Altın Küre kazanan filmin yıldızı, Donald Trump'tan esinlenmiş

Yapımı 7 yıl süren ve dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde gerçekleşen The Brutalist, 13 dakika ayakta alkışlanmıştı (Focus Features)
Yapımı 7 yıl süren ve dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde gerçekleşen The Brutalist, 13 dakika ayakta alkışlanmıştı (Focus Features)
TT

Altın Küre kazanan filmin yıldızı, Donald Trump'tan esinlenmiş

Yapımı 7 yıl süren ve dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde gerçekleşen The Brutalist, 13 dakika ayakta alkışlanmıştı (Focus Features)
Yapımı 7 yıl süren ve dünya prömiyeri Venedik Film Festivali'nde gerçekleşen The Brutalist, 13 dakika ayakta alkışlanmıştı (Focus Features)

Sinema yazarlarının büyük beğenisini toplayan The Brutalist, Hollywood Yabancı Basın Birliği tarafından dağıtılan Altın Küre ödüllerine de damga vurdu.  

Drama Dalında En İyi Film ödülünü kazanan filmin yıldızlarından Joe Alwyn, zengin bir sanayicinin oğlu olan Harry adlı karakteri canlandırıyor.

Trump ve çocuklarından esinlenmiş

Alwyn, filmdeki performansında seçilmiş başkan Donald Trump ve onun çocuklarından esinlendiğini söylüyor.

33 yaşındaki aktör, Birleşik Krallık merkezli köklü gazete Guardian'a verdiği röportajda, Harry'yi "yanlış biri ama oldukça ilginç" diye niteledi ve sözlerine şöyle devam etti:

Amerika'nın yeni başkanı ve ailesi kim bir bakın... Aile şirketleri genellikle çok dar görüşlü, gelişmesi önlenmiş ve içi boş olur. Trump ve çocuklarında da bunu görüyorsunuz: 'İstediğimi yaparım...' Cinsel saldırıdan hüküm giymiş bir suçlu. Ne yazık ki çözümsüz biri.

The Brutalist, Altın Küre'ye 7 dalda aday gösterilmişti. Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu ödülüne filmindeki performansıyla Adrien Brody layık görülmüştü.

The Brutalist'e imza atan 36 yaşındaki Amerikalı sinemacı Brady Corbet de geceden En İyi Yönetmen ödülüyle ayrılmıştı.

Üç buçuk saat süren ve 10 milyon doların altında bir maliyetle çekilen film, Holokost'tan kurtulan ve Amerika'ya göç eden Macar-Yahudi mimar László Tóth'un gözünden Amerikan rüyasını anlatıyor. Tóth'u, 51 yaşındaki Brody canlandırıyor. 

Alwyn, Guardian'a yaptığı açıklamada başlangıçta filmin büyük izleyici kitlelerini çekecek kadar iyi olacağına inanmadığını da itiraf etti: 

Dürüst olmak gerekirse, çok fazla insanın izlemeyeceği gerçekten iyi bir film olabileceğini düşündüm...

Independent Türkçe, Guardian, Deadline, Variety 



Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
TT

Plüton, en büyük uydusunu "öpüp yakalamış"

Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)
Plüton (altta) ve Charon birbirlerinin etrafında dönüyor (NASA)

Bilim insanları, cüce gezegen Plüton'un en büyük uydusu Charon'u "öpüp yakalama" dedikleri bir süreçle yörüngesine aldığını öne sürdü. 

Plüton'un 5 uydusundan en büyüğü Charon, cüce gezegenin yarısı kadar. Araştırmacılar Charon'un, büyük bir cismin Plüton'la çarpışması sonucu ortaya çıktığını düşünüyordu. 

Çarpışmada uzaya saçılan maddenin bir araya gelerek uyduyu oluşturduğu ve Plüton'un yörüngesine girdiği tahmin ediliyordu. Ay'ın da benzer bir şekilde oluştuğu kabul ediliyor. 

Ancak hakemli dergi Nature Geoscience'ta 6 Ocak Pazartesi günü yayımlanan makaleye göre Plüton ve Charon'un daha farklı bir geçmişi var.

Arizona Üniversitesi'nden Dr. Adeene Denton liderliğindeki ekip, iki cismin gücünü de hesaba kattıkları bilgisayar modelleri oluşturarak sistemin nasıl ortaya çıktığını anlamaya çalıştı.

Dr. Denton, galaksiler veya dev gezegenler arasındaki çarpışmada gücün dikkate alınmadığını ancak Plüton ve Charon gibi küçük cisimlerde bunun kritik bir rol oynadığını söylüyor.

Mars büyüklüğünde bir cisim Dünya'ya çarptığında uzaya erimiş materyal saçılmış ve bu maddeden Ay oluşmuştu.

Dr. Denton, "Plüton ve Charon farklı; daha küçük ve daha soğuklar ve esasen kaya ve buzdan oluşuyorlar. Bu maddelerin gerçek gücünü hesaba kattığımızda, hiç beklemediğimiz bir şey keşfettik" diye açıklıyor.

Araştırmacılar Charon'un, Plüton'a çarptığını ve iki cismin kardan adam gibi bir süre birbirine yapışmış halde kaldıktan sonra ayrıldığını öne sürüyor. 

Bu süreçte bir miktar madde alışverişi yapılsa da her iki cismin de büyük ölçüde ayrı ve sağlam kaldığı düşünülüyor.

Dr. Denton "Gezegen çarpışma senaryolarının çoğu 'vur ve kaç' ya da 'sıyır ve birleş' diye sınıflandırılıyor. Bizim keşfettiğimiz ise tamamen farklı bir şey" diyerek ekliyor:

Cisimlerin çarpışarak kısa bir süre birbirine yapıştığı ve ardından kütleçekimsel bağı koruyarak ayrıldığı bir 'öp ve yakala' senaryosu sözkonusu.

Araştırmacılar Plüton'un diğer küçük uydularının bu çarpışmada salınan maddeden oluşup oluşmadığını anlamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Ayrıca Kuiper Kuşağı'nda büyük bir uyduya sahip pek çok cisim olduğu için "öp ve yakala" yaygın bir süreç olabilir. 

Dr. Denton çarpışmanın Plüton ve Charon'un jeolojik evrimini etkilediğini ve yeraltı okyanusları meydana getirmiş olabileceğini düşünüyor. 

Araştırmacı, "Bu ilk şekillenmenin Plüton'un jeolojik evrimini nasıl etkilediğini anlamakla özellikle ilgileniyoruz" diyerek ekliyor: 

Çarpışmadan kaynaklanan ısı ve ardından gelen gelgit kuvvetleri, bugün Plüton'un yüzeyinde gördüğümüz özelliklerin şekillenmesinde kritik bir rol oynamış olabilir.

Independent Türkçe, IFLScience, Guardian, Nature Geoscience