Apple, "etrafındaki dünyayı algılayabilen" akıllı gözlük geliştiriyor

Halihazırda var olan artırılmış gerçeklik başlığının yanında yer alacak gözlük, Meta'nın yapay zeka gözlükleriyle rekabet edecek

(Reuters)
(Reuters)
TT

Apple, "etrafındaki dünyayı algılayabilen" akıllı gözlük geliştiriyor

(Reuters)
(Reuters)

Andrew Griffin 

Apple'ın bu yıl içinde hazır olabilecek akıllı gözlükler üzerinde çalıştığı yeni bir haberde bildirildi.

Bloomberg'e göre gözlükler, etraflarındaki dünyadan haberdar olmalarını sağlayan bir dizi sensör taşıyacak.

Haberde şirketin gözlükleri 2026'da piyasaya sürmeyi planladığı iddia ediliyor.

Bu da onları, Meta'nın Ray-Ban'le işbirliği içinde geliştirdiği popüler gözlükleriyle doğrudan rekabete sokacak. Bu gözlüklerde kamera, mikrofon, kulağa ses veren hoparlörler ve Meta'nın yapay zeka asistanıyla konuşmayı sağlayan bir bağlantı özelliği var.

Apple'ın gözlükleri, muhtemelen şirketin mevcut AirPods'una benzer şekilde çalışacak. Bu cihazlar sanal asistan Siri'yle konuşmak için kullanılabilen bir mikrofon içeriyor.

Ancak gözlüklerde, cihazın dünyayı görebilmesini ve muhtemelen bu bağlamı cevaplara dahil etmesini sağlayan en az bir kamera yer alacak.

Apple'ın aynı zamanda kamera içeren olası bir AirPods üzerinde de çalıştığını öne süren bazı söylentiler dolaşıyor ancak bunların piyasaya sürülüp sürülmeyeceği ve kameranın ne için kullanılacağı belirsizliğini koruyor.

Apple, sahibinin gözlük gibi taktığı artırılmış gerçeklik başlığı Vision Pro'yu çoktan piyasaya sürdü. Ancak bu cihaz ağır ve kameralar kullanarak dış dünyayı dışarıdaki bir ekrana yansıtıyor.

Meta'nın kendi gözlüklerinin yanı sıra böyle bir başlığı da var ve bu ikisini entegre ederek gerçek dünyayı gösteren ama aynı zamanda üzerine sanal bilgi ve nesneler yerleştirme olanağı da sunan hafif bir başlık üretmek istediğini açıkça belirtiyor.

Apple uzun zamandır öncelikli ilgi alanının sanal gerçeklikten ziyade artırılmış gerçeklik olduğunu ve Vision Pro başlığının amacının kullanıcıları dış dünyayla buluşturmak olduğunu ifade ediyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/tech



"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
TT

"Esrarengiz" kehribarda 116 milyon yıllık tsunaminin izleri keşfedildi

Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)
Japonya'nın Minamisoma kıyılarına 2011'de tsunami dalgaları vurmuştu (AFP)

Rachel Clun 

Bilim insanları 116 milyon yıllık bir tsunaminin kanıtını bir kehribar içinde bulduklarını ve bunun muhtemelen bu doğa olayına dair en eski kayıt olduğunu düşünüyor.

Japonya'nın kuzeyindeki Hokkaido Adası'nda derin deniz tortularını inceleyen araştırmacılar Aya Kubota, Yusuke Takeda, Keewook Yi, Shin-ichi Sano ve Yasuhiro Iba, erken Kretase dönemine ait tortularda 114 ila 116 milyon yıl öncesine tarihlenen "olağanüstü zengin kehribar konsantrasyonları" keşfetti.

Nature'ın Scientific Reports'unda yayımlanan bulgulara ilişkin raporda araştırmacılar, kehribarın bir veya daha fazla tsunami tarafından okyanusa sürüklenerek havayla çok az temas etmiş olabileceğini öne sürüyor.

Fosilleşmiş ağaç reçinesi olan kehribar, nispeten hızlı kuruyan bir madde. Araştırmacılar, kehribarın havaya maruz kaldığında genellikle bir hafta gibi kısa bir sürede katılaştığını söylüyor.

Ancak araştırmacıların incelediği tortularda, "belirgin şekilde deforme olmuş" kehribar birikintileri bulundu. Bazıları reçinenin akan su tarafından değiştirildiğini gösteren, alev yapıları denen bir şekilde deforme olmuşken, diğerleri yumuşak reçinenin "akarak deniz tabanına kıvamlı bir şekilde yayıldığına" işaret eden düz kehribar şeritlere sahipti.
 

Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)Araştırmacılar, eski okyanus tortularını inceleyerek tsunamiye dair olası kanıtlar buldu (Aya Kubota/Yusuke Takeda/Keewook Yi/Shin-ichi Sano/Yasuhiro Iba)

Araştırmacılar, "Bu esrarengiz kehribarın derin deniz ortamında bulunmasının en muhtemel nedeni, büyük çaplı tsunamiler" diyor.

Bu reçine deformasyonlarının su altında meydana gelmesi, ormandan pelajik deniz tabanına doğrudan taşındıklarını ima ediyor. Karadan okyanusa bu kadar hızlı ve doğrudan bir taşıma, bir tsunamiyle tetiklenmiş olabilir.

Araştırmacılar, antik tortulardaki diğer kanıtların da bu teoriyi desteklediğini belirtiyor. Bunlar arasında, karadan gelen büyük miktarda bitki kalıntıları ve büyük dalgaların sürüklediği odun parçaları da vardı ve bunların çok az çürüme izi taşıması, açık okyanusa "hızla taşındıklarına" işaret ediyor.

Makalede, "Kiltaşındaki kütüklerin varlığı, çok sayıda odunun bulanık akıntılarla taşınmak yerine kopup sürüklenerek pelajik deniz tabanına battığını gösteriyor" ifadeleri kullanılıyor.

Bilim insanları açık okyanuslardaki diğer tortuların, büyük ölçekli eski tsunamiler veya benzer olaylar hakkında daha fazla kanıt sağlayabileceğini öne sürüyor.

Araştırmacılar, Holosen döneminden, yani yaklaşık 4 bin 200 yıl öncesinden daha eski bir tarihten kalma tsunami tortularının normalde tespit edilmediğini ve bunun da kısmen, yol açtıkları geniş çaplı yıkımdan geriye net belirtilerin kalmamasından kaynaklandığını söylüyor.

Independent Türkçe,independent.co.uk/news