Pentagon’un İran stratejisi sallantıda: Trump ikna olmuyor

GBU-57 bombaları, Boeing şirketi tarafından üretiliyor (AP)
GBU-57 bombaları, Boeing şirketi tarafından üretiliyor (AP)
TT

Pentagon’un İran stratejisi sallantıda: Trump ikna olmuyor

GBU-57 bombaları, Boeing şirketi tarafından üretiliyor (AP)
GBU-57 bombaları, Boeing şirketi tarafından üretiliyor (AP)

Sığınak delici GBU-57 bombasının etkinliğine dair şüpheler, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'a karşı askeri adım atmasını zorlaştırıyor.

Guardian’ın haberinde, İran’ın yeraltındaki Fordo nükleer tesisine saldırının başarılı olup olmayacağının Beyaz Saray’da derin bir tartışma konusuna dönüştüğü aktarılıyor. 

Trump’ın, savunma yetkilileriyle yaptığı görüşmede İran'a saldırı düzenlemesinin ancak GBU-57 bombalarının tesisi yok edeceğinin garanti altına alınması halinde mantıklı olacağını söylediği yazılıyor. 

Askeri yetkililerin, GBU-57’lerin Fordo nükleer tesisini ortadan kaldıracağını söylediği fakat Trump’ın “ikna olmadığı” belirtiliyor. ABD Başkanı’nın ayrıca askeri müdahale yerine müzakere seçeneğini açık tutmak istediği ifade ediliyor. 

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan ABD’li güvenlik yetkilileri, bombaların etkinliğinin Trump’ın görev süresinin başından beri Pentagon’da “derin bir tartışma konusu” olduğunu söylüyor. 

Fordo, 1979’daki İslam Devrimi’nin temellerinin atıldığı Kum şehrine yakın bir dağın yaklaşık 80 ila 90 metre altında yer alıyor. İsrail’in elinde bu kadar derindeki bir tesisi vurabilecek bomba yok. 

Amerikan ordusunun burayı imha edebilmek için 13,6 tonluk GBU-57 bombalarından kullanması gerekiyor. Yerin 60 metre altına kadar inebilen GBU-57’leri sadece B-2 bombardıman uçakları taşıyabiliyor. 

Kaynaklar, GBU-57’lerin işe yaramaması halinde Fordo tesisinin taktiksel nükleer silahlarla yok edilmesi gerekeceğini belirtiyor. 

Son brifinge katılan yetkililer, Fordo’ya düzenlenecek olası bir saldırıda öncelikle konvansiyonel bombaların kullanılacağını, daha sonra da B-2’lerle taşınacak taktiksel nükleer bombalarla tesisin imha edilebileceğini söylüyor. Ancak Trump’ın böyle bir seçeneğe yanaşmadığı aktarılıyor. 

Şahid Ali Muhammed Nükleer Tesisi diye de bilinen tesis, İran’da yürütülen uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin merkezi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) verilerine göre tesiste yüzde 83,7 oranında uranyum zenginleştirildi. Nükleer bomba için bu oranın yüzde 90’a çıkması gerekiyor. 

CNN’in analizinde de Trump’ın İsrail-İran çatışmalarının uzamasını istemediğine dikkat çekiliyor. Amerikan güvenlik yetkililerinin, ABD’yi savaşa sokmadan İran’daki stratejik hedefleri vurmaya yönelik planlar geliştirmeye çalıştığı aktarılıyor. 

Trump, Oval Ofis’teki son açıklamasında İran’a saldırıp saldırmamaya henüz karar vermediğini söylemişti. 

Independent Türkçe, Guardian, CNN



Yeni Delhi Müslümanları Bangladeş'e zorla sınır dışı etmekle suçlanıyor

 Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
TT

Yeni Delhi Müslümanları Bangladeş'e zorla sınır dışı etmekle suçlanıyor

 Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)
Pakistanlı bir kadın, Hintli kocası ve çocukları, Yeni Delhi'nin Pakistanlılara ülkeyi terk etmelerini emretmesinin ardından Hindistan'ı terk etmeye hazırlanıyor (AP)

Hindistan hükümeti, yetkililerin “yasadışı göçmenler” olarak tanımladıkları kişilere yönelik sistematik bir baskıya dair yaygın korkuları artıran bir hareketle, Hintli Müslümanları yasadışı bir şekilde Bangladeş'e sınır dışı etmekle suçlanıyor.

Uluslararası insan hakları örgütlerine göre geçtiğimiz haftalarda Hindistan polisi Bangladeş'ten gelen yasadışı göçmenler oldukları iddiasıyla binlerce kişiyi (çoğu Müslüman) baskın düzenleyerek gözaltına aldı. Adli süreçten mahrum bırakılan pek çok kişi sert sınırın ötesine, Müslüman çoğunluk tarafından yönetilen Bangladeş'e itildi.

Şarku’l Avsat’ın The Guardian'dan aktardığı habere göre sınır dışı edilenlerin ifadeleri ve şikayetleri, Hint sınır muhafızlarının onları ateşli silahlarla tehdit ederek zorla sınırı geçmeye zorladığını doğruladı.

Bangladeşli yetkililer ise Hindistan vatandaşı oldukları tespit edilen ve bazıları köylerine ulaşmak için engebeli arazileri aşmak zorunda kalan yaklaşık 200 kişiyi geri gönderdi.

Bangladeşli insan hakları örgütü Odhikar'da araştırmacı olan Taskin Fehmina, “Hindistan, Müslümanları ve yoksul insanları rızaları olmadan Bangladeş'e iterek ulusal ve uluslararası yasaları görmezden geliyor ki, bu açık bir insan hakları ihlalidir” ifadelerini kullandı.

Bangladeş Dışişleri Bakanlığı, Yeni Delhi'ye bu davranışa son vermesi, istişare ve tarama prosedürlerini yeniden yürürlüğe koyması çağrısında bulundu ancak şu ana kadar herhangi bir yanıt alamadı.

Zorla sınır dışı edilme mağdurlarından biri olan 62 yaşındaki engelli büyükanne Hazira Hatun, mayıs ayında tutuklandı ve diğer 14 kişiyle birlikte Hint güçlerinin silah zoruyla geçmeye zorladığı sınıra itildi. Hatun gördüğü muameleyi acımasız olarak nitelendirdi: “Geçmezsek silahla tehdit edildik ve hayatımızdan endişe ederek geçmeye zorlayan silah sesleri duyduk.”

Bangladeşli sınır muhafızları onu derme çatma bir kampta alıkoyduktan sonra engebeli araziden yürüyerek Hindistan'a geri göndermişler.

Baskılar, Keşmir bölgesinde İslamcı militanlar tarafından düzenlenen ve 25 kişinin öldüğü saldırının ve Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi (BJP) hükümetinin yabancıları sınır dışı etmek için büyük bir kampanya başlattığını duyurmasının ardından geldi.

Delhi, Gujarat ve Maharashtra gibi şehirlerde yüzlerce Müslüman daha sınır dışı edildi. Gujarat'ta polis Bangladeşli olduğundan şüphelenilen 6 bin 500'den fazla kişiyi gözaltına aldığını açıkladı, ancak gerçek yasadışı göçmen sayısının sadece 450 olduğu ortaya çıktı.

Bangladeş Sınır Muhafızları Genel Müdürü Tümgeneral Muhammed Eşrefüzzaman Sıddıki, geri itme politikasını insani yönetimden sapma, uluslararası hukuka ve insan onuruna aykırı, ormanlar ve nehirler yoluyla zorla yer değiştirme gibi acımasız uygulamalarla vatansız mültecileri trajik koşullarda bırakmak olarak nitelendirerek kınadı.