Sudan'da cinsel şiddetten sağ kurtulanlar iyileşmek için zorlu bir süreçten geçiyor

Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
TT

Sudan'da cinsel şiddetten sağ kurtulanlar iyileşmek için zorlu bir süreçten geçiyor

Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)
Nisan 2023'te savaşın başlamasından bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı (AFP)

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) bir üyesi Aişe'nin Hartum'daki evine baskın düzenlediğinde, ona iki acı seçenek sundu: Ya kendisiyle evlenecekti ya da babasını öldürecekti. Aişe çok fazla düşünmedi ve özgürlüğünü babasının hayatı karşılığında takas etti. Genç kadın AFP'ye yaptığı açıklamada, "Babam için korktum, ben de evlenmeyi kabul ettim” dedi.  

Aişe 22 yaşında, takma ad kullanmak isteyen ve bir yıl boyunca ailesinin evinden çok uzak olmayan bir evde alıkonulan, tecavüze uğrayıp defalarca dövülerek sonunda kürtaj olmak zorunda kalan bir kadın.

2023'te savaş patlak vermeden önce Aişe, bilgi teknolojileri fakültesinde öğrenciydi, ancak çatışmaların başlaması ve zorla evlendirilmesinden sonra “psikolojik olarak yıkıldığını” titrek bir sesle anlattı AFP'ye.

Hükümet ve sivil toplum kuruluşlarının tahminlerine göre Nisan 2023'te Abdülfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) liderliğindeki HDK arasında başlayan savaştan bu yana binlerce Sudanlı kadın cinsel şiddete maruz kaldı.

Sudan hükümetine bağlı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Birimi, savaşın başlangıcından bu yana bin 138 cinsel şiddet vakasını belgeledi, ancak birimin müdürü Salma Ishak el-Halifa'ya göre bu rakam "gerçek sayının yüzde 10'unu" geçmiyor.

Uluslararası örgütler, Hızlı Destek Güçleri'ni, düzenli orduya karşı savaşında bir silah olarak tecavüz, cinsel kölelik ve zorla evlendirme gibi sistematik cinsel şiddet kullanmakla suçluyor.

Uluslararası örgütler, HDK’yı düzenli orduya karşı savaşında bir silah olarak tecavüz, cinsel kölelik ve zorla evlendirme gibi cinsel şiddeti sistematik olarak kullanmakla suçluyor.

Yakın zamana kadar şiddet olaylarının büyük ölçüde yaşanmadığı doğu Sudan'daki Port Sudan şehrinde, bazı kurtulanlar Aman Vakfı'nda sığınak buldu.

Yeni başlangıç

Sudan'ın doğusundaki Port Sudan kentinde, birkaç gün öncesine kadar şiddet olaylarından uzak kalan bazı kadınlar, Aman Vakfı'nda sığınak buldu.

Ağustos 2024'te kurulduğundan bu yana Aman, bin 600'den fazla cinsel şiddet mağduruna yardım sağladı. Kuruluş, mağdurlara psikolojik danışmanlık, sağlık ve hukuk hizmetleri, hatta fırıncılık, dokuma ve nakış gibi mesleki eğitimler de veriyor.

Port Sudan'ın sakin mahallelerinden birinde bulunan mütevazı bir evdeki Aman'ın kurtulan kadınları, yatak odalarını ve yemek yedikleri küçük bir masanın bulunduğu mutfağı paylaşıyor. Diğer tarafta ise televizyonun bulunduğu bir oturma odası var. Sadeliğine rağmen, bu ev yüz binlerce Sudanlı kadının mahrum kaldığı bir lüksü onlara sunuyor.

Aman'daki ofisinde psikolojik danışman Lubna Ali, Darfur, El Cezire, Hartum ve diğer eyaletlerden gelen kadınlara destek sağlayan merkezle iletişime geçen kadınların dosyalarını inceliyor. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Lubna Ali, "Bize ulaşan vakaların çoğu birden fazla kişinin tecavüz ettiği vakalar. On milis savaşçısı (HDK’yı kastediyor) tarafından tecavüze uğrayan bir kızımız oldu" diyor.

Ali'ye göre, merkezdeki cinsel şiddet mağdurlarının üçte biri “yüzde 33,5” oranında reşit olmayan kızlar ve bunların çoğu hamile.

Aman, hayatta kalan kadınların şiddet gördükleri eyaletlerden çıkmalarına ve merkezde üç ila dört ay kaldıktan sonra eğitimlerine devam etmelerine veya hamile olanların doğum yapmalarına yardımcı oluyor.

Aman, tecavüz sonucu doğan çocuklarını evlatlık vermeye karar veren kızlara danışmanlık hizmeti veriyor ve kurban sayısının önümüzdeki dönemde artabileceği uyarısında bulunuyor.

Merkezin mağdurların mahremiyetine önem verdiğini vurgulayan Ali, “Onlara ilk söylediğimiz şey, bizim için önemli olanın onların ruhsal ve bedensel sağlığı olduğu” diyor.

Üçüncü yılına giren Sudan'daki çatışmalar on binlerce kişinin ölümüne, 13 milyon kişinin yerinden edilmesine ve Birleşmiş Milletler'in modern tarihin en kötü insani krizi olarak nitelendirdiği bir duruma yol açtı.

"Bunun üstesinden gelemedim"

“Aman"da Selma, küçük oturma odasında kitap okuyup çay içiyor. 23 yaşındaki kız, ‘HDK’ milislerinin şiddetine maruz kaldığı Cezire eyaletinin Hasahisa kentinden kaçtı.

Selma, ki kendisi de takma ad kullanmak istedi, kendisi ve üç arkadaşının saklandıkları eve giren militanlar tarafından cinsel tacize uğradığını söyledi. “Sekiz kişiydiler... Bizi dövdüler, taciz ettiler, bazılarımıza tecavüz ettiler, diğerlerini silahla dövdüler, ben de onlardan biriydim” diyen Selma, ‘Şok geçirdim... çünkü unutamayacağım bir manzaraya tanık oldum’ ifadesini kullandı.

Aralık 2023'e gelindiğinde, HDK savaşçılarının çok sayıda köyü kuşatmasıyla ele geçirilen El Cezire eyaletinden yüz binlerce kadın yerinden edilmişti.

Ordu bu yılın başlarında adayı ele geçirip HDK’yı adadan çıkarmıştı, ancak Port Sudan'a kaçan Selma, "yaşananları atlatamıyor."

Selma, AFP’ye “Eğitimimi tamamlamak ve geleceğime odaklanmak istiyorum, ancak çoğu zaman kendimi başıma gelenleri düşünürken buluyorum” dedi.

Savaşın başlamasından bu yana 1,5 milyon Sudanlının kaçtığı Mısır'da, psikoterapist Sara Muntazır, Kahire'deki bir yardım merkezinde her gün en az beş tecavüz mağduruyla görüşüyor.

Muntazır, AFP’ye, mağdurların tedavi planlarına aktif olarak katılmaları gerektiğini belirterek, yaşadıkları travma nedeniyle "artık uyuyamadıklarını veya normal bir hayat süremediklerini" söyledi. Amina soruyor: "Biz, bizim hiçbir müdahalemiz veya kontrolümüz olmayan bir şeyin kurbanıyız." Bütün bunlar başımıza neden geldi?!”



Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
TT

Şam'ın Riyad üzerinden Washington'a giden yolu

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera Riyad'da bir araya geldi, 14 Mayıs 2025 (SPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Riyad ziyareti, içerdiği anlayışlar ve ekonomi, savunma ve bilimin yanı sıra yapay zekâ alanında imzalanan anlaşmalar sebebiyle bölgenin geleceği, yeni dünya düzeninin oluşumu açısından önemli etkiler bırakacak ziyaretlerden biri olarak tarihe geçecek önemli bir dönüm noktasıydı.

Trump'ın tarihi ziyaretinde en büyük sürpriz ise Suriye'ye yönelik yaptırımların kaldırılacağı ve ülkeyle ilişkilerin düzeltileceği yönündeki açıklaması, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın himaye ve desteğiyle Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile bir araya gelmesi oldu. Başka bir deyişle, Şam'ın Washington tarafından on yıllardır kendisine dayatılan uluslararası izolasyondan çıkış yolu, bölgede ve dünyada ağırlığı ve merkezi rolü bulunan Riyad'dan geçiyor.

Dolayısıyla Riyad görüşmesi, eski rejimin Suriye halkına, komşularına ve bölgesel ittifaklarına yönelik tutumu nedeniyle on yıllardır ülkeye uygulanan izolasyon ve ablukanın kırılması anlamına geliyor. Zira geçtiğimiz yılın sonunda Esed rejiminin devrilmesi, sadece bir siyasi rejim değişikliğinden ibaret değildi. Ortadoğu'da on yıllar içinde yaşanan en önemli stratejik hadiselerden biriydi. 2003 yılında Saddam rejiminin devrilmesi nasıl ki “İran Hilali” için bölgede büyük bir ilerlemeyi ifade ettiyse, 2024 yılında Esed rejiminin devrilmesi de Hilal’in gerilemesinde bir dönüm noktası oldu. Suriye'nin Tahran ile ittifak kurması, nasıl ki bölgede direniş ekseninin ağır basmasında etkili olduysa, Arap saflarına geri dönmesi de bölgesel güç dengelerinde stratejik bir değişimi temsil ediyor.

Suriye'nin coğrafi konumu, tarihi ve potansiyeli itibarıyla yeni bölgesel yapılanmanın ve Arap ilişkilerinin kurulmasında temel bir zemin teşkil ettiğine şüphe yok. Yeni Ortadoğu’nun inşasında temel taş olduğu da söylenebilir. Suriye, İran'ın 1979’deki devriminden ve önce baba Esed, sonra oğul Esed rejimleriyle ittifakından bu yana yaşadığı en büyük yenilgidir. İran'ın stratejik yenilgisi Suriye'de pekişti.

İran'ın önünü kesmek, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması ve başının üzerindeki yaptırımlar kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür

Tahran'ın, kalan nüfuzunu yeniden kazanmak için abluka ve yaptırımların devam ederek patlamalara neden olmasına, ülkeyi kaosa sürüklemesine, DEAŞ'ı yeniden canlandırmasına bahis oynadığına şüphe yok. Dolayısıyla bunun önünü kesmenin yolu, Suriye'nin ekonomik dondurucudan çıkarılması, başının üzerindeki yaptırım kılıcının kaldırılması yoluyla istikrara kavuşturulması için gerekli araçların sağlanmasıyla mümkündür.

Gerek yaptırımların nasıl kaldırılacağının veya hafifletileceğinin sınırlarının netleştirilmesi, gerekse Suriye’nin yeniden inşası ve bunun için gereken büyük miktardaki finansmanın sağlanması açısından olsun yeni Suriye'ye giden yolun hâlâ uzun olduğu doğru. Burada anahtar, yaptırımları kaldırma yönünde bir siyasi karar almaktı ve Trump da bunu yaptı; yani trenin yönünü ve son durağını belirledi.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi, Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması ve engellerin ortaya çıkması kulvarıdır

Konu artık Suriyeli ve Amerikalı müzakerecilerin elinde. Washington Şam'dan, yabancı savaşçılar, terörizm ve DEAŞ ile mücadele, eski rejimin “aracı” olan Filistinli fraksiyonların sınır dışı edilmesi, kimyasal silahların imhası ve İsrail ile yapılan barış anlaşmalarına uyulması ile ilgili bir dizi talepte bulundu. Şam ise müzakere masasına Suriye'nin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlama konusunda ABD'den yardım, kimyasal silahların imhasında teknik iş birliği, güneyde güvenliği sağlama ve İsrail saldırılarını etkisiz hale getirme çabalarına desteğin yanı sıra DEAŞ ile mücadele için bilgi alışverişinde bulunma taleplerini koydu.

Şimdi Suriye'de iki kulvar yarışıyor; birincisi, yaptırımların kaldırılması, Suriye ve sınırlarının ötesinde inşa ve istikrar çarkının döndürülmesi kulvarı, ikincisi Amerikan makinesinin siyasi dinamiklerden faydalanmada yavaş olması, engellerin ortaya çıkması ve sorunların çevreye uzanması kulvarıdır. İlk kulvarın hızla başarıya ulaşması için gerekli koşulların sağlanması, Suriye'nin, bölgenin ve Ortadoğu'nun çıkarınadır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla'dan dergisinden çevrilmiştir.