Kuzeyin karanlık masalları: En iyi 10 İskandinav dizisi

Danimarka yapımı Sırlarımız, Netflix listelerini kasıp kavururken, kuzeyin puslu manzaraları ve karanlık sırlarıyla bezeli en iyi İskandinav dizilerini derledik

Sırlarımız'da başroldeki Marie Bach Hansen'e (solda) Danica Curcic (sağda) eşlik ediyor (Netflix)
Sırlarımız'da başroldeki Marie Bach Hansen'e (solda) Danica Curcic (sağda) eşlik ediyor (Netflix)
TT

Kuzeyin karanlık masalları: En iyi 10 İskandinav dizisi

Sırlarımız'da başroldeki Marie Bach Hansen'e (solda) Danica Curcic (sağda) eşlik ediyor (Netflix)
Sırlarımız'da başroldeki Marie Bach Hansen'e (solda) Danica Curcic (sağda) eşlik ediyor (Netflix)

Netflix'in son dönemdeki sürpriz çıkışlarından biri Danimarka yapımı Sırlarımız (Reservatet). Geçen hafta platformun İngilizce olmayan en çok izlenen dizisi unvanını kazanan yapım, İskandinav dramalarının karanlık ve gizemli dünyasını sevenler için adeta biçilmiş kaftan. 

Mükemmel hayatlar, tertemiz sokaklar ve şık villaların arasında kaybolan bir au pair'in peşine düşen Cecilie'nin hikayesi, izleyeni sorgulamaya ve diken üstünde kalmaya zorluyor. 

Harlan Coben uyarlamalarına da benzetilen Sırlarımız, tanıdık ama epey sürükleyici bir deneyim sunuyor. Üst sınıf bir banliyönün kusursuz görünen hayatlarının altındaki çürümüş sırları aralayan dizi, sınıf ayrımları ve toplumsal normlar üzerine evrensel bir hikaye anlatıyor. Üstelik bu yılın çok konuşulan mini dizisi Adolescence gibi, internet çağının yarattığı toksik erkeklik kültürüne ve genç erkekler arasında yükselen kadın düşmanlığına da cesurca dokunmasıyla dikkat çekiyor. 

6 bölümlük mini dizinin finalinde "her şey çözülmüş gibi" görünse de soru işaretleri peşimizi bırakmıyor. Sırlarımız, gösterişli banliyölerin ne kadar tehlikeli sırlar saklayabileceğini hatırlatırken, İskandinav gerilimlerinin neden bu kadar sevildiğini de bir kez daha kanıtlıyor. 

Son yıllarda İskandinav dizileri, sadece kuzeyin soğuk ekranlarını değil, tüm dünyayı kasıp kavuruyor. Özellikle politik dramalar, suç hikayeleri ve buz gibi atmosferli psikolojik gerilimleri sevenler için gerçek bir hazineye dönüştü. Özellikle Danimarka, Norveç ve İsveç imzalı yapımlar karakter derinliği, kasvetli doğa görüntüleri ve sakince işlenen büyük trajedileriyle bambaşka bir izleme deneyimi sunuyor. 

Biz de Sırlarımız vesilesiyle, son yılların en iyi İskandinav dizilerini bir araya getirdik. Listedeki yapımlar, bir gece oturup "sadece ilk bölüm" diyerek başlayıp sabaha kadar ekran başında kalma garantili. Politik komplolar, kayıp vakaları, gizli ilişkiler ve karanlık sırlar peşindeyseniz bu dizilere mutlaka göz atın. İşte kuzeyin en iyi gerilim, politik ve suç hikayeleri...

Köprü (Bron/Broen)

Nordik noir denince akla gelen ilk yapımlardan biri kuşkusuz Köprü. İsveç ve Danimarka ortak yapımı bu kült dizi, tam ortasında bir ceset bulunan Øresund Köprüsü'nde başlıyor. Olay, iki ülke polisi arasında mecburi bir iş birliğini doğururken, izleyiciyi de 4 sezon sürecek karanlık, karmaşık ve zihin yoran bir suç hikayesinin içine çekiyor. Sofia Helin'in hayat verdiği Saga Norén, soğukkanlılığı ve sosyal beceri eksikliğiyle Nordik dizi tarihinin en ikonik karakterlerinden biri haline geldi.

jukıo
(DR1 / SVT1)

Dizinin başarısı, kuzey bölgelerini değil, tüm dünyayı etkisi altına aldı ve Köprü 100'den fazla ülkede yayımlandı. Öyle ki, bu güçlü konsept 2022'de Yunanistan-Türkiye ortak yapımı I Gefyra dizisine de uyarlandı. Burak Hakkı'nın da rol aldığı uyarlamada olay bu kez, iki ülke arasındaki sınır köprüsünde işlenen bir cinayetle başlıyor.

Minimal diyalogları, aradan geçen yıllara rağmen etkisini koruyan boğucu atmosferi ve toplumsal eleştirileriyle Köprü, Nordik noir janrını dünya çapında tanımlayan yapım olmayı sürdürüyor. Gerilim ve insan psikolojisinin karanlık tarafıyla ilgilenen herkes için hâlâ mutlaka izlenmesi gereken bir dizi.

IMDb: 8.6
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

Borgen

Nordik noir denince akla hep cinayet soruşturmaları gelir ama Borgen bunu tersine çevirip siyaseti merkezine alan ender yapımlardan biri. Danimarka'nın hırslı politikacısı Birgitte Nyborg'un yükselişini anlatan dizi, yayımlandığı ilk günden bu yana House of Cards'a benzetiliyor. Üstelik bazen öyle öngörülü senaryolar yazıldı ki, dizide Nyborg'un Danimarka'nın ilk kadın başbakanı olması, gerçek hayatta Helle Thorning-Schmidt'in bu görevi üstlenmesinden sadece bir yıl önce ekrana geldi.

gtrhyuı8
(DR / Netflix)

Yıllar süren sessizliğin ardından dizi, 2022'de Netflix'teki 4. sezonuyla geri döndü ve yine övgü topladı. Yeni sezonda Nyborg, başbakanlık koltuğundan uzak düşse de siyasi entrikaların tam ortasındaydı. Dizinin olay örgüsü, Rusya-Ukrayna savaşı gibi güncel krizlere de temas ediyor. Siyasi ahlak, güç dengeleri ve kişisel bedeller üzerine kurgulanan senaryo hâlâ oldukça keskin. Sidse Babett Knudsen, Nyborg karakterine kattığı derinlikle dizinin nabzını belirliyor.

4. sezon, Grönland'daki petrol krizini merkeze alırken Danimarka siyasetinin hem iç, hem dış dengelerini sarsıyor. Dizi, hâlâ ilkeli olmakla pragmatizm arasında gidip gelen politikacıların iç çatışmasını başarıyla anlatmayı beceriyor. Borgen, aklınızdan çıkmayacak dramalardan biri olmayı halen sürdürüyor. Baştan sona soluksuz izlenmeyi hak eden, ağır ama bir o kadar lezzetli bir politik gerilim.

IMDb: 8.5
Nereden izlenir: Netflix

The Killing (Forbrydelsen)

Nordik noir'ın televizyon tarihine en güçlü armağanlarından biri de hiç kuşkusuz The Killing. Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da geçen dizi, her sezon tek bir cinayet vakası etrafında dönen uzun soluklu soruşturması ve karanlık atmosferiyle türün kurallarını baştan yazdı. Sofie Gråbøl'ün canlandırdığı dedektif Sarah Lund, içine kapanık ama takıntılı karakteriyle izleyicinin hafızasına kazındı.

fbghyjukıol
(DR1, DR, VRT)

Diziyi benzerlerinden ayıran şeyse cinayetin sadece polisiye boyutuna odaklanmaması; kayıp ailelerin acısını, politikacıların hesap oyunlarını ve toplumun karanlık yüzünü aynı anda masaya yatırması. Her bölümün 24 saati anlattığı kurgusuyla, izleyeni olayın içine çekip çıkarmayan bir temposu var.

Uluslararası başarı yakalayan dizi, Britanya ve Almanya başta olmak üzere 120'den fazla ülkeye satıldı, hatta bir dönem Netflix ve AMC ortaklığında ABD uyarlaması da yapıldı. Türkiye'deyse Cinayet adıyla uyarlanmış fakat düşük reytingler nedeniyle 5 bölüm sonra yayından kaldırılmıştı.

Atmosferik çekimleri, bol katmanlı hikayesi ve insan doğasına dair karanlık tespitleriyle The Killing, yalnızca bir polisiye değil, aynı zamanda bir toplum aynası. BAFTA ve Emmy gibi pek çok ödülü de silip süpüren dizi, Nordik noir sevenlerin mutlaka deneyimlemesi gereken unutulmaz işlerden biri.

IMDb: 8.4
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

Kalifat

İsveç yapımı Kalifat, son yılların en sarsıcı ve cesur dizilerinden biri. Gerçek olaylardan esinlenen bu 8 bölümlük gerilim, izleyicisini hem İsveç'in banliyölerine hem de Suriye'nin Rakka sokaklarına taşıyor. Dizi, radikalleşmenin farklı yüzlerini ve bedellerini çarpıcı bir dille anlatıyor. İzlenme rekorları kıran dizinin merkezinde, İsveçli Müslüman Pervin'in hayatta kalma mücadelesi var. Başrolü, Türk asıllı İsveçli oyuncu Gizem Erdoğan büyük bir içtenlikle üstleniyor ve karakterine ruh katıyor. 

cdfrgthy
(Netflix)

Kalifat, yalnızca bir terör hikayesi değil; aile, aidiyet, kimlik ve kadın olma meselelerine de dokunuyor. Dizi boyunca insanın boğazını düğümleyen anlar eksik olmuyor. Özellikle genç kızların kandırılma süreci, soğukkanlı bir gerçekçilikle aktarılmış. Yönetmen Goran Kapetanović, gerilimi her bölümde ustalıkla yükseltiyor. Kalifat, gerçeğin kurmacadan daha sarsıcı olabileceğini hatırlatan, nefes kesici bir yapım. Netflix arşivinde görüp de erteleyenler varsa, artık vakti gelmiş olabilir.

IMDb: 8.2
Nereden izlenir: Netflix

Rita

Rita, İskandinav televizyonunun sadece suç ve gerilim türlerinde değil, karakter odaklı komedi-dramalarda da ne kadar güçlü olabileceğinin en iyi örneklerinden biri. Mille Dinesen'in hayat verdiği Rita Madsen, öğrencilerini ebeveynlerinden korumak için öğretmen olmuş, sivri dilli ve umursamaz bir karakter. Ancak bu dışarıdan güçlü duran kadın, kendi ailesi ve özel hayatında epeyce kırılgan.

yhuı8o9
Netflix

Dizi, okul koridorlarının ötesine taşan hayat hikayeleriyle izleyicisini yakalıyor. Rita'nın oğlu Jeppe'nin cinselliğini keşfi, eski aşkları ve dostlukları, diziye dokunaklı bir derinlik katıyor. İskandinav mizahının o kendine has, hüzünlü ama içten tonuyla yazılmış diyaloglar, karakterleri fazlasıyla gerçek kılıyor.

Her bölümde işlenen toplumsal meselelerse diziyi basit bir okul komedisi olmaktan çıkarıyor. Rita, bir öğretmenin dertlerinin sadece sınıfta kalmadığını, hayatın her alanında derslerle dolu olduğunu hatırlatıyor. Başta Danimarka olmak üzere Hollanda, Fransa ve ABD'de uyarlama girişimlerine ilham vermesi de tesadüf değil.

Bugüne dek Rita benzeri bir karakter ekranlara kolay kolay gelmedi. İsveç usulü suç dizilerine ara verip samimi ve hafif sarkastik bir İskandinav öyküsü arayanlar için ideal.

IMDb: 8.1
Nereden izlenir: Netflix

Tuzak (Ofaerd)

İzlanda'nın sert coğrafyası ve karanlık atmosferi, Tuzak'ın en büyük kozlarından biri. Baltasar Kormákur'un yarattığı bu sürükleyici Nordik noir, küçük bir kasabada işlenen vahşi bir cinayeti ve onun gölgesinde kalan sırları konu alıyor. Başroldeki Ólafur Darri Ólafsson, yorgun ama inatçı dedektif Andri Olafsson karakterine fazlasıyla yakışıyor.

uıo89p0ğ
RÚV

Ilmur Kristjánsdóttir'in Hinrika'sı ise keskin zekası ve alaycı tavrıyla hikayeye ağırlık katıyor. Dizi, kar fırtınasının kasabayı dış dünyadan tamamen kopardığı ilk sezonuyla izleyiciyi kelimenin tam anlamıyla "hapsediyor". Bu izole ortam, hem gerilimi diri tutuyor hem de karakterlerin iç hesaplaşmalarını su yüzüne çıkarıyor.

Müziğini Geliş'le (Arrival) Sicario gibi usta işi yapımlarla tanınan ve 2018'de henüz 48 yaşındayken aramızdan ayrılan Jóhann Jóhannsson ve Oscarlı Hildur Guðnadóttir gibi usta isimlerin yaptığı yapım, atmosfer yaratmada kusursuz iş çıkarıyor. 

Tuzak karanlık sırlar, bastırılmış öfke ve hayatta kalma mücadelesini etkileyici bir ritimle örüyor. Üstelik dizi, 2021'de Entrapped adlı devam dizisiyle Netflix'e de taşınarak uluslararası izleyiciyle buluştu.

Nordik noir sevenlerin gözden kaçırmaması gereken, soğuk ama yakıcı bir hikaye.

IMDb: 8.0
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

The Investigation (Efterforskningen)

2017'de tüm dünyanın dehşetle takip ettiği denizaltı cinayeti, Kopenhag polisi için zorlu ve sarsıcı bir soruşturmaya dönüşmüştü. İsveçli gazeteci Kim Wall'un kayboluşu ve ardından parçalanmış cesedinin denizde bulunması, dönemin en çarpıcı olaylarından biriydi. The Investigation, işte bu çok konuşulan davayı alışılmış polisiye kalıplarının dışında ele alıyor. Tobias Lindholm'un yazıp yönettiği 6 bölümlük mini dizi, suçlunun adını dahi anmadan, yalnızca soruşturmanın izini sürüyor. 

xcdsfgrtr
HBO

Başrollerde Søren Malling ve Pilou Asbæk, dosyanın ağırlığını omuzlarında taşıyan karakterlere güçlü performanslar katıyor. Gerilim dozu yüksek bir polisiye bekleyenler için değil; titizlikle örülmüş, ağır tempolu bir adalet hikayesi bu. Dizi, olayın magazinleştirilmesine de bilinçli biçimde mesafeli duruyor. Deniz kenarındaki kasvetli Kopenhag manzaraları ve şiirsel kamera kullanımıyla güçlü bir atmosfer yaratıyor. Her bölüm, çözülmesi gereken bir yapboz parçası gibi ilerliyor. Adaletin sessiz ama inatçı yolculuğunu izlemek isteyenler için çarpıcı bir yapım. The Investigation, suç dizilerinin gösterişsiz ama etkili tarafını hatırlatan özel bir iş.

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: Türkiye'de bir platformda yer almıyor

The Chestnut Man (Kastanjemanden)

Danimarka yapımı The Chestnut Man, tüyler ürpertici atmosferi ve sürükleyici senaryosuyla ekrana kilitleyen bir polisiye. The Killing'in yaratıcılarının kaleminden çıkan dizi, Kopenhag'da bir çocuk parkında bulunan cesetle açılıyor. Kurbanın kesik eli ve başucundaki kestaneden yapılmış adam figürü, soruşturmayı daha en başında karanlık bir sokağa sürüklüyor. 

sdfghty
(Netflix)

Başrollerde Danica Curcic ve Mikkel Boe Følsgaard'un canlandırdığı dedektifler Thulin ve Hess, katili ararken kayıp bir çocuğun iziyle karşılaşıyor. Politikacı Rosa Hartung'un yıllar önce kaybolan kızının parmak izi, davayı bambaşka bir noktaya taşıyor. Yavaş yavaş örülen öykü, izleyiciyi karanlık sırlar ve beklenmedik bağlantılarla baş başa bırakıyor. 

Klişe gibi görünen polisiye unsurlar, ustalıkla işlenmiş ve karakter derinliğiyle dengelenmiş. Kasvetli Danimarka sokakları ve pastel tonlu görselliğiyle dizi, atmosfer yaratma konusunda son derece başarılı. Kanıtların peşinden sürüklenen dedektifler ve geçmişin gölgesinde saklanan sırlar, izleyiciyi ilk bölümden itibaren içine çekiyor. The Chestnut Man, son yılların en sağlam İskandinav suç dizilerinden biri olarak anılmayı fazlasıyla hak ediyor.

IMDb: 7.6
Nereden izlenir: Netflix

DNA Dedektifi (Genombrottet)

Gerçek suç hikayelerini sevenlerin kaçırmaması gereken DNA Dedektifi (Genombrottet), son yılların en çarpıcı İskandinav yapımlarından biri. Üstelik sadece 4 bölümde, gerilim dozunu hiç düşürmeden, İsveç tarihinin en gizemli cinayetlerinden birinin izini sürüyor. 2004'te, İsveç'in Linköping şehrinde, 8 yaşındaki bir çocuk ve 56 yaşındaki bir kadın gündüz vakti sokak ortasında bıçaklanarak öldürülüyor. Polis yıllarca ipuçlarının peşinden gitse de sonuç çıkmıyor ve dosya, eski başbakan Olof Palme suikastından sonraki en büyük soruşturma olmasına rağmen kapanmak üzereyken, sahneye bambaşka biri çıkıyor: Bir soybilimci.

xcdsfrgt
Netflix

ABD'de çözülmüş bir dava haberiyle yepyeni bir yöntem keşfeden dedektif, DNA eşleşmelerini kullanarak akrabaları takip eden bu yöntemi son bir umut olarak denemeye karar veriyor. Ve tahmin edeceğiniz gibi, her şey o andan sonra değişiyor. Borgen'dan Peter Eggers ve Nobel Adayının Karısı'ndan (The Wife) Mattias Nordkvist'in başrollerini paylaştığı yapım, duygusal ağırlığı ve tüyler ürperten atmosferiyle klasik İskandinav noir'ının hakkını fazlasıyla veriyor. Yönetmen koltuğunda ise Köprü'den (Bron/Broen) tanıdığımız Lisa Siwe oturuyor. Guardian'ın diziyi "Temiz ve abartıya kaçmadan anlatılan, son derece etkileyici bir iş" diye övdüğünü de hatırlatalım. Gerçek suç meraklıları için Netflix'in son dönemdeki en iyi yapımlarından biri.

IMDb: 7.1
Nereden izlenir: Netflix

Copenhagen Cowboy

Nicolas Winding Refn'in Sürücü (Drive) ve Neon Şeytan (The Neon Demon) gibi stilize filmleriyle tanıdığımız karanlık evreni, bu kez doğduğu şehir Kopenhag'ın yeraltı dünyasında vücut buluyor. Netflix için çektiği Copenhagen Cowboy, doğaüstü yeteneklere sahip Miu'nun intikam ve özgürlük arayışını konu alıyor. Angela Bundalovic'in soğukkanlı ve gizemli performansı, dizinin ruhunu tek başına taşıyor.

dsfrgty
Netflix

Refn'in her zamanki gibi görsel anlamda kusursuz ama hikaye anlatımı açısından tartışmalı işlerinden biri bu. Neon ışıklar, ağır çekimler ve sembollerle dolu bir evren kuruyor fakat bazı anlarda anlatı kendini fazlaca tekrar ediyor. Miu'nun hikayesi klasik bir suç öyküsünden öte, başka boyutlardan gelen güçler ve karşılaştığı benzer yetenekli karakterlerle modern bir karabasan.

Dizi, Venedik Film Festivali'ndeki prömiyerinden itibaren hem övgü topladı hem de eleştirildi. Özellikle görüntü yönetimi ve atmosfer yaratımı takdir edilirken, senaryonun zayıf kurgusu sıkça eleştirildi. Refn'in "başka boyutlardan ilham aldığını" söylediği proje, izleyicisini atmosferin içine çekmeyi başarıyor ama her anı iz bırakmıyor.

Zayıf yönlerine rağmen kesinlikle bir şans verilmeyi hak eden bu dizi, çekimler sırasında yaşanan bir hayvan hakları skandalıyla da gündeme gelmiş ve tartışmalara neden olmuştu. Copenhagen Cowboy, Nordik noir'la doğaüstü gizemlerin buluştuğu stilize bir deneyim arayanlar için karanlık ve tekinsiz bir öneri. 

IMDb: 6.7
Nereden izlenir: Netflix



Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
TT

Tom Cruise'un uzay hayali suya düştü: NASA engeli projeyi durdurdu

Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)
Tom Cruise, yönetmenliğini Christopher McQuarrie'nin üstlendiği Mission: Impossible - Son Hesaplaşma'da (Mission: Impossible – The Final Reckoning) "benzeri görülmemiş bir su altı sahnesi çektiklerini" söylemişti (Paramount)

Tom Cruise'un geliştirme aşamasındaki uzay temalı yeni filminden kötü haber geldi.

Oyuncunun, Yarının Sınırında'nın (Edge of Tomorrow) yönetmeni Doug Liman'la birlikte hayata geçirmeyi planladığı projenin rafa kaldırıldığı öne sürülüyor. Merakla beklenen filmin sinema tarihinde bir ilke imza atması bekleniyordu.

Page Six'in haberine göre filmin çıkmaza girmesinin temel nedeni, Cruise'un NASA'yla çalışabilmek için ABD Başkanı Donald Trump'tan izin istemeye yanaşmaması. 

"Siyasi nedenlerle Trump'tan yardım istemedi"

Yayına konuşan bir kaynak, "Anladığım kadarıyla bu film için NASA'yla koordinasyon şarttı ve Tom Cruise, Donald Trump'tan yardımını rica etmek istemedi" dedi. Kaynak sözlerini, "Federal hükümetten izin alınması gerekiyor. Tom bunu siyasi nedenlerle yapmak istemedi" diye sürdürdü.

2020'de yapılan açıklamalarda Cruise'un, uzayda çekilen ilk kurmaca film üzerinde çalıştığı duyurulmuş, bir NASA yetkilisi de oyuncunun Uluslararası Uzay İstasyonu'nda çekim yapacağını doğrulamıştı.

Ancak 2022'ye kadar projeyle ilgili neredeyse hiç gelişme paylaşılmadı. O yıl Universal Pictures'ın patronu Donna Langley, "Tom Cruise bizi uzaya götürüyor. Dünyayı uzaya taşıyor" diyerek projeyi doğrulamıştı.

Langley, o dönemde yaptığı açıklamada, "Tom'la geliştirme aşamasında harika bir projemiz var" demiş ve şöyle devam etmişti:

Bu proje, gerçekten bunu yapmasını öngörüyor. Bir roketle uzay istasyonuna gitmesi, çekim yapması ve umarız uzay istasyonunun dışında yürüyüş yapan ilk sivil olması hedefleniyor.

İsmi henüz açıklanmayan filmde Cruise'un, "şansı yaver gitmeyen ve bir şekilde Dünya'yı kurtarabilecek tek kişi haline gelen" bir karakteri canlandırması planlanıyordu. 

Oscarlı yönetmenin yeni filminde

Görevimiz Tehlike (Mission: Impossible) yıldızının sıradaki projesi ise Diriliş'in (The Revenant) 4 Oscarlı yönetmeni Alejandro G. Iñárritu'nun imzasını taşıyan ve adı henüz açıklanmayan bir film. 

Yapım hakkında fazla detay bilinmese de 63 yaşındaki Cruise'un, Jesse Plemons, Emma D'Arcy, John Goodman, Sandra Hüller, Riz Ahmed ve Sophie Wilde'ın da yer aldığı güçlü bir oyuncu kadrosuna liderlik edeceği belirtiliyor.

Cruise ve Iñárritu'nun yeni filmi, 2 Ekim 2026'da vizyona girecek.

Independent Türkçe, Page Six, GamesRadar


Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
TT

Rekortmen film 25 yaşında: Jim Carrey 20 milyon doları geri vermek istemiş

Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)
Kült klasikte Jim Carrey, Noel'i çalma planları yaparken küçük bir kızla tanışan alaycı, huysuz ve yalnız Grinç rolünde (Universal Pictures)

Jim Carrey, Ron Howard'ın 2000 yapımı filmi Grinç'in (How the Grinch Stole Christmas) 25. yılı vesilesiyle, filmin yönetmeni ve makyajcısıyla Vulture'a verdiği röportajda, rolün perde arkasına dair çarpıcı ayrıntılar paylaştı. 

Dr. Seuss'un 1957 tarihli çocuk kitabından uyarlanan film, dünya genelinde 346 milyon dolar hasılat elde ederek büyük bir gişe başarısına imza atmış ve ABD'de 2000'in en çok kazanan yapımı olmuştu. 

Ancak Carrey için bu başarı, son derece zorlu bir dönüşüm sürecini de beraberinde getirmişti.

"Sadece yeşile boyayın"

Oyuncu, daha önceki röportajlarında Grinç'i ağır makyaj ve protezlerle canlandırmanın "işkence gibi" olduğunu açıkça dile getirmişti. Vulture'a verdiği yeni röportajda ise bu sürece dair daha önce paylaşmadığı ayrıntıları anlattı.

Carrey'nin yaşadığı zorlu sürece rağmen film, makyaj sanatçısı Rick Baker'a Oscar kazandırmıştı. Baker, stüdyonun başlangıçta Carrey'nin yalnızca yeşile boyanmasını istediğini hatırlattı. Baker, "Stüdyo bize, 'Jim'e 20 milyon dolar ödüyoruz ve onu görmek istiyoruz. Sadece yeşile boyayın' dedi" diye konuştu.

Carrey ise kostümü giymeyi kendisinin istediğini ancak bundan nefret ettiğini anlattı. Oyuncu, Grinç'i canlandırırken ağır makyaj ve maske nedeniyle burnundan nefes alamadığını söyledi. Maske üzerinde nefes almasına izin verecek delikler açmakta zorlandıklarını belirten Carrey, "Sonunda tüm film boyunca ağzımdan nefes almak zorunda kaldım" dedi.

Carrey, kostümün "dayanılmaz derecede kaşındırıcı" olduğunu ve gün boyu onu "çıldırttığını" da sözlerine ekledi. Yüzüne dokunamadığını ya da kaşınamadığını anlatan oyuncu, günde 8 saat makyaj koltuğunda oturduktan sonra projeden ayrılmayı ciddi ciddi düşündüğünü söyledi.

"20 milyon dolarını geri vermeye hazırdı"

Yönetmen Ron Howard da Carrey'nin o dönemde rolü bırakmaya çok yaklaştığını doğruladı. Howard, "20 milyon dolarını geri vermeye bile hazırdı. Bunu ciddi ciddi söylüyordu" dedi.

Ekip, çözümü eski bir özel harekat eğitmeni olan Richard Marcinko'yu projeye dahil etmekte buldu. Carrey, Marcinko'yu "CIA ajanlarına ve özel kuvvetlere işkenceye dayanmayı öğreten biri" diye tanımladı. Oyuncu, Marcinko'nun kendisine stresle başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler öğrettiğini anlattı.

Bee Gees'e minnettar

Carrey, makyaj sürecini asıl katlanılır kılan şeyin ise Bee Gees'in müzikleri olduğunu söyledi. Oyuncu, makyaj süresince Bee Gees albümleri dinlediğini anlattı: 

Müzikleri inanılmaz derecede neşeli. Barry Gibb'le hiç tanışmadım ama ona teşekkür etmek istiyorum.

Independent Türkçe, Variety, Vulture, CBR.com


James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
TT

James Cameron sabırsızlıkla beklediği filmi açıkladı

15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)
15 milyon dolarlık bütçeyle çekilen Godzilla Minus One, 71 yıllık meşhur serinin en iyileri arasında gösteriliyor (Toho)

James Cameron, Godzilla Minus One'ın devam filmi için heyecanını gizlemekte zorlanıyor. Ünlü yönetmen o kadar hevesli ki gerekirse sette yardımcı olmayı bile teklif etti.

Cameron, Avatar: Ateş ve Kül'ün (Avatar: Fire and Ash) Japonya'daki tanıtımı sırasında, sahneyi Godzilla Minus One'ın yönetmeni Takashi Yamazaki'yle paylaştı ve esprili bir dille, "Minus Zero'yu görmeyi sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. 

"Benim için büyük bir onur"

Cameron sözlerini şöyle sürdürdü: 

Yamazaki sırf burada olmak için setten erken ayrılıp geldi, bu benim için büyük bir onur. Ben de kendisine yardımcı olabileceğimi söyledim.

Yamazaki ise bu teklife gülerek, "Bu durumda işimi elimden alırsınız" diye karşılık verdi. Cameron da "Bence her şey kontrolünüz altında" yanıtını verdi.

II. Dünya Savaşı sonrası Japonya'da geçen Godzilla Minus One, Kamiki Ryunosuke'nin canlandırdığı eski kamikaze pilotu Shikishima Koichi'yi merkezine alıyordu. 

Godzilla'yla ölümcül bir karşılaşmadan sağ kurtulan Koichi, yıllar sonra canavarın yeniden ortaya çıkmasıyla Japonya'yı kurtarmaya çalışan bir askeri ekibe katılıyordu.

Akademi Ödülleri'nde En İyi Görsel Efekt dalında Oscar kazanan Godzilla Minus One, bu başarıya ulaşan ilk Godzilla filmi olmuştu. Yapım, aynı zamanda bu kategoride ödül alan ilk Japon filmi olarak tarihe geçmişti.

Kasım 2023'te Japonya'da gösterime giren yapım, 7,65 milyar yenin (yaklaşık 50 milyon dolar) üzerindeki hasılatıyla ülkede en çok kazanan Godzilla filmi unvanını elde etmişti. 

Film, Kuzey Amerika'da da 56 milyon dolar hasılat elde ederek, tüm zamanların en yüksek gişe gelirine ulaşan Japonca canlı çekim yapımı olmuştu.

2026 sonunda izleyiciyle buluşacak

Devam projesinin 2026'nın sonlarına doğru vizyona girmesi planlanıyor. Kamiki'nin Kōichi rolüyle geri dönmesi, Minami Hamabe'nin ise karakterin sevgilisi Noriko'yu yeniden canlandırması bekleniyor. Ancak filmin konusuna dair henüz hiçbir detay paylaşılmadı ve proje gizemini koruyor.

71 yaşındaki Cameron cephesinde ise sıradaki proje, Avatar: Ateş ve Kül. Jake ve Neytiri bu kez, yeni bir Na'vi kabilesiyle karşı karşıya gelecek.

Merakla beklenen film, 19 Aralık'ta sinemalarda gösterime girecek.

Independent Türkçe, GamesRadar, ScreenRant