İran, Arakçi-Witkoff görüşmelerinden daha üst düzey bir toplantı yapılmasını reddetti

UAEA ekibi teknik görüşmeler için İran’a geldi

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
TT

İran, Arakçi-Witkoff görüşmelerinden daha üst düzey bir toplantı yapılmasını reddetti

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi bugün düzenlediği basın toplantısında (İran Dışişleri Bakanlığı internet sitesi)

Tahran, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff arasında nükleer program konusunda devam eden müzakerelerden daha üst düzeyde bir toplantı yapılmasını reddetti.

İran ve ABD bu hafta başında Umman'da, her iki tarafın da yapıcı olarak nitelendirdiği Roma'daki ikinci turdan bir hafta sonra, yaklaşık altı saat süren teknik düzeydeki müzakereleri içeren üçüncü bir nükleer müzakere turu gerçekleştirdi.

Umman Dışişleri Bakanı Bedr el-Busaidi görüşmelerin önümüzdeki hafta da devam edeceğini ve 3 Mayıs'ta ‘üst düzey bir toplantının’ daha planlandığını söyledi.

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü İsmail Bekayi, Ummanlı bakanın ‘üst düzey’ toplantıdan neyi kastettiğine ilişkin bir soruya cevaben, “Kastedilen, İran Dışişleri Bakanı ve ABD Özel Temsilcisi’nin başkanlık edeceği dördüncü tur müzakerelerdir” dedi.

Ülkesinin müzakereleri yakın bir tempoda sürdürmeye hazır olduğunu belirten Bekayi, uygulanan yaptırımların her İran vatandaşının günlük yaşamını hedef aldığını ve Tahran'ın bu yaptırımların kaldırılması için ciddi çaba sarf ettiğini kaydetti.

Bekayi, “Başından beri ciddiyetimizi beyan ettik. Haksız yaptırımları kaldırabildiğimiz her günün İran halkının yararına olacağına inanıyoruz. Bu yaptırımlar her birimizin hayatını etkiliyor” ifadelerini kullandı.

“Müzakerelerin ilerleyişine herhangi bir kısıtlama getirmiyoruz ve karşılıklı mutabakat sağlanması koşuluyla müzakerelerin daha kısa bir tempoda yürütülmesine de itirazımız yok” diyen Bekayi, ‘yaptırımların amacının İran halkına baskı yapmak olduğunu ve yaptırımlarla yüzleşmek ve bunları kaldırmak konusunda ciddi olduklarını’ vurguladı.

Bekayi olağan basın toplantısında gazetecilere yaptığı açıklamada, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'ndan (UAEA) bir teknik ekibin nükleer uzmanlarla görüşmelerde bulunmak üzere ülkeye geldiğini söyledi.

Bekayi, “Heyet İran'a ulaştı ve bugün İranlı uzmanlarla güvenlik önlemleri de dahil olmak üzere teknik görüşmelerde bulunacak” dedi.

Cumartesi günkü görüşmelerin tamamlanmasının ardından İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, UAEA'dan uzmanların cumartesi günü yapılması beklenen bir sonraki tura katılabileceğini belirtti.

UAEA Direktörü Rafael Grossi 17 Nisan'da Tahran'a yaptığı ziyaret sırasında ajansının müzakerelerde olumlu bir sonuca ulaşılmasına yardımcı olabileceğini söyledi.

Trump, İran ile dünyanın önde gelen güçleri arasında 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmadan 2018 yılında çekilmiş, bunun üzerine İran anlaşmada öngörülen uranyum zenginleştirme sınırlarını aşmış ve UAEA denetimini kısıtlamıştı.

Geçtiğimiz şubat ayında UAEA, Tahran'ın uranyumu yüzde 60 saflığa, yani silahlar için gereken seviyeye yakın bir oranda zenginleştirmesiyle mevcut durumu ‘son derece endişe verici’ olarak tanımlayan bir rapor yayınladı. Tahran ise nükleer silah elde etmeye çalıştığını sürekli olarak reddediyor.



Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
TT

Kremlin savaş yanlısı isimleri de hedef alıyor: Makine durdurulamaz hale geldi

Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)
Kiev'e bağlı güçler, Rus ilerleyişine karşı koymak için direniyor (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in son dönemde kendine yakın isimleri hedef aldığı aktarılıyor. 

Guardian'ın haberinde, siyasi analist Sergei Markov ve savaş yanlısı blog yazarı Roman Alyokhin'in bu yıl Kremlin tarafından "yabancı ajan" diye tanımlandığı hatırlatılıyor. 

Rusya'da faaliyet gösteren ve yurtdışından finanse edilen basın kuruluşları ya da kişilerin "yabancı ajan" olarak tanınmasını öngören yasa 2020'de devreye girmişti. 

Azerbaycan'ın siyasi elitleriyle bağlarını sürdürdüğü bilinen Markov'un, Moskova-Bakü ilişkilerinin bozulmasının ardından "gözden düştüğü" yorumu yapılıyor. 

Alyokhin ise sosyal medyada spor araba ve lüks eşyaların yer aldığı gönderiler paylaştıktan sonra, cephedeki Rus askerleri için topladığı fonları kötüye kullanmakla suçlandı. 

Ayrıca Rus devletine ait RT'de savaş yanlısı açıklamalar yapan Ukrayna doğumlu yorumcu Tatyana Montyan da geçen hafta "terörist ve aşırılıkçı" diye nitelendi. Bu tanım, geçen yıl hayatını kaybeden aktivist Aleksey Navalni'nin ekibindekiler de dahil Kremlin'in ülkede düşman olarak gördüğü kişiler için kullanılıyor.  

Montyan'ın da cephedeki Rus askerler için toplanan parayı zimmetine geçirmekle suçlandığı aktarılıyor. 

Analizde, Putin'in "baskıcı yöntemlerini sadece muhalifleri değil savaş yanlısı isimleri hedef almak için de kullandığı" savunuluyor.

Muhalif Rus siyaset bilimci Ekaterina Schulmann, "Önce savaş karşıtı sesleri susturdular. Artık bu kişilerden hiçbiri ortada yok, baskı makinesi de durdurulamaz hale geldi" diyor. 

Schulmann, Rusya'da iktidara yakın çevrelerdeki kamplaşmaya dikkat çekiyor. Analiste göre Savunma Bakanlığı ve Kremlin'e bağlı "sadıklar" diye bilinen propagandacılarla savaş yanlısı blog yazarlarının yer aldığı "Z-blogger'lar" arasında ihtilaf sözkonusu. "Z" harfi, Ukrayna işgalinin ardından Rusya'da savaşı destekleyenler tarafından kullanılan bir sembole dönüşmüştü. 

Ülkedeki savaş yanlısı hareketler konusunda uzmanlaşmış Rus araştırmacı ve yazar Ivan Filippov da cephe için toplanan paraların iki kamp arasında sorun yarattığına işaret ediyor. Savunma Bakanlığı'na yakın yorumculardan Vladimir Solovyov'un savaş yanlısı blog yazarlarını sık sık hedef gösterdiğine dikkat çekiyor. 

Filippov, savaş yanlısı blog yazarlarının sosyal medya üzerinden, Solovyov'un devlet tarafından onaylanan platformuna kıyasla çok daha fazla para topladığını söylüyor. Bunun da Solovyov'la Z-blogger'lar arasında ihtilaf yarattığını ifade ediyor. 

"Rusya stratejik şehri kuşattı"

Kremlin'e yakın çevreler arasındaki çekişme sürerken, Rus askerleri Ukrayna'nın doğusundaki stratejik Pokrovsk'ta ilerlemeye devam ediyor. 

Reuters'ın aktardığına göre Rus ve Ukraynalı birlikler arasındaki sokak çatışmaları şiddetlendi. Kiev yönetimi şehrin kuşatma altında olduğuna yönelik iddiaları reddederken, Rusya'nın şehir merkezini ele geçirmek için harekatı hızlandırdığı belirtiliyor.

Rusya için Donbas'ta Ukrayna kontrolünde kalan yüzde 10'luk bölgenin ele geçirilmesinde Pokrovsk stratejik öneme sahip. Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, pazartesi günkü açıklamasında şehirdeki durumun zor olduğunu kabul etmiş ancak direnişin sürdüğünü söylemişti. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters


Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
TT

Yahudi örgüt, Mamdani için takip sistemi kurdu

ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)
ABD, dünyanın en büyük uçak gemisi Gerald R. Ford'u "uyuşturucuyla mücadele" gerekçesiyle Karayipler'e göndermişti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın başarılı olamayabileceği endişesiyle Venezuela'ya askeri operasyona sıcak bakmadığı bildiriliyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Wall Street Journal'a (WSJ) konuşan ABD'li yetkililer, Trump'ın üst düzey isimlerle yaptığı görüşmelerde askeri operasyon seçeneğinin, Venezuela lideri Nicolas Maduro'yu iktidardan indirmek için yeterli olmayabileceğini söylediğini belirtiyor.

Kaynaklar, Maduro'nun iktidardan indirilmesine ya da Karakas yönetiminin belirli tavizler vermeye zorlanmasına yönelik net bir stratejinin hâlâ belirlenemediğini ifade ediyor. 

Yetkililere göre Trump, Karayipler ve Pasifik'te askeri yığınağı artırma ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere saldırma stratejisini bir süre daha sürdürecek. 

New York Times, ABD Başkanı'nın önünde askeri harekatın dışında iki seçenek daha olduğunu aktarmıştı. Washington, Venezuela'dan petrol satın alan ülkelere yaptırım uygulayarak ek gümrük vergileri getirebilir. Böylelikle Karakas yönetimi üzerindeki ekonomik baskı artırılabilir. 

Diğer seçenekse Maduro'ya baskıyı artırmak için bir yandan askeri yığınağı sürdürürken, diğer yandan da muhalefete desteği güçlendirmek. 

Olası askeri harekatta Venezuela ordusuna ait tesisleri hedef alan hava saldırıları ve gizli operasyonlar düzenlenebileceği aktarılıyor. Trump, CIA'e operasyon emri verdiğini de duyurmuştu.

Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın Venezuela'ya askeri operasyonu yasal olarak gerekçelendirmek için çalışma yürüttüğü savunuluyor. WSJ'nin aktardığına göre bakanlık yorum taleplerine yanıt vermedi.

Diğer yandan analizde, Trump'ın ilk döneminde Maduro'yu devirmek için muhalefete destek verme stratejisinin başarısızlığa uğradığı hatırlatılıyor. Cumhuriyetçi liderin bu yüzden ülke siyasetine doğrudan müdahale konusunda çekimser davrandığı savunuluyor. 

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, "Başkan, uyuşturucu kaçakçılığı yapan narkoteröristlere karşı saldırılarına devam edeceğini söyledi. Bunun dışındaki her şey spekülasyondur ve öyle değerlendirilmelidir" diyor.

Venezuela'da muhalefet lideri Maria Corina Machado, dün Trump'ın da katıldığı Miami'deki iş forumuna uzaktan bağlanarak şunları söylemişti: 

Maduro zamanın dolduğunu anlamalı. Eğer iktidarı bırakmayı kabul ederse, bu süreç düzenli ve daha hızlı ilerleyecektir. Ancak Maduro ne yaparsa yapsın bu değişim gerçekleşecektir.

Bazı ABD'li yetkililerse "uyuşturucu kaçakçılığını önlediği, ABD'nin Venezuela'daki petrol rezervlerine ulaşım hakkını artırdığı ve adil seçimler düzenlenmesini sağladığı" sürece Maduro'nun görevde kalabileceğini belirtiyor. 

Trump, uyuşturucu kaçakçılığını durdurma gerekçesiyle Latin Amerika'ya askeri yığınak talimatı vermişti. Eylülün başından bu yana bölgede en az 16 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 65'ten fazla kişiyi öldürdü. 

Maduro ise ABD'nin Karayipler bölgesindeki askeri hareketliliğine ilişkin "Dünyanın en büyük petrol rezervine sahip olduğumuz için bizi hedef alıyorlar" demişti.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

New York Times: Erdoğan hem vazgeçilmez hem tartışmalı bir lider

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD’nin önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın son dönemde izlediği dış politikanın Türkiye’nin küresel dengelerdeki rolünü artırırken, ülke içindeki siyasi gerilimleri de derinleştirdiğini yazdı.

Gönül Tol’un kaleme aldığı Vazgeçilmez Erdoğan (The Indispensable Erdogan) başlıklı analiz, Batı ülkelerinin stratejik çıkarları nedeniyle Ankara’yla yakın çalışmayı sürdürdüğünü, bunun ise Türkiye’de demokrasi tartışmalarını daha da görünür hale getirdiğini savunuyor.

Stratejik ortaklıklar Ankara’nın elini güçlendiriyor

Analize göre Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington’da Donald Trump, Berlin’de Almanya Şansölyesi Friedrich Merz ve Londra’da Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ile verdiği görüntüler, Batı’nın Ankara’yla iş birliğini sürdürme kararlılığını gösteriyor.

Makalede, Türkiye’yi “zorunlu bir ortak” haline getiren başlıca faktörler şöyle sıralandı:

                •             Rusya-Ukrayna Savaşı’nda iki tarafla da konuşabilen az sayıda ülkeden biri olması,

                •             Avrupa için kritik önemdeki mülteci geçişlerini kontrol etmesi,

                •             Suriye ve Libya’daki askeri varlığının Avrupa güvenliği açısından önem taşıması,

                •             Savunma sanayiinde Batı pazarındaki etkisinin artması.

NYT ayrıca, Teksas’ta açılan bir mühimmat fabrikasında Türk yapımı üretim hatlarının kullanılmasını, Türkiye’nin savunma alanındaki etkisinin bir göstergesi olarak değerlendirdi.

İç siyasette derinleşen kriz: Tutuklamalar ve protestolar

Öte yandan analiz, Türkiye içinde tansiyonun yükseldiğine dikkat çekiyor. NYT, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve çok sayıda CHP’li belediye başkanıyla parti üyesinin tutuklanmasının büyük protestolara yol açtığını hatırlatarak, hükümetin muhalefete yönelik baskısının arttığını yazdı.

Gazete, Erdoğan’ın ilk yıllarında demokrasi, özgürlükler ve ekonomi alanında reformlar yaptığına, ancak son yıllarda; ekonomik kötü yönetim, kurumsal zayıflama, demokratik gerileme gibi sorunların öne çıktığına yer verdi.

Realpolitik: Batı için çıkar, Türkiye için ikilem

NYT analizinde, Avrupa Birliği ve ABD’nin, Türkiye’deki demokratik tartışmalara rağmen Ankara'yla iş birliğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Gazeteye göre bunun sebebi, Türkiye’nin jeopolitik konumu, enerji hatları üzerindeki etkisi, bölgesel çatışmalardaki rolü ve savunma kapasitesi.

Makale, Batı’nın bu nedenle Türkiye’deki demokrasi gerilemesine karşı daha sessiz kaldığını öne sürüyor.

“Demokrasi mücadelesi sürecek”

Analizin sonunda, “Türk halkı liderlerini seçme hakkından vazgeçmeyecek; protestoların sürmesi Erdoğan’ın otoritesini tam olarak pekiştirmesini zorlaştırıyor” ifadeleri de yer alıyor.

NYT’ye göre bu durum, sadece Ankara için değil, Erdoğan’la yakın çalışan Batılı demokrasiler için de uzun vadeli bir sınav oluşturuyor.

Independent Türkçe