İzleyiciler 100 tam puanlı dizi için "gizli bir hazine" diyor

Avustralyalı aktris Alison Bell, The Letdown'ın yanı sıra Laid ve Significant Others gibi dizilerle de tanınıyor (Netflix)
Avustralyalı aktris Alison Bell, The Letdown'ın yanı sıra Laid ve Significant Others gibi dizilerle de tanınıyor (Netflix)
TT

İzleyiciler 100 tam puanlı dizi için "gizli bir hazine" diyor

Avustralyalı aktris Alison Bell, The Letdown'ın yanı sıra Laid ve Significant Others gibi dizilerle de tanınıyor (Netflix)
Avustralyalı aktris Alison Bell, The Letdown'ın yanı sıra Laid ve Significant Others gibi dizilerle de tanınıyor (Netflix)

Netflix izleyicileri, eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 100 puan alan bir diziyi övgü yağmuruna tutarken, komediyi "gizli bir hazine" diye niteliyor.

The Letdown'un yaratıcılarından Alison Bell, iş hayatında stresli günler geçiren eşi Jeremy'yle birlikte Sidney'de orta sınıf bir banliyöde bebeğini büyütmeye çalışan yeni anne Audrey rolünde.

İlk sezon, Avustralya'da yayımlanmasının ardından Nisan 2018'de Netflix'teki prömiyerini yapmış ve yeni annenin tuhaf bir anneler grubundaki ilk günlerini izlemişti.

Mayıs 2019'da yayınlanan bir sonraki sezon, bebeğin bir yaşına geldiği döneme atlıyor ve Audrey'yle Jeremy'nin ikinci bir çocuğa hazır olmadıkları için kürtaj kararı almasını içeriyor.

Avustralya'da pek çok ödül kazanan The Letdown, hem eleştirmenlerce beğenildi hem de Netflix izleyicileri tarafından iyi karşılandı.

"Bebek sahibi olmak isteyen herkese tavsiye ederim"

Birleşik Krallık merkezli Guardian gazetesi yazarı Lauren Carroll Harris, The Letdown'ın incelikli mizahı üzerine düşüncelerini kaleme aldı:

Anneler grubunuzla bağlantı kuramamak, kimliğinizi değiştirmek, arkadaşlarınızı kaybetmek, ilişkinizde pazarlığa oturmak... Bunlar her zaman kolay kolay gülünecek şeyler değil.

Diziden etkilendiğini belirten bir izleyici de Rotten Tomatoes'da şu yorumu yaptı:

Tam da bizim yaşadığımız şey! Yeni göçmenler olarak taşındığımız Avustralya'da ailemizden kimse yok. Bebek sahibi olmak isteyen herkesin, gelecekte yaşayacaklarına dair doğru beklentiler edinmek için izlemesini tavsiye ederim.

Başka bir hayran "inanılmaz bir dizi" dediği The Letdown'un gerçekçiliğine övgüler yağdırırken bir diğeri ekledi:

Anneliğe dürüst ve komik bir bakış açısı sunan harika bir dizi. Yeni sezon için sabırsızlanıyorum!

Bir diğeri ise şöyle dedi: 

Yeni anne olmanın çok doğru bir tasviri.

Büyülenmiş bir hayran Reddit'teki paylaşımında şunları söyledi: 

The Letdown, Motherland'den hemen sonra izlemiştim. Gizli bir hazineydi ve bayılmıştım!

The Letdown, halen Netflix'te izlenebilir.

Independent Türkçe, Daily Mail, Express, Guardian



En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
TT

En büyük kitlesel yok oluşta canlılara vaha olan bölge keşfedildi

Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)
Permiyen-Triyas yok oluşunda karada yaşayan türlerin yüzde 70'inin silindiği ancak bazı ekosistemlerin daha dirençli olduğu tahmin ediliyor (Dinghua Yang)

Çin'deki bir bölgenin, bugüne kadarki en şiddetli kitlesel yok oluştan diğer alanlara göre çok daha az etkilendiği bulundu. Bilim insanları bu bölgenin, canlılar için bir vaha görevi gördüğünü söylüyor.

Büyük Ölüm diye de bilinen Permiyen-Triyas yok oluşu yaklaşık 252 milyon yıl önce gerçekleştiğinde, denizdeki türlerin yüzde 80 ila 90'ını ortadan kaldırdığı tahmin ediliyor. 

Ancak bilinen 5 kitlesel yok oluştan en büyüğü kabul edilen bu olayda, karadaki türlerin ne kadarının silindiği konusunda fikir birliği sağlanamıyor. 

Bir teoriye göre Sibirya'daki volkanik patlamaların yol açtığı orman yangınları, asit yağmurları ve zehirli gazlar nedeniyle karasal türler de muazzam bir yıkıma uğramıştı. Güney Çin'de ve süper kıta Gondvana'daki Gigantopteris bitkilerinin, yaklaşık 252 milyon yıl önce yok olması bu iddiayı destekliyor.

Öte yandan Büyük Ölüm'den önce yaşayan bazı bitkilerin sonrasında da varlığını sürdürdüğüne işaret eden fosiller, teoriye gölge düşürüyor.

Uluslararası bir araştırma ekibi, Çin'deki Turfan-Kumul Havzası'nda fosil polen ve spor örneklerini detaylı bir şekilde analiz etti ve yeni bir tarihleme tekniği kullanarak karasal bitkilerin kitlesel yok oluştan sağ çıkabildiği bir ortamın varlığını ortaya koydu. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (12 Mart) yayımlanan çalışmada, eğrelti otu çayırları ve iğne yapraklı ormanların, Büyük Ölüm'ün başlamasından 160 bin yıl öncesinden, bitiminden 160 bin yıl sonrasına kadar sürekli olarak geliştiği bulundu.

Çin Bilimler Akademisi'nden Mingli Wan, ortak yazarı olduğu çalışmanın bulguları hakkında şöyle diyor: 

Sağlam ağaç gövdeleri ve eğrelti otu saplarının varlığı, bu mikrofosillerin başka bir yerden taşınmadığını ve yerel bitki örtüsünü temsil ettiğini doğruluyor.

Bilim insanları bazı türlerin soyunun tükendiğini ancak bölgedeki spor ve polen türlerinin yok olma oranının sadece yüzde 21 olduğunu saptadı.

Yeni çalışmada ayrıca bölge ekosisteminin kitlesel yok oluşun ardından diğer yerlere kıyasla 10 kat daha hızlı toparlandığı tespit edildi. 

Bölgenin kısmen nemli ve yağışlı ikliminin bu dayanıklılığa zemin hazırladığı ve bitki örtüsünün göç eden hayvanlara destek sağladığı tahmin ediliyor. Bilim insanları bölgenin Büyük Ölüm'den sadece 75 bin yıl sonra hem etçil hem otçul olmak üzere çeşitli türlerin yaşadığı bir ortam sunduğunu belirtiyor.

Makalenin bir diğer yazarı Feng Liu "Bu durum, yerel iklim ve coğrafi faktörlerin şaşırtıcı direnç noktaları yaratabileceğini göstererek küresel çaptaki çevresel değişimler karşısında koruma çabalarına umut veriyor" diyor. 

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Science Advances