Meksika ve Kanada'dan ticaret savaşı başlatan Trump'a karşı hamle

Kanada Başbakanı Justin Trudeau (solda) ve Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum cumartesi günü kendi vergilerini açıkladı (AP)
Kanada Başbakanı Justin Trudeau (solda) ve Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum cumartesi günü kendi vergilerini açıkladı (AP)
TT

Meksika ve Kanada'dan ticaret savaşı başlatan Trump'a karşı hamle

Kanada Başbakanı Justin Trudeau (solda) ve Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum cumartesi günü kendi vergilerini açıkladı (AP)
Kanada Başbakanı Justin Trudeau (solda) ve Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum cumartesi günü kendi vergilerini açıkladı (AP)

Meksika ve Kanada, Donald Trump'ın her iki ülkeye karşı kapsamlı vergiler getiren bir kararname imzalamasının ardından ABD'ye karşı gümrük vergisi misillemesini açıkladı.

Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau kararlarını cumartesi günü açıklayarak Amerika'yla en büyük iki ticaret ortağı arasında ekonomik bir açmaza dönüşmesi muhtemel süreci başlattı.

Daha önce Trump, salı gününden itibaren Kanada ve Meksika'dan gelen tüm mallara, yüzde 10 vergiye tabi olacak Kanada enerji ürünleri hariç, yüzde 25 gümrük vergisi getiren bir kararname imzalamıştı.

Buna karşılık Sheinbaum, Ekonomi Bakanı'na "Meksika'nın çıkarlarını savunmak için gümrük vergisi ve gümrük vergisi dışı önlemleri" içeren bir "B Planı" uygulaması talimatı verdiğini söylemişti.

Saatler sonra Trudeau, Trump'ın gümrük vergilerine karşılık Kanada'nın 106,5 milyar dolarlık ABD malına yüzde 25 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladı.

X'te İspanyolca yayımlanan uzun açıklamada Sheinbaum, ABD'yle çatışma istemediğini vurguladı ancak hükümetiyle suç ittifakı iddialarına sertçe karşı çıktı.

"Beyaz Saray'ın Meksika hükümetine yönelik suç örgütleriyle ittifak yaptığı iftirasını ve topraklarımıza herhangi bir müdahale niyetini kesinlikle reddediyoruz" diye yazdı.

Meksika çatışma istemiyor. Biz komşu ülkeler arasında işbirliğinden yola çıkıyoruz.

Trump, Meksika'ya yönelik gümrük vergilerinin, ülkenin Birleşik Devletler'e fentanil girişini durduramamasının yanı sıra kontrolsüz göç olarak tanımladığı durumdan kaynaklandığını söylemişti.
Sheinbaum yazısında, ekimde göreve geldiğinden bu yana 20 milyon doz ölümcül sentetik opioid ele geçiren ve uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı 10 binden fazla kişiyi gözaltına alan hükümetinin rekorunu övdü.

"Meksika fentanilin sadece Birleşik Devletler'e değil, hiçbir yere ulaşmasını istemiyor. Dolayısıyla Birleşik Devletler uyuşturucu ticareti yapan ve şiddet üreten suç gruplarıyla mücadele etmek istiyorsa, entegre bir şekilde birlikte çalışmalıyız" dedi.

Cumartesi gecesi düzenlediği basın toplantısında Trudeau, gelecek haftaların her iki taraf için de "zor" olacağını ancak "işinin" yurttaşlarını savunmak olduğunu söyledi.

Bugün Meksika ve Kanada'dan İthalatlara yüzde 25 Gümrük Vergisi (Kanada Enerjisine yüzde 10) ve Çin'e ek yüzde 10 Gümrük Vergisi getirdim. Bu, yasadışı yabancıların büyük tehlikesi ve Yurttaşlarımızı öldüren fentanil dahil ölümcül uyuşturucular sebebiyle Uluslararası Acil Durum Ekomomik Güçler Yasası (IEEPA) vasıtasıyla yapıldı. Amerikalıları korumamız gerek ve Başkan olarak herkesin güvenliğini sağlamak benim görevim. Kampanyamda Sınırlarımızdan yasadışı yabancı ve uyuşturucu akınını durdurma sözü vermiştim ve Amerikalılar ezici bir çoğunlukla bunun lehinde oy verdi.

"Gerilimi tırmandırmak istemiyoruz ama Kanada'yı, Kanadalıları ve Kanada'daki işleri savunacağız" dedi.

Ayrıca Birleşik Devletler'le daha fazlasını yapmaya devam edeceğiz... Ekonomilerimizi büyütmek için... Birlikte bir şeyler yapabiliriz ve yapacağız ve benim odak noktam da bu.

Başbakan'a göre, 20,6 milyar dolar değerindeki ABD mallarına yönelik gümrük vergileri salı gününden itibaren, geri kalanıysa 21 gün içinde yürürlüğe girecek.

Trudeau, gümrük vergilerinin uzun süredir müttefiki olan Birleşik Devletler'e zarar vereceği uyarısını yaptı. Kanadalıları Kanada ürünlerini satın almaya ve ABD yerine yurtiçinde tatil yapmaya teşvik eden Trudeau, kritik mineraller, enerji tedariki ve diğer ortaklıklarla ilgili olanlar da dahil bazı gümrük vergisi dışı önlemlerin incelendiğini söyledi.

Independent Türkçe



Yeni Emeviler

Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde
TT

Yeni Emeviler

Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Husam İytani

Arap-İslam tarihinde gelip geçen hanedanlar ve devletler arasında Emeviler, Arap kimliğini canlandırma projesinin bayrağını taşıyacak aday olarak öne çıktı. Beşşar Esed ve rejiminin devrilmesinden sonra Emeviler’den daha fazla bahsedilir oldu. Öyle ki, bazıları Emevi politikası ve kültürünün propagandasını yapmaya başladı.

Bu projenin bayrağını taşımak için neden Emevilerin tercih edildiğini anlamak zor değil. Bu sebep de Esed rejimi, Hizbullah, Irak’ta otoritenin büyük bir bölümü ile Yemen'deki Husiler'in içinde yer aldığı azınlık ittifakını oluşturan “direniş ekseni”nin sonunu duyurmaktan başka bir şey değil. İran önderliğindeki eksen gücünün zirvesinde iken, Lübnan’da (Avncı) Özgür Yurtsever Hareket de destekçi sıralarında oturuyordu.

Ancak “yeni Emeviler” meselenin sadece Maşrık’ın (Levant) kaderini belirleme konusunda Arap kontrolünün yeniden sağlanması meselesinden ibaret olmadığını, aynı zamanda bu görevi Sünni Arap Müslümanların üstlenmesine, direniş ekseninin başını çeken mezhep ve dini grupların, son dönemde yaşadıkları yenilgiler ve Esed rejiminin çökmesiyle bir kenara itilmesine kadar uzandığını söylemekten kaçınıyorlar.

Ancak “tarihi” Emeviler belirsiz bir tercih gibi görünüyor. En azından bunu söyleyebiliriz.  Zira Emeviler hakkında sahip olduğumuz bilgilerin büyük çoğunluğunun devletin yıkılmasından sonra yazıldığı ve onlara karşı açıkça düşman bir tavırdan geri kalınmadığı konusunda görüş birliği vardır. Onlar hakkında elimizdeki en eski kitap, Emeviler döneminin sonlarında doğup Abbasiler döneminin başlarında kitabını yazan Halife bin Hayyat'ın kitabı olabilir. Emevi devletinin bir asır bile sürmediğini, yöneticilerinin bir yandan fetihlerle, diğer yandan da iç ve kabileler arası savaşlarla meşgul olduklarını da belirtmeden geçmeyelim. Öte yandan modern arkeoloji ve nümizmatik, Emeviler hakkında şu anda dolaşımda olanlardan farklı bilgiler sunmaktadır. Emevi tarihiyle ilgili dolaşımda olan anlatılar arasındaki çelişkilerin ayrıntılarına girmeden, Ürdün’deki Kusayr Amre’de keşfedilenler, Emevi tarihi hakkında bütün bilinenleri sorgulamak için yeterlidir.

Emeviliği canlandırmak, geçmişi geleceğe rehber kılan bir rüya haline getiren Baas ideolojisiyle aynı kaynaktan besleniyor

Dini açıdan Emevi Halifeliğinin Sünni mezhebine mensubiyeti, sadece Şiiliğin kurucusu olarak görülen İmam Ali bin Ebu Talib ile yaşadığı ihtilaf üzerinden tespit edilmektedir. Bu ise Sünnilik ve Şiiliğin ancak daha sonraki dönemlerde iki ayrı mezhep olarak ortaya çıktığı gibi bazı gerçekleri göz ardı etmektedir. Emevilerin, mutlak ve monarşik yönetimi meşrulaştırmak için Cebriyye’yi bir devlet doktrini olarak benimsedikleri doğrudur; ancak Emeviler dönemi bir bütün olarak belirli fıkıh akımlarının ortaya çıkışına tanık olmamıştır. Bunların çıkışı Abbasiler dönemine kadar ertelenmiştir.

Dini- fıkhi açıdan durum bu şekildedir. Öte yandan mevcut kaynaklara dayanırsak, Emevi imparatorluk projesinin devletlerin devamlılığı için yeterli unsurlara dayanmadığını görüyoruz. Emeviler dönemindeki fetihlerin hızı bizi şaşırtsa da örneğin, “Endülüs’ten Sind’e kadar uzanan” halifeliğin, sadece fetihlerden elde edilen ganimetlerin dağıtımının esas alındığı bir vergi sistemine dayandığını görürüz. Ancak kaynakların tükenmesi, Yezid bin Velid'in “kesintici” diye adlandırılmasına neden olan maaşlarda yaptığı kesintiler gibi devletin askerlerine karşı yükümlülüklerini yerine getirme gücünün azalması, bunun isyan ve hoşnutsuzluk hareketlerini körüklemesi sebebiyle bu fetihler de durdu.

Burada önemli olan, romantik milliyetçiliği andıran, basit bir canlandırma eğilimi ve çocuksu bir tarih anlayışı taşıyan imparatorluk projesi, bugün Suriye'de gördüğümüz türden, kuruluşu büyük engellerle karşı karşıya olan bir devletin sloganı olmaya uygun mudur?

Açıktır ki, Emeviliği yeniden canlandırmayı siyasi bir fikir olarak ortaya atanlar, bu sloganın, Endülüs ve Sind’de dalgalanan Emevi devletinin bayraklarıyla sınırlı görünen anlamını benimsemekle yetinmektedirler. İsrail tankları ülkenin güneyinde ilerlerken, devletin yeniden birleşme ve iç uzlaşı umutları şu ana kadar parlak görünmezken, ekonomide kayda değer bir iyileşmenin görülmediği bir dönemde, fetih övgüleri söylemenin anlamını hesaba katmadıkları açıktır.

Bu söylediklerimiz, mirasa, (hayali bile olsa) tarihe ya da toplumun beklenti ve hayallerine yönelik bir saldırı değildir. Bilakis söylenmesi gereken, bizi o devirlerden, köprülerin altından çok suların aktığı bin iki yüz yılı aşan bir zamanın ayırdığıdır. Geçmişe dönmenin çoğu zaman tarihe nesnel olarak bakıldığında hiçbir temeli olmayan yanılsamalara yatırım yapmak olduğudur. Dahası bu, Emeviliği canlandırmanın, geçmişi geleceğe rehber kılan bir rüya haline getiren Baas ideolojisiyle aynı kaynaktan beslendiğini göstermektedir. Baas Partisi’nin sonu ise kötü bir şekilde devrilene kadar geçmişi, bugünü ve geleceği mahveden Irak ve Suriye Baası olarak ikiye bölünmek oldu.

O halde yeni Emevilerin, okul kitapları, müfredat ve Feyruz'un seslendirdiği Said Akl’ın şiirleri çıkarıldığında, bu sloganlarından geriye ne kalacağını kendilerine sormaları daha iyi olmaz mı?

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.