İnsanların 3 milyon yıl önce yaşayan akrabalarının büyük ölçüde vejeteryan olduğu ve neredeyse hiç et tüketmediği bulundu.
Pek çok bilim insanı et yemenin insanlığın gelişimi açısından bir dönüm noktası olduğunu düşünüyor. Büyük beyinlerin ortaya çıkmasını buna bağlayan uzmanlar, hayvanların ilk ne zaman yenmeye başlandığını saptamaya çalışıyor.
Daha önce yapılan araştırmalarda bu tarihin 3,4 milyon önceye kadar uzandığı öne sürülmüştü. Etiyopya'da keşfedilen taş aletler ve hayvan kemiklerindeki kesme izlerinin, Australopithecus afarensis türünün et yediği anlamına geldiği düşünülüyordu.
İnsanları da içeren hominin grubunda yer alan Australopithecus cinsi, hem insan hem maymuna benzer özellikler gösteriyordu. Australopithecus afarensis'in en meşhur üyesiyse, yaklaşık 3,2 milyon yıl önce yaşayan Lucy.
Max Planck Enstitüsü'nden bilim insanları, bulgularını hakemli dergi Science'ta dün (16 Ocak) yayımladıkları çalışmada et yemenin geçmişine dair bilinenlere meydan okudu.
Araştırmacılar Güney Afrika'nın Johannesburg kentindeki bir mağarada keşfedilen, Australopithecus cinsindeki 7 kişinin diş kalıntılarını analiz etti. Bu homininlerin, Lucy'nin yakın akrabalarından Australopithecus africanus türüne ait olduğu tahmin ediliyor.
Bilim insanları bu kişilerin et yiyip yemediğini anlamak için geliştirdikleri yeni bir yöntemi kullandı. Bu sayede diş minesinde korunan çok küçük miktarlardaki organik materyaldeki azotu tespit etmeyi başardılar.
Azot elementinin iki farklı formunun veya izotopunun oranının, aynı ekosistemdeki sırtlan ve leopar gibi etçil hayvanlardan ziyade, antilop gibi otçul hayvanların fosilleriyle büyük benzerlik gösterdiğini ortaya koydular.
Bulgular, sözkonusu 7 kişinin büyük ölçüde bitkisel bir beslenme biçimi izlediğine işaret ediyor.
Makalenin yazarlarından Tina Lüdecke "Bazı örneklerin taş aletler ve kesme izi taşıyan kemiklerle birlikte bulunmasına rağmen verilerimiz, etin Australopithecus için çok önemli bir besin olduğu varsayımına meydan okuyor" diyor:
Modern insanlar dışındaki şempanze ve babun gibi primatlara benzer şekilde, ara sıra et tüketimi mümkün olsa da verilerimiz öncelikle bitkilerden oluşan bir diyete işaret ediyor.
Araştırmacılar bu kişilerin baklagil veya termitlerle beslenmiş olabileceğini düşünüyor ancak yeni çalışmada yapılan testler bu soruya net bir cevap sunmuyor.
Makalenin bir diğer yazarı Alfredo Martínez-García, bulguların et tüketiminin büyük beyinlerin gelişmesini sağladığı teorisini de güçlendirdiğini söylüyor. Bu düşüncesini Australopithecus'un sonraki homininlerden daha küçük bir beyni olmasına bağlayan Martínez-García şöyle açıklıyor:
Australopithecus'un çok fazla et tükettiğini bulsaydık, daha sonraki hominin türlerinde kafatası hacminin genişlemesinin, et tüketmeye başlamaktan kaynaklanmadığı sonucuna varırdık.
Bilim insanları yeni yöntemi kullanarak diğer soyu tükenmiş hominin veya insan türlerinin ne kadar et tükettiğini öğrenmeyi umuyor.
Lüdecke "Kritik sorular hâlâ cevaplanmadı: Et yemeye ilk kim başladı, ne zaman başladı ve ne zaman morfolojik adaptasyonları yönlendirecek kadar önemli bir kaynak haline geldi?" ifadelerini kullanıyor.
Independent Türkçe, Reuters, NPR, Science, Max Planck Enstitüsü