Sudan Başkanlık Sarayı ‘Zorla Çıkış'ın laneti

Saray enkazını geri alan Burhan acı sarmalı sona erdirebilecek mi?

Gordon Paşa dönemindeki eski başkanlık sarayı (Getty)
Gordon Paşa dönemindeki eski başkanlık sarayı (Getty)
TT

Sudan Başkanlık Sarayı ‘Zorla Çıkış'ın laneti

Gordon Paşa dönemindeki eski başkanlık sarayı (Getty)
Gordon Paşa dönemindeki eski başkanlık sarayı (Getty)

Sudan'ın İngiliz Genel Valisi General Charles Gordon, 1885 yılında Nil Nehri kıyısında bulunan başkanlık sarayında Mehdici bayrak taşıyıcısı Mursal Hamouda ‘ tarafından atılan bir kurşunla öldürülmüş, ardından öfkeli ’Ensar kılıçlarıyla başını keserek süngülerine asmış, böylece Sudan devrimlerinin anası “Mehdici devrimin” zaferi ve 26 Ocak 1885'te Sudan'da ilk ulusal hükümetin doğuşu ilan edilmiştir.

O tarihten bu yana Saray, Sudan egemenliğinin bir sembolü olarak kaldı ve ülkenin cumhurbaşkanları, General Gordon'un ülkeyi yönettiği ve 1885'teki son savaşını izlediği bu yerden, 2023'te Hızlı Destek Güçleri'nin kontrolü ele geçirmesine ve yaklaşık bir yıl önce yöneticisi Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Burhan'ı ülkenin doğusuna sürmesine kadar bakmaya devam etti. Sudan sahnesinde tarihi referanslar mı var yoksa Gordon Sarayı'na giren cumhurbaşkanlarının çoğunun zorla çıkarıldığı gibi bir lanet mi?

Gordon'un koltuğunda ezheri

İsmail el-Ezheri Sudanlı milliyetçi ve siyasetçi. 1954-1956 yılları arasında Sudan'ın ilk başbakanı olarak görev yaptı. Ezheri, General İbrahim Abboud liderliğindeki Kasım 1958 darbesiyle devrildi. Abboud 6 yıl boyunca sarayda kaldı, ancak iktidarını deviren Ekim 1964 halk devrimi ve kellesini talep eden göstericilerin sesleri altında sarayı terk etti.

fgthy
İsmail el- Ezherî, Sudan'ın bağımsızlıktan sonraki ilk devlet başkanı (1956-58) (Getty)

İkinci Demokrasi sırasında İsmail el- Ezherî Ekim 1964 devriminden sonra Egemenlik Konseyi Başkanlığı görevini üstlendi. Ezherî, General Cafer Numeyri'nin Mayıs 1969'daki darbesiyle tekrar devrildi.  Numeyri, 16 yıl boyunca Gordon'un koltuğunda kaldı, ancak  Nisan 1985'teki bir halk devrimiyle görevden uzaklaştırdı.

Mirgani Numeyri'nin yerine geçti

Nisan 1985 devriminin ardından Egemenlik Konseyi'nin başına seçilen ve birkaç ay boyunca Gordon Sarayı'ndaki masasında oturan Ahmed el-Mirgani, Haziran 1989'da General Ömer el-Beşir liderliğindeki Ulusal Kurtuluş Devrimi'nin darbesiyle bu görevden zorla uzaklaştırıldı.

sdfrg
Cumhurbaşkanı Mareşal Cafer Numeyri (1969-84) (Getty)

Ömer El Beşir, Sudan'ın en uzun süre görev yapan devlet başkanıdır. Ülkeyi yaklaşık otuz yıl boyunca yönetmiş ve bu süre zarfında eski tarihi sarayı “ inşa ettirmiş ‘ ve modern mimari tarzda yeni bir saray inşa ettirmiştir ki bu sarayın o dönemde bir ’ Çin hediyesi ” olduğu söylenmiştir!

Çin'in hediyesi Sudan'ın Gordon'un sarayına alternatif ve “paralel” bir başkanlık sarayı hediye etmesi, tarihin hala günümüzde devam ettiğinin bir göstergesidir, çünkü General Gordon Sudan'a gelmeden önce Çin'i ve Çinlileri tahkir etmişti. Çin'de  bundan dolayı Gordon'a ait  izi silmek için bir sarayı yapımını finanse etti.

El Beşir zorla görevden alındı

Hakkında ağır suçlamalar bulunan Beşir Aralık 2019'da gerçekleşen devrimle “yeni ve eski” sarayından zorla çıkarılarak hapse atıldı.

dfrg
Sudan'ın devrik Devlet Başkanı Ömer El Beşir 22 Şubat 2019 tarihinde başkent Hartum'daki başkanlık sarayında ulusa sesleniyor (AFP)

El Beşir'i deviren devrimden sonra, ordu komutanı Korgeneral Abdülfettah el Burhan Egemenlik Konseyi'nin başına, Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Muhammed Hamdan Daklu da (Hamideti) yardımcılığına seçildi. Ofisleri “Çin Sarayı ‘nda birbirine bitişikti, ancak ’komşu laneti” iki adama devredildi ve aralarında savaş çıktı ve ikincisi birincisini sarayından kovdu. Ancak Hamideti de saray'da çok kalamadı. Enkazı haline sarayı Burhan tekrar savaşarak geri aldı.

Çin Sarayı'nın hikayesi

26 Ocak 2015 tarihinde Devlet Başkanı Ömer El Beşir yeni sarayının açılışını yaptı ve yönetim eski başkanlık sarayından (Gordon Paşa Sarayı) yeni ve lüks “Çin” binasına taşındı. El Beşir yeni başkanlık sarayının açılış tarihini keyfi olarak seçmedi; 130 yıl önce aynı tarihte Sudan'ın İngiliz Genel Valisi General Charles Gordon'un öldürülmesinin yıldönümü olan ve Hartum'un Kurtuluşu günü olarak bilinen güne denk getirmeyi tercih etti.

İngilizler, “Tanning” olarak bilinen Çinli köylü isyanını bastırmayı başaran General Gordon'u Sudan'daki Mehdist devrimi bastırması için İngiliz kolonisi Çin ‘den getirmiş, ancak Mehdist devrimciler onu sarayının merdivenlerinde ’öldürmüştür.

swdefr
Başkan General İbrahim Abboud, bağımsızlıktan sonraki ikinci başkan (1856-64) (Getty)

Çinli devrimciler,  “kötü şöhretli” generalin Sudan'da öldürülmesini bir manevi ödül  olarak gördü.

Sarayın ihtişamı

Üç katlı sarayın en üst katı Devlet Başkanınına, ikinci katı ise Devlet Başkan Yardımcılarına tahsis edilmiş olup, 10 toplantı odası, 7 resepsiyon salonu, idari, kontrol ve medya ofisleri, bodrum kat otoparkı ve 14 asansörden oluşmaktadır.

 Bakan Salah Wensi'nin açılış gecesi yaptığı konuşmada sözünü ettiği ultra lüks binanın gerçek maliyeti bilinmiyor. Tüm Afrika'da eşi benzeri olmayan en büyük ve en prestijli saray. Ancak Başkanlık Sarayı Müzesi Müdürü ve Halkla İlişkiler Departmanı Müdürü Abdülnassır Ser al-Şattam maliyetin 40-45 milyon dolar civarında olduğunu belirtiyor.

ı8o9
Hartum'daki Başkanlık Sarayı 1925 (Getty)

2007 yılında eski Çin Devlet Başkanı Hu Jintao'nun ziyareti sırasında Sudan'ın yeni başkanlık sarayının inşası için bir anlaşma imzalanmıştı. O dönemde basında çıkan haberlerde Çin'in sarayın inşasını yüzde 40 hibe ile finanse edeceği, Sudan hükümetinin de kalan miktar için Çin'den kredi alacağı belirtilmişti ancak Sudanlı yetkililer açılışta sarayın tamamen “Çin hibesi” ile inşa edildiğini açıkladı: İmzanın atıldığı andan inşaatın tamamlanmasına kadar geçen sürede Sudan-Çin ilişkileri çok gelişti ve güçlendi, bu da sarayın inşasını tam bir Çin hibesi haline getirdi.

Muhalefetin görüşü

Sarayın gerçek maliyeti ne olursa olsun, o dönemde Sudan muhalefeti ülkenin ekonomik koşulları ışığında yeni bir başkanlık sarayının inşasını yersiz bir “lüks ve önceliklerin yanlış hesaplanması” olarak görüyordu. Ulusal Uzlaşı Güçleri İttifakı sözcüsü Bekri Yusuf Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte “Muhalefetin, rejimin sarayı inşa ederek vermek istediği mesaj konusunda kafası karışık” dedi.Yusuf, "Sudan'ın uluslararası ilişkileri geriliyor ve sadece sınırlı sayıda uluslararası yetkili ülkeyi ziyaret ediyor, eğer açık ilişkiler olsaydı, rejimin ülkenin imajını güzelleştirmek istediğini söylerdik, ancak bu bile yok" dedi.

 Bakan Wensi sarayın açılışında yaptığı konuşmada, eski sarayın 190 yıl önce inşa edildiğini, bunun da eskimeye ve yıpranmaya yol açtığını ve yenilenme ihtiyacının Sudanlıların iradesini temsil edecek yeni başkanlık sarayının inşasını gerektirdiğini söyledi.

Arap-İslam tarzı... Yoksa Çin porseleni mi?

Başkanlık Müzesi müdürü teknik olarak sarayı, tarihi yorumlamak ile geleceğe olan inancı somutlaştırmak, Sudan iradesini temsil etmek ile kültürel kimliği ifade etmek arasında harmanlanan, ataların anısını ve sömürgeciliğe karşı direnişlerinden ve bağımsızlık bayrağını yükseltmelerinden ilham alınabilecek şeyleri ihmal etmeyen mimari bir yenilik olarak görüyor. El Beşir'in yeni sarayı geniş, kavisli kapı ve pencereleriyle Arap-İslam mimari tarzını, onu süsleyen kubbesiyle de Türk ve modern mimari tarzını harmanlıyor.

Sarayının Çin'den Sudan'a taşınmış bir Çin porselen sarayına benzediğini ifade eden Beşir, "Tüm özellikleri Sudan'a ait değil, üstündeki kubbe bile Sudan'ın piramit şeklindeki kubbelerinden farklı" dedi.

Tarihi ağaçların kesilmesi

Sarayın halkla ilişkiler departmanı sarayın tarihi bahçesine yapılan müdahaleyi reddetse de Abdülhafız yüz yıldan daha eski olan tarihi ağaçların kesilmesini şiddetle kınayarak eski sarayı sevdiğini belirtmişti. Sarayın inşası, tefrişi ve dekorasyonu ülkenin kültürel zenginliğinin ve çeşitliliğinin özelliklerini bir araya getirirken, resimler ve saray salonlarının isimleri (Taka, Jebel Marra, Bajrawiya ve Kanana) bu çeşitliliği yansıtıyor ve Mavi ve Beyaz Nil'e bakan manzarası ona nefes kesici bir görünüm kazandırıyor.

Gordon'un Eski Sarayı

Cumhuriyet Sarayı Halkla İlişkiler Departmanına göre, Gordon Sarayı ya da başkanlık sarayı olarak kalacak olan eski başkanlık sarayı, İngiliz valisi General Charles Gordon'un 1885'te merdivenlerinde Mehdist devrim destekçileri tarafından öldürülmesiyle başlayan zengin bir tarihe sahiptir. Aynı zamanda ülkenin bağımsızlığının ilk kutlamalarına tanıklık etmiş ve ilk Sudan Cumhurbaşkanı İsmail El Ezheri, 1 Ocak 1956'da bağımsızlık bayrağını direğine çekerek “Mısır ve İngiliz” ikili yönetiminin bayraklarını indirmiştir.

Lobileri ulusal dönemde siyasi olaylara ve çatışmalara tanıklık etmiştir; bunlardan en önemlisi Temmuz 1971 darbesi sırasında eski Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri'nin kısa bir süreliğine gözaltına alınmasıdır. Eskiden Victoria Caddesi olarak bilinen Saray Caddesi güneyden Hartum'un merkezinde son bulurken, eskiden içinden geçen Nil Caddesi kuzeyden paralel olarak uzanmaktadır.

zcvfbg
1930'larda Hartum'daki Başkanlık Sarayı (Getty)

Başkanlık Sarayı ilk olarak 1832 yılında eski Alwa krallığının başkenti Soba'nın kalıntılarından getirilen çamur ve tuğlalardan inşa edilmiş ve o zamanlar “Saraya al-Hakamdar”, daha sonra “Genel Vali Sarayı” olarak adlandırılmış, Sudan'ın bağımsızlığından sonra ise dünyanın dört bir yanındaki ülkelerdeki başkanların karargahlarının isimlerine uygun olarak “Cumhuriyet Sarayı” olarak adlandırılmıştır.

1972 yılında Başkan Numeyri, Binbaşı Haşim El Atta'nın kendisine karşı gerçekleştirdiği darbenin başarısız olmasının ardından saraya “Halk Sarayı” adını vermiş ve Nisan 1985'te Numeyri rejimini deviren halk ayaklanmasının ardından sarayın adı Cumhuriyet Sarayı olarak değiştirilmiştir. Sarayın üçlü direği ve Gordon'un öldürüldüğü merdiven eski sarayın en ünlü simgeleridir. Merdiven, İrlandalı ressam George William tarafından General Gordon'un ölümünü tasvir eden bir tabloya dönüştürülmüştür ve bu tablo İngiltere'nin Leeds şehrinin müzesindedir.

Tüm bu yüküyle “ordu”, liderinin bir yıldan uzun bir süre isteksizce terk ettiği Cumhuriyet Sarayı'na geri dönüyor, ancak bu ne o zarif yeni saray, ne de o antika tarihi saray, çünkü savaş burayı yıktı ve bir saray kalıntısına dönüştürdü, bu yüzden toplar, mermiler, savaşçılar ve marşlar “Gordon'un Sarayı” içinde bir yerlerde saklı bir “laneti” ortadan kaldırdı mı? Yoksa eski, yenilenmiş tarihine mi dönüyor?



Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
TT

Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Yale Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı’na göre, uydu görüntüleri, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolünü ele geçirdiği Sudan'ın batısındaki Darfur eyaletinin kuzeyinde bulunan el-Faşir şehrinde ‘toplu mezarlar’ ve ‘ceset imha faaliyetlerinin’ izlerini ortaya çıkardı.

Sudan ordusunun Darfur'daki son büyük kalesi olan el-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), katliamlar, tecavüzler, yağmalamalar ve halkın toplu olarak yerinden edildiğini bildirdi.

HDK'nin sosyal medyada yayınladığı videolarla desteklenen çok sayıda tanık ifadesi, iletişimden tamamen kopuk olan şehirde yaşanan zulmü gözler önüne serdi.

s
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Dün yayınlanan İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, el-Faşir'deki eski bir hastane ve caminin yakınında ‘toplu mezar olduğu düşünülen en az iki bölgede toprak bozulmaları’ olduğu belirtildi.

Raporda, ‘şu anda HDK tarafından gözaltı merkezi olarak kullanılan’ bir doğum hastanesinin dışında daha önce tespit edilen hendeklerin ve nesne yığınlarının ortadan kaybolduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 450 hasta ve personelin öldürüldüğünü bildirdiği Suudi hastanesine yakın bir caminin yakınında ‘yaklaşık 7 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir hendekten’ bahsedildi.

İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, HDK'nin bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında inşa ettiği toprak bariyerin yakınında toplu infazlara dair kanıtlar olduğu kaydedildi.

yu
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) pazartesi günü, ‘el-Faşir'de işlenen zulümlerin kanıtlanması halinde, Roma Statüsü uyarınca savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edebileceği’ uyarısında bulundu.

HDK şehri ele geçirdikten sonra on binlerce kişi şehirden kaçtı. AFP'ye konuşan tanıklar, bu güçlerin kaçmaya çalışan yüzlerce sivili gözaltına aldığını, ayrıca onlara şiddet uyguladığını ve öldürdüğünü söyledi.

BM bugün, saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının yüzlerce olabileceğini bildirdi. Ordu destekli hükümet ise HDK’yi 2 bin sivili öldürmekle suçluyor.

BM'ye göre, Nisan 2023'te Sudan'da patlak veren çatışma on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizine yol açtı.


Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.