Frankenstein filmleri neden birdenbire yeniden popüler oldu?

Yönetmen koltuğundaki Guillermo del Toro'nun senaryosunu da kaleme aldığı filmde Victor Frankenstein, ölüleri hayata döndürmek için çabalıyor ve korkunç bir yaratık yaratıyor (Netflix)
Yönetmen koltuğundaki Guillermo del Toro'nun senaryosunu da kaleme aldığı filmde Victor Frankenstein, ölüleri hayata döndürmek için çabalıyor ve korkunç bir yaratık yaratıyor (Netflix)
TT

Frankenstein filmleri neden birdenbire yeniden popüler oldu?

Yönetmen koltuğundaki Guillermo del Toro'nun senaryosunu da kaleme aldığı filmde Victor Frankenstein, ölüleri hayata döndürmek için çabalıyor ve korkunç bir yaratık yaratıyor (Netflix)
Yönetmen koltuğundaki Guillermo del Toro'nun senaryosunu da kaleme aldığı filmde Victor Frankenstein, ölüleri hayata döndürmek için çabalıyor ve korkunç bir yaratık yaratıyor (Netflix)

Frankenstein'ın yayımlanmasının üzerinden 200 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen Mary Shelley hiç olmadığı kadar popüler. 

Gotik roman yazarının yarattığı, yarı insan, yarı canavar ve bütünüyle dehşet verici olan bu karakter, önümüzdeki aylarda vizyona girecek iki büyük bütçeli filmde başrolde yer alacak.

Biri Netflix'te yayımlanacak

Bunlardan ilki olan Frankenstein, Suyun Sesi (The Shape of Water) ve Kızıl Tepe (Crimson Peak) gibi yapımlarıyla tanınan korku ustası Guillermo del Toro'nun imzasını taşıyor. Kasımda Netflix'te yayımlanacak olan filmin başrollerinde Mia Goth ve Oscar Isaac yer alıyor.

İkinci film ise Maggie Gyllenhaal'un yönetmen koltuğunda oturduğu The Bride. Gyllenhaal, büyük övgü toplayan ilk yönetmenlik deneyimi Karanlık Kız'ın (The Lost Daughter) ardından, Frankenstein'ın Gelini'nden (The Bride Of Frankenstein) ilham alan 90 milyon dolarlık bir yapımla izleyicinin karşısına çıkıyor. 6 Mart 2026'da vizyona girecek filmde Jessie Buckley ve Christian Bale, ölümsüz bir çifti canlandırıyor. 

Başlangıçta bu yıl 26 Eylül'de gösterime girmesi planlanan filmin vizyon tarihi, bu hafta stüdyo tarafından ertelenerek del Toro'nun versiyonundan biraz daha uzak bir tarihe çekildi.

1990'larda da yaşanmıştı

Aynı temaya sahip filmlerin yakın zamanlarda gösterime girmesi sinema dünyasında alışılmadık bir durum değil. 

1990'larda yanardağ temalı Dante Yanardağı (Dante's Peak) ve Cehennemden Daha Sıcak (Volcano), göktaşı konulu Derin Darbe (Deep Impact) ve Armageddon ya da Showgirls'le Striptiz gibi (Striptease) egzotik dansçılar üzerine benzer temalara sahip yapımlar arka arkaya vizyona girmişti. 

Yakın dönemdeki denemeler tutmadı

Son dönemde Frankenstein evrenine olan ilginin artması, uzun bir Shelley eksikliğinin ardından geldi. Karakter, 1930'larda klasik korku filmlerinde önemli bir yer tutsa da modern uyarlamalar pek başarılı olamamıştı. 

1994'te Kenneth Branagh ve Robert De Niro'lu Mary Shelley'den Frankenstein (Mary Shelley's Frankenstein) ve Daniel Radcliffe'le James McAvoy'un başrollerini paylaştığı 2015 yapımı Victor Frankenstein, eleştirmenlerden ve izleyicilerden beklenen ilgiyi görememişti. 

"Elmayla armutu karşılaştırmak gibi"

Görünüşe göre Netflix ve Warner Bros, önceki başarısızlıkların aksine del Toro ve Gyllenhaal'un bu efsaneyi yeniden canlandırabileceğine inanıyor. 

Üstelik her iki film de aynı kaynak materyale dayanmasına rağmen ortaya tamamen farklı yapımlar çıkabilir.

Fandango'nun film analiz direktörü Shawn Robbins, "Her iki yönetmen de kendine özgü tarzlara sahip" diyerek ekliyor: 

Bu nedenle filmler doğal olarak kıyaslanacak olsa da sonuçta elmayla armutu karşılaştırmak gibi olacak.

Independent Türkçe, Variety, Fandango, Digital Spy



Bazı tropikal ağaçların yıldırım çarpmasını "sevdiği" ortaya çıktı

Amerika'daki bir ağaç türü doğal bir paratoner gibi davranıyor (Unsplash)
Amerika'daki bir ağaç türü doğal bir paratoner gibi davranıyor (Unsplash)
TT

Bazı tropikal ağaçların yıldırım çarpmasını "sevdiği" ortaya çıktı

Amerika'daki bir ağaç türü doğal bir paratoner gibi davranıyor (Unsplash)
Amerika'daki bir ağaç türü doğal bir paratoner gibi davranıyor (Unsplash)

Bilim insanları yıldırım çarpmasının, bir tropikal ağaç türüne iyi geldiğini ve ömrünü uzattığını tespit etti. 

Yıldırım çarpmasının tıpkı insanlar gibi ağaçlar için de sadece olumsuz sonuçlar yaratabileceği düşünülüyordu. ABD'deki Cary Ekosistem Çalışmaları Enstitüsü'nden orman ekoloğu Dr. Evan Gora, "En iyi senaryoda nispeten iyi durumda kalırlar, en kötü senaryodaysa bir milyon parçaya bölünüyorlar" diyor.

Ancak Dr. Gora, 2015'te Panama'daki Dipteryx oleifera türündeki bir ağacın, yıldırım çarpması sonucu etrafındaki ağaçlar ölürken hayatta kaldığını görünce bu konuyu derinlemesine araştırmaya karar verdi. Orta ve Güney Amerika'ya özgü bu ağaçların boyu 50 metreye kadar uzayabiliyor.

Ekolog ve ekip arkadaşları, bu türün yıldırıma karşı diğer ağaçlardan daha dirençli olduğunu daha önce tespit etmişti.

Hakemli dergi New Phytologist'te dün yayımlanan (26 Mart) yeni çalışmalarındaysa yıldırımın D. oleifera'ya epey fayda sağladığını buldular. 

Araştırmacılar yıldırımların yerini tespit eden bir sistem kurarak Panama'nın Barro Colorado Doğa Anıtı'nda 93 ağaca isabet eden 94 yıldırım saptadı. Daha sonra şimşeğin doğrudan isabet ettiği ağaçlarla komşularının sağlığını iki ila 6 yıl boyunca takip ettiler.

gthyju
Dipteryx oleifera'ya çarpan yıldırımlar, kendisini değil komşularını öldürüyor (Evan Gora/Cary Ekosistem Çalışmaları Enstitüsü)

Makaleye göre 93 ağaçtan yüzde 56'sı ölürken, bunlardan hiçbiri D. oleifera değildi. 9 örneğin hepsi hafif hasarla kurtuldu. Araştırmacılar başka birkaç büyük ağaç türünün de yıldırımlardan sağ çıktığını gözlemledi ancak ellerinde çalışmaya dahil edecek kadar veri yoktu. 

Bilim insanları D. oleifera'nın taç ve gövdesinin de yıldırım çarpmasından sonra hızlı bir şekilde toparlandığını ve eskisinden daha sağlıklı hale geldiğini kaydetti. Dr. Gora şöyle diyor: 

Bir Dipteryx oleifera ağacına yıldırım çarpması, çarpmamasından daha iyi.

Ayrıca yıldırımların, ağaçtaki parazit sarmaşıkları öldürerek sayılarını ortalama yüzde 78 oranında azalttığı görüldü. Bu sarmaşıklar, ağaçların tepesine çıkarak güneş ışığının D. oleifera'ya ulaşmasını engelliyor.

Çalışmada D. oleifera'nın komşusu olmanın da ciddi sorunlar yaratabileceği keşfedildi. Yıldırım diğer ağaçların dallarına sıçrayarak onlara zarar verebiliyor ancak D. oleifera'nın komşularının ölme ihtimali, diğer büyük ağaçların yakınında yaşayanlara göre yüzde 48 daha fazlaydı.

Araştırmacılar daha sonra yıldırım çarpma sıklığı ve ağaçların belirli bir boyuta ulaştıktan sonra hayatta kalma oranlarına ilişkin verileri kullanarak bir bilgisayar modeli oluşturdu. Buna göre bir D. oleifera ağacına ortalama 300 yıllık ömründe 5 kere yıldırım çarpıyor.

Ekip, yıldırım çarpması olayları olmadan ağaçların bu kadar uzun süre yaşayamayacağı sonucuna vardı. Üstelik D. oleifera'nın üreme şansı da bu sayede 14 kat artıyor.

Bilim insanları bu nedenle D. oleifera türünün yıldırımları çekecek veya bunlardan kaçınmayacak şekilde evrimleştiğini düşünüyor. Ağacın geniş tacı ve uzun boyu, yıldırımların hedefi olma ihtimalini artırıyor.

Kanada'daki British Columbia Üniversitesi'nden Allan Carroll, yer almadığı araştırmayı şöyle değerlendiriyor:

Çalışmanın bulguları son derece sıradışı ve bitki evrimine dair bilgimize önemli bir katkı sağlıyor.

Independent Türkçe, IFLScience, Scientific American, New Phytologist