Şera, Trump'ın ‘güçlü adamlara duyduğu hayranlığın’ merceği altında

ABD, DEAŞ ve İran'ın vekil güçlerini geri getirecek bir güvenlik boşluğundan korkuyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
TT

Şera, Trump'ın ‘güçlü adamlara duyduğu hayranlığın’ merceği altında

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara'da düzenlediği ortak basın toplantısında (AP)

Ahmed eş-Şera'nın Suriye Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasının üzerinden 100 gün geçmesine rağmen ABD'li yetkililer, aşırılık yanlısı örgütler ve Suriye'de tutunmaya çalışan İran için verimli bir zemin oluşturabilecek kaos potansiyeli ile Suriye topraklarında genişleyen Türk nüfuzunun İsrail için ne anlama geldiğinden endişe duyarak eş-Şera yönetimine halen temkinli yaklaşıyor.

Bunlar, Şarku’l Avsat'ın ABD Dışişleri Bakanlığı'nda çeşitli görevlerde bulunmuş ve ABD'nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimî Temsilciliği'nde görev yapmış Büyükelçi Robert Wood, ABD'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford, Dış İlişkiler Konseyi Ortadoğu Çalışmaları Kıdemli Üyesi Prof. Dr. Henri Barkey ve Suriyeli siyasetçi ve gazeteci Eymen Abdunnur ile yaptığı görüşmelerde gözlemlediği bazı hususlar.

Sorular ve endişeler

Büyükelçi Robert Wood, eş-Şera'nın performansı hakkında nihai bir yargıya varmadan önce beklemeyi tercih ediyor. Suriye'deki durumu ‘çok karmaşık ve zor’ olarak tanımlayan Wood, “Eş-Şera’nın son şiddet olaylarından sonra durumu nasıl yöneteceğini görmek zorundayız” ifadesini kullandı. Wood, eş-Şera'nın Ulusal Birlik Konferansı’na ev sahipliği yapmasını takdir etmekle birlikte, “Bazı sorular ve endişeler var” dedi.

Büyükelçi Robert Ford da bir bakıma Wood'a katılıyor. Ford, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ile imzaladığı anlaşma gibi eş-Şera'nın eylemlerinin ‘uygulandığı takdirde iç istikrara yönelik önemli bir adım olacağını’ düşünüyor.

Ancak Prof. Dr. Barkey, Abdi'nin ‘Heyetu Tahriru’ş-Şam'dan (HTŞ) çok daha büyük bir gücü kontrol ettiğini’ belirtti. Barkey’in iddiasına göre eş-Şera, ‘Dürziler ve diğer azınlıklarla ittifak kurması halinde yeni yönetime karşı önemli bir muhalefet kaynağı haline gelecek olan’ Abdi ile bir anlaşma yapmak zorunda kaldı.

fdghj
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi ve Iraklı Kürt lider Mesud Barzani'nin elçisi Hamid Darbandi (AFP)

Belki de Barkey'i daha temkinli kılan bu. Mesele daha çok liderlik meselesi, hükümetindeki ve kurumlarındaki aşırılık yanlılarını kontrol edememesi, Lazkiye ve Tartus'taki güvenlik ihlalleri ve ülkeyi gerçekten birleştirememiş olmasıyla ilgili. Barkey, eş-Şera'nın iktidara gelişini ‘rejimin ordusunun çöküşüne’ bağladı.

Barkey'in eş-Şera'ya yönelik en büyük eleştirisi, Lazkiye ve Tartus'a eski cihatçıları vali olarak ataması ve kabinesindeki tüm üyelerin ya akrabaları ya da yine kendi tabanından insanlar olması. Diğer ABD'li yetkililer ise eş-Şera'nın yaşanan olaylarda bir rolü olduğunu göz ardı etmiyor.

“Esed rejiminin 8 Aralık 2024'te devrildiği gün Suriyelilerin eş-Şera'ya bakışı ile bugün ona bakışı arasında fark var” diyen Abdunnur, ‘Aleviler de dahil olmak üzere tüm insanların Esed ve rejiminin kan dökülmeden devrilmesinden mutlu olduğunu’ vurguladı. Abdunnur, yaklaşık 100 gün sonra durumun değişmesinin nedenini ise ‘Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve etrafındaki ekibin, özellikle Dışişleri Bakanı Esad Hasan eş-Şeybani ve çoğu orta düzey yetkilinin çeşitli vesilelerle söyledikleri ile sahadaki uygulama arasındaki fark’ olarak açıkladı.

Ayrıntılar önemli

Ford, Lazkiye ve Tartus'taki olaylardan sonra hesap verebilirlik ve hukukun üstünlüğü de dahil olmak üzere ‘bazı büyük sorular’ sordu. Eş-Şera'nın olanları araştırmak üzere bir komite kurduğunu belirten Ford, sormaya devam etti: “Her iki tarafta da ihlallerde bulunanlar, güvenlik güçlerindeki diğer kişilerin bu ihlallerin kabul edilmeyeceğini ve hoş görülmeyeceğini görebilmeleri için kamuoyu önünde hesap verecek mi?”

Büyükelçi Wood, eş-Şera'nın gösterdiği açıklığın ve Ulusal Birlik Konferansı'nı toplamasının ‘çok önemli’ olduğunu savundu. Ancak SDG ile eş-Şera arasında ne tür bir anlaşma imzalanacağını ‘büyük bir endişeyle’ bekliyor, çünkü ayrıntılar önemli. ‘Şu ana kadar gördüklerimizin iyi işaretler olduğunu’ kabul eden Wood, eş-Şera'nın cinayetlerle ilgili kapsamlı bir soruşturma yürüteceğini umuyor.

Abdunnur şu anda Washington'da var olan iki bakış açısından söz etti: Birincisi, Şam'daki yeni yöneticilerin sakallarını kesseler bile değişmeyecekleri görüşü. Diğer görüş ise yeni gerçekliğe nasıl uyum sağlayabileceklerini görmek için onlara birkaç ay şans verilmesi gerektiği yönünde.

DEAŞ mahkumları

Büyükelçi Wood, Suriye genelinde 20'den fazla hapishanede tutulan yaklaşık 9 bin 500 DEAŞ militanının SDG ile eş-Şera güçleri arasında niteliksel bir anlaşmaya varılması halinde serbest bırakılabileceğine dair endişelerini gizlemiyor. Wood bu militanların ‘sadece Suriyeliler için değil, Iraklılar ve bölgedeki diğer halklar için de bir endişe kaynağı’ haline gelebileceğini söyledi.

Büyükelçi Ford bu endişelere değinerek, Ahmed eş-Şera'nın radikal dönüşümünü ve bir noktada Nusra Cephesi ile DEAŞ arasındaki savaş dönemini hatırlattı. Eş-Şera'nın ‘karar verici’ olmak istediğini öne süren Ford, “Şunu merak ediyorum, Ahmed eş-Şera bir terörist grubu siyasi amaçlarla kullanarak nüfuz ve güç elde eden bir siyasetçi mi, yoksa şimdi siyasete yönelen bir aşırılık yanlısı mı?” dedi.

İran'ın etki yaratma fırsatı

Büyükelçi Ford, ABD yönetimi ve Kongre'nin ‘Suriye daha istikrarsız hale gelirse, İran'ın bazı Suriye toplulukları üzerindeki etkisini yeniden inşa etmesi için bir fırsat doğacağını’ fark etmesini umuyor. Bunun ABD'nin ulusal güvenlik çıkarlarına olumlu bir katkı sağlamayacağına inanan Ford, bazıları 40 yıl öncesine dayanan çok eski yaptırımların kaldırılmasını önerdi.

“Tüm Arap ülkelerinin yanı sıra İsrail ve Türkiye'nin de kendisiyle savaşan bir Suriye değil, birleşik bir Suriye görmekte büyük çıkarı var, çünkü savaş kesinlikle komşu ülkelere de sıçrayacaktır” diyen Büyükelçi Wood, ‘bunun Suriye'nin geleceği için kritik bir an olduğunu’ söyledi. Wood, “Suriye'nin geleceği için sorumluluk almak Arap ülkelerinin görevidir. Suriye halkının hak ettiği özgürlüklere ve refaha kavuşmasını sağlamak Arap devletlerinin, BM'nin, ABD'nin ve bu konuda çıkarı olan diğer ülkelerin sorumluluğudur. Herkes Suriye'deki olası İran etkisinden endişe duymalıdır” ifadelerini kullandı.

Barkey, ‘İran'ın Suriye'deki etkisinin ortadan kalkmadığı ve İranlıların pes etmediği’ uyarısında bulunarak, “Geri dönmeye çalışacaklar” dedi.

Abdunnur artık tartışmalarda yeni bir terim duyduğunu belirtti: ‘batı Suriye’. Tıpkı ‘kuzey Suriye’ terimini kullandıkları gibi... Abdunnur, “Bölünme ve federalleşme gibi tüm büyük şeyler bir terimle başlar. Yeni bir terim çıkardığınızda, gelecekteki siyasi durumla ilgili ne anlama gelmesini istediğinizi ona dahil edersiniz, sonra onu dolaşıma sokarsınız. Benimsenir, kullanılır ve bir statüko haline gelir. İşte sorun burada” şeklinde konuştu.

Türkiye-İsrail çatışmasına ilişkin endişeler

“Türkiye önemli bir oyuncu ve Suriye'deki yeni yetkililerle iyi ilişkilere sahip. Elbette gelecekte Suriye'de olacaklar üzerinde etkisi olacak” diyen Büyükelçi Ford sözlerini şöyle sürdürdü: “Şu anda uluslararası alanda Suriye dosyasının stratejik boyutu açısından en büyük endişe İran değil. Ben daha çok Suriye'de İsrail ve Türkiye arasında doğrudan bir çatışma olasılığından endişe duyuyorum. Bu çatışma, İsrail Hava Kuvvetleri'nin Türk Hava Kuvvetleri'ne karşı olması ya da İsraillilerin 40 yıl önceki Güney Lübnan Ordusu'na benzer bir vekil güç oluşturması şeklinde olabilir. İsrail ile Türkiye arasındaki diyalog eksikliği beni endişelendiriyor. Çünkü Türkiye aniden Suriye içindeki üslere savaş uçakları konuşlandırmaya başlarsa, İsrailliler bunu düşmanca bir hareket olarak değerlendirecektir.”

scdfrgt
Antakya ve Tüm Doğu Süryani Ortodoks Patriği Mar Ignatios II. Afram, Şam'daki Paskalya kutlamalarına katıldı. (EPA)

Barkey ise işlerin o kadar ileri gidebileceğine inanmıyor ve Türklerin zaten Suriye'de geniş bir toprak parçasını kontrol ettiğini hatırlatıyor. “İsrailliler Hizbullah'ın geri dönmesinden ya da Suriye'nin güneyinde yeni aktörlerin ortaya çıkmasından daha çok endişe duyuyor. Çünkü HTŞ bölgeyi kontrol etmiyor ve tamamen kontrol edemez” diyen Barkey çoğunlukla siyasi olacak bir Türk-İsrail çatışmasından başka bir şey görmüyor.

BM'nin rolü yok

Yeni anayasa söz konusu olduğunda Büyükelçi Ford, 2254 sayılı kararın ve BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen'in gözetimindeki Anayasa Komitesi’nin bir anlamı olmadığını düşünüyor. Benzer şekilde Barkey de Araplar desteklemediği sürece BM ve özel temsilcisi için fazla umutlu değil.

Diğer pek çok kişi gibi Barkey de ‘Trump'ın bir gün aklına bir şey gelen ve bunun iyi bir fikir olduğuna karar veren’ öngörülemez biri olduğuna inanıyor. Barkey, Trump’ın ‘Erdoğan'dan çok etkilendiğini’, çünkü Erdoğan'ın kendi ülkesinde istediğini yapabilen ‘güçlü bir adam’ olduğunu söyledi.

Barkey, “Bırakın iki yıl sonrasını, bir yıl sonra bile Suriye'ye ne olacağı bilinmiyor. Eğer Suriye'de başka bir savaş olursa ya da kanun ve düzen dramatik bir şekilde bozulursa, DEAŞ'ın geri geleceğini tahmin edebilirsiniz. ABD hükümetinin, ABD güçleri tampon güç ya da caydırıcı güç olarak kullanılmadan, Suriye'deki rejimin ve hukukun çökmesi halinde bu gücün son derece önemli ve hayati hale geleceğinden endişe duyuyor olması çok muhtemeldir” ifadelerini kullandı.



Ateşkes anlaşmasının ardından Gazze’de neler uygulandı, neler uygulanmadı?

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyindeki ez-Zehra bölgesinde yerinden edilmiş Filistinliler evlerine dönerken plastik bir leğen taşıyan Gazzeli bir çocuk, 14 Ekim 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyindeki ez-Zehra bölgesinde yerinden edilmiş Filistinliler evlerine dönerken plastik bir leğen taşıyan Gazzeli bir çocuk, 14 Ekim 2025 (AFP)
TT

Ateşkes anlaşmasının ardından Gazze’de neler uygulandı, neler uygulanmadı?

Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyindeki ez-Zehra bölgesinde yerinden edilmiş Filistinliler evlerine dönerken plastik bir leğen taşıyan Gazzeli bir çocuk, 14 Ekim 2025 (AFP)
Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nın kuzeyindeki ez-Zehra bölgesinde yerinden edilmiş Filistinliler evlerine dönerken plastik bir leğen taşıyan Gazzeli bir çocuk, 14 Ekim 2025 (AFP)

Fayize Diyab

ABD Başkanı Donald Trump, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği ve büyük bir yıkıma yol açan korkunç saldırılara sahne olan Gazze Şeridi'nde iki yıl süren yıkıcı savaşın ardından bölgede yıllardır görülmemiş bir diplomatik baskı sayesinde, çatışan tarafları müzakere masasına oturtmayı başardı. Ancak ateşkesin bazı hükümlerinin hayata geçirilmesini engelleyen birtakım önemli zorluklar ve İsrail ile Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki ateşkes planını bozmasını önlemek için ABD ve bölgesel arabulucuların yoğun diplomatik baskı uygulamasını gerektiren bazı ihlaller söz konusu. Planın yürürlüğe girmesinin üzerinden iki hafta geçerken şimdiye kadar neler uygulandı ve neler uygulanmadı?

Birinci aşama ölen İsrailli rehinelerin cesetleri ile İsrail’in ateşkese yönelik ihlalleri arasında sıkışıp kalmış durumda.

Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden birkaç saat sonra, dikkatler ABD Başkanı Donald Trump tarafından açıklanan anlaşmanın ilk aşamasına çevrildi. Her iki tarafın da kabul ettiği ilk aşama, Gazze Şeridi'nde İsrail güçlerinin kararlaştırılan sınırlar içinde kısmi olarak yeniden konuşlandırılmasıyla birlikte, acil ve geçici bir ateşkes içeriyor. Ayrıca rehinelerin ve tutukluların takası, cesetlerin iadesi ve Gazze Şeridi'ne insani yardımın girmesine izin verilmesi de bu aşamaya dahil.

İsrail, Hamas’ın geriye kalan rehinelerin cesetlerini teslim etmede ‘oyalanmakla’ suçlarken İsrailli bir yetkili, Hamas’ın ‘ateşkes süresini uzatmak ve silahsızlanmasını gerektiren anlaşmanın ikinci aşamasına geçmekten kaçınmak için oyalanıp manevra yaptığını’ söyledi.

Hamas ve İsrail, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana birbirlerini ateşkesi ihlal etmekle suçlasa ve son iki hafta içinde Gazze Şeridi'nde bazı ihlaller yaşansa da ateşkes anlaşması, uluslararası toplumun anlaşmanın çökmesini önlemek için gösterdiği çabalar sayesinde kuşatma altındaki bölgede halen geçerliliğini koruyor. Bu durum, ABD Başkanı Trump’ın, uçağının yakıt ikmali için Katar’ın başkenti Doha’ya indiği cumartesi akşamı Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile yaptığı görüşmenin ardından Gazze'de istikrarı sağlama çabalarının ilerleme kaydettiğini ve yakında Gazze Şeridi'ne uluslararası bir güç konuşlandırılacağını söylediği açıklamayla da uyumlu.

Öte yandan basında yer alan haberlere göre İsrail ordusu, ateşkes anlaşmasında öngörülen bir madde olan her gün 600 yardım kamyonunun Gazze Şeridi'ne girmesini engelliyor. Netanyahu, 19 Ekim'de Gazze'ye insani yardımı askıya aldığını duyurdu. Ancak, iki saat sonra ABD'nin baskısı altında kararından geri adım attı.

dfgt
ABD Başkanı Donald Trump, Şarm eş-Şeyh'te düzenlenen Gazze konulu zirvede imzaladığı bir belgeyi gösterirken, 13 Ekim 2025 (AFP)

Birleşmiş Milletler Filistin Mültecilerine Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA) tarafından cumartesi günü yapılan açıklamada, İsrail'in yıkıma uğramış Gazze Şeridi'ndeki yerinden edilmiş aileler için barınak malzemeleri ve kışlık ihtiyaçlar taşıyan kamyonların girişini engellediğini duyurdu. UNRWA bugün yaptığı basın açıklamasında, kışın yaklaşmasıyla birlikte Gazze sakinlerine barınak ve ısınma imkânı sağlama ihtiyacının giderek arttığını doğruladı.

Rehine krizi

Anlaşmaya göre ateşkesin yürürlüğe girmesinden sonraki ilk 72 saat içinde tüm canlı ve ölü rehineler teslim edilecekti. Hamas, 13 Ekim'de Gazze Şeridi’nde tutulan 20 canlı rehineyi, İsrail'in hapishanelerinden bin 968 Filistinli mahkumu serbest bırakması karşılığında salıverdi. Bu mahkumların 250'si müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı ve bin 718'i savaş sırasında Gazze Şeridi'nde yakalanmıştı.

Ölen rehinelerin cesetlerinin iadesi konusunda Hamas, şu ana kadar öldürülen 28 rehineden 15'inin cenazesini teslim ederken, geri kalan 13 ceset ise yıkılmış Gazze Şeridi'nin çeşitli yerlerinde enkaz altında gömülü durumda. Hamas, cesetlerin yerini tespit etmek için araç ve yardım talebinde bulundu.

İsrail, Hamas’ın geriye kalan rehinelerin cesetlerini teslim etmede ‘oyalanmakla’ suçlarken İsrailli bir yetkili, Hamas’ın ‘ateşkes süresini uzatmak ve silahsızlanmasını gerektiren anlaşmanın ikinci aşamasına geçmekten kaçınmak için oyalanıp manevra yaptığını’ söyledi.

Trump, Hamas'a cesetleri bir an önce teslim etmesi için baskıyı artırdı. Cumartesi günü Hamas hakkında konuşan Trump, “Önümüzdeki 48 saat içinde ne yapacaklarını görelim” dedi.

Hamas'ın rehinelerin cesetlerini iade etmemesi halinde barış sürecine dahil olan diğer ülkelerin de harekete geçeceğini ifade eden Trump, bu cesetlerin bazılarına ulaşmanın zor olduğunu, ancak bazılarının ‘şu anda iade edilebileceğini’ belirtti.

Hamas, son günlerde cesetlerin çıkarılma sürecinin, özellikle iki yıl süren yıkıcı savaşın ardından Filistin topraklarında meydana gelen büyük yıkım nedeniyle karmaşık ve zaman alıcı olduğunu defalarca kez teyit ederken Netanyahu, 26 Ekim Pazar sabahı, ABD’nin baskısıyla, Gazze'deki rehinelerin cesetlerinin aranmasına yalnızca Mısır’dan bir ekibin katılımına izin verdi. Bu gelişme, Kahire'nin ateşkes anlaşmasını ihlal etmeme ve ateşkesi istikrara kavuşturmak için uluslararası çabaları engelleyebilecek herhangi bir tırmanıştan kaçınma konusundaki kararlılığını yansıttı.

“İsrail, sadece iki hafta içinde, Washington’ın ateşkesi başarıya ulaştırma kararlılığını teyit eden diplomatik bir kampanya kapsamında üst düzey ABD yetkililerinin olağanüstü ve yoğun ziyaretlerine tanık oldu.

İsrail sarı hatta çekildi mi?

İsrail ordusu, 10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının ilk aşamasında öngörüldüğü üzere Gazze Şeridi'nin iç kesimlerinden ‘sarı hat’ olarak bilinen bölgeye çekildi. Bu çekilme, anlaşmanın ikinci aşaması uygulanana kadar İsrail'in Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 50'sini kontrol etmeye devam etmesini sağlayacak.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analiz göre Sarı hat Gazze'nin güneyindeki Refah, Han Yunus'un doğu bölgeleri, Gazze Şehri’nin doğusu ve Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Lahiye ve Beyt Hanun ilçelerini kapsarken bu bölgelerin sakinleri evlerine geri dönemedi. Ancak Hamas'ın yaptığı açıklamaya göre İsrail sarı hattı ihlal etmeye devam ediyor. İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin güney, doğu ve kuzeyinde 600 ila bin 500 metre mesafede geçici geri çekilme hattı boyunca ateşli kontrol uygulayarak vatandaşların evlerine dönmelerini engelliyor.

sd
İsrail’in güneyindeki İsrail-Gazze sınırında, 12 Ekim'de İsrail ile Hamas arasında Gazze'de ateşkes sağlanmasının ardından bir İsrail askeri zırhlı personel taşıyıcısının yanında duruyor (Reuters)

Hamas, hedef alınan bölgenin 45 kilometrekarelik bir alanı kapsadığını ve bunun geçici çekilme hattının açık bir ihlali olduğunu, askeri araçların bu şeritte ilerlemeye devam ettiğini açıkladı. İsrail ordusu askerleri, geri çekilme haritalarında güvenli alanlar olarak belirlenmiş ve İsrail güçlerinin en az 250 metre gerisinde olması gereken sarı hat içinde bulunan bir dizi evde konuşlanmış durumda.

İkinci Aşama: Trump'ın planını uygulamak için aralıksız baskı

İki haftalık ateşkesin sağlanması ve Gazze Şeridi'nde savaşın patlak vermesinden bu yana en karmaşık ve hassas süreç olan ikinci aşamaya geçişe hazırlık için Bir yandan Trump yönetiminin, diğer yandan arabulucuların Mısır ve Katar'daki çabaları aralıksız olarak devam ediyor. Hamas’ın henüz kabul etmediği ikinci aşamanın, savaşın nihai sonucunu belirlemesi bekleniyor.

İsrail, sadece son iki hafta içinde Washington’ın ateşkesin başarıya ulaşması konusundaki kararlılığını teyit eden diplomatik bir kampanya kapsamında ABD'li üst düzey yetkililerin olağanüstü ve yoğun ziyaretlerine sahne oldu. Trump'ın Gazze'deki ateşkes anlaşmasının imzalanmasını denetlemek üzere İsrail'i ziyaretinin ardından Başkan Yardımcısı J.D. Vance, anlaşmanın uygulanmasını izlemek için İsrail'i ziyaret etti. Daha sonra Dışişleri Bakanı Marco Rubio, perşembe günü Tel Aviv'e geldi. Rubio, Trump yönetiminin üst düzey yetkililerinin bu hafta İsrail'e yaptıkları ziyaretlerin, İsrail ile Gazze arasındaki ateşkesin ardından yapılan çabaların Başkan Trump için bir öncelik olduğunu gösterdiğini vurguladı. Aynı şekilde Trump'ın damadı Jared Kushner ve özel temsilcisi Steve Witkoff da anlaşmanın hazırlıkları ve diplomatik bir gerçeklik haline getirilmesi için İsrail'e birçok ziyarette bulundu.

ABD, Mısır, Katar ve Türkiye ile iş birliği içinde, ülkedeki sınırlı askeri varlığın bir parçası olarak, anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere İsrail'deki geçici karargâha yaklaşık 200 asker gönderdi.

Kushner, İsrail’e gitmek üzere ABD'den ayrılmadan önce CBS'nin ‘60 Minutes’ adlı programına verdiği röportajda İsrail liderlerine, savaşın sona erdiği mevcut aşamada İsrail'i Ortadoğu’ya daha geniş kapsamda entegre etmek istiyorlarsa, Filistin halkının başarılı olmasını ve daha iyi bir yaşam sürmesini sağlayacak bir yol bulmaları gerektiği mesajı vermeye çalıştıklarını ve bunun da onlara iletmeye çalıştıkları en önemli mesaj olduğunu söyledi.

Trump’ın son iki haftadır İsrail’e uyguladığı baskı, özellikle Washington’ın son birkaç aydır İsrail'in stratejik kararlarına defalarca kez müdahale etmesinden sonra hiç de şaşırtıcı değil. Trump geçtiğimiz haziran ayında İsrail Hava Kuvvetleri'ne İran hedeflerine saldırı için yola çıkan uçaklarını geri çekmesini emretti. Geçtiğimiz eylül ayında ise, Doha'daki Hamas liderlerini hedef alan başarısız bir baskının ardından Netanyahu'yu Katar'dan özür dilemeye zorladı. Birkaç gün sonra, İsrail'e Gazze'deki hava operasyonlarını durdurması talimatını kamuoyuna açıkladı.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) geçtiğimiz salı günü, anlaşmanın uygulanmasını izlemekle görevli, İsrail'de ‘Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nin açıldığını duyurdu. Önemli bir adım olan bu duyuru, Başkan Yardımcısı Vance'in ateşkes sonrasına ilişkin saha ve lojistik düzenlemeleri takip etmek amacıyla bölgeyi ziyaretiyle aynı zamana denk geldi. Vance, geçtiğimiz salı günü İsrail'in güneyindeki Kiryat Gat kentindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'nde düzenlenen basın toplantısında yaptığı açıklamada, Hamas'a ‘silahlarını teslim etmezse sonuçlarına katlanmak zorunda kalacağı’ uyarısında bulundu.

Mısır’ın tatil beldesi Şarm eş-Şeyh'te barış planının imzalanmasından birkaç gün sonra, 2025 yılının Ekim ayı ortalarınnda faaliyete geçen Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi’nin kurulması, ABD güçlerinin doğrudan varlığı olmadan Gazze Şeridi'ne insani ve lojistik yardım akışını kolaylaştırmayı ve istikrar çabalarını desteklemeyi amaçlıyor.

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth ABD’nin Mısır, Katar ve Türkiye ile iş birliği çerçevesinde, ülkedeki sınırlı askeri konuşlanmanın bir parçası olarak anlaşmanın uygulanmasını denetlemek üzere İsrail'deki geçici karargaha yaklaşık 200 asker gönderdiğini bildirdi.

dfrgt
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, 24 Ekim'de İsrail'in güneyindeki Sivil-Askeri Koordinasyon Merkezi'ni ziyaret ederken (AFP)

Yedioth Ahronoth’a göre merkezde ABD, Birleşik Krallık, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden (BAE) askerlerin yanı sıra ‘kimlikleri henüz açıklanmayan’ diğer ülkelerden askerler de bulunuyor.

Öte yandan, birkaç gün önce Mısır Genel İstihbarat Başkanı Tümgeneral Hasan Mahmud Reşad, İsrail'e yaptığı ziyaret dikkat çekiciydi. İsrail'in Gazze'ye savaş açmasından bu yana Mısırlı bir yetkilinin İsrail’e yaptığı bu ilk ziyaret sırasında Netanyahu ile bir araya gelen Tümgeneral Reşad, Netanyahu'nun ofisinden yapılan açıklamaya göre ‘Mısır-İsrail ilişkileri ve iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi’ konularını görüştü. Gözlemciler bu görüşmeyi, iki ülke arasındaki gerginliğin yatışmaya başladığının bir işareti olarak değerlendirdi.

Kahire'de “Gazze Şeridi’ni kim yönetecek?” sorusunun cevabı aranıyor

Kahire, kasım ayında Gazze'nin yeniden inşası konulu bir konferansa ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, Mısır’ın başkentinde bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze Şeridi’nin geleceği ile ilgili bir dizi siyasi ve idari adım üzerinde anlaşmaya vardı. Bu adımların en önemlisi, bağımsız isimlerden oluşan geçici bir Filistin komitesinin kurulması oldu. Mısır’ın başkentinde bir araya gelen Filistinli gruplar, Gazze Şeridi'nin geleceği ile ilgili bir dizi siyasi ve idari adım üzerinde anlaşmaya vardı. Bunların en önemlileri, Gazze Şeridi’nin işlerini yönetmek üzere Filistinli bağımsızlar isimlerden geçici bir komite kurulması ve ateşkesin izlenmesi için geçici Birleşmiş Milletler (BM) güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin bir BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı çağrısıydı.

Hamas'ın silahsızlandırılması konusu, Gazze Şeridi'nin ötesine uzanan güvenlik ve siyasi etkileri nedeniyle Trump'ın planının uygulanmasında en hassas mesele.

Katılımcılar tarafından yayınlanan ortak açıklamada, grupların ateşkes anlaşmasının uygulanmasına devam edilmesi yönündeki desteklerini teyit ettikleri belirtildi. Bu önlemler arasında İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, bölgeye uygulanan ablukanın tamamen kaldırılması, başta Refah geçişi olmak üzere tüm geçişlerin açılması, insani ve tıbbi yardımların girişine izin verilmesi ve Gazze Şeridi'nde normal yaşamı yeniden tesis edecek ve bölge sakinlerinin acılarına son verecek kapsamlı bir yeniden inşa sürecinin başlatılması yer alıyor.

Açıklamada, Gazze Şeridi’nden bağımsız teknokratlardan oluşacak ‘geçici komitenin’, 'şeffaflık ve ulusal hesap verebilirlik’ ilkeleri temelinde, bazı Arap ülkeleri ve uluslararası kurumlarla iş birliği içinde sivil ve hizmet işlerini üstleneceği belirtildi. Açıklamada ayrıca, yeniden inşa sürecinin finansmanı ve uygulanmasını denetlemek üzere uluslararası bir komite kurulacağı da kaydedildi.

Trump'ın geçtiğimiz eylül ayında sunduğu ve ilk aşaması tamamlanmak üzere olan plan, savaşın sona ermesinden sonra Gazze Şeridi'nde uluslararası barış gücü birliklerinin oluşturulmasını ve konuşlandırılmasını öngörüyor. Plana göre bu güç, İsrail ordusunun çekildiği bölgeleri güvence altına alacak, Gazze Şeridi'ne mühimmat girişini önleyecek, yardım dağıtımını kolaylaştıracak ve Filistin polis gücünü eğitecek.

Bu bağlamda ABD, Gazze Şeridi'nde ‘Uluslararası İstikrar Gücü’nün konuşlandırılmasına katkıda bulunabilecek ülkelerin listesini açıkladı. Bu listede iki Arap ülkesi yer aldı. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, ‘birkaç ülkenin’ Gazze'ye konuşlandırılabilecek uluslararası istikrar gücüne katılmakla ilgilendiğini, ancak misyon ve angajman kuralları hakkında daha fazla ayrıntıya ihtiyaç duyduklarını söyledi.

dfrgt
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki Nuseyrat’ın kuzeyinde yerinden edilmiş kişiler için kurulan bir kampta, bir çadırın arkasındaki delikten bakan çocuklar, 7 Ekim 2025 (AFP)

İsrail’den Katar’a seyahat eden Rubio, daha fazla ülkenin katılımını sağlamak için ABD'nin bu gücü destekleyen bir BM kararı çağrısında bulunabileceğini söyledi. Bu konuda ‘ABD'nin Katar, Mısır ve Türkiye ile görüşmelerde olduğunu’ belirten ve ‘Endonezya ve Azerbaycan'ın da misyonla ilgilendiğini ifade eden Rubio, uluslararası yetki konusunda ise “Bu güce katılmak isteyen birçok ülke, bu yetki olmadan bunu yapamaz” dedi.

Hamas’ın silahsızlandırılması

Hamas'ın silahsızlandırılması konusu, Gazze Şeridi'nin ötesine uzanan güvenlik ve siyasi etkileri nedeniyle Trump'ın planının uygulanmasında en hassas mesele.

Bu bağlamda Trump, hareketin silahsızlandırılması için “kesin bir zaman çizelgesi” olmadığını vurguladı, ancak uygulama mekanizmalarına ilişkin ayrıntılar vermeden ‘Hamas'ın bu aşamada üzerine düşeni yapması gerektiğini’ vurguladı. Fox News’e verdiği bir sonraki röportajda Trump, “Onlar kendilerinden bekleneni yapmazlarsa, biz yapacağız” diye ekledi.

İlk aşama sona ererken, anlaşmanın ikinci aşaması için siyasi ve operasyonel zemin hazırlamak üzere bölgesel ve uluslararası çabalar yoğunlaşıyor.

Diğer taraftan İsrail'in Gazze'deki en önemli stratejik hedefinin Hamas'ın tünellerini yok etmek ve hareketi tamamen silahsızlandırmak olduğunu vurgulayan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Bana göre Hamas'ın tüm terör tünellerini yok ederek Gazze'yi silahsızlandırmak, Gazze'de zafer elde etmek için en önemli stratejik hedeftir” dedi.

Katz, İsrail ordusunun Hamas'a karşı büyük bir zafer elde etmeye devam ettiğini ve tünellerin yaklaşık yüzde 60'ının hala sağlam olduğunu belirterek, tünellerin imhasına odaklandığını kaydetti.

t
Gazze'deki İsrailli rehinelerin teslim edilmesi sırasında Hamas üyeleri, 13 Ekim 2025 (Reuters)

Hamas'ın silahsızlanma konusundaki tutumu hakkında çelişkili açıklamalar yapıldı. Reuters, Hamas liderlerinden Muhammed Nazzal'ın Hamas'ın geçiş döneminde Gazze'de güvenliği kontrol etmeyi planladığını söylediğini aktardı. Bu açıklama, Hamas’ın savaş sonrası düzenlemelerle ilgili niyetleri hakkında geniş çaplı bir tartışma başlattı. Ancak Hamas daha sonra resmi bir açıklamayla bu açıklamaları yalanladı.

Öte yandan ilk aşama sona yaklaşırken, Kahire, Washington ve bazı Avrupa ve Arap başkentleri arasında koordinasyonun artmasıyla birlikte, anlaşmanın ikinci aşaması için siyasi ve operasyonel zemin hazırlamak üzere bölgesel ve uluslararası çabalar yoğunlaşıyor.


Lübnan'ı krizden kurtarmak için Mısır-Amerikan girişimleri

Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Reşad (Kahire Haberleri)
Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Reşad (Kahire Haberleri)
TT

Lübnan'ı krizden kurtarmak için Mısır-Amerikan girişimleri

Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Reşad (Kahire Haberleri)
Mısır İstihbarat Başkanı Hasan Reşad (Kahire Haberleri)

Mısır İstihbarat Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın, ABD elçisi Morgan Ortagus'un Lübnan başkentine varışından birkaç saat sonra bugün Beyrut'a yaptığı ziyaret, İsrail'in ihlal ve saldırılarındaki ısrarı ve ateşkes anlaşmasına uymaması nedeniyle Mısır-Amerikan ilişkilerinin Lübnan'ı krizden kurtarma çabalarını gösteriyor.

Ortagus, Reşad'ın geçen hafta ziyaret ettiği Tel Aviv'den Beyrut'a geldi. Bir bakanlık kaynağı, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, Reşad'ın önyargılı bir düşünceye sahip olmadığını ve görevinin, Mısır liderliğinin Gazze'dekine benzer bir arabuluculukta bulunup bulunamayacağını değerlendirmek için Lübnan'ın tutumunu incelemek olduğunu söyledi.

Bu arada, UNIFIL güçleri, bir görev devriyesinin üzerinden "saldırgan" şekilde uçan İsrail insansız hava aracını (İHA) düşürerek bir emsal oluşturdu ve bu durum, gücün ateş açıp İHA’yı düşürmesine neden oldu. İsrail ordusu da daha sonra barış gücü çalışanlarına ateş açtı.


İsrail ordusu, Kızılhaç'ın Gazze'de bir rehinenin cesedini aldığını duyurdu

7 Ekim 2023'te Hamas tarafından düzenlenen saldırılar sırasında rehin alındıktan sonra esaret altında öldürülen Yossi Sharabi'nin cenaze töreninden (AFP)
7 Ekim 2023'te Hamas tarafından düzenlenen saldırılar sırasında rehin alındıktan sonra esaret altında öldürülen Yossi Sharabi'nin cenaze töreninden (AFP)
TT

İsrail ordusu, Kızılhaç'ın Gazze'de bir rehinenin cesedini aldığını duyurdu

7 Ekim 2023'te Hamas tarafından düzenlenen saldırılar sırasında rehin alındıktan sonra esaret altında öldürülen Yossi Sharabi'nin cenaze töreninden (AFP)
7 Ekim 2023'te Hamas tarafından düzenlenen saldırılar sırasında rehin alındıktan sonra esaret altında öldürülen Yossi Sharabi'nin cenaze töreninden (AFP)

İsrail ordusu dün, Kızılhaç'ın Gazze'de bir rehinenin cesedini aldığını bildirdi. Bu, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana 16. ceset.

İsrail ordusu sözcüsü Yüzbaşı Ella, X platformunda yaptığı paylaşımda, " İsrail ordusu kaçırılan bir kişiye ait tabutu teslim aldı ve şu anda Gazze Şeridi'ndeki bir ordu ve Şin Bet gücüne doğru yoldalar" dedi.

Ella, "Hamas anlaşmayı uygulamalı ve kaçırılan tüm kişilerin cesetlerini geri getirmek için gerekli çabayı göstermelidir." diye ekledi.

Hamas, Gazze Şeridi'nde 10 Ekim'de başlayan ateşkesten bu yana esaret altındayken öldürülen 28 rehinenin cenazesinden 15'ini teslim etti.

Hamas'ın askeri kanadı Kassam Tugayları, dün yaptığı açıklamada, bir İsrailli rehinenin cenazesini teslim edeceğini duyurdu. Bu, İsrail'in Gazze'deki ateşkes anlaşması kapsamında talep ettiği 28 cenazeden 16'ncısı oldu.

El-Kassam Tugayları, Telegram kanalında yaptığı açıklamada, "Bugün Gazze Şeridi'nde çıkarılan işgalci tutsaklardan birinin cenazesini, Gazze saatiyle 21:00'de (GMT 19:00) teslim edeceğini" duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre Gazze'de rehin tutulan 13 kişinin cenazesi henüz çıkarılamadı. Hamas, çatışmaların geride bıraktığı enkaz altında kalanların bulunmasının önünde engeller olduğunu belirtti.

İsrail hükümet sözcüsü pazar günü yaptığı açıklamada, Hamas'ın cesetlerin yerini bildiğini belirtti.

İsrail, Kızılhaç ile birlikte cesetleri bulmak için Mısırlı bir teknik ekibin Gazze'ye girmesine izin verdi. Ekip, İsrail güçlerinin Trump planı kapsamında başlangıçta geri çekildiği Gazze'deki Sarı Hat'ın ötesinde arama yapmak için buldozerler ve kamyonlar kullanacak.