Kanada, Trump'ın tehditleri karşısında asla geri adım atmayacak

Ottawa'daki Kanada Parlamento binaları (Reuters)
Ottawa'daki Kanada Parlamento binaları (Reuters)
TT

Kanada, Trump'ın tehditleri karşısında asla geri adım atmayacak

Ottawa'daki Kanada Parlamento binaları (Reuters)
Ottawa'daki Kanada Parlamento binaları (Reuters)

İstifa eden Kanada Başbakanı Justin Trudeau ve Dışişleri Bakanı Melanie Jolie dün, Ottawa'nın ülkelerinin ABD'ye ilhak edilmesi çağrısında bulunan ABD Başkanı seçilen Donald Trump'ın tehditlerine "boyun eğmeyeceğini" vurguladılar.

Trudeau, "X" platformunda yaptığı paylaşımda, "Kanada'nın ABD'ye katılma ihtimali kesinlikle yok" diyerek, "İki ülkemizdeki işçiler ve topluluklar, birbirlerinin en büyük ticaret ve güvenlik ortağı olmaktan yararlanıyor” ifadelerini kullandı.

Kanada Dışişleri Bakanı Jolie, Trump'ın ülkeye karşı ekonomik güç kullanma olasılığına ilişkin yorumlarını protesto etti.

Jolie’nin sosyal medya ağı "X"te yaptığı paylaşımda "Seçilen Başkan Trump'ın yorumları, Kanada'yı güçlü bir ülke yapan şeyin ne olduğu konusunda tam bir anlayış eksikliğini gösteriyor... Tehdit karşısında asla geri adım atmayacağız" ifadeleri yer aldı.

Trump dün, ABD'ye ilhak edilmesi çağrısında bulunduğu komşu müttefiki Kanada'ya karşı "ekonomik güç" kullanma sözü verdi.

Trump, askeri güç kullanıp kullanmayacağı sorulduğunda "Hayır, ekonomik güç" yanıtını verdi.

Trump, "Kanada ve ABD'nin birleşmesinin olumlu bir adım olacağını" belirtti. “Yapay olarak çizilmiş bu çizgiden kurtulmanın nasıl olacağını hayal edin. Ulusal güvenlik açısından da çok daha iyi olurdu” dedi.

Seçilmiş başkan, Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nun istifasını açıklamasının ardından Kanada'nın ilhak edilmesi çağrısını yineledi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Trump pazartesi günü bir sosyal medya paylaşımında “Kanada ABD ile birleşirse gümrük tarifeleri olmayacak, vergiler büyük ölçüde azalacak ve Kanada sürekli etrafını saran Rus ve Çin gemilerinin tehdidine karşı tamamen güvende olacak” ifadelerini kullandı.



Kremlin: Putin önümüzdeki ekim ayında ilk Rus-Arap zirvesine ev sahipliği yapacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
TT

Kremlin: Putin önümüzdeki ekim ayında ilk Rus-Arap zirvesine ev sahipliği yapacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (Reuters)

Rus haber ajansları, Kremlin'in bugün yaptığı açıklamaya atıfta bulunarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in tüm Arap liderlerini ve Arap Birliği Genel Sekreteri'ni 15 Ekim'de yapılacak ilk Rus-Arap zirvesine davet ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Rusya'nın Sputnik haber ajansından aktardığına göre davette, “Sayın Devlet ve Hükümet Başkanları! 34. Arap Birliği Zirvesi'nin açılışı vesilesiyle sizi içtenlikle selamlıyorum... Arap Birliği ile yapıcı diyalog ve tüm üyeleriyle dostane ilişkiler geliştirmeye kararlıyız. Bu bağlamda, Birliğinizin üye ülkelerinin tüm liderlerini ve Birliğin Genel Sekreterini, 15 Ekim'de yapmayı planladığımız ilk Rus-Arap Zirvesi'ne katılmaya davet ediyorum" ifadeleri yer aldı.

Putin, "Toplantının, tüm ülkeler arasında çok yönlü, karşılıklı yarar sağlayan iş birliğinin güçlendirilmesine katkı sağlayacağına ve Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da barış, güvenlik ve istikrarın sağlanmasının yollarının bulunmasına yardımcı olacağına" inandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı zirvenin, on binlerce sivilin hayatına mal olan Filistin-İsrail ihtilafının tırmanmasının, gerginliğin keskin bir şekilde artmasına ve komşu ülkeler ile Ortadoğu'nun tamamında çok sayıda toplumsal ve ekonomik sorunu daha da ağırlaştırmasına yol açtığı son derece zor bir zamanda düzenlendiğini kaydetti. Böyle bir ortamda Arap Birliği'nin çok taraflı diyalog ve etkileşim için etkili bir mekanizma olarak rolünün özellikle önemli hale geldiğini vurguladı.

Putin, Rusya'nın Arap ülkelerinin hem Milletler Cemiyeti içinde hem de diğer formatlarda bölgedeki mevcut çelişkileri çözmek için yürüttükleri ortak siyasi ve diplomatik çabaları kararlılıkla desteklediğini belirtti. Tüm ihtilaflı konuların, ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne sıkı sıkıya saygıyı esas alan uluslararası hukuk temelinde çözülmesi gerektiği vurguladı.