Yüzüklerin Efendisi üçlemesini yeniden izlemek için 10 sebep

Serinin 2001 yapımı ilk filmi Yüzük Kardeşliği (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring), dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi anlatıyor (New Line)
Serinin 2001 yapımı ilk filmi Yüzük Kardeşliği (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring), dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi anlatıyor (New Line)
TT

Yüzüklerin Efendisi üçlemesini yeniden izlemek için 10 sebep

Serinin 2001 yapımı ilk filmi Yüzük Kardeşliği (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring), dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi anlatıyor (New Line)
Serinin 2001 yapımı ilk filmi Yüzük Kardeşliği (The Lord of the Rings: The Fellowship of the Ring), dünyanın kaderini değişterecek olan yüzükten kurtulmak için verilen mücadeleyi anlatıyor (New Line)

Gerçeklik çoğu zaman ağır bir yük gibi omuzlara binerken, vefalı ve kadim dostumuz sinema bize alternatif bir varoluş alanı sunar. Bir anlığına da olsa kendi dünyamızdan sıyrılıp bambaşka evrenlerde soluklanma fırsatı tanır. Bazen yıldızlararası boşlukta süzülür, kimi zaman da mitlerin ve efsanelerin içinde kayboluruz. Ancak bazı filmler yalnızca bir kaçış değil, aynı zamanda bir keşif de sunar. Bizi kendi iç dünyamızla yüzleştirirken, başka bir gerçekliğin büyüsüne teslim eder.

Sinema tarihinin kuşkusuz ki en özel yolculuklarından biri olan Peter Jackson imzalı Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) üçlemesi, tam da böyle bir sinema mucizesi. Orta Dünya'nın incelikle dokunmuş büyüleyici atmosferi, derinlikli karakterleri ve görkemli anlatısıyla, sadece bir film serisi değil, bir deneyim sunuyor. Frodo'nun her adımında biz de onunla birlikte ilerliyor, Gandalf'ın bilge sözleriyle hayat dersi alıyor, Rohan'ın atlılarıyla ise savaş meydanına koşturup kalbimizin ritmini değiştiriyoruz. Sinema, araladığımız bir kapı, Yüzüklerin Efendisi ise o kapının ardındaki en büyüleyici dünyalardan biri.

Bu hafta üçleme yeniden beyazperdede yerini alırken, Shire'ın huzurlu yeşilliklerinde soluklanmak, Ayrıkvadi'nin zamandan bağımsız estetiğinde kaybolmak ya da Mordor'un karanlığında sınanmak için bir fırsat daha doğuyor.

Daha fazla uzatmadan, ister beyazperdede ister evinizde, bu eskimeyen üçlemeyi bir kez daha izlemek için bahaneler sıraladım. 

1. Eşsiz sinematik anlatım

Peter Jackson'ın uyarlamasının, sevilen kitap serisinin özünü yakalamayı başarmanın çok ötesine geçerek başlı başına bir sinema şaheserine dönüştüğünü hepimiz biliyoruz. Yüzük Kardeşliği'nin ağır ağır yükselen temposundan Kralın Dönüşü'nün (The Lord of the Rings: The Return of the King) doruğa çıkan anlarına kadar her film kusursuz bir anlatı yapısına sahip.

cdfgrt
Yeni Zelandalı senarist Philippa Boyens'in açıkladığına göre, Viggo Mortensen'e The Lord of the Rings: The Hunt for Gollum'da Aragorn rolünü yeniden canlandırması için teklif götürüldü (New Line)

Büyük ölçekli epik sekanslarla karakter odaklı samimi anlar arasındaki denge, her sahnenin bir anlam taşımasını ve izleyici üstünde derin bir etki bırakmasını sağlıyor. Aynı zamanda birden fazla hikaye örgüsünü ustalıkla işlemeyi ve karakterler kendi yolculuklarına çıksa bile izleyicinin ilgisini canlı tutmayı başarıyor. Kahramanlık, azim ve kader gibi temalar doğal bir akışla gelişirken bizler de adeta bu destansı maceranın bir parçası haline geliyoruz. Sonuç olarak kaç kez izlersek izleyelim, hikaye her seferinde aynı derecede etkileyici ve duygusal açıdan güçlü kalıyor.

2. Derin ve katmanlı karakterler

Fantastik bir diyara dalsak bile Yüzüklerin Efendisi'ndeki her karakterin derinlikli olduğunu biliriz. Aradan geçen yıllara ve sayısız izlemeye rağmen bu, onları gerçekçi ve içten kılmaya devam ediyor. Frodo Baggins, sıradan bir hobbit olarak başladığı hikayede en ağır yükü omuzlayarak sorumluluğun ve zorlukların insanı nasıl dönüştürebileceğini gösteriyor. Aragorn'un, tahtın varisi olmayı kabullenmekten asil bir krala dönüşümüne kadar uzanan yolculuğu klasik ama son derece tatmin edici bir karakter gelişimi. Samwise Gamgee ise sarsılmaz sadakati ve cesaretiyle kahramanlığın birçok farklı şekilde tezahür edebileceğini kanıtlıyor. Éowyn, Faramir ve Gollum gibi yan karakterler bile unutulmaz kişisel mücadelelere sahip. Şunu gönül rahatlığıyla diyebiliriz ki üçlemenin gücü, karakterlerinin büyümesine, yeri geldiğinde düşmesine ve sonunda kendi yollarında zafer kazanmasına kadar gitmesinde yatıyor.

3. Göz kamaştıran sinematografi

Bildiğimiz üzere Yeni Zelanda'nın muhteşem manzaralarında çekilen Yüzüklerin Efendisi, Orta Dünya'yı benzeri görülmemiş şekilde hayata geçiriyor. Işık ve gölgeyi ustalıkla kullanarak masalsı manzaraları ve epik savaş sahnelerini unutulmaz kılan Andrew Lesnie, sinematografisiyle Orta Dünya'yı adeta gerçek bir mekan haline getiriyor.

xasdefrgt
Avustralyalı görüntü yönetmeni Andrew Lesnie, 74. Akademi Ödülleri'nde En İyi Sinematografi Akademi Ödülü'nün sahibi olmuştu (New Line)

Shire'ın yemyeşil tepelerinden Caradhras'ın buzlu zirvelerine kadar her kare büyüleyici görsellerle dolu. Jackson'ın geniş açıları ve süzülerek ilerleyen kamera hareketleri, izleyiciyi bu devasa dünyanın içine çekmekte hiç de zorlanmıyor. Pratik efektler ve ustaca entegre edilmiş CGI kombinasyonuysa gerçekçiliği pekiştirerek Orta Dünya'nın elle tutulur ve ebedi bir yer gibi hissettirilmesini sağlıyor. Üçlemeyi tekrar izlemek, hem de her seferinde, bambaşka ama kusursuz bir dünyada yeniden yolculuğa çıkmak gibi.

4. Howard Shore'un efsanevi müzikleri

Bu üçlemeyi sıradan bir seriden efsanevi bir başyapıta taşıyan en önemli unsurlardan biri de Howard Shore imzalı müzikler. Her tema, farklı karakterleri, mekanları ve duyguları yansıtacak şekilde özenle bestelenmiş. Shire'ın narin flüt melodisi sıcaklık ve nostalji uyandırırken, Isengard'ın derin ve tok davulları, izleyicisine tehlike çanlarının çaldığını hissettiriyor. The Bridge of Khazad-dûm gibi koro parçaları epik bir görkem yaratırken, Into the West ve May It Be gibi parçalar ise duygusal ağırlık katarak sahneleri çok daha etkileyici hale getiriyor. Daha sonra filmleri tekrar izlemeseniz bile, müziklerini dinlemek sizi anında Orta Dünya’ya geri götürüyor.

6. Ustalıkla işlenmiş pratik efektler ve makyaj

Bu üçleme nerede durması gerektiğini çok iyi biliyor, özellikle de sözkonusu görsel efektler olunca... Yüzüklerin Efendisi'nin en büyük başarılardan biri de CGI teknolojisini gereğinden fazla kullanıp işin tadını kaçırmak yerine pratik efektler, özel makyaj ve fiziksel setlerden faydalanması. Weta Workshop tarafından hazırlanan yaratık tasarımları ve makyaj efektleri, Orklar, Uruk-hai ve Gollum gibi karakterleri son derece gerçekçi kılıyor. Perspektif oyunları ve minyatür setler, hobbit ve insanlar arasındaki boyut farkını mümkün olan en doğal şekilde yansıtmayı başarıyor. Böylece üçleme, günümüzde bile görsel açıdan tatmin edici kalmayı ve zamandan bağımsız bir estetik yaratmayı başarıyor.

7. İkonik savaş sahneleri

Bu maddeyi listenin başından beri beklediğinizi varsayıyorum, merak etmeyin, geldi... Herkesin bildiği üzere üçleme, sinema tarihine geçmiş destansı savaş sahneleriyle dolu. İki Kule'deki (The Lord of the Rings: The Two Towers) Miğfer Dibi Muharebesi, bilindiği gibi 40 dakikaya yayılan inanılmaz bir çatışma sekansı ve epik savaş sahnelerinin nasıl olması gerektiği konusunda bir ders niteliğinde.

xacdvfgt
Yüzüklerin Efendisi'nden sonra gelen Game of Thrones ve The Witcher gibi epik dizi ve filmler bu üçlemeden büyük ölçüde etkilendi (New Line)

Kralın Dönüşü'ndeki Pelennor Çayırları Savaşı da büyük ölçekli bir kaosu ustalıkla yönetirken, sinema tarihinin en çarpıcı savaşlarından birini sunuyor. İkili düelloları da unutmamak gerek. Gandalf'la Balrog'un savaşı, Aragorn'la ile Lurtz'un kapışması gibi sahneler, hem koreografi hem de duygusal yoğunluk açısından hiç şüphesiz ki unutulacak gibi değil...

8. Unutulmaz kötü karakterler

Unutmamak lazım ki iyi bir hikaye ancak güçlü bir antagonistle anlam kazanır ve altını çizmek gerekir ki Yüzüklerin Efendisi, bu konuda da kusursuzdur. Sauron'un saf kötülüğün vücut bulmuş hali olarak hikayeyi domine ettiğini bilmek için onu sürekli görmeye ihtiyacımız var mı? Peki ya Saruman'a ne demeli? Gücün cazibesine kapılan birinin nasıl yozlaşabileceğini gösteren harika bir karakter... Ama tabii ki serinin en ilginç kötülerinin başında Gollum geliyor. Katıksız kötü değil; onun hikayesi, gücün ve bağımlılığın bir ruhu nasıl çürütebileceğini gözler önüne seriyor. Kendi iç çatışması ve Frodo'yla ilişkisi, elbette ki üçlemenin en trajik yönlerinden birini oluşturuyor.

9. Kusursuz dünya inşası

Tolkien'in Orta Dünya'sı, şüphesiz ki edebiyat tarihinin en detaylı ve zengin dünyalarından biri. Peter Jackson da serinin hakkını veriyor bunu beyazperdeye eksiksiz bir şekilde yansıtmayı başarıyor. Filmde diller, mitolojiler, tarih ve coğrafya o kadar detaylı işleniyor ki, izleyici kendini istemsizce kaptırıp gerçek bir dünyadaymış gibi hissediyor.

xascdfvgtr
Yeni Zelanda'nın sıradağları, vahşi nehirleri ve yemyeşil tarlaları Yüzüklerin Efendisi üçlemesi için mükemmel bir ortam sağladı (New Lline)

Ayrıkvadi'nin mistik atmosferinden Shire'ın pastoral güzelliğine, Moria'nın karanlık dehlizlerinden Minas Tirith'in ihtişamına kadar her bölge, kendine has bir kimliğe sahip.

10. Duygusal anlar ve dramatik derinlik

Yüzüklerin Efensizi üçlemesi, tabii ki sadece epik savaş sahneleri ve büyülü dünyalarla sınırlı değil. Aynı zamanda son derece duygusal ve insani anlarla dolu. Frodo'nun Sam'e güvendiği anlar, Boromir'in kendini feda etmesi, Théoden'in oğlunun mezarı başında söylediği sözler ya da Aragorn'un Kral olarak taç giydikten sonra "Dostlarım... Siz kimseye boyun eğmeyin" diyerek Frodo'nun önünde eğilmesi... Tüm bu sahneler, filmin yalnızca aksiyon dolu fantastik bir macera değil, duygu yüklü bir yolculuk da olduğunu kanıtlıyor. Finalde Frodo'nun Orta Dünya'dan ayrılması ise dostluk, kayıp ve vedanın getirdiği melankoliyi izleyicisine derinlemesine yaşatıyor. Gözlerimiz dolu, tüylerimiz diken diken...

Ve artık sadede gelirsek... 

Yüzüklerin Efendisi yalnızca bir film üçlemesi değil, aynı zamanda modern sinemanın mihenk taşlarından biri. Kazandığı 17 Oscar'la sinema tarihinde eşsiz bir başarıya imza atan seri, fantastik türü ana akıma taşıdığı gibi film yapımcılığında da yeni standartlar belirledi. 

İtinayla işlenmiş her bir detayıyla zamana meydan okuyan Yüzüklerin Efendisi, üçlemenin tamamlanmasından 23 yıl sonra hâlâ izleyicisine direnç, cesaret, inanç ve umut aşılamaya devam ediyor. Tam da ihtiyacımız olduğu gibi...  

Independent Türkçe



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant