İran Dışişleri Bakanı Arakçi’den Trump'a “İsraillileri Grönland'a gönder” önerisi

Arakçi, ABD Başkanı Trump’ın Gazzelilerin Gazze Şeridi’nden çıkarılması önerisine yanıt olarak İsraillilerin Grönland'a gönderilmesini önerdi

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
TT

İran Dışişleri Bakanı Arakçi’den Trump'a “İsraillileri Grönland'a gönder” önerisi

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (AFP)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistinlilerin Gazze Şeridi’nden çıkarılması önerisini tiye aldı. Arakçi, bunun yerine ‘İsraillileri Grönland'a göndermeyi’ önerdi.

Trump, geçtiğimiz cumartesi günü İsrail ile Hamas arasında 15 ayı aşkın bir süredir devam eden ve Filistin topraklarını ‘çorak bir araziye’ dönüştüren savaşın ardından Gazze'nin ‘temizlenmesi’ fikrini ortaya attı.

Trump, Ürdün ve Mısır'ın ‘Gazze'den daha fazla Filistinliyi ağırlaması’ gerektiğini söyledi.

İran Dışişleri Bakanı Arakçi, İngiltere televizyonu Sky News’a verdiği bir röportajda bu öneriyi tiye alarak, “Ben başka bir öneride bulunacağım. Filistinliler yerine İsraillileri kovmaya çalışın, onları Grönland'a gönderin, böylece bir taşla iki kuş vurabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Danimarka Krallığı'nın bağımsız bir parçası olan Grönland'ın kontrolünü ele geçirmek isteyen Trump, Çin ve Rusya'nın Arktik bölgesinde önemli yatırımlar yapması nedeniyle Grönland'ın emniyetinin ve güvenliğinin ABD için önemli olduğunu savunuyor.

İranlı Bakan röportaj sırasında İsrail ve ABD’nin İran'ın nükleer tesislerine saldırmaları halinde bunun ‘çılgınlık’ olacağını söyledi.

Bakan Arakçi, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Nükleer tesislerimize yönelik herhangi bir saldırıya derhal ve kararlı bir şekilde karşılık verileceğini açıkça belirttik. Ama böyle çılgınca bir şey yapacaklarını sanmıyorum. Bu gerçekten çılgınlık olur. Bu tüm bölgeyi çok kötü bir felakete sürükler.”

Trump 2018 yılında, ABD adına eski Başkan Barack Obama tarafından 2015 yılında imzalanan ve İran'ın ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından uygulanan ekonomik yaptırımların hafifletilmesi karşılığında uranyum zenginleştirmeyi sınırlandırmayı kabul ettiği anlaşmadan tek taraflı olarak çekilmişti.

İran nükleer programının sivil ve barışçıl amaçlı olduğu konusunda ısrar etse de Batılı hükümetler, Trump'ın anlaşmadan çekilmesinden bu yana İran'ın uranyumu ‘nükleer silah yapmaktan başka bir amacı olmayan’ seviyelere kadar yeniden zenginleştirmeye başladığını söylüyor.

Trump, İran ile yeni bir anlaşmanın ‘güzel’ olacağını söyleyerek soruna diplomatik bir çözüm bulunmasından yana olduğunu ima etti.

Ancak Arakçi, ülkesinin Trump'ı dinlemeye istekli olsa da, ilk döneminde yaşananlar göz önüne alındığında İran'ı ABD ile yeni bir anlaşma için müzakerelere başlaması gerektiğine ikna etmenin bundan çok daha fazlasını gerektireceğini söyledi.

Durumun geçen seferkinden farklı ve çok daha zor olduğunu ifade eden Arakçi, “Karşı tarafın güvenimizi kazanmak için birçok şey yapması gerekiyor” dedi.



Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
TT

Fransa'nın Riyad Büyükelçisi Şarku’l Avsat’a konuştu: İsrail ve İran arasında askeri müdahale çözüm değil

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)
Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi (Şarku’l Avsat)

Fransa'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Patrick Maisonnave, Fransa'nın askeri müdahalenin İran'ın nükleer programı sorununu çözeceğine inanmadığını belirtti. Büyükelçi, “Bunun etkisiz olduğunu düşünüyoruz. Askeri müdahale, İran'ın nükleer bilgisini tamamen ortadan kaldıramaz ya da gömülü veya konuşlandırılmış nükleer tesislerin tamamen yok edilmesini garanti edemez” dedi.

Şarku’l Avsat’ın sorularını yanıtlayan Büyükelçi, İran rejimini dışarıdan değiştirmeye çalışmanın tehlikesine dikkat çekerek, bunun terör tehdidi ve göç krizlerinin yanı sıra devletin çöküşü, iç savaş, istikrarsızlık ve bölgesel çatışmalar gibi ciddi sonuçlar doğuracağına inandığını, bu durumun Körfez bölgesinin güvenlik ve istikrarını etkileyeceğini ve etkisinin Avrupa'ya kadar uzanacağını söyledi.

Büyükelçi Maisonnave, “Askeri müdahale, kabiliyetlerin ve malzemelerin dağılmasına ve dolayısıyla nükleer silahların yayılması riskine yol açabilir. Suudi Arabistan ve Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üye ülkeleri arasındaki ortaklarımızın da bildiği gibi bu durum, Körfez suları da dâhil olmak üzere her türlü radyolojik riski beraberinde getirir. Askeri müdahale ayrıca, bölgesel istikrar ve bölgedeki ortak ve müttefiklerimizin güvenliği, özellikle de Hürmüz Boğazı bölgesi, ABD üslerine ve enerji altyapısına yönelik saldırılar açısından büyük riskler teşkil etmektedir” ifadelerini kullandı.

Maisonnave sözlerini şöyle sürdürdü: “Diplomatik bir çözümün en uygun çözüm olduğuna inanıyorum. Bunun zenginleştirme kapasitesi gibi kritik teknik konularda, uluslararası destekle doğrulanabilir ve kalıcı bir anlaşmaya varma imkânı sunduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda askeri gerilimle bağlantılı olan yayılma, radyolojik riskler ve bölgesel istikrarsızlık gibi ciddi riskleri de önler.”

Fransız büyükelçi, diplomatik bir çözümün güçlü bir doğrulama mekanizmasına sahip bir anlaşmayla sonuçlanması gerektiğini vurguladı. Bu anlaşma, ilk olarak ‘zenginleştirme kapasitesinin’ teknik yönleriyle, ikinci olarak sürdürülebilirlikle ve üçüncü olarak da tam uluslararası destek ve doğrulanabilirlikle, özellikle de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın (UAEA) önceden haber vermeksizin istediği zaman tesisleri denetleyebilmesiyle ilgili güçlü unsurlar içermelidir.

Maisonnave, “Bu seçenek krizden çıkmanın en iyi yoludur. Fransa'nın geçmişte seçtiği ve bizim de kalıcı ve barışçıl bir çözüm için en iyi yol olarak gördüğümüz yol budur” şeklinde konuştu.

Maisonnave aynı zamanda İran'ın nükleer programının, bölgesel istikrar üzerindeki potansiyel yansımaları göz önüne alındığında, Fransa ve Avrupa'nın yanı sıra KİK bölgesinin güvenlik çıkarları için de ciddi bir tehdit oluşturduğuna inanıyor. Maisonnave'ye göre bu endişe, UAEA’nın yıllardır programın barışçıl niteliğini tam olarak garanti edememesi nedeniyle daha da artmakta. Fransa ve diğer Avrupa ülkeleri, İran'ın nükleer programının tamamen sivil amaçlar için tasarlanmamış olmasından büyük endişe duyuyor.