‘Trump'ın oyununda figüran’... İsrailliler, Netanyahu'nun Beyaz Saray ile görüşmesini nasıl değerlendirdi?

Analistler görüşmenin tam bir başarısızlık olduğu değerlendirmesinde bulundu

ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'dan ayrılırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile el sıkıştı. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'dan ayrılırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile el sıkıştı. (AP)
TT

‘Trump'ın oyununda figüran’... İsrailliler, Netanyahu'nun Beyaz Saray ile görüşmesini nasıl değerlendirdi?

ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'dan ayrılırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile el sıkıştı. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, pazartesi günü Beyaz Saray'dan ayrılırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile el sıkıştı. (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazartesi akşamı ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmede kendisini sadece bir sahne dekoru olarak bulmayı beklemiyordu. Önde gelen bir İsrailli gazeteci ve analistin benzetmesiyle ne de ‘Trump'ın oyununda sadece bir figüran’ olacağını hayal ediyordu.

Şokun nedeni, Netanyahu'nun Washington'a dört dosyada (İran, Türkiye'nin Suriye'deki konumu, gümrük tarifeleri ve Gazze savaşı) başarı elde ederek dönme hayaliyle gitmiş -belki de çağrılmış- olmasıydı. Ancak uyandığında toplantıdan kayda değer hiçbir başarı elde edemeden çıktığını gördü.

İsrailli analistler Netanyahu'nun kendisini ‘utanç verici ve küçük düşürücü’ bir pozisyona sokan Trump ile ‘en başarısız görüşmeyi gerçekleştirdiği’ konusunda hemfikir. İsrail Kanal 12 televizyonu, Netanyahu'nun ‘bundan çok daha fazlasını elde etmeyi umduğunu’ belirtirken, Times of Israel, ‘Washington toplantısında bir aksilik’ yaşadığını söyledi.

‘Gazze savaşını durdurmak’

Trump, Netanyahu ile Oval Ofis'te yaptığı görüşmede, Gazze Şeridi'ndeki savaşı durdurma arzusunu ve bunun yakında gerçekleşeceğine olan inancını dile getirerek, çatışmayı sona erdirmek için strateji ve senaryolar geliştirmeye yönelik ABD-İsrail hamleleri hakkında spekülasyonlara yol açtı.

Netanyahu ile görüşmesi öncesinde Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Mısırlı mevkidaşı Abdulfettah Sisi ve Ürdün Kralı 2. Abdullah'tan telefon aldı. Üç lider, Filistinlilerin sınır dışı edilmesine karşı olduklarını ve Gazze Şeridi'ne insani yardım ulaştırılması gerektiğini ifade ederek, Trump ile Gazze Şeridi'nde yeni bir ateşkese varılması olasılığını görüştüler.

fdevgrt
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ve Ürdün Kralı 2. Abdullah, pazartesi günü Kahire'de bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

ABD'nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz ve Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt'in yanında durarak Trump ve Netanyahu'nun açıklamalarına destek verdi. Witkoff, Beyaz Saray'daki toplantı öncesinde Netanyahu ile bir araya gelerek, ‘Filistinli mahkûmların Hamas’ın tuttuğu esirler ile takas edilmesi için bir anlaşmaya varılması çabalarını’ görüştü.

Şarku’l Avsat’ın Walla internet sitesinden aktardığına göre, önde gelen İsrailli gazetecilerden Barak Ravid, söz konusu görüşmeyle ilgili olarak şu yorumu yaptı: “Netanyahu, Trump'ı İran'ın nükleer programı, gümrük vergileri meselesi ve Türkiye'nin Suriye'deki pozisyonu gibi hassas konularda etkileme kabiliyeti olmaksızın kendisini küçük düşürücü bir konumda buldu. Geriye dönüp bakıldığında Netanyahu'nun bu görüşmeye neden ihtiyaç duyduğu anlaşılmıyor.”

Ravid görüşmeyi şöyle tanımladı: “Beyzbol dünyasından bir alıntı yapacak olursak, ABD Başkanı, İsrail için hayati önem taşıyan siyasi, güvenlik ve ekonomik konularda birkaç falsolu top attı ve Netanyahu bunları engellemeyi başaramadı. Yarım saatten fazla bir süre boyunca ABD Başkanı sanki konuğu sahnedeki bir dekormuş gibi soruları yanıtladı.”

‘Gümrük vergileri konusunda söz yok’

Netanyahu, hakkında iddia edilen suçlardan dolayı uluslararası tutuklama emrine karşı gelerek Budapeşte'ye yaptığı ziyaretin ardından Beyaz Saray'a geldi.

İsrail Başbakanı Trump'la görüşmeden önce, ABD Başkanı’nın ticaret savaşını ilan etmesi ve aralarında İsrail'in de bulunduğu 60 ülkeye gümrük vergisi getirmesinin ardından ‘Beyaz Saray'a davet edilen ilk lider olduğunu’ söyleyerek övündü.

fertg
ABD Başkanı Donald Trump, 2 Nisan'da Washington'da gümrük vergilerini açıkladı. (Reuters)

Netanyahu, Washington'dan gümrük vergilerini kaldırma ya da en azından azaltma başarısıyla dönmeyi umduğunu gizlemedi, ancak Oval Ofis'ten eli boş ayrıldı. İsrail Kanal 12 televizyonu, Netanyahu'nun ‘başarılı olamadığını ve tarifeleri iptal etmek için bir Amerikan sözü bile alamadığını’ bildirdi.

Siyasi analist Lazar Berman, Times of Israel'de, Trump'ın İsrail'e yönelik gümrük vergilerini iptal etme taahhüdünde bulunmaktan açıkça kaçındığını ve ardından Netanyahu'ya “Unutma, İsrail'e çok yardım ediyoruz. İsrail'e yılda 4 milyar dolar veriyoruz ve bu çok büyük bir para” diyerek gerçekten baskı yapmaya başladığını yazdı.

‘Başka bir şey için çağırdı’

Ancak Netanyahu gümrük vergileri için gittiyse de Trump onu başka bir şey için çağırmıştı. İsrail Kanal 12 televizyonunun haberinde, “Başbakan Netanyahu'nun gerçekleşmesini istediği başka bir şey daha vardı… Elbette bu, Trump'ın İran'la doğrudan görüşmeler yapılacağını duyurması değildi” ifadeleri yer aldı.

Kanalın analistlerinden biri şu değerlendirmede bulundu: “Netanyahu'nun neden önümüzdeki hafta değil de bu hafta Trump'la görüşmek üzere acilen ABD'ye çağrıldığını kendinize sordunuz mu? Sebebi şu: Trump, önümüzdeki cumartesi günü üst düzey yardımcılarından biri aracılığıyla İran'la doğrudan görüşmeye başlıyor.”

Netanyahu, ABD-İran nükleer anlaşmasına varma şansının çok zayıf olduğuna inanıyor. Bu nedenle Netanyahu, Trump'a anlaşmanın ‘en uygun şeklini’, yani İran nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasını önermeye çalıştı.

Ancak Barak Ravid'e göre Netanyahu'nun sorunu, Trump’ın doğrudan müzakere açıklamasına şaşırmış olması. Ravid, “Trump şubat başında Netanyahu ile yaptığı basın toplantısında Gazze'deki Riviera planıyla dünyayı şaşırttıysa, bu seferki sürpriz de ABD ile İran arasında doğrudan görüşmeler yapılacağını açıklaması oldu” dedi.

Ravid sözlerini şöyle sürdürdü: “Netanyahu şubat ayındaki basın toplantısından coşku içinde çıktı ve günlerce gülümsemeyi bırakmadı. Bu kez Trump İran'la müzakereleri açıkladığında ve diplomasi başarısız olursa İran'a saldırma taahhüdünü reddettiğinde yüzünün nasıl değiştiğini görebiliyordunuz. Netanyahu dilini yutmuş gibi görünüyordu. Sadece Libya örneğinde olduğu gibi İran'ın nükleer programını tamamen ortadan kaldıracak bir anlaşmaya varılması gerektiği konusunda birkaç söz söyledi.”

Erdoğan'la karşılıklı sevgi

Gümrük vergileri ve İran konusunda başarısız olduğu gibi, Türkiye'nin Suriye'deki konumu konusunda da başarısız oldu. Netanyahu'nun Trump'la görüşmesinde Türkiye'nin Suriye'deki faaliyetlerinden duyduğu endişeyi dile getirmesi ve ABD Başkanı'ndan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a baskı yapmasını istemesinin ardından Trump, Erdoğan'la ‘harika bir ilişkisi’ olduğunu söyledi ve “Ben onu seviyorum, o da beni seviyor” dedi.

Trump, “Bibi'ye (Netanyahu) söyledim: Eğer Türkiye ile bir sorunun varsa, bunu çözebilirim, yeter ki mantıklı davran. Mantıklı davranmak zorundasın” ifadelerini kullandı.

Ravid, “İlk bakışta tam bir başarısızlık gibi görünüyor. Önümüzdeki günlerde konuya farklı bir ışık tutacak ilave ayrıntılar ortaya çıkmazsa, Netanyahu ve İsrail devletinin görüşmeden hiçbir şey elde edemediği sonucuna varmak mümkün olacak” ifadelerini kullandı.

Berman, “Trump, Türkiye konusunda da Netanyahu'nun taleplerine yanıt vermek istemediğini gösterdi… Şayet Netanyahu, Trump'ın İsrail yanlısı yetkilileri atamasının, kamuoyu önünde Trump'ı övmesinin ve ‘derin devlet’ ve ‘yalan haber’ eleştirilerini açıkça tekrar etmesinin sorunsuz bir dört yıl geçirmesi için yeterli olacağını düşündüyse, Oval Ofis'te acı bir tokat yedi” değerlendirmesinde bulundu.



İsrail, Güney Lübnan'da Hizbullah'ı hedef alan saldırılarını yoğunlaştıracağını duyurdu

İsrail'in Güney Lübnan'ın Cezzine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından olay yerinden yükselen dumanlar (EPA)
İsrail'in Güney Lübnan'ın Cezzine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından olay yerinden yükselen dumanlar (EPA)
TT

İsrail, Güney Lübnan'da Hizbullah'ı hedef alan saldırılarını yoğunlaştıracağını duyurdu

İsrail'in Güney Lübnan'ın Cezzine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından olay yerinden yükselen dumanlar (EPA)
İsrail'in Güney Lübnan'ın Cezzine ilçesine bağlı el-Mahmudiye köyüne düzenlediği hava saldırısının ardından olay yerinden yükselen dumanlar (EPA)

Lübnan Sağlık Bakanlığı'nın İsrail'in saldırısında dört kişinin öldüğünü açıklamasının ertesi günü, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, İsrail ordusunun Lübnan'ın güneyindeki Hizbullah'a yönelik saldırılarını yoğunlaştıracağını duyurdu.

Katz yaptığı açıklamada şunları söyledi:

“Lübnan hükümeti, Hizbullah'ı silahsızlandırma ve Lübnan'ın güneyinden çıkarma yükümlülüğünü yerine getirmeli. Hizbullah ateşle oynuyor ve Lübnan cumhurbaşkanı oyalanıyor.”

İsrail Savunma Bakanı sözlerini sürdürdü:

“Lübnan hükümetinin Hizbullah'ı silahsızlandırma ve Lübnan'ın güneyinden çıkarma taahhüdü yürürlüğe koymalı. Uygulama azami yoğunlukta devam edecek ve hatta daha da yoğunlaştırılacaktır. Kuzey İsrail'de yaşayanlara yönelik hiçbir tehdide izin vermeyeceğiz.”

İsrail ordusu ise bugün, Lübnan'ın güneyinde düzenlenen hava saldırısında dört Hizbullah üyesini öldürüldüğünü duyurdu. İsrail Ordusu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Ordu, Lübnan'ın güneyinde saldırı düzenleyerek Hizbullah'ın Rıdvan Birimi’nin aralarında gücün lojistik destek subayı da olmak üzere dört üyesini etkisiz hale getirdi. Ordu, Lübnan'ın güneyindeki Ramman bölgesine saldırı düzenleyerek terör örgütü Hizbullah'a bağlı Rıdvan gücünün lojistik destek subayını etkisiz hale getirdi.

Adraee, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Hizbullah'ın Rıdvan Birimi’nden üç terörist de baskında etkisiz hale getirildi. Teröristlerin faaliyetleri İsrail Devleti ve vatandaşları için tehdit oluşturuyordu ve İsrail ile Lübnan arasındaki mutabakatı ihlal ediyordu.”

Bu gelişme, Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın cuma günü yaptığı açıklamada, İsrail'in Lübnan'ın müzakere çağrılarına daha fazla ‘düşmanlık göstererek’ karşılık verdiğini söylemesinin ardından yaşandı. İsrail, geçtiğimiz hafta Hizbullah’ın üyeleri ve tesislerini hedef aldığını söyleyerek saldırılarını yoğunlaştırmıştı.

İsrail ile Hizbullah arasında bir yıl süren savaşı sona erdiren ateşkesin birinci yıldönümü yaklaşırken, özellikle Lübnan'ın güneyinde, silah naklettiği ve son savaşta zayıflayan Hizbullah’ın gücünü yeniden inşa etmeye çalıştığı iddiasıyla Hizbullah’ın üyelerini ve askeri tesislerini hedef aldığını söyleyerek saldırılarını sürdüren İsrail, Lübnan'ın geri çekilmesini talep ettiği beş sınır noktasında askerlerini konuşlu tutmaya devam ediyor.


Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani: Cumhurbaşkanı Şara, Trump ile yaptırımların kaldırılması ve Suriye ile ABD arasında yeni bir sayfa açılmasını görüşecek

ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)
ABD Başkanı Donald Trump, 14 Mayıs'ta Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile tokalaşırken (AP)

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani bugün yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın bu ay Beyaz Saray'ı ziyaret edeceğini duyurdu. Bu ziyaret, bir Suriye cumhurbaşkanının Washington'a yaptığı ilk tarihi ziyaret olacak.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack dün Şara’nın Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamıştı. Daha sonra Beyaz Saray’dan bir yetkili, Şara’nın 10 Kasım'da Washington'ı ziyaret edeceğini açıklamasında bulundu.

Manama’daki Diyalog Forumu sırasında açıklamalarda bulunan Şeybani, ülkenin yeniden inşasının Şara’nın bu ay Washington'a yapacağı ziyaret sırasında tartışılacak konular arasında yer alacağını belirterek “Suriye'nin kutuplaşmanın merkezi olmasını istemiyoruz, aksine herkesle aynı yolda ilerleyerek iş birliği ve açıklığa dayalı ilişkiler kurmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Dışişleri Bakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yaptırımların kaldırılması ve ABD ile Suriye arasında yeni bir sayfa açılması başta olmak üzere birçok konu tartışılıyor. İki ülke arasında çok güçlü bir ortaklık kurulmasını istiyoruz.”

ABD Dışişleri Bakanlığı'na göre daha önce hiçbir Suriye cumhurbaşkanı Washington'a resmi ziyarette bulunmadı. Şara, eylül ayında New York'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda bir konuşma yapmıştı.

ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan'da Şara ile bir araya gelmişti. Bu buluşma, 25 yıldır bir Suriye cumhurbaşkanı ile ABD başkanı arasında gerçekleşen ilk görüşmeydi.

ergty
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da katılımıyla Riyad'da Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya geldi (SPA)

Ülkesinin ‘kabul edilebilir’ bir iç güvenlik istikrarına sahip olduğunu ve Suriye'nin terör ve uyuşturucu ile mücadelede bölgesel bir ortak haline geldiğini belirten Suriye Dışişleri Bakanı Şeybani, “Bazı zorluklarla karşılaştık, ancak pes etmedik ve eski rejim tarafından 250 binden fazla kişi kayıp” dedi. Suriye halkının tüm kesimleri için yasanın temel alınmasını istediğini vurgulayan Şeybani, “Suriye'de sivil barışı teşvik etmeye kararlıyız” diye ekledi.

Trump ile Şara arasında geçtiğimiz mayıs ayında Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi ülkelerin liderleriyle yaptığı toplantının oturum aralarında gerçekleşen görüşme, Suriye için önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirildi.

Associated Press'e (AP) konuşan ABD’li bir yetkiliye göre Şara’nın, Washington ziyareti sırasında ABD öncülüğündeki DAEŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’na (DMUK) katılmak için bir anlaşma imzalaması bekleniyor.


Araştırma: İsrail, savaşlar ve krizler sırasında uzun süreli elektrik kesintilerine maruz kalabilir

İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
TT

Araştırma: İsrail, savaşlar ve krizler sırasında uzun süreli elektrik kesintilerine maruz kalabilir

İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)
İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentindeki Bazan Petrol Rafinerisi Kompleksi yakınlarında meydana gelen saldırının ardından yükselen alevler (Reuters)

Yeni bir araştırma, İsrail'in savaş ve kriz dönemlerinde tam bir karanlıkta kalabileceği konusunda uyardı. İsrail gazetesi The Jerusalem Post'a göre Ariel Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları ve Siyaset Bilimi Bölümü'nden Dr. Erez Cohen tarafından yürütülen bir araştırma, enerji sistemindeki bazı ciddi zayıflıklara işaret ediyor. Bu zayıflıklar arasında doğalgaza aşırı bağımlılık, depolama kapasitesinin yetersizliği ve elektrik sektöründe aşırı merkezileşme yer alıyor. Tüm bunlar kritik anlarda ciddi kesintilere yol açabilir.

xhy
İsrail'in Hayfa kentinde İran’ın füze saldırısının gerçekleştiği bölgeye giden acil müdahale ekipleri (Reuters)

Dr. Cohen, 2018 yılından 2024 yılına kadar olan dönemde üretim ve tüketim verilerinin nicel analizi ile politika ve düzenlemelerin niteliksel incelemesi yoluyla güvenlik acil durumlarında enerji sektörünün dayanıklılığını inceledikten sonra, son olarak Gazze’deki savaşı bir vaka çalışması olarak kullanarak, sonuçların ‘İsrail'in uzun süreli kesintilere hazırlıklı olmadığını gösterdiğini’ belirtti.

Bilim dergisi Energy Sources'ta yayınlanan araştırmaya göre İsrail'in enerji sektörü başlıca dört zayıflıktan mustarip:

1- Doğalgaza aşırı bağımlılık:

İsrail'in elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 70'i, rezervi veya stratejik stokları bulunmayan Tamar ve Leviathan doğalgaz sahalarından çıkarılan açık denizden gelen doğalgaza dayanıyor.

Cohen, bu bağımlılığın sistemi füze saldırıları, terörizm veya siber saldırılara karşı özellikle savunmasız hale getirdiğini söyledi.

2- Arz-talep açığı:

Devlet Denetleme Kurumu’nun 2024 yılı raporu, 2026 yılına kadar elektrik sektörü için doğalgaz sıkıntısı yaşanabileceği ve bunun da yüz milyonlarca şekel tutarında ekonomik zarara yol açabileceği uyarısında bulundu.

3- Yetersiz depolama kapasitesi:

İsrail, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin yaklaşık yüzde 12'sine ulaşmış olsa da kriz zamanlarında arzın sürekliliğini sağlamak için depolama sistemlerinden yoksun.

4- Yüksek merkeziyetçilik:

Ulusal elektrik şebekesi oldukça merkezi bir yapıya sahiptir; bu nedenle, tek bir büyük elektrik santralinin veya gaz platformunun hasar görmesi, ülke genelinde yaygın kesintilere neden olabilir.

Acil bir durumda elektrik ve su tesisleri ile hastanelerin elektriksiz kalabileceği endişe verici bir senaryodan bahseden Dr. Cohen, “Gazze’deki savaşta, doğalgaza bağımlılığımızın bizi ne kadar savunmasız hale getirdiğini gördük. Merkezi bir tesisteki herhangi bir kesinti veya hasar, kritik bir anda tüm ekonomiyi felç edebilir” diyerek uyardı.

Dr. Cohen'e göre bu sorunun bazı çözümleri mevcut, ancak hükümetin kararlı bir müdahalede bulunması gerekiyor. Bu yüzden Dr. Cohen politika yapıcıları, az sayıda açık deniz gaz platformuna dayanan merkezi sistemi terk edip, daha merkezi olmayan ve esnek bir modele geçmeye çağırdı.

fgrt
İran'ın 15 Haziran'da İsrail'in kuzeyindeki Hayfa kentinde düzenlediği füze saldırısında hasar gören bir tesisten yükselen dumanlar (Reuters)

Dr. Cohen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ulusal elektrik ağı çökse bile hastaneler, su tesisleri ve uzak topluluklar gibi hayati öneme sahip alanların çalışmaya devam etmesini sağlayan küçük yerel elektrik şebekelerine ihtiyacımız var.”

İsrail'in enerji depolamaya yönelik yatırımları daha fazla erteleyemeyeceğini vurgulayan Dr. Cohen, “Çünkü bu çevresel bir lüks değil, ulusal bir güvenlik ağıdır. Depolama kapasitesi olmadan, kriz zamanlarında yenilenebilir enerji bile bizi kurtaramaz” diye ekledi.

Fiziki ademi merkeziyetçiliğin yanı sıra, İsrail'in kapsamlı bir dijital ve güvenlik savunma ağı kurması ve kriz durumlarında elektrik sektörünü anında yönetmek için savunma kurumları, Enerji Bakanlığı ve Siber Güvenlik Otoritesini bir araya getiren ortak bir acil durum koordinasyon birimi oluşturması gerektiğini söyleyen Dr. Cohen, “Elektriği bir tüketim ürünü olarak görme eğilimindeyiz, ancak aslında elektrik stratejik bir silahtır. Yedekleme, depolama ve ademi merkeziyetçiliği sağlamazsak, tam da ışığa ihtiyaç duyduğumuz anda kendimizi karanlıkta bulabiliriz” ifadelerini kullandı.