Körfez, ABD-İran müzakerelerine arabuluculuk mu yapıyor?

Katar Emiri'nin bu dönemde Tahran'ı ziyaret etmesinin anlamları ve işaretleri nedir?

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al-Sani ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkiyan ile görüşmesi sırasında, Tahran, 19 Şubat 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al-Sani ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkiyan ile görüşmesi sırasında, Tahran, 19 Şubat 2025 (AFP)
TT

Körfez, ABD-İran müzakerelerine arabuluculuk mu yapıyor?

 İran Dini Lideri Ali Hamaney, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al-Sani ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkiyan ile görüşmesi sırasında, Tahran, 19 Şubat 2025 (AFP)
İran Dini Lideri Ali Hamaney, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al-Sani ve İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeshkiyan ile görüşmesi sırasında, Tahran, 19 Şubat 2025 (AFP)

Katar Emiri Tahran'ı ziyaret ederek hem İran Dini Lideri'yle hem de Cumhurbaşkanı'yla görüştü. Resmi haberlerde iki ülke arasındaki dostane ilişkilerin yanı sıra, ortak ilgi alanına giren bir dizi bölgesel ve uluslararası konunun görüşüldüğü yönünde haberler yer alırken, ziyaretin bu zamanda yapılmasının amacına dair sorgulamalar devam etti.

Ziyaret, bölgenin bazıları koordinasyon, bazıları ise herhangi bir şekilde gerilimin artmasından kaçınmak için arabuluculuk gerektiren meydan okumalarla karşı karşıya olduğu bir zamanda gerçekleşiyor olması bakımından önem taşıyor. Dolayısıyla Tahran ve Doha arasındaki dostane ve güçlü ilişkilere rağmen, ki bu ilişkilerin bir kısmı ekonomik açıdan da önemli, mevcut zamanlamanın Washington ve Donald Trump yönetimiyle ilgisi olabilir.

Hamaney, ziyaret sırasında, Tahran ile Washington arasında 2023'te imzalanan tutuklu değişimi anlaşmasından bu yana ABD'nin talimatıyla dondurduğu İran fonları için Katar'a sitem etme fırsatını kaçırmadı.

İran'ın Körfez ülkeleriyle ilişkileri rekabetten dostluk ve tarafsızlığa kadar çeşitlilik gösteriyor. Katar'ın çıkarları, Katar yönetiminin bölgede arabuluculuk rolü üstlenme isteği ve İsrail'e karşı direniş sloganlarını benimsemesi Doha ile ilişkilerini güçlendirdi. Katar, diğer Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkelerine göre İran ile daha yakın ilişkilere sahip. Buna ilave olarak, ortak açık deniz gaz sahası konusunda aralarındaki ekonomik ilişkiler güçleniyor. Kuzey Sahası olarak adlandırılan bu doğal gaz sahası, dünyanın en büyük kullanılmayan doğalgaz rezervlerinden biri ve jeolojik olarak İran'ın Güney Pars sahasına komşu. Bu ise her iki ülke için büyük ekonomik potansiyel yaratıyor.

Taraflar ayrıca terörizm, uyuşturucu ve insan ticareti, kara para aklama ve diğer suç faaliyetleriyle mücadele alanlarında iş birliğini kapsayan bir Güvenlik Anlaşması imzaladı. 2011 yılında Rusya ile birlikte Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu'nu kurdular. Ayrıca 2014 yılında ticaret hacmini daha da artırma konusunda mutabakata vardılar ve İran'ın Buşehr Limanı ile Katar'ın Doha ve Ruveys Limanlarında üç serbest ticaret bölgesinin kurulacağını duyurdular.

Buradan İran'ın diğerlerine karşı bazı Körfez ülkeleriyle güçlü ilişkiler kurabilmek için nasıl uygun bir fırsat bulduğu ve bu sayede kendisine karşı herhangi bir ittifak kurma fırsatını nasıl engellediği anlaşılıyor. Şimdi de Körfez ülkelerinin Tahran ile Washington arasında arabulucu rolünü sürdürmeleri için bu ilişkilerden yararlanmaya çalışıyor.

İran'da yakın zamanda bir yetkili, birinci Trump döneminde Umman Sultanlığı'nın arabuluculuğuna benzer dolaylı arabuluculuklardan yararlanıldığını belirterek, İran ile Washington arasında doğrudan diyalog olması gerektiğini belirtti. O dönemde Tahran'ın Umman dışında İsviçre gibi başka arabuluculukları tercih edebileceği belirtilmişti.

Ancak Katar Emiri'nin şimdi İran’ı ziyaret etmesi, ziyaretin amacının İran ile Trump arasında doğrudan görüşmelere arabuluculuk yapmak olabileceği ihtimalini gündeme getirebilir. Hele de Tahran’ın, Amerikan başkanıyla iki tarafın, çarşı esnafı ile anlaşmalar adamının çok iyi olduğu bir şeye, müzakere ve pazarlığa başlama anını beklediği göz önüne alınırsa. Yani İran, Trump ile müzakere yolunun taşlarını döşemeye çalışıyor ve Trump'ın petrol sektörüyle bağlantılı taraflara yaptırım kararının yanı sıra, azami baskı politikalarını uygulamaya koyacak kararı imzaladığı bir dönemde arabulucu olarak Katar Emiri'ne başvurdu. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre İran, Joe Biden döneminde günlük yaklaşık 1,7 milyon varil petrol satarken, Trump'ın ilk döneminde olduğu gibi günlük yaklaşık 300 bin varil petrol satmaya geri dönmekten endişe ediyor.

Öte yandan Binyamin Netanyahu'nun Trump'ı İran tesislerine yönelik saldırısını desteklemeye zorlama niyetinden bahseden ABD’li istihbarat raporları ortaya çıkarken, Tahran, saldırının gerçekleşmesi durumunda seçeneklerinin ne olacağını açıkça ortaya koydu. Bunlar arasında İsrail'e daha güçlü füzelerle karşılık vermek, ayrıca Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Anlaşması'ndan çekilmeye çalışmak ve barışçıl nükleer doktrinini askeri doktrine çevirmek de yer alıyor.

İran tehditkâr açıklamalar yapma konusunda başarılı olsa da buna paralel olarak diplomasi yolundan ayrılmıyor. Dahası Katar Emiri'nin ziyareti, Körfez ülkeleriyle gelişen ilişkilerini Trump yönetimi ile arasında arabuluculuk için kullanma girişimi kapsamında olabilir. Riyad’tan da belki bunu yapmasını istedi ya da isteyecek. Nitekim Suudi Arabistan’ı Washington'a baskı yapmaya veya mesajlarını iletmeye itmek için aralarındaki uzlaşı anlaşmasından yararlanmaya çalışıyor.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



UnitedHealthcare CEO'sunu öldürmekle suçlanan Mangione tezahüratlarla karşılandı

Hayranları, soğuk havaya rağmen Luigi Mangione'yi desteklemek için mahkemenin önünde toplandı (AFP)
Hayranları, soğuk havaya rağmen Luigi Mangione'yi desteklemek için mahkemenin önünde toplandı (AFP)
TT

UnitedHealthcare CEO'sunu öldürmekle suçlanan Mangione tezahüratlarla karşılandı

Hayranları, soğuk havaya rağmen Luigi Mangione'yi desteklemek için mahkemenin önünde toplandı (AFP)
Hayranları, soğuk havaya rağmen Luigi Mangione'yi desteklemek için mahkemenin önünde toplandı (AFP)

ABD'nin önde gelen sağlık sigortası şirketlerinden UnitedHealthcare'in Üst Yöneticisi (CEO) Brian Thompson'ın 4 Aralık sabahında New York'un ortasında öldürülmesiyle ilgili olarak yargılanan Luigi Mangione dün aynı kentte mahkemeye çıktı. 

Zengin bir aileden gelen ve "Ivy League" (Sarmaşık Ligi) diye nitelendirilen en seçkin Amerikan üniversitelerinin birinden mezun olan 26 yaşındaki zanlı, "Luigi'yi serbest bırak" sloganları ve tezahüratlarla karşılandı. 

Kurşun geçirmez yelek ve kelepçelerle görülen Mangione, 23 Aralık'ta kendisine yöneltilen suçlamaları reddettiğinden beri ilk kez mahkemeye çıktı. 

Yargıç Gregory Carro, ön duruşmada konuşmayan zanlının kelepçelerinin çıkarılmamasını isterken bunun bir güvenlik önlemi olduğunu söyledi. 

Mangione'nin avukatı Karen Friedman Agnifilo ise bunun masumiyet karinesinin ihlali olduğunu savundu. 

Carro, Mangione'nin bir sonraki sefer 26 Haziran'da mahkemeye çıkarılacağını duyursa da bu, yine ön duruşma niteliğinde olacak. Zanlının ne zaman yargılanmaya başlanacağıysa bilinmiyor. 

Eyaletin suçlamalarına verilebilecek maksimum ceza, şartlı tahliyesiz müebbet hapis. Federal suçlamalarsa idamı da mümkün kılıyor. 

Avukat Karen Friedman Agnifilo, Mangione'ye 9 Aralık'ta yakalandığı Pensilvanya makamları tarafından suçlamalar yöneltildiğini hatırlatarak bu durumun savunma hazırlıklarını zorlaştırdığını belirtti:

Üç farklı yargılamanın tek bir etkinlik içinde gerçekleşmesinden bahsediyoruz.

Friedman Agnifilo, Mangione'ye isnat edilen suçun çok fazla gündem olmasından dolayı müvekkiline farklı davranıldığını da iddia etti. 

Görsel kaldırıldı.Luigi Mangione, hakkındaki suçlamaları reddediyor (Reuters)


Almak zorunda oldukları sağlık hizmetlerine sigorta şirketinin karşılamaması durumunda binlerce dolar ödemek durumunda kalan veya bu durumu kabul edilemez gören Amerikalılar, işlediği iddia edilen cinayete rağmen Mangione'yi savunuyor. 

Mangione'yi desteklemek üzere mahkemeye girmesine izin verilen 20'yi aşkın kişi arasında Chelsea Manning de vardı.

ABD ordusunun eski istihbarat analisti Chelsea Manning'in sızdırdığı belge ve görüntüleri paylaşan WikiLeaks 2010'da gündeme oturmuştu.

Manning, 35 yıllık hapis cezasının 7 senesini çektikten sonra 2017'de serbest bırakılmıştı.
 

Independent Türkçe, AP, CNN