Irak Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Tahran'a silahlı gruplar meselesinin bir iç mesele olduğunu vurguladık

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda Irak’ın Suriye'de siyasi sürecin başlamasını beklediğini ve DEAŞ'la ilgili endişeleri olduğunu söyledi

TT

Irak Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Tahran'a silahlı gruplar meselesinin bir iç mesele olduğunu vurguladık

Irak Dışişleri Bakanı Şarku’l Avsat’a konuştu: Tahran'a silahlı gruplar meselesinin bir iç mesele olduğunu vurguladık

Irak Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, 15 Ocak 2025 tarihinde İsrail ile Hamas Hareketi arasında ateşkes anlaşmasına varıldığının duyurulmasından bir saat sonra İngiltere'nin başkenti Londra'da kaldığı konutta verdiği röportajda 2024 yılında ülkesi için geçen her gece “Bağdat'ı ateşten nasıl koruyacağız?” cümlesini kurduğunu söyledi. 

Irak'ın savaşı atlattığını, ancak halen bir kıvılcımın çakılması riskiyle karşı karşıya olduğunu belirten Bakan Hüseyin, “Dünya artık bize daha farklı bakıyor” ifadelerini kullandı. Ancak Iraklıların silahlı gruplarla ilgili kendi sorunları olduğunu belirten Iraklı Bakan, İran kendileriyle aynı fikirde olmasa da yahut ABD’de Bağdat’a ve Tahran'a dost olmayan bir başkan göreve gelse bile bunları başka kimsenin çözemeyeceğini vurguladı.

 Gazze Şeridi’nde ateşkes için varılan anlaşmanın şartlarına ilişkin haberler gelmeye devam ederken Fuad Hüseyin, “Bu noktaya nasıl geldik? Çok gecikmiş, muazzam kanlı bir maliyetle ve iyimserliğini gizlemeden” diye ekledi. Iraklı Bakan, 2023 ekiminde ‘Irak kehaneti’ olarak tanımladığı; her savaşın başka bir savaşı doğuracağı ve daha fazlasının olacağı teorisini yineledi.

Lübnan'ın yeni bir döneme girdiği ve Suriye'nin Beşşar Esed sonrası bir geçiş aşaması yaşadığı şu günlerde Bağdat, Bakan Hüseyin dışında bir çok kişinin resmi pozisyonlarda ifade edilenin ötesinde siyasi bir yüke sahip olduğu şeklinde yorumlanan geniş kapsamlı bir anlaşma ile Londra'da ağırlığını ortaya koyuyor. Bakan Hüseyin “Evet, tarihi bir anlaşma, ama Trump'ın göreve gelişini beklentisiyle yapılmış bir anlaşma değil” diye ekledi.

İngiltere ve Irak

Bağdat, 15 Ocak'ta İngiltere’nin 12,3 milyar sterlinlik yatırımlar planladığını duyurdu. Bağdat ile Londra arasında Bakan Hüseyin'in ‘iki ülke arasındaki ilişkilerin köklü geçmişini’ yansıttığını söylediği eşi ve benzeri görülmemiş bir anlaşma yapıldı.

İki ülke arasında bir savunma anlaşması var. Ortak açıklamada bunun ‘gelecekteki bir güvenlik anlaşmasının önünü açtığı’ belirtiliyor. Fuad Hüseyin, “DEAŞ'la Mücadele Uluslararası Koalisyonu (DMUK) ile toplu anlaşmalar yapmak yerine, birçok ülkeyle ayrı güvenlik anlaşmaları yapmayı önerdik. Fransa ve Almanya ile görüşmelere başladık ve şimdi de İngiltere ile güvenlik alanında nasıl anlaşacağımıza dair mutabakatlara vardık” ifadelerini kullandı.

Irak'ta iki farklı İngiliz birliğini konuşlu olduğunu söyleyen Bakan Hüseyin, “Bunlardan biri DMUK içerisinde görev yapıyor, diğeri ise NATO bünyesinde. Dolayısıyla bu durumla güvenlik ve askeri açıdan nasıl başa çıkılacağı konusunda bir tartışma yapmamız gerekiyor” dedi.

xascdfrgt
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, İngiltere ile yapılan anlaşmanın Trump için ‘bir hazırlık olmadığını’ söyledi (Şarku’l Avsat)

Bakan Hüseyin'e bu sözlerin birçok kişinin Irak'ın yaptırımların ya da saldırıların hedefinde olabileceğini ve Londra'da ortaya koyulan kayda değer ağırlığın gelecek rüzgarlar için önleyici bir hareket olarak görülebileceğini söyledikleri Ortadoğu'da belirleyici bir anla ilgili olarak ne anlama geldiğini sorduk.

Bakan Hüseyin, bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Amaç Başkan Trump Beyaz Saray'a gelmeden önce bir şeyler ayarlamak değil. Görüşülen her şey Irak politikası, Irak'ın durumu ve Irak ile etkileşim içinde olan ülkeler arasındaki ikili ilişkilerle bağlantılı.”

Bakan Hüseyin, Londra'ya New York'tan geldi. Irak, New York'ta Fuad Hüseyin’in Küresel Güney Grubu olarak adlandırdığı G77+Çin dönem başkanlığını üstlendi.

Irak Dışişleri Bakanı, şunları söyledi:

“Küresel Güney'i temsil eden en büyük blok olan Birleşmiş Milletler (BM) çerçevesinde Irak'ın bir grup ülkeye liderlik etmesinden bahsediyoruz. Bu liderlik, dünyada barış ve güvenliği teşvik etmek için Kuzey ülkeleriyle seçkin diplomatik ilişkilerin yolunu açıyor. Bu da Irak'ın bölgesel ve uluslararası konumunun yanında başta ABD olmak üzere diğer ülkelerle olan ilişkilerini güçlendiriyor.”

Irak’ın G77+Çin dönem başkanlığını üstlenmesini savaşın ‘ertesi gününde’ Irak için önemli olacağını düşünen Fuad Hüseyin’e göre bu ‘dünyanın Bağdat'a verdiği değeri’ yansıtıyor.

Trump’ın dönüşü

Bugün Irak'ta Trump'ın dönüşünden başka bir şey konuşulmuyor. Bu eski bağlam şimdi kutuplaştırıcı ve siyasi olarak duygusal bir hal almış durumda. Trump’ın ilk başkanlığı döneminin anıları üzerinden bir Irak-İran çatışması yaşanıyor. Bakan Hüseyin, coğrafyanın ve siyasetin kaderini anlamaya çağırıyor.

ABD Başkanı Donald Trump’ın demokratik bir süreçte Amerikan halkı tarafından seçildiğini ve kendisine saygı duyduklarını belirten Bakan Hüseyin, ABD'nin İran'a yönelik politikasıyla ilgili olarak şunları söyledi:

“Bu politika, iki taraf arasındaki gerilimin gölgesinde, tüm bölgeyi etkiliyor. Irak, İran'ın komşusu olması ve İran'la tarihi, coğrafi, kültürel ve ekonomik ilişkilerinin yanı sıra geçmişte ve günümüzde terörle mücadele kapsamında yaptıkları anlaşmalar çerçevesinde yardımcı olan Amerikalılarla güçlü ilişkilere sahip olması nedeniyle bu nüfuzun merkezinde yer alıyor.”

İki taraf arasındaki ilişkilerin diyaloğa dayalı olmasını ve belirli çözümlere ulaşılmasını uman Bakan Hüseyin, bununla birlikte, Irak toplumundaki siyasi tartışmaların çatışmanın tarafları arasındaki denge konusunu ele almaya başlaması ve bunun geçmişte kolay olmayan adımlar açısından ne gerektirdiği konusunda rahatlamış olmasına rağmen, gerginliklerin devam edeceğinden endişe ediyor.

Irak’ın bu hassas tartışmaya nasıl dahil olduğunu anlatan Bakan Hüseyin, “İçeriyi tehlikede olduğumuza ikna etmek için yoğun bir medya kampanyası yürüttük. Eğer içeridekileri ikna edemezseniz, dışarıdakileri de ikna edemezsiniz. Kolay olmasa da bu mesajı iletmeyi başardık. Başlangıçta bazı insanlar bu konularda yeterli anlayışa sahip değildi, ama Irak'ın tehlikede olduğu ve savaştan uzak durulması gerektiği konusunda herkesi uyarmayı başardık” şeklinde konuştu.

Irak'ın zor yemeği

Irak bu karmaşık yemek tarifini nasıl buldu? Bu konunun hassasiyetine rağmen Fuad Hüseyin, “Iraklılar bunu açıkça tartışıyorlar. Devletin kontrolü dışındaki silahlı gruplarla mücadele etmek için kendi yollarını düşünüyorlar ve Necef'teki dini otoritenin istekleri doğrultusunda silahların kontrol altına alınması gerektiğini ilan ettiler” diye konuştu.

Iraklı Bakan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bir devlet mi inşa edeceğiz yoksa belirli bölgelerde savaşa devam mı edeceğiz? Bir devlet, devlet ve onu zayıflatan başka herhangi bir şeyin birleşimi olamaz. Dolayısıyla, temeli başka hiçbir tarafın şiddet ya da savaş durumunu dayatamayacağı iç uzlaşılara ihtiyacımız var. Bu mümkün değil. Bunu bu olaylardan önce de tartışmıştık.”

Bakanın söyledikleri, Aksa Tufanı Operasyonu’ndan önce de masadaydı. Uluslararası taraflar Irak tartışmasının açılmamış uçlarını arıyor.

Birçok gözlemcinin de bunu söylediğini ifade eden Fuad Hüseyin, “Ancak Irak toplumunda, siyasi çevrelerde ve liderler arasında ciddi bir tartışma olduğunu görüyorum. Biz bu süreci başlattık ve sonuca ulaşmak için belli bir süreye ihtiyacımız var. Belli mekanizmalara bağlı olduğumuz ortada. Silahlı grupların yasal olarak ordunun bir parçası olan Halk Seferberlik Güçleri'nin (Haşdi Şabi) çatısı altına girmesi gibi farklı tezler var” ifadelerini kullandı.

Siyasi çevrelerde, 2023 ekiminden bu yana ‘Gazze'deki direnişe destek’ olarak tanımlanan eylemlerle yüzlerce silahlı saldırıya karışan Nuceba Hareketi, Hizbullah Tugayı ve Seyyid eş-Şuheda Tugayı’ndan oluşan ‘meydanların birliği’ grupları için de aynı durumun söz konusu olabileceği konuşuluyor.

Irak, silahlı gruplar meselesini çözüme kavuşturmak için belirli mekanizmalara bağlı kalmaya devam ederken taraflardan birinin şiddet uygulamasının yeri yok.

Irak'taki tartışmanın daha fazla zamana ihtiyacı var, ancak bugünlerde çok konuşulan tehditler Bağdat'ın bu ihtiyacına uymayabilir. Bakan Hüseyin geçtiğimiz kasım ayında ülkesinin bazıları İsrail'den olmak üzere açık tehditler aldığını söylemişti. Peki, şimdi ne olacak?

Iraklı Bakan, şöyle devam etti:

“Evet, tehdit hala var ve ben yüksek ya da düşük bir orandan bahsetmiyorum. Tehdit tehdittir. Ancak dış baskıyla ilgisi olmayan, Irak'ın sonuca ulaşma ihtiyacıyla ilgili iç tartışmalardan bahsediyorum.”

Bakan Hüseyin, Dini Lideri Ali Hamaney'in ABD güçlerinin Irak'ta işgalci olduğunu ve silahlı grupların bu güçlere ciddi bir şekilde karşı koyması gerektiğini açıkladığı İran hakkında ise şunları söyledi:

“(8 Ocak'ta) Başbakan’la (Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani) Tahran'daydım. Birçok ülkenin Irak'ın iç durumu hakkında görüş bildirdiğini söyledik. Ancak bizim meselelerimiz Iraklıların yegane meselesi olmaya devam ediyor. Bu herkes için geçerli. İran'ın bazı konularda medyada yer alan görüşlerinin bizim vizyonumuza aykırı olduğu açık. Ama nihayetinde nihai karar Iraklıların olmalı.”

‘Kararın tamamen Irak'a ait olması gerektiği’ hipotezini Bağdat'ın savaştan sağ çıkmasına dayandıran Fuat Hüseyin, “Hükümet iç ve dış koşullar nedeniyle çok zor günler geçirdi, ancak başarılı oldu” dedi. Iraklı Bakan, binlerce kişinin öldürülmesi ve yerinden edilmesinin ardından Gazze'de çatışmalar durduğuna göre gerçekten bir ateşkese ulaşıldı mı? sorusuna  “Gerilim hala devam ediyor” yanıtı verdi.

Fuad Hüseyin, devamında ise şunları söyledi:

“2024 bizim için çok zor bir yıldı. Çünkü karşımızda güç merkezleri ve güçlü ilişkilerimizin olmadığı ülkeler vardı. Irak şu an ateşin halen yanmaya devam ettiği bir bölgede. Geriye şu soru kalıyor: Kendinizi bu yangından nasıl koruyacaksınız? Irak'ı savaş ve çatışmalardan uzak bir istikrar ortamında tutmak için geçen yıl gösterdiğimiz çabayı önümüzdeki dönemde iki katına çıkaracağız.”

Artık Esed'siz bir Suriye var

Suriye halkının hissettiklerini Iraklılardan daha iyi kimse anlayamaz. Bakan Hüseyin'e göre Iraklılar, diktatörlüğün ve onlarca yıldır mücadele ettikleri Baas Partisi’nin ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar.

Iraklı Bakan, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü ‘rejimin ve ordunun çöküşünün yanı sıra zulmün, adaletsizliğin ve dünyadan tecrit edilmenin acısını tatmış olan Suriye halkı da dahil olmak üzere birçok faktörün doğal sonucu’ olarak tanımadı.

Dolayısıyla Suriye'deki değişimin, tüm kesimleriyle Suriye halkının ve kimi liberal, kimi dindar, kimi milliyetçi farklı siyasi partilerin ortak mücadelesi ve eylemi sayesinde gerçekleştiğini ifade eden Fuad Hüseyin, “Irak'ta olduğu gibi dış müdahale olmasaydı, değişim mümkün olmazdı. Şimdi birçok siyasi partinin taleplerinden biri olan özgürlük ve insan haklarının, kadınların ve azınlıkların korunması için verilen bu ortak mücadelenin sonucu beklenmeli” şeklinde konuştu.

Ancak Bağdat'ın yeni Suriye yönetimiyle etkileşimini gözlemleyenler bir suskunluk kokusu alırken, içerideki tutumlara da şüpheyle yaklaşıyorlar. Bakan Hüseyin’e göre Bağdat ise Suriye'de siyasi sürecin nasıl başlayacağını görmeyi bekliyor.

xscdvfgt
Riyad'daki Suriye toplantısına katılan çeşitli ülkelerin dışişleri bakanları ve uluslararası kurumların temsilcilerinin toplu fotoğrafı (SPA)

Şam'da şu an olumlu konuşan ve iyi niyetli olduğunu gösteren bir yönetimin olduğunu belirten Iraklı Bakan, “Ancak yönetimi istikrara kavuşturmak için birtakım araçlara ihtiyacımız var. Suriye, harap olmuş durumda ve yeniden inşası için ortak hareket edilmesi ve uluslararası toplumun desteği gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu yüzden Bağdat’ın endişelerini giderecek bazı soruların cevaplarına ihtiyaç duyduğunu söyleyen Bakan Hüseyin, “Suriye'de gerçek bir çözümün başlangıcı olması gereken bir ulusal diyalog konferansından bahsediliyor, ama bu konferansın üyelerini kim seçecek? Konferansı kim denetleyecek? Konferansın gündemindeki konular neler? Konferansın amacı ne? Çeşitli taraflar ve Suriye’deki halk kesimlerinin temsilcileri arasında tartışmak mı yoksa uzlaşmaya varmaya çalışmak mı? Tüm bu soruları Riyad'daki Suriye toplantısında Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarına da sorduk. Yanıt almayı umuyoruz” diyerek Bağdat’ın bu çok sayıda ve ağır görünen sorularını sıraladı.

Hiç kimse Suriye halkının hissettiklerini Baas Partisi diktatörlüğünü çok iyi bilen Iraklılardan daha iyi anlayamaz.

Iraklıların Suriye'deki durumdan endişe duymadıkları yönündeki görüşü reddeden Fuad Hüseyin, “Suriye ordusu çöktüğünde DEAŞ yeni mevziler elde etti. Yeni silahlar edindikçe üyelerinin sayısı arttı. Bazı örgüt liderleri yurt dışından dönerek DEAŞ saflarına yeniden katıldı. DEAŞ tehdidi sınırlarımıza bu kadar yakınken nasıl endişe duymayız? Bugün terörizmin geri dönme ihtimali Suriye'nin komşuları Irak, Ürdün ve Lübnan için de bir tehdit oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Bu yüzden Irak’ın Suriye ile yakından ilgilendiğini belirten Hüseyin, “Çünkü Irak, Baas Partisi'nin ne olduğunu ve onun çöküşüne eşlik eden dönüşümleri biliyor” dedi.

Suriye'deki durumu anladıklarını, ancak değişim konusunda deneyime sahip olduklarını söyleyen Iraklı Bakan, “Eğer Suriye tarafıyla bir görüşme yapılacaksa, biz diğer ülkelerin Suriye tarafıyla yaptığı görüşmelerden farklı bir temelden yola çıkıyoruz. Bizim tek istediğimiz Suriye halkının iyiliği. Biz istikrar istiyoruz. Suriye'nin istikrarı Irak'ın da istikrarı demektir” şeklinde konuştu.

Irak'ın tüm bu soruları kime yönelttiğiyle ilgili soruya Iraklı Bakan Bağdat'ın Şam'la temas halinde olduğunu ve bu soruları Şam'daki yeni yönetime ve Devlet Başkanı yetkililerini kulanan Ahmed eş-Şera'ya sorduğunu belirterek “Riyad'daki Suriye toplantısındayken Suriye Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani de oradaydı. Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla yapılan koyu sohbette olumlu konuşmalar oldu” diye ekledi.

Kürtlerle bağlantı kurulması ya da kesilmesi

Bağdat suskunluğunu sürdürüse de Irak ve Suriye'nin her iki yakasındaki Kürtler, kesişme noktaları olmayan ortak bir kaygıya sahipler. Erbil, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesud Barzani ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Lideri Mazlum Abdi arasındaki görüşmeden sonra netleşen arabuluculuk rolüne benzer aktif bir varlık göstermeye istekli görünüyor.

Bağdat’taki hükümetin Suriye'deki istikrarın sadece Şam için geçerli olduğunu düşünmediğini aksine Suriye’deki tüm kesimleri kapsamasını istediğini ifade eden Iraklı Bakan, “Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) Kürt liderler milliyetçilikleri sayesinde Bağdat'ta önemli bir role ve diğer bölgelerde, özellikle de Suriye'de nüfuza sahipler” şeklinde konuştu.

Öncelikle Suriye içinde Kürt-Kürt diyaloğundan ve Kürtlerin gelecekteki statüsüyle ilgilenen IKBY liderleriyle yapılan diyalogdan bahseden Bakan Hüseyin, “2019 yılından bu yana IKBY’de ikamet eden çeyrek milyon Suriyeli mülteci toplumda etkili bir gerçeklik oluşturuyor” dedi.

Fuad Hüseyin, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

“Halep'te, sahillerde, Doğu Akdeniz'deki diğer bölgelerde ya da Suriye'nin güneyinde istikrar yokken Şam'da istikrar olamaz. Şimdi Irak'ın iç kesimleri ile Suriye'nin iç kesimleri arasında bir etkileşim durumu yaratılmalı.”

Irak gibi bir ülkenin ‘karmaşık siyasi görevlerini’ özetleyen Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin, “Savaş riskiyle ilgili olarak, iç durumu çevredeki dönüşümlerle dengelemekten daha karmaşık bir görev daha yok. ABD, Batılı ülkeler, Rusya, Körfez ülkeleri ve İran ile ilişkilere sahibiz. Irak'ın gerçeği bu. Herkesin çelişkileri ve çatışmaları dengeyi korumak için hassas siyasi eylemlerde bulunmasını gerektirir” ifadelerini kullandı.



Netanyahu’dan Hamas'a uyarı: Rehinelere zarar verirseniz, düşündüğünüzden çok daha hızlı size ulaşırız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
TT

Netanyahu’dan Hamas'a uyarı: Rehinelere zarar verirseniz, düşündüğünüzden çok daha hızlı size ulaşırız

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Kudüs'teki Başbakanlık Ofisi'nde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile düzenlediği ortak basın toplantısında, 15 Eylül 2025 (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin Gazze kentine doğru ilerlerken ‘sivilleri korumak için gösterdikleri çabaları’ vurguladı.

Netanyahu, Tel Aviv'deki Silahlı Kuvvetler Karargahı basın ofisi tarafından yayınlanan bir videoda şunları söyledi:

“Ordumuz, düşmanı yenmek amacıyla Gazze şehrinde operasyon yürütürken aynı zamanda sivil halkı tahliye etmek için çalışıyor.”

Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü:

“Şu anda Gazzelilerin daha hızlı tahliye edilmesini sağlamak ve onları hedef aldığımız teröristlerden ayırmak amacıyla ek yollar açmak için çaba sarf ediyoruz.”

C
İsrail'in Gazze kentinin dış mahallelerine hava saldırısının ardından yükselen dumanlar (EPA)

Netanyahu aynı açıklamada “Pilotlarımız, birkaç dakika önce Husi terörist rejiminin ana ikmal noktası olan Yemen'deki Hudeyde Limanı’nı bombaladı” diye ekledi.

“Hamas'ın fonlanması”

İsrail Başbakanı Netanyahu, Katar'ı Hamas'a finansman sağlamakla suçlayarak, geçtiğimiz hafta Doha'da Filistinli liderlere yönelik saldırının ‘haklı’ olduğunu savundu. Netanyahu basın toplantısında, “Katar Hamas ile bağlantılı, Hamas'a sığınak ve finansman sağlıyor. Güçlü baskı araçlarına sahip, ancak bunları kullanmamayı tercih etti. Bu yüzden eylemimiz tamamen haklıydı” diye ekledi.

Y67UI8
Kudüs'teki İsrail Başbakanı Netanyahu'nun konutunun yakınlarında, İsrailli rehinelerin derhal serbest bırakılmasını talep eden bir protesto gösterisi sırasında rehinelerin fotoğraflarını tutan protestocular, 16 Eylül 2025 (Reuters)

Netanyahu, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e düzenlediği saldırıdan çıkarılması gereken dersin, İsrail'in ‘uluslararası kısıtlamalara dayanabilecek bağımsız bir silah endüstrisi kurması gerektiği’ olduğunu savundu.

Netanyahu, Hamas'ı rehinelere zarar vermemesi konusunda uyardı

Netanyahu, İsrail ordusu Gazze kentine büyük çaplı bir kara operasyonu başlatırken, Hamas'a, geriye kalan İsrailli rehinelerden herhangi birine zarar vermesi halinde İsrail'in ‘düşündüklerinden çok daha hızlı bir şekilde onlara ulaşacağı’ uyarısında bulundu.

Netanyahu, bu akşam düzenlediği basın toplantısında, ABD Başkanı Donald Trump ile rehine meselesini görüştüğünü söyledi.

Netanyahu, Trump ile ‘kendisi için son derece önemli’ olduğunu söylediği rehinelerin güvenliği meselesini de ele aldıklarını açıkladı.

İsrail Başbakanı, Trump'ın Hamas'ı rehineleri insan kalkanı olarak kullanmaması konusunda uyardığı açıklamalarına atıfla bu meselenin ‘konuyu ele alan’ Başkan Trump için ciddi endişeler yarattığını belirterek “Hamas sözcüsünün dediği gibi, rehinelerimizi insan kalkanı olarak kullandılar ve onları tehlikeye atacak pozisyonlara yerleştirdiler. Bu korkunç bir şey” ifadeleri kullandı.

Netanyahu, Hamas'a kendi uyarısını da ekleyerek şöyle dedi:

“Eğer tek bir rehinenin tek bir saç teline bile dokunursanız, hayatınızın sonuna kadar sizi daha da büyük bir güçle takip edeceğiz ve o son, düşündüğünüzden çok daha erken gelecek.”

Netanyahu, Hamas liderlerine hitaben “Zaten sığınacak yeriniz olmayacak. Ancak size ulaşmak için çabalarımızı yedi kat artıracağız ve düşündüğünüzden çok daha hızlı bir şekilde size ulaşacağız” dedi.

“Elimizden gelenin en iyisini yapacağız”

İsrail Ordu Sözcüsü Effie Defrin yaptığı açıklamada, İsrail ordusunun Gazze kentinde Hamas'a karşı düzenlediği saldırı sırasında rehineleri korumak için ‘elinden gelenin en iyisini yapacağını’ belirtti.

Hamas'ın bölgede tutulan rehinelerin görüntülerini yayınlamasının ardından düzenlenen basın toplantısında İsrail ordusunun Gazze kentinde yürüttüğü operasyonlarla ilgili bir soruya yanıt veren Defrin, “Rehinelerin ailelerinin endişelerini anlıyoruz ve rehinelere zarar vermemek için elimizden geleni yapacağız” dedi.

Hamas'ın sivilleri insan kalkanı olarak kullandığını öne süren Defrin, “Hamas, şiddet kullanarak sivillerin savaş bölgelerinden ayrılmalarını engelliyor” dedi.


Birleşmiş Milletler Yemen'deki Daimi Koordinatörlük ofisini Aden'e taşıdı

New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
TT

Birleşmiş Milletler Yemen'deki Daimi Koordinatörlük ofisini Aden'e taşıdı

New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)
New York'taki Birleşmiş Milletler binası (Reuters)

Birleşmiş Milletler, başkent Sana'da en az 18 BM personelinin gözaltına alınmasının ardından, Yemen'deki Daimi Koordinatör ofisini bir haftadan uzun bir süre sonra Aden'e taşıdı.

Yemen'deki Daimi Koordinatörlük Ofisi, salı günü ofisin Aden'e taşınmasına karar verildiğini duyurdu ancak Daimi Koordinatörün ülke genelindeki görevlerini sürdürmeye devam edeceğini belirtti.

Ofis, " Daimi Koordinatör Sana'da kalmaya devam edecek ve Sana da dahil olmak üzere ülke genelinde seyahat edecek" ifadesini kullandı.

Aden merkezli Yemen hükümetinin Dışişleri Bakanlığı, salı günü BM kararını memnuniyetle karşılayarak diğer BM programlarının da aynısını yapması çağrısında bulundu.

Bakanlık yaptığı açıklamada, "Bakanlık, Husi milislerinin onlarca insani yardım çalışanını keyfi olarak gözaltına almaya devam etmesini şiddetle kınadığını yineliyor ve derhal ve koşulsuz serbest bırakılmaları çağrısında bulunuyor" denildi.


HDK’nın el-Faşir’de düzenlediği saldırıda en az 18 sivil öldü

El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
TT

HDK’nın el-Faşir’de düzenlediği saldırıda en az 18 sivil öldü

El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)
El-Faşir'deki şiddetli çatışmalardan kaçan ve ed-Daba’da HDK ile Sudan ordusu arasında devam eden çatışmalar nedeniyle insani durumun kötüleşmesi üzerine, yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta oturan Sudanlı kadınlar, 6 Eylül 2025 (Reuters)

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan iki tıbbi kaynak dün Sudan'ın batısındaki Darfur bölgesinde kuşatma altındaki el-Faşir kentinde Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) tarafından düzenlenen saldırıda en az 18 sivilin öldürüldüğünü söyledi.

Kuzey Darfur eyaletinin yönetim şehri olan el-Faşir, HDK ile savaşın başlamasından iki yılı aşkın bir süre sonra, Sudan ordusunun ve müttefiklerinin kontrolü altında kalan geniş bölgedeki son büyük şehir.

Kimliklerinin gizli kalmasını isteyen iki tıbbi kaynak tarafından bildirilen ölü sayısı, Güney Hastanesi ve el-Faşir Hastanesi’ne kaldırılan kurbanlarla sınırlı. Kaynaklar ayrıca, özellikle şehrin kuzeyinde bulunan Ebu Şuk Mülteci Kampı’nın güney kesiminde, bilinmeyen sayıda cesedin hemen gömüldüğünü bildirdi.

Sudan’daki savaşın acılarını belgeleyen sivil gruplardan biri olan Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu'na göre HDK pazartesi gününden bu yana saldırıların gerçekleştiği şehrin kuzey mahallelerinde ilerliyor.

Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu tarafından dün yapılan açıklamada, “Birçok sivil evlerinde öldürüldü, diğerleri ise şehrin kuzeyindeki eş-Şufra Mahallesi’nde gizemli koşullar altında tutuklandı” denildi. Yerel Direniş Komiteleri Koordinasyonu, el-Faşir üzerinde ‘iki gün üst üste’ çatışmalar, bombardıman ve sürekli insansız hava aracı (İHA) uçuşları olduğunu belirtti.

AFP'ye konuşan bir görgü tanığı, HDK’nın Ebu Şuk’taki mülteci kamplarının her birine topçu birlikleri yerleştirip savunma hatları kurduğunu söyledi.

BM’ye göre HDK 500 günden fazla bir süredir, yarısı çocuklardan oluşan yaklaşık 260 bin sivilin yaşadığı el-Faşir’i kuşatma altında tutuyor ve bu bölgede insani yardım neredeyse tamamen kesilmiş durumda.

Sivil toplum kuruluşu Avaaz tarafından dün düzenlenen basın toplantısında konuşan uzman Shaina Lewis, “Şehir sabah saat beşten bu yana bombalanıyor” dedi.

AFP, bölgenin uzaklığı ve iletişim hatlarındaki kesintiler nedeniyle çeşitli kaynaklardan sağlanan bilgileri bağımsız olarak teyit edemedi.

Öte yandan Sudan ordusu dün şafak vakti düzenlediği karşı saldırıda HDK saldırılarını püskürttüğünü duyurdu.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında başlayan savaşta on binlerce kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca kişi yerinden edildi.