İran’ın ikinci Rehberi, birinci Pehlevi deneyiminden ders çıkardı mı?

Tahran daha öncede şiddetli saldırılara uğramıştı

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’da düzenlenen İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaptığı konuşmanın ardından medya mensuplarına hitap etmek üzere kürsüye çıkıyor, 28 Haziran 2024 (AFP)
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’da düzenlenen İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaptığı konuşmanın ardından medya mensuplarına hitap etmek üzere kürsüye çıkıyor, 28 Haziran 2024 (AFP)
TT

İran’ın ikinci Rehberi, birinci Pehlevi deneyiminden ders çıkardı mı?

İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’da düzenlenen İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaptığı konuşmanın ardından medya mensuplarına hitap etmek üzere kürsüye çıkıyor, 28 Haziran 2024 (AFP)
İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney, Tahran’da düzenlenen İslam Cumhuriyeti cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaptığı konuşmanın ardından medya mensuplarına hitap etmek üzere kürsüye çıkıyor, 28 Haziran 2024 (AFP)

Sami Mubayyed

Başkent Tahran bugün İsrail ordusu tarafından acımasızca bombalanıyor. Bu şehir ilk kez bu tür şiddetli saldırılara maruz kalmıyor. Modern tarihinde daha önce de bombalanmıştı, ancak koşullar ve nedenler farklıydı. İran'daki tüm yaşlılar, 1941 yılının o kavurucu yazını hatırlar. O zamanlar çocuk olanlar, İkinci Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası ile ilişkilerini kesmeyi reddeden Şah Rıza'yı caydırmak için İngiltere ve Sovyetler Birliği'nin askeri müdahalesine tanık olmuşlardı.

Şah Rıza, bu müdahaleden iki yıl önce İkinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde İran'ın tarafsızlığını ilan etti ve Birinci Dünya Savaşı'nda olduğu gibi uluslararası çatışmaların ülkesine sıçramasını istemedi. Ülkesi, çatışan tüm Avrupa ülkeleriyle, özellikle de fabrikaların ve demiryollarının yönetiminde uzmanlarına büyük ölçüde güvendiği Almanya ile sağlam ticari ilişkilere sahipti.

İngiltere, Adolf Hitler’in yönettiği Nazi Almanyası ile olan ilişkilerinden dolayı İran’a öfkelendi ve Şah’tan ülkedeki bin Alman uzmanı sınır dışı etmesini istedi, ancak o bunu yapmadı. İngiltere ilk uyarısını 19 Temmuz'da, ikincisini ise 17 Ağustos'ta yaptı. Fakat İran bu uyarıları da görmezden geldi. Bunun üzerine 25 Ağustos'ta İngiliz kuvvetleri Irak'tan İran'a girdi ve İran'ın başkentini bombaladı, Sovyet ordusu ise Tebriz ve İran’ın diğer şehirlerini bombaladı.

İran ordusu hızla çöktü ve Şah Rıza, tahtını 16 Eylül 1941'de Batı'nın talepleri karşısında daha uysal olacağına söz veren oğlu Muhammed Rıza Pehlevi'ye devretmek zorunda kaldı. Rıza Pehlevi, 1979'da İslam Devrimi onu devirene kadar sözünü tam olarak yerine getirdi. Babası Şah Rıza önce Mauritius adasına, ardından Güney Afrika'ya sürgün edildi ve 26 Temmuz 1946'da vefat etti. Oğlu ise 27 Temmuz 1980'de sürgün olduğu Mısır'da vefat etti ve Kahire'de toprağa verildi.

İran ile İsrail arasında 13 Haziran'da başlayan son çatışmayla Rıza Pehlevi'nin torunu, Taht-ı Tavus'un meşru varisi ve Ali Hamaney'in rejiminin düşmesi halinde İran'ın başına geçmesi beklenen şahı Rıza Pehlevi'nin adı yeniden gündeme geldi.

Şah Rıza mavi kan değildi. Ne Avrupa ne de dünyadaki hanedanlarla boy ölçüşebilirdi. Bu yüzden kendisi ve ardından gelen çocukları için özel bir hanedan kurdu ve ona ‘Pehlevi’ adını verdi. Bu, onun ailesinin adı değil, eski bir Farsça kelimeydi.

Birinci Şah Rıza

Rıza Han, 1789-1925 yılları arasında İran'ı yöneten Kaçar Hanedanlığı döneminde küçük bir subaydı. Sertliği ve soğukkanlılığıyla tanınırdı, ancak eğitimli değildi, daha çok bir dağ adamı gibiydi. Babasının (o da bir subaydı) aşırı yoksulluğundan kurtulup, İran'ı birçok alanda dünyaya açan büyük bir hanedanlık kurdu, ancak bu hanedanlık, Humeyni’nin İslam devrimi ile yıkıldı.

ı8ı
ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger ile İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi'nin İsviçre'de çekilmiş bir fotoğrafı, 18 Şubat 1975

İngiltere, 1919 anlaşmasıyla İran'da geniş siyasi haklar elde etti. Aynı zamanda 20 Şubat 1921'de Rıza Han'ın Şah Ahmed'e karşı yaptığı askeri darbenin arkasındaki ana itici güç olduğu düşünülüyor. Hukukçu Seyyid Ziyaeddin Tabatabai ile iş birliği yaparak onu başbakan olarak atadı, kendisi ise savunma bakanı olarak atanmadan önce genelkurmay başkanlığı görevini üstlendi. Ülkeyi perde arkasından yöneten Rıza Han, iki yıl sonra Şah'ı Avrupa'ya sürgüne gönderdi ve İran için istediği siyasi sistemi düşünmeye başladı. Rıza Han, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Kemal Atatürk'e hayrandı ve İran'ı bir cumhuriyete dönüştürmeyi ve onun ilk cumhurbaşkanı olmayı ciddi olarak düşünüyordu. Ancak dini kurumlar İslam dininin cumhuriyetleri tanımadığını ve uzun tarihinde sadece monarşi veya halifeliği tanıdığını söyleyerek bu eğilime karşı çıktı. İran parlamentosu 1925 yılının ekim ayında Kaçar Hanedanlığını düşürdü ve aynı yılın sonunda Şah Rıza ülkenin yöneticisi olarak ilan edildi ve 25 Nisan 1926'da taç giydi.

Şah döneminde eğitim yaygınlaştı ve devlet okulları uzak bölgelere yayıldı, Fransa'dan eğitim müfredatı getirildi ve bu müfredata Fars milliyetçiliği fikirleri aşılandı.

Reformcu Şah

Yeni Şah, İran'ı gelişmiş bir ülkeye dönüştürmek istiyordu. Bu amaçla yargı, eğitim ve askeri kurumlarda iddialı bir reform programı başlattı. Alman disiplinine ve Alman sanayisine hayran olan Şah, Alman üniversitelerinde eğitim görmüş danışmanlarla çevresini donattı. Emniyet Teşkilatı’nı Savunma Bakanlığı'ndan alıp Savaş Bakanlığı'na bağladı. Hava Kuvvetlerini kurdu, donanmayı örnek bir şekilde geliştirdi ve subaylarını Fransız, İngiliz ve Alman askeri enstitülerinde uzmanlık eğitimleri almaları için bu ülkelere gönderdi. 1941 yılına gelindiğinde, Savunma Bakanlığı'nın genel bütçeden aldığı pay yüzde 30'a ulaşmış, zorunlu askerlik süresi iki yıla çıkarılmış ve ordu 1925'te 40 bin kişilik bir güce sahipken, 1940'ta 120 bini aşan bir güç olmuştu. Suçluları cezalandırmak, muhalifleri tutuklamak ve vergileri tahsil etmek için orduyu kullandı. Demir yumruk yönetimiyle tanınan Şah, kendisine destekleyenler de dahil olmak üzere tüm siyasi partileri yasakladı ve özel gazeteleri kapattı.

Şah döneminde eğitim yaygınlaştı ve devlet okulları uzak bölgelere yayıldı, Fransa'dan eğitim müfredatı getirildi ve bu müfredata Fars milliyetçiliği fikirleri aşılandı. Şah rejimi 1941 yılında devrilmeden önce, devlete ait 2 bin 300 ilkokulda okuyan erkek öğrenci sayısı 280 bine ulaşmıştı, 28 bin öğrenci de ortaokullarda eğitimlerine devam ediyordu. Politeknik Enstitüsü'nü kuran Şah, 1936 yılında Tahran Üniversitesi’nin kapılarını erkek ve kız öğrencilere açtı ve üniversite tıp, mühendislik, hukuk ve tarım bilimleri alanlarında uluslararası geçerliliği olan bilimsel diplomalar vermeye başladı.

Şah, bakanların ve subayların eşlerine başörtüsü yasağı getirdi. Bazen polisler, Şah'ın kararını reddeden kadınların başörtülerini zorla çıkarmak için müdahale ediyordu.

Kadınların özgürlüğü

Şah Rıza, İranlı kadınların eğitimli ve toplumda aktif olmasını istiyordu. Eğitimlerinin yanı sıra, kadınların devlet memuru olmasına, kafelere, restoranlara, otellere ve sinemalara girmesine izin verdi. En ünlü ve en cesur kararı, 1936 yılında Kum ve Meşhed'deki dini otoritelere karşı gelerek çadoru (İran'da kadınlar tarafından giyilen bir çarşaf) yasaklamasıydı. Bir molla (din adamı) camide oturma eylemi yaptı. Bunun üzerine Şah, caminin basılması talimatı verdi. Şah Rıza takvimler 8 Ocak 1936'yı gösterdiğinde başı açık haldeki eşi ve kızlarıyla birlikte Tahran'da öğretmen okulunun açılışına katıldı.

Ayrıca İranlılara tek tip ve batılı kıyafetler giymelerini zorunlu kılan Şah, Avrupa'da giyilen kıyafetleri giyerlerse zamanla Avrupalılar gibi bir düşünce tarzına ve kişiliğe bürüneceklerini ve elbette giyim tarzı açısından da Avrupalılara benzeyeceklerini söyledi. 1927'de erkeklere ‘Pehlevi şapkası’ takmaları zorunluluğu getirildi. İki yıl sonra da mollalar ve medrese öğrencileri dışındaki herkese batı tarzı resmi şapkayı takmalarını zorunlu kıldı. Şah, 1935 yılında ülkesinin adını Pers yerine ‘İran’ olarak değiştirdi. Çünkü yeni ismin ilerleme ve refahı çağrıştırdığını, eski ismin ise tarihe ve geçmişe bağlılığı çağrıştırdığını, geleceğe atıfta bulunmadığını düşünüyordu.

sdfgrt
Tahran'daki parlamento binası önünde düzenlenen bir protesto gösterisine katılan İranlı kadınlar, 11 Nisan 1999 (AFP)

Şah’ın tüm bu reformları onu muhaliflerinin doğrudan hedefi haline getirdi. Bir yandan anayasacılar ve laikler, diğer yanda dindarlar ve radikaller olmak üzere muhaliflerinin sayısı çoktu. Bunların arasında elbette İslam devrimini yöneten (ve birinci Rehber olan) Ruhullah Humeyni de vardı. Humeyni, Şah ve oğlundan intikam almak için 1979'da Fransa'daki sürgünden döndü. Arkadaşı Ali Hamaney'e Şah Rıza’dan ya da 1941’deki İngiltere-Sovyetler Birliği işgalinden bahsedip bahsetmediğini bilmiyoruz, çünkü İran’ın mevcut Dini Lideri (Rehber) Hamaney o zamanlar henüz iki yaşındaydı. Fakat babası Cevad Hamaney, bu olayları çok iyi biliyordu, çünkü onları yakından yaşamıştı ve 1986'da vefat etmeden önce oğluna da anlatmış olduğundan eminim. Şimdi sorulması gereken soru şu: Ali Hamaney, 1941 deneyiminden ders çıkardı mı?

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al Majalla dergisinden çevrilmiştir.



Somali güçleri bir grup teröristi ortadan kaldırdı

Somalili kadınlar, 4 Eylül 2025'te Mogadişu'daki İslam Merkezi'nde Hz. Muhammed'in doğumunu kutlamak için yürüyorlar (Reuters)
Somalili kadınlar, 4 Eylül 2025'te Mogadişu'daki İslam Merkezi'nde Hz. Muhammed'in doğumunu kutlamak için yürüyorlar (Reuters)
TT

Somali güçleri bir grup teröristi ortadan kaldırdı

Somalili kadınlar, 4 Eylül 2025'te Mogadişu'daki İslam Merkezi'nde Hz. Muhammed'in doğumunu kutlamak için yürüyorlar (Reuters)
Somalili kadınlar, 4 Eylül 2025'te Mogadişu'daki İslam Merkezi'nde Hz. Muhammed'in doğumunu kutlamak için yürüyorlar (Reuters)

Somali güvenlik güçleri, uluslararası ortaklarla iş birliği içinde Hiran’ın Şav bölgesinde düzenlediği operasyonda, aralarında dört üst düzey yöneticinin de bulunduğu 14 terörist unsuru etkisiz hale getirdi. Şarku’l Avsat’ın Somali Haber Ajansı'ndan aktardığına göre operasyon, Eş-Şebab liderleri ve terörist unsurların saklandığı bir merkeze düzenlenen hedefli saldırının ardından gerçekleştirildi ve teröristler tamamen ortadan kaldırıldı.

Resim   Somali askeri yetkilileri, 18 Mayıs 2025'te Mogadişu'nun Hodan bölgesindeki Damanyo askeri üssünde kayıt yaptıran genç askerlerin bulunduğu bir sırayı hedef alan patlamanın olduğu yerde terk sahipsiz ayakkabıların yanından geçiyor. (Reuters)

Bu operasyon, Somali'de terörist unsurların kalıntılarını ortadan kaldırmak ve güvenlik ile istikrarı artırmak amacıyla federal hükümetin halk ve uluslararası ortaklarla iş birliği içinde sürdürdüğü çabaların bir parçası olarak gerçekleşiyor.


Putin: Ukrayna'daki herhangi bir Batılı güç Rus ordusunun hedefi olacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu'nun genel oturumuna katılımı sırasında... Rusya 5 Eylül 2025 (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu'nun genel oturumuna katılımı sırasında... Rusya 5 Eylül 2025 (AP)
TT

Putin: Ukrayna'daki herhangi bir Batılı güç Rus ordusunun hedefi olacak

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu'nun genel oturumuna katılımı sırasında... Rusya 5 Eylül 2025 (AP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu'nun genel oturumuna katılımı sırasında... Rusya 5 Eylül 2025 (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, bugün yaptığı açıklamada, Kiev'in Avrupalı müttefiklerinin barış anlaşması durumunda güvenlik garantilerini görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından, Ukrayna'da konuşlandırılan tüm Batı güçlerinin Rus ordusu için “meşru” hedef olacağı uyarısında bulundu.

Rusya'nın Uzak Doğu bölgesindeki Vladivostok'ta düzenlenen ekonomi forumunda Putin, “Orada herhangi bir güç konuşlandırılırsa, özellikle de şu anda çatışmalar devam ederken, bu güçlerin Rus ordusu için meşru hedefler olacağı varsayımıyla hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Putin bu açıklamayı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 26 ülkenin Ukrayna'ya savaş sonrası güvenlik garantisi vermeyi taahhüt ettiğini, buna kara, deniz ve havada uluslararası güçlerin de dahil olduğunu açıklamasından bir gün sonra yaptı.

bghnjukı
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Vladivostok'ta düzenlenen Doğu Ekonomik Forumu'nun genel oturumunda... Rusya 5 Eylül 2025 (AP)

Putin, Rusya'nın Alaska'da ABD ile iş birliğine açık olduğunu, ancak ekonomik ilişkilerin yeniden başlatılması için Washington'dan siyasi bir karar alınması gerektiğini belirtti.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Putin, ABD'nin Alaska'da önemli bir kaynak potansiyeline sahip olduğunu, Rusya'nın ise petrol ve gaz geliştirme konusunda etkili teknolojileri bulunduğunu açıkladı.

Rusya Devlet Başkanı, “bunun yararsızlığına rağmen” Ukrayna ile görüşmelere hazır olduğunu açıkladı ve güvenlik garantilerinin Rusya ile henüz ciddi bir şekilde müzakere edilmdeiğini vurguladı. Putin şöyle devam etti: “Bir kez daha kategorik olarak tekrar ediyorum, Rusya bu taahhütlerini yerine getirecek, ancak her halükarda, henüz kimse bu konuyu bizimle ciddi bir düzeyde görüşmedi” ifadesini kullandı.

fvgbhyju
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Vladivostok'taki Russky Adası'nda düzenlenen etkinlikte konuşuyor... Rusya 5 Eylül 2025 (EPA)

Putin açıklamasını şöyle sürdürdü: “Anlaşmalar sağlanırsa, Rusya'nın bunları tam olarak uygulayacağından kimsenin şüphesi yok ve biz de hem Rusya'ya hem de Ukrayna'ya sağlanması gereken güvenlik garantilerini saygıyla karşılayacağız.” Putin, “Ukrayna tarafıyla iletişim kurmaya hazır olduğunu, ancak bunun bir anlamı olmadığını” söyledi. Putin, “Siyasi irade olsa bile, Ukrayna tarafıyla kilit konularda anlaşmaya varmak neredeyse imkansız olacak” dedi. Putin, Kiev'in Moskova'dan temas kurmasını istediğini açıkladı ve şöyle dedi: “Son zamanlarda, Kiev rejiminin liderleri, en hafif tabirle, hakkımızda hoş olmayan sözler sarf ettiler ve doğrudan temas kurma olasılığını tamamen reddettiler. Şimdi ise bu temasları talep ettiklerini, ya da en azından teklif ettiklerini görüyoruz.” Putin, Moskova'nın Rusya ve Ukrayna arasında üst düzey bir toplantı düzenlemek için en uygun yer olduğunu belirterek, “Eğer biri gerçekten bizimle görüşmek istiyorsa, biz hazırız. Bunun için en uygun yer, kahramanların şehri Rusya'nın başkenti Moskova'dır” şeklinde konuştu.


İran Dışişleri Bakanlığı: İsrail ile savaş olasılığı “muhtemel ve önemli”

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
TT

İran Dışişleri Bakanlığı: İsrail ile savaş olasılığı “muhtemel ve önemli”

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (Reuters)

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Said Hatibzade, İsrail ile savaş ihtimalinin "muhtemel ve önemli" olduğunu belirterek, İran'ın bölgeyi "bitmeyen bir savaştan" kurtarmaya çalıştığını söyledi.

Hatibzade, Irak televizyonunda yaptığı açıklamada, önceki İsrail saldırısının ardından “değerlendirmeler yapıyoruz ve tüm olasılıklar masada, ancak bölgeyi sonsuz bir savaştan kurtarmaya çalışacağız” dedi.

İsrail, geçen haziran ayında 12 gün süren savaşta İran'a saldırılar düzenlemiş, ardından iki taraf arasında ateşkes sağlanmıştı.

Nükleer meseleyle ilgili olarak İran Dışişleri Bakan Yardımcısı, son savaşın “nükleer dosya ile ilgili gerçekleri değiştirdiğini” belirtti.

Hatipzade, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'nın ülkesinin nükleer tesislerini korumada başarısız olduğunu ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın İran medyasından aktardığına göre, Dışişleri Bakanı Abbas Araçi çarşamba günü yaptığı açıklamada, nükleer müzakereler sonuçlanana kadar Tahran ile UAEA arasında yeni bir iş birliği olmayacağını söylediği.