Hamas yarın 4 cenazeyi İsrail'e teslim edecekhttps://turkish.aawsat.com/5116309-hamas-yar%C4%B1n-4-cenazeyi-i%CC%87sraile-teslim-edecek
Hamas yarın 4 cenazeyi İsrail'e teslim edecek
İsrailli esirler Shiri Bibas ile iki çocuğu Ariel ve Kfir'in tabutları, İsrail’in Rishon LeZion kentinde cenaze töreninin yapılacağı alana getiriliyor. (AP)
İsrailli esirler Shiri Bibas ile iki çocuğu Ariel ve Kfir'in tabutları, İsrail’in Rishon LeZion kentinde cenaze töreninin yapılacağı alana getiriliyor. (AP)
Hamas kaynakları bugün, 600'den fazla Filistinlinin serbest bırakılması karşılığında yarın dört İsrailli esirin cenazesinin teslim edileceğini duyurdu.
Günün erken saatlerinde Mısırlı bir kaynak, Mısırlı arabulucuların cumartesi günü serbest bırakılması planlanan tüm Filistinli mahkûmların, dört İsrailli esirin cenazelerinin Mısır gözetiminde teslim edilmesiyle birlikte serbest bırakılması konusunda anlaşmaya vardığını söyledi.
Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre kaynak, serbest bırakma için bir tarih belirtmedi.
İsrailli esirler Shiri Bibas ile iki çocuğu Ariel ve Kfir'in tabutları, İsrail’in Rishon LeZion kentinde cenaze töreninin yapılacağı alana getiriliyor. (AP)
Konuyla ilgili olarak Nasır Selahaddin Tugayları bugün Telegram üzerinden yaptığı açıklamada, İsrailli esir Ohad Yahalomi'nin cenazesini yarın serbest bırakacağını duyurdu. Nasır Selahaddin Tugayları, Gazze Şeridi'nde Hamas ile ittifak halinde olan Filistinli bir silahlı grup.
Ohad'ın naaşı Hamas'ın Gazze ateşkes anlaşmasının ilk aşamasında teslim edeceği dört cenazeden biri.
Hamas dün yaptığı açıklamada, Kahire ziyareti sırasında Filistinli tutukluların serbest bırakılmasındaki gecikmeyi sona erdirecek bir çözüm üzerinde anlaşmaya varıldığını duyurdu. Telegram üzerinden yapılan açıklamada, “Son partide serbest bırakılması gereken Filistinli tutukluların serbest bırakılmasındaki gecikmenin sona erdirilmesi, ilk aşamada teslim edilmesi kararlaştırılan İsrailli esirlerin cenazeleriyle eş zamanlı olarak serbest bırakılmaları ve ilgili Filistinli kadın ve çocukların serbest bırakılması konusunda anlaşmaya varıldı” denildi.
Hamas, Halil el-Hayye başkanlığındaki liderlik heyetinin ‘ateşkesin tüm hükümlerine ve aşamalarına tam ve kesin bağlılığını’ yineledi.
İsrail'in Hamas'ı Gazze Şeridi'ndeki İsrailli esirlerin teslimi sırasında düzenlediği törenlerle anlaşmayı ihlal etmekle suçlayarak ertelediği 600'den fazla Filistinlinin serbest bırakılması konusunda kriz yaşanmıştı. Hamas'tan yapılan açıklamada, kırılgan ateşkesin çökmesine yol açabilecek bir krizin önlendiği kaydedildi. İsrail'den ise herhangi bir yorum gelmedi.
Hamas’ın açıklamasında, ‘ateşkes ve esir değişimi anlaşmasının uygulanmasının seyrinin tartışıldığı ve ikinci aşamasına yönelik müzakerelerin beklendiği’ belirtildi.
İsrailli yetkililer dün yaptıkları açıklamada, İsrail'in kalan 63 esiri kurtarmak için 42 günlük ateşkesin ilk aşamasını uzatmayı düşündüğünü ve Gazze Şeridi'nin geleceğine ilişkin anlaşmayı şimdilik ertelediğini söyledi.
Mısır ve Katar'ın 19 Ocak'ta arabuluculuk yaptığı ABD destekli anlaşmanın ilk aşamasının önümüzdeki cumartesi günü sona ermesi bekleniyor. Bunu neyin takip edeceği ise henüz belli değil.
Suveyda İsrail için Suriye'yi bölebileceği bir 'Truva atı' mı?https://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5116515-suveyda-i%CC%87srail-i%C3%A7in-suriyeyi-b%C3%B6lebilece%C4%9Fi-bir-truva-at%C4%B1-m%C4%B1
Suriye'nin güneyinde Dürzi ağırlıklı nüfusa sahip Suveyda ilinde Suriyeliler, topraklarının bütünlüğüne bağlılıklarını ve dışarıdan herhangi bir müdahaleyi reddettiklerini vurguladılar (AFP)
Suveyda İsrail için Suriye'yi bölebileceği bir 'Truva atı' mı?
Suriye'nin güneyinde Dürzi ağırlıklı nüfusa sahip Suveyda ilinde Suriyeliler, topraklarının bütünlüğüne bağlılıklarını ve dışarıdan herhangi bir müdahaleyi reddettiklerini vurguladılar (AFP)
Sawsana Mehanna
Suriye Ulusal Diyalog Konferansı, ciddi ve sorumluluk yüklü tartışmalarla ülkedeki bir sonraki aşamanın temellerini atmak üzere halkın tüm kesimlerinden geniş katılımla başkent Şam'da başladı. Şarku’l Avsat’ın Suriye’nin resmi haber ajansı SANA'dan aktardığına göre Hazırlık Komitesi Başkanı Mahir Alluş, güneydeki Suveyda semalarının bir kez daha kara bulutlarla karardığını söyledi.
Alluş, konferans sırasında, Hazırlık Komitesi’nin illerde yaptığı toplantılar sırasında ortaya çıkardığı ‘geçiş dönemi adaleti, anayasal yapı, kurumsal ve ekonomik reform, Suriye'nin toprak bütünlüğü ve temel öncelikler olarak kamusal, kişisel ve siyasi özgürlükler’ konularını ele aldığını söyledi. Alluş’a göre konferansta ‘anayasal bildirge, ekonomik kimlik ve kurumsal reform planı’ üzerine tavsiyeler verildi.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara dün yaptığı açıklamada Suriye'nin ‘uygun olmayan siyasi hayallerin gerçekleştirilmesi için bir deneme alanına’ dönüştürülmemesi gerektiğini vurguladı. Suriye'nin ‘bölünmez’ olduğunu söyleyen Şara, ülkenin birliğini ve silahların devletin elinde olduğunu vurguladı.
Öte yandan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, Suriye yönetiminden ülkenin güneyindeki güçlerini çekmesini istedi. Bölgenin tamamen silahsızlandırılması gerektiğini vurgulayan Netanyahu, Dürzilere yönelik herhangi bir tehdide müsamaha göstermeyeceklerini söyledi.
Suveyda'daki Askeri Konsey
Suveyda Askeri Konsey Komutanı Albay Tarık eş-Şufi'ye göre Şara’nın sözleri doğrudan Suriye'nin güneyindeki Suveyda’daki yerel grupların, Şam'dan ayrılmadan özyönetim talep eden subay, astsubay ve yerel halktan bireyler ile silah sahiplerini kapsayan Askeri Konseyin kuruluşunu ilan etmesine yönelik olabilir. Albay Şufi basına yaptığı açıklamada askeri konseyin kuruluş çalışmalarının Suveyda'daki barışçıl hareketin başlamasından bu yana, bir grup firari subay ve emekli askerin iş birliğiyle başladığını söyledi. Albay Şufi, askeri konseyin başlıca hedefinin ‘ülkeyi Suriyelilerin acı çekmesine neden olan rejimden kurtarmak’ olduğunu da sözlerine ekledi. Askeri Konsey ise Dürzilerin ruhani lider Hikmet el-Hicri ile koordinasyon içinde çalıştığını vurgulayarak laik ve ademi merkeziyetçi bir devlet çağrısında bulundu.
Şara, Şam'da düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Konferansı sırasında konuşurken (AFP)
Ancak Independent Arabia'nın edindiği bilgiler birbiriyle çelişiyordu. Bazı kaynaklar Şeyh Hicri'nin Suveyda Askeri Konseyi’ni desteklediğini doğrularken, bazıları bunun doğru olmadığını ve Şeyh Hicri'nin uzaktan ya da yakından meseleyle hiçbir ilgisi olmadığını belirttiler. Aynı kaynaklar ‘medyanın meseleyi abarttığından şüphelenildiğini, askeri konseydekilerin İsrail tarafından desteklendiğini, Dürzilere ve Suveyda'ya saldırının da bundan kaynaklandığını’ vurguladılar.
Devrik lider Beşşar Esed rejiminin bir muhalifi olan ve Şam'daki yeni yönetimini destekleyen bir kaynak, askeri konsey kurulması fikrinin yeni dönemin başlamasını engellemeyi amaçlayan bazı grupların işi olduğunu ve Netanyahu'nun açıklamalarına verilecek en iyi yanıtın yeni Suriye'nin inşasına katılmak olacağını düşünüyor.
Diğer taraftan Suriye’nin Dürzi cemaatinin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri, Ulusal Diyalog Konferansı hazırlıklarından duyduğu ‘rahatsızlığı’ dile getirdi. Suriye'de sivil bir devlet ve güçler ayrılığının sağlanması için uluslararası müdahale çağrısında bulunan Şeyh Hicri, Reuters tarafından aktarılan açıklamalarında, “Şimdiye kadar tüm görüşlere saygı duyuyoruz, ancak ülkeyi yönetme ya da devleti düzgün bir şekilde kurma becerisi göremedik” dedi. Şeyh Hicri daha önce de Suveyda'daki diğer gruplar gibi askeri konseyi ‘gayrimeşru bir organ’ olarak değerlendirmişti.
Suriye'nin güneyinde 'silahsızlandırılmış bölge’
Netanyahu'nun açıklamalarından kısa bir süre sonra Suriye Cumhurbaşkanı Şara, ülkedeki Dürzilerin ileri gelenleriyle görüştü. Suriye Cumhurbaşkanlığı'nın sosyal medya sayfasında Dürzi ileri gelenleri ve eşrafıyla yapılan görüşmeden fotoğraflar paylaşıldı. Görüşme, Netanyahu'nun tehdidinden sonra Şara’nın Suriye Dürzilerine yönelik ilk hamlesi oldu. Suriye basını, Dürzi heyetinde cemaatten şeyhlerin ve Suveyda'daki bazı silahlı grupların temsilcilerinin yanı sıra bazı siyasi ve önde gelen ismin de yer aldığını bildirdi.
İsrail tarafından yapılan son açıklamaların ele alındığı görüşmede Dürzilerin Suriye'nin toprak bütünlüğüne bağlılığı ve her türlü dış müdahaleyi reddettiği vurgulandı. Suveyda'nın herhangi bir yabancı vesayete ihtiyacı olmadığını, aksine adil hukuka dayalı bir devlet arzuladığı belirten heyet üyeleri aynı zamanda mezhepsel kotalara dayalı bir devlet kurma fikrini reddettiklerini yineleyerek, ehil insanların ön planda tutulduğu demokratik bir devlet inşa edilmesi gerektiğini ifade ettiler ve Suveyda'nın pusulasının her zaman Şam'ı göstereceğinin altını çizdiler.
Şara, Netanyahu'nun Suriye'nin güneyinin silahsızlandırılması talebine Dürzilerin temsilcileriyle bir araya gelerek yanıt verdi (SANA)
Öte yandan güney illerinde İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz'ın Suriye'nin bölgedeki askeri varlığını engellemekle tehdit eden açıklamalarını protesto eden protesto gösterileri düzenlendi.
Protestocular Dera’nın çeşitli bölgelerinde protesto gösterileri düzenlerken, Suveyda şehir merkezindeki el-Kerame Meydanı'nda önceden herhangi bir çağrı ya da organizasyon yapılmaksızın bir protesto gösterisi düzenleyerek Şam’daki yeni hükümetin İsrail tarafından yapılan açıklamalar karşısındaki sessizliğini ve tepkisizliğini kınadılar. Netanyahu'nun açıklamalarını reddettiklerini ifade eden protestocular, İsrail'in açıklamalarının öncelikle ‘devletin temsilcisi olarak cevap verme görevi olan’ Şam hükümetine yönelik olduğunu düşündüklerini belirttiler.
“Yasal bir askeri oluşum”
Suveyda'daki yeni askeri konsey adına açıklama yapan Tarık eş-Şufi, konseyin ‘milli’ bir proje olduğunu söyledi. Şufi, konseyin ‘40 bin gencin askerlik hizmetine ve yedek askerliğe alınmasını engelleyerek Suveyda'daki gençlerin Suriye'deki çatışmalara katılmaktan kaçınmasını sağlayan’ yerel halk içinden gelen silahlı güçler arasında iş birliği temeli üzerine kurulduğunu da sözlerine ekledi.
Suveyda’daki askeri hamleleri organize etmek için yerel halkın çeşitli kesimlerinin yanı sıra devrimci siyasi güçler, sivil toplum ve Şeyh Hicri'nin temsil ettiği ruhani yapı ile koordinasyon halinde olduklarını ifade eden Şufi, düzenli ordunun bıraktığı imajdan farklı, yeni bir vizyon taşıyan yasal bir askeri oluşum kurmayı hedeflediklerini söyledi.
Suveyda'da İsrail'in açıklamalarını kınayan protesto gösterilerinden bir kare (AFP)
Askeri konseyin ülkeyi koruyan, güvenlik ve istikrarı sağlayan ve siyasi ve ekonomik çözümü destekleyen ulusal bir ordu kurmayı amaçladığını belirten Şufi, projenin Suveyda ayaklanmasında yer alan firari ve emekli askeri personelden oluşan bir askeri çekirdeğe sahip olduğunu kaydetti. Şufi, yeni Suriye ordusunun ‘dış aktörlerden bağımsız olması ve tek bir gruba dayanmadan çeşitli ulusal ve etnik aidiyetleriyle Suriye toplumunun tüm kesimlerini içermesi’ gerektiğini vurguladı.
Basında yer alan bazı haberlerde Askeri Konsey lider kadrosunun Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile koordinasyon içinde olduğu ve üyelerinden birinin İsrail'e bağlılığını ilan ettiği bildirildi.
Öte yandan, ismini vermek istemeyen ve yurtdışında yaşayan Suriyeli bir Dürzi muhalif, Suriye halkının Alevi bir diktatörü Sünni bir diktatörle değiştirdiğini düşündüğünü söyledi. Şam’daki mevcut yönetimin kendilerini temsil etmediğini belirten Dürzi muhalif, Şam yönetiminin çoğulculuğa ve diğerine saygı duymadığına inanıyor.
SDG ile koordinasyonun doğru olduğunu ve SDG'nin Suveyda bölgelerine erişimini kolaylaştırmak için ‘Davud Koridoru’ olarak adlandırılan projeyle uyumlu olduğu için askeri konseyi desteklediğini belirten Dürzi muhalif, SDG'nin bugün Suriye'deki en güçlü, en organize ve en zengin taraf olduğunu düşünüyor. Dürzi muhalif SDG’nin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un Şam hükümetine takas olarak 15 bin varil petrol verilmesini öngören yol haritasını takip ettiğini de sözlerine ekledi.
İsrail'in tehditlerinin Şara'ya değil, Türkiye'ye yönelik olduğunu vurgulayan Dürzi muhalif, bu tehditlerin Ankara'ya, nüfuzunun sınırlarının Şam sınırlarında bittiği ve bu nüfuzun başkentin güneyine kadar uzanamayacağı mesajını verdiğini öne sürdü. Şara’yı cumhurbaşkanlığına getirenin Ankara olduğunu düşünen Dürzi muhalif, Ankara'nın yeni Suriye yönetimine gelişmiş silahlar gönderdiğini, dolayısıyla Netanyahu'nun savurduğu tehditlerinin ve İsrail'in Lübnan'da Litani Nehri’nin güneyindeki askerden arındırılmış bölgede yaptıklarının Suriye'nin güneyinde yapamaya çalıştıklarının da bunun aynısı olduğunu öne sürdü.
Dürzi muhalife göre bu yüzden İsrail'in Suriye'nin o bölgesindeki planına uygun olduğu için askeri konseyin Dürziler tarafından bile feshedilmesi mümkün değil ve Şeyh Hicri, Suveyda’da iç çatışmaya yol açacağı için askeri konseyin lağvedilmesi yönünde bir müdahalede bulunamaz.
Al Jazeera'nin Arapça servisine konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ‘Suriye halkının İsrail'in topraklarını işgal etmesine izin vermeyeceğini’ söyledi.
Mezhepçi federalizm
Dürzi muhalif, bölünmeden bahsetmek için henüz erken olduğunu söyleyerek Sykes-Picot Anlaşması çerçevesinde çizilen haritaların aynı kalacağını, ancak bu haritada bölgeler Kürtler, Dürziler ve Sünniler olmak üzere bölüneceğini ve geriye sadece özerklik ya da federalizm talep etmeyen Alevilerin kalacağını düşünüyor. Dolayısıyla askeri konseyin görevinin Dürziler ve Kürtler arasında koordinasyonu sağlamak olacağını ve İsrail'in de bunu istediğini belirten Dürzi muhalif, ikinci olarak, askeri konseyin İsrail'in saldırmak istemesi durumunda hazırda beklediğini ve dolayısıyla onun İsrail için Suveyda’da bir ileri karakol olduğunu da sözlerine ekledi.
Yeni Suriye yönetiminin İsrail tehdidine karşı topu Suveyda halkının sahasına atmasının sorumluluktan kaçmak anlamına geldiğini belirten Dürzi muhalif, Beşşar Esed döneminde cevap hakkı olduğunu, ancak Şam’daki yeni yönetimin bugün bu hakkın bile terk edildiğini kaydetti.
Peki Davud Koridoru planının hikayesi ne?
Davud Koridoru, İsrail'in Ortadoğu'daki nüfuzunu güçlendirmek ve jeopolitik ve ekonomik çıkarlarını güvence altına almak için geliştirilen daha geniş kapsamlı bir plan çerçevesinde topraklarını Suriye ve Irak'taki Kürt bölgelerine bağlamak için kurmaya çalıştığına inanılan coğrafi bir koridoru ifade etmek için son zamanlarda kullanılmaya başlanan bir terimdir.
Davud Koridoru olarak adlandırılan bölgenin haritası (Sosyal medya platformları)
İsrail'in potansiyel hedeflerinden biri de enerji ve ulaşım hatlarını güvence altına almak. Petrol ve doğalgaz ithalatına bağımlı olan İsrail, Irak'ın enerji üretim bölgelerine, özellikle de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) tarafından kontrol edilen sahalara bağlanan bir kara koridorunu güvence altına almaya çalışabilir. Böyle bir koridor, kaynakların İran’ın nüfuzundan uzak bir yere taşınması için güvenli bir kara yolu sağlayabilir. Şu an bölgedeki önemli petrol ve doğalgaz tedarik yollarını Tahran kontrol ediyor.
İran'ın Suriye’deki ve Irak'taki nüfuzunun gerilemesi
İsrail, özellikle Tahran'dan Bağdat, Şam ve Beyrut'a uzanan ‘direniş ekseni’ aracılığıyla İran'ı en büyük bölgesel tehdit olarak görüyor. Bu yüzden İsrail bölgede bir koridor kurarak İran'ın güçlendirmeye çalıştığı ‘Şii Hilalini’ bölecek ve Tahran'ın Suriye ve Lübnan'a silah ve milis gönderme imkanlarını kısıtlamayı amaçlıyor.
İsrail geçmişte de Kürt davasını desteklemiş ve IKBY ile güçlü bağlar kurmak için çalışmıştır. Bu koridor, İsrail ve Kürtler arasındaki ekonomik ve güvenlik ilişkilerinin güçlendirilmesinde yeni bir adım olabilir ve İsrail'in gelecekte kurulacak bir Kürt devletini resmen tanımasının önünü açabilir.
İsrail'in yıllar süren savaşın ardından Suriye'deki durumu yeniden şekillendirme planı, Suriye'nin güneyinde ya da Fırat'ın doğusundaki bölgelerde bir koridor oluşturulmasını öngörüyor. İsrail, Suriye rejiminin diğer bölgelerle meşgul olmasından faydalanarak güneydeki ve Kürt bölgelerindeki güvenlik boşluğunu kendi çıkarlarına hizmet edecek yeni bir gerçeklik dayatmak için kullanıyor. Ancak bu proje birçok engelle karşı karşıya. İran’ın ve Suriye'nin buna karşı olmaları sebebiyle gerçekleşmesi kolay değil. Şam ve Tahran, bölgedeki nüfuzlarını bölecek bir koridorun kurulmasına izin vermez. Suriye'de nüfuz sahibi olan Rusya, İsrail'in güç dengesini Tel Aviv lehine değiştirecek herhangi bir hamlede bulunmasına karşı çıkabilir. Koridorun geçtiği bölgeler (Suriye'nin güneyi, Fırat'ın doğusu, Irak Kürdistanı) hala çatışma bölgeleri olduğundan, İsrail'in herhangi bir projesine karşı halk ya da askeri direnişe tanık olabilir.
İsrail ordusu, Beşşar Esed rejiminin 8 Aralık 2024'te düşmesinin ardından Hermon Dağı'nın tepelerini ve Suriye'nin güneyindeki tampon bölgeyi işgal altındaki Golan Tepeleri sınırından ayırarak işgal etti. Tüm bunlar, İsrail'in işgal altındaki Golan Tepeleri’ndeki askeri varlığını pekiştirme ve özellikle Esed'in devrilmesinden sonra Suriye'de yaşanan siyasi ve güvenlik değişikliklerle birlikte bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirme çabaları arasında yer alıyor.
Peki Suveydalılar ne diyor?
Independent Arabia'nın bazı Suveydalılar ayrı ayrı yaptığı görüşmelerde, bazıları Şam’daki yeni yönetimin kendilerine yaklaşımında bir değişiklik hissetmediklerini ve hatta bazılarının göç etmenin bir yolunu aradığını belirtti. Onlara göre Suriye'deki durumun kötüye gitmesinin nedeni, eski rejimin kalıntılarına görev vermekten, kurumların yapısında paralel rejimin tarzını takip etmeye, devleti tek bir kesime göre yönetmeye ve bazı bölgelerdeki hizmet konularının pazarlık kozu olarak marjinalleştirilmesi için baskı yapmaya kadar Cumhurbaşkanı Şara hükümetinin yaptığı vahim hatalar.
Rabih ed-Dibs, Suriye'deki kötü yaşam koşulları nedeniyle, Suveyda'da yeni kurulan askeri konsey de dahil olmak üzere ülke genelindeki askeri oluşumların çoğunun güvenliği arttırmak ve vatandaşları korumak yerine para ve ganimetle ilgilendiğini söyledi. Şam'ı ziyaret edenler askeri oluşumların kendilerini feshettiğini bilir, ama her yerde silahları ve siyah giysileriyle maskeli adamlar görmek mümkün. Peki bu adamların yüzleri neden kapalı? Amaç daha önce işlenen katliamları gizlemek mi yoksa insanları korkutmak mı?
Suveyda kendisini sadece Suriye'nin bir parçası olarak görüyor, ancak yeni hükümetin eylemleri halkı kızdırdı (Suwayda24)
Genel olarak Suriye'de yıllar içinde onlarcası Suveyda'da olmak üzere yüzlerce silahlı grubun oluştuğunu belirten Dibs, bunların siyasi olarak iki kısma ayrıldığını, bir kısmının toprağı ve onuru koruma kisvesi altında düşen rejimin çıkarlarını korumayı amaçladığını, diğer kısmının ise Suriye devrimine katılarak kaçırılan insanların serbest bırakılmasına ve tutukluların salıverilmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Dibs, “Ne yazık ki bugün, mevcut hükümetin, belki de durumu iyi okuyamadığı için, eski güvenlik gruplarıyla ittifakı masa altından yeniden inşa ettiğini görüyoruz” dedi.
Bu olanlar bölücülük ya da Şam’la çatışma durumu değil
Bazılarının Suriye'nin kuzeyinden güneyine, doğusundan batısına özgürlükler, hizmetler, yaşam şartları ve siyasi hayat açısından kenarda kalmış bazı bileşenlerin oynadığı baskıcı rolü bir tür ayrılıkçı eğilim ve başkentle çatışma olarak gördüğünü söyleyen Dibs, “Kimileri Kürtlerin kendi dillerinde eğitim yönündeki haklı talebini Arap ve İslam düşmanlığı olarak görürken, kimileri de bazı illerin İsrail'e yakınlığını bir tür siyasi kötü niyet olarak değerlendiriyor. Kimileri ise bir ilin bağımsız bir üniversite kurma talebini bölücülük olarak görüyor. Bu durum baba Hafız Esed ve oğlu Beşşar Esed tarafından yönetilen rejimin onlarca yıldır sürdürdüğü ve nesilden nesile zihinlerimizden silinmesi gereken cehaleti gösteriyor” ifadelerini kullandı.
Dibs, sözlerini şöyle sürdürdü:
Devlet kurumları, Suriye'deki yaşam çarkını döndürmek için illerin karar alma yetkilerini genişletmeyi bir gereklilik haline getiren tatsız bir merkezi sistem tarafından kısıtlanıyor. Bazı cahil insanlar maalesef bunu bir ayrılma talebi olarak okuyor ve ne yazık ki bize eski rejimin kaçtığını, ancak zihniyetinin devam ettiğini doğrulayan diğer suçlamalar yapıyorlar. Ancak bölgede iyi işler de olmaya başladı. Bizler umutluyuz.
Suveydalıların 'güvence’ verilmesine ihtiyacı var
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, Suriye’deki resmi siyasi söylemin ileri düzeyde olduğunu ve rejimden kaçış dönemiyle kıyaslanamayacağını, ancak sahadaki gerçekliğin farklı olduğunu söyledi. Kaynağa göre hatalar, Suriye'nin özgürleşmesinden sonra hükümetin eğitim müfredatını değiştirmesi, telekomünikasyon hizmetlerinin yeniden yüksek ücretlendirilmeye başlaması ve rejimin döviz kurunu istikrara kavuşturmaktan kaçınmasıyla başladı.
Kaynak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Serbest piyasada doların bir ay içinde 15 bin Suriye lirasından 7 bin beş yüz liraya düşmesi, ardından yükselmesi ve sonra da düşmesi umut vericiydi ama bu durum yatırımları teşvik etmez.
Suveyda kendisini sadece Suriye'nin bir parçası olarak görüyor, ancak uluslararası terör listelerinde yer alan Heyet Tahrir eş-Şam’dan (HTŞ) bir heyetin Suveyda’yı yılbaşı gecesi gizlice ziyaret etmesine büyük bir tepki gösterilirken askeri örgütleri daha da endişelendirdi.
Kimliğini gizli tutulmasını isteyen kaynak son olarak şunları söyledi:
“Gelecek konusunda son derece iyimseriz, ancak uzlaşı ve bürokrasi döneminden aynı mekanizmalarla aynı döneme geçmedik. Yeni yönetim neden inisiyatif alıp tabii ki Suriyeli yetkinler arasından olmak süratiyle örneğin Hıristiyan bir muhalif askeri ismi Savunma Bakanı olarak seçmedi. Böyle bir hamle tüm Suriyeliler için geçici bir güvence olurdu. Suriyeli bir Hristiyan olan (eski Başbakan ve Meclis Başkanı) Faris el-Huri, gerçek bir ulusal proje örneğidir.”