Myanmar’da cunta, yardımların depremzedelere ulaşmasını güçleştiriyor

Depremzedelerin bir kısmı, Sagaing Hastanesi'nin avlusunda kurulan sığınma yerlerine transfer edildi (Reuters)
Depremzedelerin bir kısmı, Sagaing Hastanesi'nin avlusunda kurulan sığınma yerlerine transfer edildi (Reuters)
TT

Myanmar’da cunta, yardımların depremzedelere ulaşmasını güçleştiriyor

Depremzedelerin bir kısmı, Sagaing Hastanesi'nin avlusunda kurulan sığınma yerlerine transfer edildi (Reuters)
Depremzedelerin bir kısmı, Sagaing Hastanesi'nin avlusunda kurulan sığınma yerlerine transfer edildi (Reuters)

Myanmar'da meydana gelen 7,7 ve 6,4 büyüklüğündeki iki depremde can kaybı 3 bini geçerken, darbe yönetiminin afet bölgelerine yardım ulaştırılmasını engellediği bildiriliyor. 

BBC’nin görüştüğü sivil toplum kuruluşları (STK) ve insan hakları örgütleri, cuntanın afet bölgelerine yardım akışını kesintiye uğrattığını savunuyor. 

Myanmar merkezli uluslararası insan hakları örgütü Fortify Rights’tan John Quinley, depremin merkez üssü Sagaing ve Mandalay’de darbe yönetiminin sokağa çıkma yasağı uyguladığını söylüyor. Ayrıca yardım malzemelerinin giriş çıkışlarının yavaşlatıldığını ve kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluştuğunu belirtiyor. Myanmar ordusunun yardım çalışanlarına kasten saldırdığını da öne sürüyor.

Depremlerin etkisi Tayland ve Çin’de de hissedilmişti. Çin, Myanmar’ın yardımına koşan ilk ülkelerden biri oldu ancak Çinli Kızılhaç ekibine ateş açılması endişeleri daha da artırdı. 

Myanmar ordusu, depremden etkilenen bölgelere yardım ulaştırmak üzere ülkenin kuzeyindeki Şan eyaletine giden Çin Kızılhaç Cemiyeti konvoyuna ateş açmıştı. Ordudan yapılan açıklamada, salı gecesi yaşanan olayda 9 araçlı konvoya “dur” çağrısına uymadığı için ateş edildiği bildirilmişti. Konvoy, saldırı sırasında cuntaya karşı mücadele eden Ta'ang Ulusal Kurtuluş Ordusu’nun (TNLA) kontrolündeki bölgeden geçiyordu. 

Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Guo Ciakun, olayın ardından yaptığı açıklamada, yardım görevlilerinin güvenliğinin sağlanması çağrısında bulunmuştu.

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Myanmar direktörü James Rodehaver da cuntanın, isyancıları ve halkı “cezalandırmak” amacıyla yardımlara el koyduğunu iddia ediyor:

Cunta, yerel nüfus tarafından genel olarak destek görmüyor. Dolayısıyla onları insani yardımdan mahrum bırakarak hem cezalandırıyor hem de direnme kapasitelerini zayıflatıyor.

265 STK’nin ortak imzaladığı ve pazar günü yayımlanan bildiride, depremlerden en kötü etkilenen bölgelerin, cunta karşıtı direniş gruplarının kontrolündeki yerler olduğuna dikkat çekilmişti. 

Myanmar'da askeri darbeyi meşru görmeyenlerin kurduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (NUG) aktardığına göre depremden kısa süre sonra savaş jetleri, isyancıların elindeki afet bölgelerine saldırı düzenledi. Operasyonlarda 50 sivilin öldüğü ileri sürülüyor. Cunta ise saldırı iddialarını yalanlamıştı. 

Öte yandan cunta lideri General Min Aung Hlaing, yardımların kolay ulaştırılmasını sağlamak için isyancıların yaptığı ateşkes teklifini başta reddetmiş, sonradan kararını değiştirip kabul etmişti. Bu kapsamda çarşamba itibarıyla 20 günlük ateşkes ilan edilmişti. General Min, depremlerin ardından uluslararası yardım çağrısı da yapmıştı. 

Independent Türkçe, BBC, Reuters



Kendisine saldıran erkeğin dilini koparan kadın, 60 yıl sonra adalet arıyor

78 yaşındaki Choi Mal-ja, davanın yeniden açılmasına yönelik talepleri reddedildiği için Yüksek Mahkeme binası önünde protesto gösterisi düzenlemişti (Korean Women’s Hot-Line)
78 yaşındaki Choi Mal-ja, davanın yeniden açılmasına yönelik talepleri reddedildiği için Yüksek Mahkeme binası önünde protesto gösterisi düzenlemişti (Korean Women’s Hot-Line)
TT

Kendisine saldıran erkeğin dilini koparan kadın, 60 yıl sonra adalet arıyor

78 yaşındaki Choi Mal-ja, davanın yeniden açılmasına yönelik talepleri reddedildiği için Yüksek Mahkeme binası önünde protesto gösterisi düzenlemişti (Korean Women’s Hot-Line)
78 yaşındaki Choi Mal-ja, davanın yeniden açılmasına yönelik talepleri reddedildiği için Yüksek Mahkeme binası önünde protesto gösterisi düzenlemişti (Korean Women’s Hot-Line)

60 sene önce kendisine cinsel saldırıda bulunan erkeğin dilini koparan Güney Koreli kadın, saldırganın kendisinden az ceza almasına yıllar sonra itiraz etti.

1964’te yaşanan olayda Choi Mal-ja, Güney Gyeongsang eyaletinin Gimhae kentinde yol soran bir adama yardım etmek için durdu. Adamla birlikte biraz yürüdükten sonra ona yolu tarif eden kadın, arkasını döndüğünde saldırıya uğradı.

Olay yaşandığında 18 yaşında olan Choi, bilincini kısa süreliğine kaybettiğini ve adam üzerine çöküp kendisini öpmeye çalışırken ayıldığını söylüyor. Tam bu sırada saldırganın dilini ısırarak kaçabildiğini anlatıyor.

Soyadı Noh olarak paylaşılan saldırgan, olaydan iki hafta sonra yanına birkaç kişiyi daha alarak Choi’nin evine zorla girip kadının babasını ölümle tehdit etmiş.

Choi, adam hakkında cinsel saldırı, haneye tecavüz ve tehdit suçlarından dava açtı. Saldırgan da dilini ısırdığı için kadını mahkemeye verdi.

Polis, Choi'nin meşru müdafaa iddiasını makul bulmasına rağmen Busan'daki mahkeme aksi yönde karar verdi. Davada Noh hakkındaki tecavüz girişimi suçlaması düşürüldü, sadece tehdit ve haneye tecavüzden hüküm giydi. Choi ise adamın dilini ısırdığı için suçlu bulundu.

Mahkemenin 1965’te açıkladığı kararla Noh’a 6 ay hapis, bir yıl denetimli serbestlik cezası verildi. Choi ise 10 ay hapis ve iki yıl denetimli serbestlik cezasına çarptırıldı.

Choi, 2020’de Korea Herald’a verdiği röportajda, savcıların davayı sonuçlandırmak amacıyla saldırganla evlenmesi için kendisine baskı yaptığını söylemişti:

Yanlış bir şey yapmadığımı anlattım ama savcı buna uymazsam hayatımın geri kalanını hapiste geçirmek zorunda kalacağımı söyledi.

Choi, 2020’de davanın yeniden görülmesi için Busan bölge mahkemesine başvuru yaptı fakat mahkeme “dönemin koşulları göz önüne alındığında kararın kaçınılmaz olduğunu” belirterek bunu reddetti.

Tüm sürecin kendisi için çok yıpratıcı olduğunu belirten Choi, geçen yıl Yüksek Mahkeme’ye tekrar başvuru yaptı. Ülkedeki kadın hakları savunucuları da davanın tekrar açılması için 15 binden fazla imza topladı ve Yüksek Mahkeme önünde protestolar düzenledi.

Yüksek Mahkeme, Choi’nin duruşma sürecinde adil muamele görmediğine karar vererek bu yıl şubatta başvuruyu kabul etti. Dava tarihiyse henüz kararlaştırılmadı.

Independent Türkçe, CNN, SCMP