Hamas: Müzakerelere dönüş, esirlerin serbest bırakılmasına eşdeğer

El-Hayye: Bize sunulan teklifleri sorumlu ve olumlu bir şekilde ele aldık

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılan binaların ortasında Hamas karşıtı protestolar düzenlendi. (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılan binaların ortasında Hamas karşıtı protestolar düzenlendi. (EPA)
TT

Hamas: Müzakerelere dönüş, esirlerin serbest bırakılmasına eşdeğer

Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılan binaların ortasında Hamas karşıtı protestolar düzenlendi. (EPA)
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'da yıkılan binaların ortasında Hamas karşıtı protestolar düzenlendi. (EPA)

Hamas dün, Gazze Şeridi'ndeki iki İsrailli esirin yer aldığı bir video yayınladı. Videoda esirler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik bombardımanının yeniden başlamasının kendilerinin ve onlarla birlikte olanların sonunu getireceğini söyledi.

Videoda Hamas, ‘müzakerelere dönmenin esirlerin serbest bırakılmasına eşdeğer olduğunu’ belirtti.

Hamas, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu savaşı yeniden başlatmadan önce ‘oyalamak ve zaman kazanmak için göstermelik müzakereler düzenlemeye çalışmakla’ suçladı.

İsrail geçen hafta Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasını terk ederek, ocak ayında varılan bir anlaşmanın ardından haftalarca süren görece sükûnet sonrası yüzlerce kişinin ölümüne neden olan saldırıları yeniden başlattı.

Daha sonra Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki lideri Halil el-Hayye, hareketin İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik savaşını durdurmaya yönelik son teklif ve girişimleri ‘olumlu ve sorumlu bir şekilde’ ele aldığını söyledi ve İsrail'i ateşkes anlaşmasına karşı gelmekle suçladı.

El-Hayye yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz dönemde bir dizi teklif ve girişim aldık. Gazze Şeridi'ndeki halkımıza yönelik saldırının tamamen durdurulması, Gazze Şeridi'nden tamamen çekilme, esir değişimi ve yeniden inşa hedeflerimize ulaşmak için bunları olumlu ve sorumlu bir şekilde ele aldık” ifadelerini kullandı.

El-Hayye, “İsrail bizimle ve garantör arabulucularla imzaladığı anlaşmaya sırt çevirdi, anlaşmanın ikinci aşamasına geçmeyi reddetti ve halkımıza yönelik saldırganlığını yeniden başlattı” dedi.

İsrail saldırıları 50 binden fazla Filistinlinin hayatını kaybetmesine neden oldu, Gazze Şeridi'nin iki milyondan fazla nüfusunun çoğunu yerinden etti ve Gazze Şeridi'nin büyük bölümünü neredeyse yerle bir etti.

Dün erken saatlerde Netanyahu, Hamas'ın elindeki esirleri serbest bırakmaması halinde Gazze Şeridi'nin başka bölgelerini de ele geçireceği tehdidinde bulunurken, İsrail ordusu da bir haftadan uzun bir süredir harap olan Gazze Şeridi'nde operasyonlarına yeniden başladı.

Dün Gazze şehrinde ve kuzeydeki Beyt Lahiya kasabasında yüzlerce kişinin katıldığı Hamas karşıtı gösterilerde bazı göstericiler ellerinde ‘Hamas bizi temsil etmiyor’ yazılı pankartlar taşıdı. Göstericiler yıkımın ortasında yürürken ‘Halk Hamas'ı devirmek istiyor’ ve ‘Hamas güle güle’ gibi sloganlar attı.

Netanyahu dün Knesset'te yaptığı konuşmada, “Giderek artan sayıda Gazzeli, Hamas'ın kendilerine yıkım ve tahribat getirdiğinin farkına varıyor ve bu çok önemli. Tüm bunlar politikamızın işe yaradığını kanıtlıyor” dedi.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, İsrail saldırılarının yeniden başlamasından bu yana 830 Filistinlinin hayatını kaybettiğini ve kuşatma altındaki bölgede savaşın başlamasından bu yana yaşamını yitirenlerin sayısının 50 bin 183'e ulaştığını duyurdu. İsrail tarafında ise Hamas saldırıları sonucu ölenlerin sayısı bin 218.

Ateşkes anlaşmasının 19 Ocak'ta yürürlüğe giren ilk aşamasında sekizi ölü olmak üzere 33 esir serbest bırakıldı. Buna karşılık İsrail, hapishanelerindeki yaklaşık bin 800 Filistinli mahkûmu serbest bıraktı.

İsrail ordusuna göre 7 Ekim saldırısında esir alınan 251 kişiden 58'i halen Gazze Şeridi'nde tutuluyor ve bunlardan 34'ü öldürüldü.



Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
TT

Derin bölünmeler Sudan'ın en büyük siyasi partisini vurdu

Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)
Sadık el-Mehdi (sağda) ve büyük oğlu Abdurrahman, katıldıkları dini bir etkinlikte (Arşiv – Getty Images)

Sudan Milli Ümmet Partisi içindeki anlaşmazlıklar, parti içi çekişmelerden parti kurumları arasında kamuoyuna açık bir açıklama savaşına dönüştü ve partinin genel başkanı Fadlallah Barma Nasır ile yardımcıları, asistanları ve danışmanlarının görevden alınmasına yol açtı. Görevden alınan isimlerden en önemlisi, partinin tarihi lideri ve demokratik dönemin seçilmiş son başbakanı merhum Sadık el-Mehdi'nin kızı olan Genel Başkan Yardımcısı Meryem el-Mehdi.

Parti başkanı, Meryem, Sadık İsmail, Abdullah ed-Dume ve bazı yardımcıları ile danışmanlarının görevden alınmasını öngören, parti başkanlığını yeniden şekillendiren bir karar yayınladı. Ayrıca parti lideri, İbrahim el-Emin'i başkan vekili, başta Sadık el-Mehdi'nin iki oğlu Sadık ve Büşra olmak üzere sekiz ismi başkan yardımcısı ve başta el-Hadi Nakdallah olmak üzere dört kişiyi danışman olarak atadı.

Parti başkanının 22 Şubat'ta Kenya'nın başkenti Nairobi'de partiler ve sivil toplum örgütlerinin yanı sıra Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ve diğer silahlı hareketlerle Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalamasının ardından tartışmalar tırmandı. Belge, Sudan halklarının kendi kaderini tayin hakkının tanınmasını ve ülkenin hükümet sisteminin laiklik ve federalizmini öngörüyordu ki partinin ‘başkanlık kurumu’ bunu kendi ilkelerinden bir sapma olarak değerlendirdi.

Geçtiğimiz şubat ayında partinin başkan yardımcıları ve danışmanlarından oluşan Başkanlık Kurumu, mevcut Genel Başkan Fadlallah Barma Nasır'ın görevden alınması ve Muhammed Abdullah ed-Dume'nin yeni başkan vekili olarak atanması yönünde bir karar yayınlamıştı.

Başkanlık Kurumu o dönemde yaptığı bir açıklamada, Barma Nasır'ın ‘kararlarını kendisini sorumlu tutma hakkına sahip olan Başkanlık Kurumu aracılığıyla almasını zorunlu kılan rızaya dayalı meşruiyete sahip bir başkan’ olduğunu söyledi. Ayrıca Nasır'ı Sudan Kuruluş Deklarasyonu toplantılarına katılmakla ve tüzüğü izin almadan ve hatta Başkanlık Kurumu’na haber vermeden imzalamakla suçladı. Başkanlık Kurumu tarafından yapılan açıklamada, “Bu tutum, partinin ilkeleriyle çelişmektedir. Ayrıca söz konusu deklarasyon, iç çatışmaların patlamasına ve Sudan'ın parçalanmasına yol açmaktadır” denildi.

vfbghyj
Milli Ümmet Partisi Genel Başkanı Fadlallah Barma Nasır, 18 Şubat 2025 tarihinde Nairobi toplantısında yaptığı konuşmada (AFP)

Partinin Siyasi Büro Başkanı Muhammed el-Mehdi Hasan ise bir açıklama yaparak, Başkanlık Kurumu kararının anayasaya aykırı olduğunu, yardımcıların ve danışmanların başkan tarafından atandığını ve onu görevden alma hakkına sahip olmadıklarını savundu. Kararları alanın tek başına Başkanlık Kurumu değil, partinin tüm kurumları olduğunu belirten Hasan, Siyasi Büro'nun partideki ilk merci olduğunu ve Merkez Komite ile Genel Konferans'ın işlevlerini yerine getirdiğini vurguladı.

Hasan, Başkanlık Kurumu’nun ‘parti tüzüğüne göre başkan yardımcıları, asistanlar ve danışmanların başkanı görevden alma veya azletme yetkisi bulunmadığını’ ve ‘başkana atfedilen suçların parti kurumları tarafından değerlendirilebilecek siyasi değerlendirmeler olduğunu’ belirtti.

Partinin tarihi başkanı Sadık el-Mehdi'nin Kasım 2020'de koronavirüse yakalanarak ani ölümünün ardından, el-Mehdi'nin birinci yardımcısı emekli General Barma Nasır, bir yıl içinde genel konferans yapılana kadar partinin başına getirildi.

Ancak 25 Ekim 2021'de gerçekleşen ve Abdullah Hamduk başkanlığındaki geçiş hükümetini deviren askeri darbe ve Nisan 2023'te patlak veren savaş, parti konferanslarının yapılmasını engelledi ve Barma Nasır partinin genel başkanı olarak kaldı.

Şu anda parti içinde üç akım var: İlki, Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki Port Sudan hükümetini destekleyen ve İslamcı hareket tarafından desteklenen bir akım. Bu akım Muhammed Abdullah ed-Dume, Sıddık İsmail ve diğerlerinden oluşuyor ve perde arkasında Abdurrahman es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetiliyor. İkinci akım, partinin genel sekreteri el-Vasık el-Berir ve Sıddık es-Sadık el-Mehdi tarafından yönetilen Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu’na (Tekaddum) yakın. Genel Başkan Barma Nasır liderliğindeki üçüncü bir akım ise Sudan Kuruluş Deklarasyonu’nu imzalayan akım.

Milli Ümmet Partisi Sudan'ın en büyük siyasi partisidir. 1985'teki son demokratik seçimlerde en büyük parlamento bloğunu kazanmış, bu da otomatik olarak partinin o zamanki genel başkanı Sadık el-Mehdi'nin 30 Haziran 1989'da Ömer el-Beşir liderliğindeki bir askeri darbe ile devrilmeden önce hükümetin başına geçmesine yol açmıştır.