Perde arkasında kalmayı tercih eden Pakistan'ın  en güçlü adamı Hindistan'la yüzleşmek için meydana çıktı

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, Yeni Delhi yönetiminin herhangi bir askeri hareketine, hızlı, kararlı ve şiddetli bir yanıtla karşılık verileceğini söyledi.

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, geçtiğimiz 1 Mayıs Perşembe günü askerleriyle konuşuyor. (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi-AFP)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, geçtiğimiz 1 Mayıs Perşembe günü askerleriyle konuşuyor. (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi-AFP)
TT

Perde arkasında kalmayı tercih eden Pakistan'ın  en güçlü adamı Hindistan'la yüzleşmek için meydana çıktı

Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, geçtiğimiz 1 Mayıs Perşembe günü askerleriyle konuşuyor. (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi-AFP)
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, geçtiğimiz 1 Mayıs Perşembe günü askerleriyle konuşuyor. (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi-AFP)

Yakın zamana kadar Pakistan'ın en güçlü adamı perde arkasında kalmayı tercih ediyordu. Kamuoyu önüne çıkışlarını sıkı bir şekilde kontrol ediyor ve açıklamalarını askeri etkinlikler sırasında yaptığı hazırlıklı konuşmalarla sınırlıyordu.

Ancak yaklaşık iki hafta önce Hindistan kontrolündeki Keşmir'de meydana gelen ölümcül terör saldırısının ardından Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, Pakistan ile Hindistan arasında artan gerilimin merkez üssü haline geldi.

Pahalgam kasabası yakınlarında 20'den fazla turistin ölümüne neden olan saldırıya güçlü bir yanıt verilmesi için Hindistan yönetimine baskı artarken, Münir de ateşli söylemiyle Pakistan'ın tutumunu belirlemeye başladı.

Geçtiğimiz perşembe günü bir askeri tatbikat sırasında Münir, tankın üzerine çıkıp askerlere hitaben “Belirsizliğe yer yok. Hindistan'ın herhangi bir askeri macerasına hızlı, kararlı ve şiddetli bir karşılık verilecektir” diyerek Hindistan'ın herhangi bir saldırısına Pakistan'ın eşit ya da daha büyük bir güçle karşılık verme taahhüdüne atıfta bulundu.

scdfrgty
Pakistanlı bir kız, 2 Mayıs'ta Karaçi'de Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir'in resimlerinin asıldığı Hindistan karşıtı bir protesto sırasında kameralara böyle yansıdı. (EPA)

Münir'in yorumları Hindistan ve Pakistan'da, güç gösterme ve halk desteği kazanma çabası olarak yorumlandı. Öyle ki Pakistan'da süregelen siyasi bölünmeler ve ekonomik krizler, iç politikanın yönlendirilmesinde uzun süredir gizli bir rol oynayan askeri kuruma olan geleneksel bağlılığı erozyona uğratmıştı.

Analistler Münir'i, Pakistan'ın en önemli iki askeri istihbarat kurumuna liderlik etmesi ve Hindistan'la süregelen çatışmanın temelde dini olduğuna dair inancıyla pozisyonları şekillenen, Hindistan'a karşı sertlik yanlısı biri olarak tanımlıyor.

Hindistan'da pek çok kişi Münir'in terör saldırısından altı gün önce İslamabad'daki Pakistanlı bir topluluğa Hindistan ve Pakistan arasında bölünmüş olan ve her ikisinin de üzerinde hak iddia ettiği Keşmir'in, Pakistan'ın can damarı olduğunu söylediği sözlerine atıfta bulundu.

Bu ifade Pakistan milliyetçi söyleminin yerleşik bir parçası olup Keşmir'in ulusal kimlik açısından stratejik ve sembolik önemini yansıtmaktadır. Hindistan Dışişleri Bakanlığı açıklamayı kışkırtıcı olarak nitelendirerek Keşmir'in, Hindistan'ın ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.

Mevcut krizin tırmanması ya da yatışması büyük ölçüde uluslararası diplomasinin yanı sıra iç siyasi dinamiklere de bağlı görünüyor.

ABD ve Birleşmiş Milletler (BM), her ikisi de nükleer silaha sahip olan Hindistan ve Pakistan'a gerilimi azaltma yönünde çalışmaları çağrısında bulundu. Pakistan'ın BM Daimî Temsilcisi Asım Ahmed cuma günü yaptığı açıklamada, Pakistanlı yetkililerin Çinli mevkidaşlarıyla gerilimi görüştüklerini söyledi. Çin, Pakistan'ın müttefiki ve Pakistan'da ekonomik çıkarları var.

Ancak diplomasi yeterli olmayabilir. Hindistan'ın güçlü Başbakanı Narendra Modi, Hindistan'ın her bir teröristi ve destekçilerini dünyanın sonuna kadar takip edeceği sözünü verdi.

frgtyh6u
Pakistan ordusunun 1 Mayıs Perşembe günü gerçekleştirdiği askeri tatbikattan (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi - AP)

Keşmir'de 2016 ve 2019 yıllarında Hint güvenlik güçlerine yönelik saldırıların ardından Hindistan yönetimi, Pakistan içindeki terörist kamplarını vurarak karşılık verdi. Bu kez, bir turistik bölgede 26 kişinin öldüğü (bölgede son yıllarda gerçekleşen en ölümcül saldırı) saldırının ardından Hintli yazar ve gazeteci Aditya Sinha, iddia edilen kamplara yönelik sınır ötesi bir hava saldırısının Hindistan'daki aşırı sağcıların kana susamışlığını bastırmayacağını savundu.

Münir ise Pahalgam saldırısından sonra açıkça ideolojik terimler kullanarak Hindistan ile kalıcı bir barış ihtimaline inanmadığını ima etti.

26 Nisan'da Pakistan Askeri Akademisi'nin mezuniyet töreninde öğrencilere hitaben yaptığı konuşmada Münir, Pakistan'ın 1947'de kurulmasına temel teşkil eden ve Hindular ile Müslümanların ayrı vatanlara ihtiyaç duyan iki ayrı millet olduğunu savunan İki Ulus Teorisi’ne atıfta bulundu.

Bu teori Pakistan ulusal kimliğinin ve dış politikasının temel taşlarından biri olmaya devam etmiştir. Geçmişte Pakistanlı generaller bu ideolojik retoriği Hindistan'la gerginlik zamanlarında kullanmış ve diplomatik bir ton hâkim olduğunda dozunu düşürmüşlerdir. Ancak Münir'in bu teoriyi yeniden canlandırması ve tekrarlaması Hindistan'daki pek çok kişi tarafından Pakistan'ın Hindistan'a karşı tutumunda önemli bir değişim olarak yorumlandı.

Münir’in Keşmir'i, Pakistan'ın can damarı olarak tanımlaması Hindistan'da özel bir etki yarattı. Münir aynı konuşmasında “Keşmirli kardeşlerimizi Hint işgaline karşı verdikleri kahramanca mücadelede yalnız bırakmayacağız” dedi.

dfgyhtju
Pakistan Genelkurmay Başkanı Asım Münir, 1 Mayıs Perşembe günü yapılan askeri tatbikat sırasında askerleriyle konuşuyor. (Pakistan Silahlı Kuvvetleri Halkla İlişkiler Ofisi - AP)

Hint internet gazetesi ThePrint'in editörü Shekhar Gupta, söz konusu açıklamaların zamanlamasının Hindistan yönetimi açısından görmezden gelinmesini zorlaştırdığını söyledi.

Keşmir... Savaşlar ve isyanlar

Keşmir bölgesi, 1947 yılında Britanya Hindistanı'nın bölünerek iki ülkenin kurulmasından bu yana Hindistan-Pakistan rekabetinin merkezi olmuştur. Keşmir, savaşlara, isyanlara ve uzun süreli askeri konuşlanmalara tanıklık ederek dünyanın en istikrarsız bölgelerinden biri haline gelmiştir.

Bu mevcut çatışma Münir'in uğraştığı ilk bölgesel kriz değil. Münir, 2019 yılında Keşmir'deki bir intihar saldırısı, Hindistan'ın hava saldırılarını ve geçici bir askeri gerilimi tetiklediğinde Pakistan istihbaratının başındaydı. Münir’in buradaki görev süresi birkaç ay sonra dönemin başbakanı İmran Han'ın kendisini görevden almasıyla sona erdi.

İmran Han daha sonra Münir'in ordu şefliğine terfi etmesine karşı çıktı ve ilişkileri gergin kaldı. İmran Han, askeri liderlikle ilişkilerinin kötüleşmesinin ardından Nisan 2022'de görevden alındı. Bu olaydan yedi ay sonra Münir görevi devraldı.

Münir kamuoyundaki imajını kontrol etmeye özen gösteriyor ve spontane açıklamalardan kaçınıyor. Münir’in konuşmaları, genellikle dini referanslar içeren güç ve netlikle karakterize ediliyor.

Pakistan'ın eski ABD Büyükelçisi Hüseyin Hakkani, Münir'in dindarlığa gömülmüş olduğunu ve bunun Hindistan ile ilişkilere bakışına yansıdığını söyledi. Hakkani, “En iyi ihtimalle gerilimi yönetmeye çalışıyor olabilir. Yani bu süreçte mümkün olduğunca siyasi puan toplamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Bu şekilde Münir, 1980'lerde General Muhammed Ziyaü’l Hakk'ın Afganistan'da Sovyetler Birliği'ne karşı Taliban'ı desteklediği dönemde ABD ile koordineli olarak başlattığı bir eğilim olan Pakistan silahlı kuvvetleri içinde artan dini yönelimin bir uzantısı gibi görünüyor.

Münir, muhalefeti bastırma suçlamalarının hedefinde olsa da onun dönemi ordunun Pakistan'da siyaset ve toplum üzerindeki kontrolünün artmasıyla şekillendi.

Hakkani, Münir için “Kontrolü sevilmeye tercih ediyor gibi görünüyor. İç politikaya yaklaşımı bu. Hindistan'la ilişkilerde de bu şekilde davranıyor” dedi.

Ordunun Hindistan ile ilişkilerde daha güçlü bir rol üstlenmeye başladığı ve geleneksel olarak emekli generaller ya da siviller tarafından üstlenilen Ulusal Güvenlik Danışmanı görevine istihbarat servisi başkanını atayarak gelecekteki müzakereler üzerindeki kurumsal kontrolünü kurumsallaştırdığı açık.

Bugüne kadar iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler donmuş durumda. Sessiz diplomasi yerine alenen düşmanca mesajlar birincil iletişim aracı haline gelmiştir. Böyle bir ortamda, yanlış hesaplama riski önemli ölçüde artıyor.

İslamabad'da siyaset ve güvenlik analisti olan Zahid Hüseyin, Hindistan'ın askeri saldırı başlatması halinde Pakistan'ın karşılık vermek zorunda kalacağını söyledi.

Hüseyin, “Asıl soru, Sayın Modi'nin bu noktada durmayı tercih edip etmeyeceğidir. Hindistan'ın sınırlı saldırıları bile geniş çaplı bir çatışmaya dönüşebilir” ifadelerini kullandı.



Netanyahu, Trump'ın planına boyun eğerken Hamas'ı uyardı

ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı dün Beyaz Saray'da ortak basın toplantısı düzenledi (AFP)
ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı dün Beyaz Saray'da ortak basın toplantısı düzenledi (AFP)
TT

Netanyahu, Trump'ın planına boyun eğerken Hamas'ı uyardı

ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı dün Beyaz Saray'da ortak basın toplantısı düzenledi (AFP)
ABD Başkanı ve İsrail Başbakanı dün Beyaz Saray'da ortak basın toplantısı düzenledi (AFP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'deki savaşı sona erdirme planına boyun eğdi. Netanyahu, Hamas'ın silahsızlandırılması karşılığında İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nden kademeli olarak çekilmesini öngören planın şartlarını kabul ettiğini açıkladı. Trump ve Netanyahu dün Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında Hamas'ı planı reddetmemesi konusunda uyararak, reddetmesi halinde Gazze Şeridi'ne yönelik operasyonlara devam edecekleri tehdidinde bulundular.

Trump, açıklamasını ‘Ortadoğu’da barış için tarihi bir gün’ olarak nitelendirerek, savaşı sona erdirme planının uygulanmasını İbrahim (Abraham) Anlaşmaları'nın genişletilmesiyle ilişkilendirdi.

Trump, Gazze Şeridi sakinleri için kamu hizmetlerini ve belediyeleri yönetmekten sorumlu, siyasi olmayan Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteden oluşan geçici geçiş dönemi yönetimini denetleyecek olan ‘Barış Konseyi’ adlı yeni bir uluslararası geçici organa başkanlık yapacağını duyurdu.

Beyaz Saray tarafından açıklanan plana göre Washington, Ürdün ve Mısır ile istişare halinde, Gazze'ye derhal konuşlandırılacak ve Filistin polis güçlerini eğitip destekleyecek geçici bir ‘uluslararası istikrar gücü’ oluşturmak için Arap ve uluslararası ortaklarla iş birliği yapacak.

Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan ve kimliğini açıklamak istemeyen kaynak, Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mısır Genel İstihbarat Direktörü Mahmud Reşad'ın Hamas’ın müzakerecileriyle görüşerek onlara 20 maddelik planı sunduklarını belirtti. Kaynağa göre Hamaslı müzakereciler, arabuluculara planı iyi niyetle inceleyeceklerini ve yanıt vereceklerini söylediler.


İsrail basını: Trump’ın ekibi Gazze’de barış planında “radikal değişiklikler” yaptı

Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı (AFP)
Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı (AFP)
TT

İsrail basını: Trump’ın ekibi Gazze’de barış planında “radikal değişiklikler” yaptı

Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı (AFP)
Netanyahu’yu Beyaz Saray’da ağırladı (AFP)

İsrail basını dün, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekibinin, Gazze Şeridi için önerdiği barış planında, İsrail'in kabul etmesi için daha ‘gerçekçi’ hale getirmek amacıyla ‘radikal değişiklikler’ yaptığını bildirdi.

The Times of Israel gazetesi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya yakın bir yetkiliye dayandırdığı haberde değişikliklerin Trump’ın ekibi ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve Netanyahu arasında gerçekleşen bir toplantının ardından yapıldığını bildirdi.

frgt
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'ın girişinde karşılarken (Reuters)

The Times of Israel gazetesine konuşan yetkili, şunları söyledi:

“Hamas’ın silah bırakmayı kabul etmeyeceğini biliyoruz. Ayrıca rehineleri bir kerede serbest bırakmak istemiyor ve konunun kesin olarak çözüleceğine ve savaşın sona ereceğine dair kesin bir garanti olmadıkça herkesi serbest bırakmak istemiyor. Bu durumda bile, sözlerini tutacağına dair şüpheler var.”

ABD Başkanı, dün Beyaz Saray’da İsrail Başbakanı ile bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, ABD yönetiminin Gazze’deki savaşı sona erdirme planı ele alındı.

Trump, Netanyahu'yu Beyaz Saray’da ağırlarken gazetecilere, Gazze'ye yakında barışın geleceğinden emin olduğunu söyledi.

 


Arap, İslam ve Batı dünyası, Trump'ın Gazze'ye barış getirme planını övgüyle karşıladı

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (EPA)
TT

Arap, İslam ve Batı dünyası, Trump'ın Gazze'ye barış getirme planını övgüyle karşıladı

ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (EPA)
ABD Başkanı Donald Trump ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen basın toplantısında (EPA)

Arap, İslam ve Batı ülkeleri, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun desteklediğini açıkladığı ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme planını övgüyle karşıladı, ancak Hamas henüz yanıt vermedi.

Filistin topraklarında Hamas ile birlikte savaşan İslami Cihad Hareketi, bu planı ‘Filistin halkına yönelik saldırganlığın devamı ve bölgeyi havaya uçurmak için bir reçete’ olarak değerlendirdi.

Bu plana ilişkin en dikkat çekici görüşler şunlar:

Sekiz Arap ve İslam ülkesi

Katar, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Endonezya, Pakistan, Türkiye, Suudi Arabistan ve Mısır dışişleri bakanları, ‘ABD Başkanı Donald Trump’ın liderlik rolünü ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek ve barışa giden yolu bulmak için gösterdiği yoğun çabaları’ memnuniyetle karşıladı.

‘Bölgede barışı pekiştirmek için ABD ile ortaklığın önemini’ vurgulayan bakanlar, ‘Trump'ın savaşı sona erdirmek, Gazze Şeridi'ni yeniden inşa etmek, Filistin halkının yerinden edilmesini önlemek ve kapsamlı barışı ilerletmek için önerisini açıklaması ile Batı Şeria'nın ilhakına izin vermeyeceğini beyan etmesini’ memnuniyetle karşıladılar. Bakanlar, ‘anlaşmanın başarısını sağlamak ve uygulanmasını garanti altına almak için ABD ve ilgili taraflarla olumlu ve yapıcı bir şekilde iş birliği yapmaya hazır olduklarını’ bildirdiler.

Körfez İşbirliği Konseyi

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) yaptığı açıklamada, KİK Genel Sekreteri Casim Muhammed el-Budeyvi'nin Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirme planını memnuniyetle karşıladığını ve ateşkes, yardımların ulaştırılması ve Gazze halkının yerinden edilmesinin önlenmesi gibi konuların, sorumlu uluslararası eylemlerin merkezinde yer alması gereken öncelikler olduğunu söylediğini belirtti.

El-Budeyvi, “Herhangi bir girişimin başarısı, ciddi bir şekilde uygulanmasına, sivillerin korunmasının sağlanmasına ve istikrar için uygun koşulların oluşturulmasına bağlıdır. Krizi sona erdirmek ve Gazze Şeridi'ndeki insani felakete son vermek için yapılan her türlü uluslararası çaba, övgüyü, iş birliğini ve katkıyı hak eder” ifadelerini kullandı.

KİK'in, Filistin halkının vazgeçilmez haklarını garanti altına alan gerçek ve adil bir sürecin önünü açabilecek önerilen adımları olumlu karşıladığını belirten el-Budeyvi, “Bu hakların başında, 4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması geliyor” dedi.

Türkiye

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan X hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için ‘Trump'ın çabalarını ve liderliğini’ övdü.

Geçen hafta Beyaz Saray'da altı yıl sonra ilk kez Trump ile bir araya gelen Erdoğan şunları söyledi: “Gazze Şeridi'nde kan dökülmesini durdurmak ve ateşkes sağlamak için ABD Başkanı Donald Trump'ın çabalarını ve liderliğini takdir ediyorum.”

Erdoğan, Türkiye'nin ‘tüm taraflarca kabul edilebilir, adil ve kalıcı bir barışın sağlanması amacıyla’ sürece katkıda bulunmaya devam edeceğini bildirdi.

Avrupa Birliği

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Antonio Costa planı memnuniyetle karşıladı ve tüm tarafları ‘barışa gerçek bir şans vermek için bu fırsatı değerlendirmeye’ çağırdı. Costa, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun plana verdiği ‘olumlu’ yanıtı ‘cesaret verici’ olarak nitelendirdi.

Costa, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, “Gazze Şeridi'ndeki durum sürdürülemez. Düşmanlıklar sona ermeli ve tüm rehineler derhal serbest bırakılmalıdır” dedi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı

Avrupa Parlamentosu (AP) Başkanı Roberta Metsola, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Trump'ın barış planının İsrail'e güvenlik sağlayacağını ve Filistinlilere meşru isteklerini gerçekleştirme konusunda somut bir umut vereceğini söyledi.

Metsola’nın paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Hamas barış planını kabul ederse bu, silahların susacağı, rehinelerin evlerine döneceği, acıların sona ereceği, ihtiyaç sahiplerine daha fazla yardım ulaşabileceği, kitlesel göçün önlenebileceği ve Hamas'ın Gazze Şeridi'nin gelecekteki yönetiminde herhangi bir rol oynamasının engelleneceği anlamına gelir… Plan, İsrail'e güvenlik sağlayabilir, Filistinlilere kendi kaderlerini tayin etme ve devlet kurma yönündeki meşru istekleri için gerçek bir umut verebilir, bölge genelinde umudu canlandırabilir.”

Metsola, bunun nesiller boyu süren kanlı döngüyü nihayet sona erdirebilecek çok önemli bir an olduğunu vurgulayarak, bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Birleşik Krallık

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer da Birleşik Krallık'ın Trump'ın planını ‘güçlü bir şekilde desteklediğini’ açıkladı. Starmer, “Trump’ın çatışmayı sona erdirmek, rehineleri serbest bırakmak ve acil insani yardımın Gazze halkına ulaşmasını sağlamak için gösterdiği çabaları güçlü bir şekilde destekliyoruz. Bu bizim mutlak önceliğimizdir ve derhal gerçekleşmelidir” şeklinde konuştu.

Planda önemli bir rol oynaması beklenen Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair de planı ‘cesur ve akıllıca’ olarak nitelendirerek övdü. Blair yaptığı açıklamada, “Başkan Trump, kabul edilmesi halinde savaşı sona erdirebilecek, Gazze'ye acil yardım sağlayabilecek ve halkına daha parlak ve daha iyi bir gelecek vaat edebilecek, aynı zamanda İsrail'in mutlak ve kalıcı güvenliğini ve tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlayacak cesur ve akıllıca bir plan sundu” dedi.

Plana göre Blair, Gazze Şeridi'ndeki geçiş sürecini denetleyecek ve Trump'ın başkanlık edeceği ‘barış kurulunun’ bir üyesi olacak.

Fransa

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise X platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “İsrail'in bu temelde kararlı bir taahhütte bulunmasını umuyorum. Hamas'ın tüm rehineleri derhal serbest bırakmaktan ve bu plana bağlı kalmaktan başka seçeneği yok. Bu unsurlar, bölgede kalıcı barışın sağlanması için tüm ilgili taraflarla derinlemesine bir müzakere yapılmasına olanak sağlamalıdır.”

İtalya

İtalyan hükümeti, Trump'ın planını ‘Gazze Şeridi'nde istikrar ve kalkınmayı sağlamayı amaçlayan iddialı bir plan’ olarak nitelendirdi ve bunu ‘olası bir dönüm noktası’ olarak gördü. Hükümet yaptığı açıklamada, ‘tüm taraflara bu fırsatı değerlendirmeleri ve planı kabul etmeleri’ çağrısında bulundu.

Almanya

Almanya Dışişleri Bakanı Johann Wadephul, ABD'nin planının ‘Gazze Şeridi'ndeki korkunç savaşı sona erdirmek için eşsiz bir fırsat sunduğunu ve acımasız çatışmalar, zalimane gözaltılar ve tarif edilemez bir insani krizden mustarip Gazze'deki yüz binlerce insana umut verdiğini’ söyledi.

Filistinliler ve İsrailliler için bu savaşın yakında sona erebileceğine dair umut olduğunu düşündüğünü belirten Wadephul, ‘bu fırsatın boşa harcanmaması’ çağrısında bulundu.

Filistin Yönetimi

Filistin Yönetimi, Trump’ın savaşı durdurmak için gösterdiği ‘samimi ve gayretli çabaları’ memnuniyetle karşıladı. Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA'dan aktardığına göre, Filistin Yönetimi tarafından yapılan açıklamada, “Filistin Devleti, Donald Trump'ın Gazze Şeridi'ndeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği samimi ve gayretli çabaları memnuniyetle karşılıyor” denildi.

Buna karşılık, İslami Cihad Hareketi Genel Sekreteri Ziyad en-Nehhale, Trump'ın planını ‘Filistin halkına yönelik saldırıların devamı için bir reçete’ olarak değerlendirdi. Hareket tarafından yayınlanan açıklamada en-Nehhale’nin şu ifadelerine yer verildi: “Trump ve Netanyahu'nun basın toplantısında duyurulan şey, İsrail'in tutumunu tam olarak yansıtan ve Filistin halkına yönelik saldırıların devamı için bir reçete olan ABD-İsrail anlaşmasıdır... Bu, bölgeyi patlamaya sürükleyecek.”

Trump, Washington'un desteklediği barış önerisi için Netanyahu'nun onayını aldı. Trump ve Netanyahu'nun Washington'daki görüşmelerinin ardından Beyaz Saray, acil ateşkes, Hamas'ın elindeki rehinelerin İsrail'in elindeki Filistinli mahkûmlarla takas edilmesi, İsrail'in Gazze Şeridi'nden aşamalı olarak çekilmesi, Hamas'ın silahsızlandırılması ve uluslararası liderlikteki bir geçiş hükümetini içeren 20 maddelik bir plan açıkladı.