Tom Cruise'un yeni filmi bir devri kapatacak: Gözler köklü festivalde

Christopher McQuarrie imzalı Son Hesaplaşma, 1996'da başlayan ve Cruise'un Hollywood'un önde gelen aksiyon yıldızlarından biri olmasına katkı sağlayan Görevimiz Tehlike serisinin 8. filmi (Paramount)
Christopher McQuarrie imzalı Son Hesaplaşma, 1996'da başlayan ve Cruise'un Hollywood'un önde gelen aksiyon yıldızlarından biri olmasına katkı sağlayan Görevimiz Tehlike serisinin 8. filmi (Paramount)
TT

Tom Cruise'un yeni filmi bir devri kapatacak: Gözler köklü festivalde

Christopher McQuarrie imzalı Son Hesaplaşma, 1996'da başlayan ve Cruise'un Hollywood'un önde gelen aksiyon yıldızlarından biri olmasına katkı sağlayan Görevimiz Tehlike serisinin 8. filmi (Paramount)
Christopher McQuarrie imzalı Son Hesaplaşma, 1996'da başlayan ve Cruise'un Hollywood'un önde gelen aksiyon yıldızlarından biri olmasına katkı sağlayan Görevimiz Tehlike serisinin 8. filmi (Paramount)

Avrupa'nın üç büyük film festivalinden Berlinale yolu yarılamaya yaklaşırken, gözler şimdiden sıradaki iki sinema etkinliğine, Cannes ve Venedik'e çevriliyor. 

Henüz kesin bir karar alınmamış olsa da Görevimiz Tehlike serisinin son filmi Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'nın (Mission: Impossible — The Final Reckoning), prömiyerini Cannes'da yapma ihtimali değerlendiriliyor. 

Bu da serinin yıldızı Tom Cruise'un festivalin yıldız gücünü ciddi şekilde artırabileceği şeklinde yorumlanıyor.

Vizyon tarihi 21 Mayıs

Yapım ve dağıtım şirketi Paramount, konu hakkında yorum yapmayı reddetse de filmin, 21 Mayıs'ta vizyona gireceği biliniyor. Bu tarih, jüri başkanlığını Juliette Binoche'un üstleneceği ve 13 Mayıs'ta başlayacak Cannes Film Festivali'nin ikinci haftasına denk geliyor. 

Cruise, Son Hesaplaşma'da süper casus Ethan Hunt rolüyle son kez izleyici karşısına çıkmaya hazırlanıyor.

Top Gun: Maverick'in üç yıl önce gösterildiği Cannes'da büyük bir başarı yakalaması ve 62 yaşındaki ünlü aktörün festivalle geçmişi düşünüldüğünde, yeni Görevimiz Tehlike macerası için Fransız Rivierası'nda bir gala olasılığı epey yüksek. 

Prömiyer planlarının birkaç hafta içinde netlik kazanması bekleniyor. Hollywood'dan verdiği özel haberleriyle öne çıkan Deadline, "şu an için ihtimal yüzde 50 görünüyor" diye yazıyor.

Prömiyerini köklü Fransız festivalinde yapan Top Gun: Maverick, dünya çapında 1,45 milyar dolar gişe hasılatı elde etmiş ve 6 dalda Oscar'a aday gösterilmişti. Yönetmen koltuğunda Joseph Kosinski'nin oturduğu film, En İyi Ses dalında ise ödüle uzanmıştı.

ABD'li ünlü sinemacılar Cannes yolunda

Bu yıl Cannes'a filmlerini getirmesi beklenen Amerikalı yönetmenler arasında Spike Lee, Wes Anderson, Richard Linklater ve Jim Jarmusch gibi usta isimler yer alıyor. Öte yandan, Apple'ın Brad Pitt'li F1 filminin, dünya prömiyerini Cannes'da yapması beklenmiyor.

Festivalin uzun yıllardır başında bulunan Thierry Frémaux'nun özenle seçtiği programıyla Cannes, son yıllarda üst üste önemli başarılar yakaladı. 

Geçen yıl, Oscar sezonunun en çok konuşulan üç filmi, ilk kez Cannes'da izleyiciyle buluşmuştu: Sean Baker'ın Altın Palmiye kazanan filmi Anora, Jacques Audiard imzalı Emilia Perez ve Coralie Fargeat'nın izleyiciyi şoke eden filmi Cevher (The Substance). 

Öte yandan her büyük yapım Cannes prömiyerinden fayda sağlamayabiliyor. Top Gun: Maverick, festival çıkışından büyük bir ivme kazanırken, Indiana Jones ve Kader Kadranı (Indiana Jones and the Dial of Destiny) 2023'te Cannes'da sönük karşılanmasıyla kötü bir başlangıç yapmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, Variety



Narsisistlerin dışlanma hissini daha fazla yaşadığı bulundu

Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
TT

Narsisistlerin dışlanma hissini daha fazla yaşadığı bulundu

Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)
Gizli narsisistler kendilerine acıyarak durumlarını gizlerken büyüklenmeci narsisistler kendilerini çok önemli gördüklerini açığa vuruyor (Pixabay)

Journal of Personality and Social Psychology adlı bilimsel dergide yeni yayımlanan bir makale, narsisistik kişilik özelliklerine sahip kişilerin kolay kolay kaçamadığı ve gittikçe daha fazla dibe battığı döngüyü detaylandırdı. 

Kendi benliğine daha fazla bağlanan kişilerin, sosyal ortamlardaki işaretleri daha negatif görme ihtimalinin daha fazla olduğu belirtildi. 

Narsisistlerin gösterdiği baskın kişilik özelliklerinin de dışlanma ihtimallerini artırdığına işaret edildi. 

Bu iki durumun birleşmesiyle birlikte narsisistik özelliklerin zamanla daha da şiddetlendiği ve kendi kendini yenileyen bir döngünün devreye girdiği vurgulandı. 

İsviçre'deki Basel Üniversitesi'nden Christiane Büttner, başyazarı olduğu makale hakkında konuşurken araştırmalarının kişilik özelliklerinin günlük yaşamı nasıl etkilediğine ışık tuttuğunu söylüyor:

Pek çok kişi, narsisizmi kibir ve kendini bazı şeylere layık görme üzerinden değerlendiriyor ama bizim araştırmamız sosyalleşmeden kaynaklanan acıları narsisistlerin de sıklıkla yaşadığını gösteriyor.

ABD, Almanya, Britanya, İsviçre ve Yeni Zelanda'da yaşayan onbinlerce kişinin dahil edildiği büyük ölçekli anketler ve deneylere dayandırılan çalışmada, sosyal dışlamadan en çok kimin, niye muzdarip olduğu ele alındı. 

Sosyal ortamların dominasyonu için etraftaki işaretlere daha çok dikkat eden büyüklenmeci narsisistlerin daha fazla dışlanma hissini yaşadığı bulundu.

Doğrulanmayan diğer ihtimalse kendilerini üstün gören bu kişilerin kötü davranışları hissetmeyeceğiydi. 

Ancak daha da ilginci, narsisistlerin gerçekten dışlanmaları oldu.

Büttner, bulgularına göre "dışlanma ve narsisistik özelliklerin zamanla birbirini beslediğini" aktarıyor.

Birleşik Krallık'taki Surrey Üniversitesi'nde sosyal psikoloji dersleri veren Erica Hepper, dahil olmadığı araştırmanın önceki bulguları desteklediğini söylüyor:

Narsisistlerin daha bencil ve empati yoksunu olduğunu ve zamanla daha az sevildiğini, ilişkilerinde sorun yarattığını halihazırda biliyoruz. Narsisistler kanıt olmasa da diğerlerinin kendilerine zarar vereceğini düşünebilir. Bizim araştırmalarımız, bunun narsisistlerin büyüklenmeci ama aynı zamanda kırılgan benliklerini durmadan savunma ihtiyacı duymasından kaynaklandığını öne sürüyor. Her zaman egolarına yönelik tehditleri ararlar ki bunları kolaylıkla savuşturabilsinler.

Büttner, son araştırmanın kısıtlamalarını da saydı. Katılımcıların kendi dışlanma anlatılarına dayanan ve patolojik ölçüde narsisist olanları dahil etmeyen çalışmanın ıskaladığı şeyler bulunabileceğini belirtti. 

Konuyla ilgili bundan sonra yapılacak araştırmaların iş yerleri ve sosyal medya gibi geniş gruplardaki çatışmaların yönetimi ve dışlanmanın kötü sonuçlarını azaltma konusunda etkili olabileceğini sözlerine ekledi. 

Independent Türkçe, Washington Post, CNN