 

Akşam kafeinden kaçınmak ve cep telefonunu yatak odasına sokmamak gibi önlemlerin yanı sıra nefes egzersizi gibi rahatlatacak aktiviteler işinize yarayabilir. 

"Bir kadeh içersem daha rahat uyurum" demek de makul değil zira içki, zihinsel ve duygusal olarak dinlenmemizi sağlayan REM evresine zarar veriyor.

4. Sürekli hareket edin

Daha uzun bir hayat için hareketsiz kaldığınız anları azaltmanız gerekiyor.

Ayakta durmadığınız her bir saatin erken ölüm riskini yüzde 5 artırdığını ortaya koyan araştırmalar var. Örneğin Britanyalıların günde 9 saate yakın bir süre oturduğu düşünülürse bu ciddi bir risk.

"Rahatımı bozmayayım" derken bel fıtığı, diyabet ve kalp hastalıklarına kapı aralanıyor.

"Ev ya da ofiste ne yapabilirim ki?" diye soranlar olabilir: Her 20 dakikada bir, iki dakika yavaşça yürüseniz dahi size büyük faydaları var. 

5. Evden çıkıp doğaya karışın 

Daha iyimser kişilerin uzun yaşama ihtimalinin yüksek olduğu biliniyor.

Günlük hayatın görevleri ve karmaşası içinde bunaldığınızda kendinizi rahatlatmanın en iyi yollarından beri doğaya karışmak. 

Çevre kirliliğinden uzak kalmaktan, bağışıklık sistemi ve bağırsaklara iyi gelecek ortamlarda dolaşmaktan, metabolizmayı hızlandırmaktan, doğada arkadaşlarla keyifli vakit geçirmekten ve tabiatla yeniden bağ kurmaktan niye kaçınasanız ki?

Hiçbir şey bulamasanız bile bir denize, göle, ağaçlara ya da gökyüzüne bakmak da sizi rahatlatacaktır. 

6. Sosyal bağlarınızı koruyun

Yalnızlık hiç de hafife alınacak bir mesele değil. Obezite, sigara içmek ve yüksek tansiyondan dahi kötü etkileri olabiliyor. Depresyon ve Alzheimer gibi pek çok hastalıkla da ilişkili.

Toplumsal desteğin, bireylerin hayatta kalma ihtimalini yüzde 50'ye varan oranlarda artırdığı bilimsel araştırmalarda görüldü. 

İnsanların sosyal varlıklar olduğu gerçeğinden kaçmamak lazım. Her gün aileniz ya da arkadaşlarınızla telefondan da olsa konuşmaya çalışın. 

Haftada bir kez toplu aktiviteler yapmak çok faydalı.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, PsyBlog



Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
TT

Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)

Bilim insanları, cüce gezegen Plüton'un en büyük uydusu Charon'u "öpüp yakalama" dedikleri bir süreçle yörüngesine aldığını öne sürdü. 

Plüton'un 5 uydusundan en büyüğü Charon, cüce gezegenin yarısı kadar. Araştırmacılar Charon'un, büyük bir cismin Plüton'la çarpışması sonucu ortaya çıktığını düşünüyordu. 

Çarpışmada uzaya saçılan maddenin bir araya gelerek uyduyu oluşturduğu ve Plüton'un yörüngesine girdiği tahmin ediliyordu. Ay'ın da benzer bir şekilde oluştuğu kabul ediliyor. 

Ancak hakemli dergi Nature Geoscience'ta 6 Ocak Pazartesi günü yayımlanan makaleye göre Plüton ve Charon'un daha farklı bir geçmişi var.

Arizona Üniversitesi'nden Dr. Adeene Denton liderliğindeki ekip, iki cismin gücünü de hesaba kattıkları bilgisayar modelleri oluşturarak sistemin nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalıştı.

Dr. Denton, galaksiler veya dev gezegenler arasındaki çarpışmada gücün dikkate alınmadığını ancak Plüton ve Charon gibi küçük cisimlerde bunun kritik bir rol oynadığını söylüyor.

Mars büyüklüğünde bir cisim Dünya'ya çarptığında uzaya erimiş materyal saçılmış ve bu maddeden Ay oluşmuştu.

Dr. Denton, "Plüton ve Charon farklı; daha küçük ve daha soğuklar ve esasen kaya ve buzdan oluşuyorlar. Bu maddelerin gerçek gücünü hesaba kattığımızda, hiç beklemediğimiz bir şey keşfettik" diye açıklıyor.

Araştırmacılar Charon'un, Plüton'a çarptığını ve iki cismin kardan adam gibi bir süre birbirine yapışmış halde kaldıktan sonra ayrıldığını öne sürüyor. 

Bu süreçte bir miktar madde alışverişi yapılsa da her iki cismin de büyük ölçüde ayrı ve sağlam kaldığı düşünülüyor.

Dr. Denton "Gezegen çarpışma senaryolarının çoğu 'vur ve kaç' ya da 'sıyır ve birleş' diye sınıflandırılıyor. Bizim keşfettiğimiz ise tamamen farklı bir şey" diyerek ekliyor:

Cisimlerin çarpışarak kısa bir süre birbirine yapıştığı ve ardından kütleçekimsel bağı koruyarak ayrıldığı bir 'öp ve yakala' senaryosu sözkonusu.

Araştırmacılar Plüton'un diğer küçük uydularının bu çarpışmada salınan maddeden oluşup oluşmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Ayrıca Kuiper Kuşağı'nda büyük bir uyduya sahip pek çok cisim olduğu için "öp ve yakala" yaygın bir süreç olabilir. 

Dr. Denton çarpışmanın Plüton ve Charon'un jeolojik evrimini etkilediğini ve yeraltı okyanusları meydana getirmiş olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacı, "Bu ilk şekillenmenin Plüton'un jeolojik evrimini nasıl etkilediğini anlamakla özellikle ilgileniyoruz" diyerek ekliyor: 

Çarpışmadan kaynaklanan ısı ve ardından gelen gelgit kuvvetleri, bugün Plüton'un yüzeyinde gördüğümüz özelliklerin şekillenmesinde kritik bir rol oynamış olabilir.

Independent Türkçe, IFLScience, Guardian, Nature Geoscience